Dünden devam...

24 Temmuz 1987 tarihinde Genelkurmay Başkanlığına atanan Torumtay Paşa; (Kendisi ile 1987 yılının Mayıs ayında, 2'nci kez görev yaptığım Kıbrıs'ta, K.K.T.C'de Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığınca düzenlenen 'harp oyununda' karşılaşmış, Kıbrıs adasında yaşanabilecek olası bir harekâtta; (3'ncü harekât) adadaki Yunan Alayına, Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alay Komutanlığınca yapılacak bir karşı taarruzda, bu alayın istihbarat şube kısım amiri olarak ve 1974'de bu topraklarda savaşan bir bölük komutanı tecrübesiyle; kendisiyle fikir teatisinde bulunmuş, harekât önerilerimi çok olumlu karşılamıştı. Nur içinde yatsın, mükemmel bir komutandı. O tarihte kendisi Genelkurmay 2'nci başkanıydı) hizmetsüresini tamamlamadan, 3 Aralık 1990'da kendi isteğiyle Genelkurmay Başkanlığı görevinden ayrılmıştır!

Pekiyi bunun sebebi neydi?

Sn. Torumtay Paşa, zamanın Cumhurbaşkanı Sn. Özal tarafından 1990-1991 Körfez Savaşında Irak'a karşı ABD ile beraber savaşa katılmamıza karşı çıkarak, bu savaşa katılmamamız gerekliliğini savunmuştur. Buna gerekçe olarak da ordunun teçhizatının yetersiz olduğunu ileri sürmüştür.

Yakın tarihimize, ülkemizin Orta Doğuda savaşa girmesini önleyen bir komutan olarak geçen Torumtay Paşa; istifasından 4 yıl sonra 1994 yılında anılarını kaleme aldığı bir kitap yayınladı. O kitap, bu konu ile ilgili tüm tartışmalara son noktayı koymuştur.

Torumtay Paşa kitabında şöyle demişti:

(Kaynakça: 4)

"Bir ülkenin savunma dışında bir savaşa girmesi; bağımsız ve egemen milletlerde, o ülkenin kendi milli iradesi ile olur.

İttifak içinde dahi, o ittifakın gerektirdiği yükümlülükler, milli menfaat ve hedeflerle bağdaştırılarak, milli siyaset doğrultusunda, yine milletin kendi iradesiyle ve yetkili organlarıyla savaşa girme kararı verilir. Aksi takdirde, başka ülkelerin milli menfaatleri doğrultusunda bir savaşa sürüklenilmiş olunur.", "Savaş, millet için hayati bir zorunluluk olmadıkça cinayettir."

O dönemde 'savaş çığlıkları' atanlara, bu hususla ile ilgili tespitlerini, yukarıda tırnak içerisine aldığım cümleleri ile anlatan Torumtay Paşa.

İstifasına neden olan Türkiye ile ABD'nin Körfez Savaşı konusundaki ittifakına neden karşı olduğunu anılarında şöyle yazmıştı: (Suriye ile ilgili olarak, savaş çağrıları yapanlara, savaş çığlıkları atanlara yanıt olması bakımından son derece önemli ve doğru tespitlerle dolu bir söylemdir.)

"Türk ordusunun Irak'a girmesi gerektiğini öne sürenler; bu hareketi, Türkiye için hayati derecede zorunlu mu görüyorlar? Bu konuda bir kamuoyu baskısı, milli bir görüş birliği mi var? Ülkenin bir savaşın, hem de bataklığa dönen komşu coğrafyada, Türkiye'deki çeşitli etnik, dinsel kökenden vatandaşların yaşadığı bir coğrafyada süren bir savaşa çekilmesini ne Türk Halkı, ne Türk ordusu ister."

(İşte ülkesinin milli ve manevi tüm değerlerini düşünen, ülkemiz için hayati önem taşımadığı kesin olan bir savaşın içerisinde olmamamız gerekliliğini çok net bir şekilde ortaya koyan bir asker ve devlet adamı.

Böylesine doğru bir tercih ile ülkemizin savaşa sürüklenmesini ama daha da önemlisi, binlerce Mehmetçiğin Irak bataklığında dökecekleri kanı, verecekleri can bedelini önlediğin için milletimizin anaları ve vatan sana minnettardır. Nur içinde yat Sevgili Komutanım, Torumtay Paşam.)

***

(Ancak yakın tarihimizde benzeri görülmemiş öylesine bir hamle daha yapılmıştır ki, eminim ki tarih yazıcıları bu dönemi çok sorgulayacak ve yazmakla bitiremeyeceklerdir!

AKP'nin 17 Kasım 2002 tarihinde yapılan genel seçimler sonrasında iktidara gelmesiyle birlikte, ülkemizde yeni bir süreç başlamıştır…

Bu sürecin başlangıcında;

AB'ye giriş adına atılan adımların, ülkemizin gelişen ülkeler tarafında yer alarak, bu yolda yeni demokratikleşme açılımları sağlayacağı noktasını benimseyen AKP yönetiminin; ülkemizi hem ekonomik, hem politik ve hem de sosyal yönden yeniden yapılandırmanın gayreti içerisinde olduğunu gösteren uygulamaları görülmektedir.

Ülkemizde yapılan 2007 genel seçimlerinden sonra aynı partinin artan oy oranıyla iktidarını devam ettirmesi; bu uygulamaların ülkemizin tamamını kucaklayarak, halkın tüm katmanlarında kabul göreceği bir şekilde devam etmesi gerekirken, demokratik açılımlar paketi adı altında gündeme alınan bu uygulamalar; ülkenin milli mutabakatını tartışılır hale sokmuştur!

Devam edecek...

QOSHE - 10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (31) - Atilla Çilingir
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (31)

8 0
08.03.2024

Dünden devam...

24 Temmuz 1987 tarihinde Genelkurmay Başkanlığına atanan Torumtay Paşa; (Kendisi ile 1987 yılının Mayıs ayında, 2'nci kez görev yaptığım Kıbrıs'ta, K.K.T.C'de Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığınca düzenlenen 'harp oyununda' karşılaşmış, Kıbrıs adasında yaşanabilecek olası bir harekâtta; (3'ncü harekât) adadaki Yunan Alayına, Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alay Komutanlığınca yapılacak bir karşı taarruzda, bu alayın istihbarat şube kısım amiri olarak ve 1974'de bu topraklarda savaşan bir bölük komutanı tecrübesiyle; kendisiyle fikir teatisinde bulunmuş, harekât önerilerimi çok olumlu karşılamıştı. Nur içinde yatsın, mükemmel bir komutandı. O tarihte kendisi Genelkurmay 2'nci başkanıydı) hizmetsüresini tamamlamadan, 3 Aralık 1990'da kendi isteğiyle Genelkurmay Başkanlığı görevinden ayrılmıştır!

Pekiyi bunun sebebi neydi?

Sn. Torumtay Paşa, zamanın Cumhurbaşkanı Sn. Özal tarafından 1990-1991 Körfez Savaşında Irak'a karşı ABD ile beraber savaşa katılmamıza karşı çıkarak, bu savaşa katılmamamız gerekliliğini savunmuştur. Buna gerekçe olarak da ordunun teçhizatının yetersiz olduğunu ileri sürmüştür.

Yakın tarihimize, ülkemizin Orta Doğuda savaşa girmesini önleyen bir komutan olarak geçen Torumtay Paşa; istifasından 4 yıl sonra 1994 yılında anılarını kaleme aldığı bir kitap yayınladı. O kitap, bu konu ile ilgili tüm tartışmalara son noktayı koymuştur.

Torumtay Paşa kitabında şöyle demişti:........

© Önce Vatan


Get it on Google Play