...Dünden devam

Bu parti yönetimince dillendirilen alt kimlik, üst kimlik söylemleri, ülkemizin misakı milli hudutları içerisinde çözüm adına uygulandığı söylenen ancak asla kabul edilmesi mümkün olmayan 'Türk- Kürt' ayrımına yol açan tehlikeli söylem ve eylemler, 'Sünni -Alevi' vurgulamalı dinsel cümleler!

En nihayetinde de 1984 yılından PKK terörünü yaşayan ülkemizde, küçücük bebekleri dahi tereddüt etmeden katleden PKK militanlarıyla ve bu terör örgütünün eli kanlı lideri ile terörü durdurmak adına, devleti temsilen yapılan görüşmeler,

İmralı canisi ile Kandildeki yılanın başıyla aynı masada varılan mutabakatlar, halkımızın büyük bir çoğunluğu üzerinde soğuk bir duş etkisi yapmış; bu uygulamaların, ülkemizi böleceği yönünde büyük bir kitlesel tepki yaratmıştır.

Ancak yaşanan bu çok önemli gelişmelerin de önüne geçen, hukuki süreci çok büyük tartışmalara yol açan, ülkedeki iktidara karşı oluşturulduğu söylenen darbe senaryoları ile bezeli ve askeri vesayete son vermek amacıyla yapıldığı söylenen;

'Ergenekon', (ay ışığı, sarı kız, cumhuriyet çalışma grubu) 'Balyoz', 'Casusluk Davası' gibi isimlerle anılan dava süreçlerinde pek çok olumsuzlukların yaşandığı bilinen özel mahkemelerde yargılanan general, amiral, subay, astsubay, öğretim üyesi, doktor, avukat, mühendis ve hatta milletvekilinin; bu süreçte muhatap oldukları hukuk uygulamaları olmuştur.

Bence bu sürece damgasını vuran en çarpıcı gerçek ise:

'Ergenekon" isimli bir örgütün varlığı ile ilgili olarak, süreci yöneten mahkemenin sormuş olduğu yazılı soruya; Genelkurmay istihbaratından, Polis Genel Müdürlüğü istihbaratından ve Milli İstihbarat Daire Başkanlığından, böyle bir örgütün varlığı ile ilgili olumlu bir yanıtın alınamamış olmasıdır!

Balyoz adı ile bilinen ve içlerinde general, amiral, subay ve astsubay ile bir sivil memurun bulunduğu toplam 361 kişinin, ağırlaştırılmış müebbette kadar hapis cezalarının verildiği bu davada,

Ortaya konulan dijital delillerin tartışılır olması, bu delillere yurt dışında yapılan uzman incelemeleri sonucunda; bu delillerin sonradan kayıt edildiğine dair raporlarının oluşu, bu davaların siyasi hesaplaşmalar niteliğini kuvvetlendirmiştir. 'Bu süreçle ilgili konulara, yeri geldiğinde daha detaylı değineceğim.')

***

1950 genel seçimini kazanan DP; cumhuriyetin kuruluşundan beri ülkeye hâkim olan CHP iktidarının yönetimini, demokratik yöntemle ülke yönetiminin her düzeyinde görevden uzaklaştırmıştır.

DP iktidarında gerçekleştirilen ekonomik uygulamalar; başlangıçta çiftçinin, tüccar, iş adamı ve yatırımcının yararına olmuşsa da, yatırımlar uzun vadede gelir getirebilecek nitelikte olduğundan, büyüyen bütçe açığını kapatmak için vergi koymak yerine, tüketim malları ithalatına sınırlamalar getirilmiştir.

Ülkeye yabancı sermaye girişi de yeterince gerçekleşmeyince, ekonomik büyüme dış borç ile sağlanmıştır. Diğer taraftan hükümet çiftçiye yüksek fiyattan ödeme yaptığından, para sağlanabilmesi için çareyi para basmakta bulmuştur. Bu durum, enflasyonun yükselmesine neden olduğundan ve bazı mallarında piyasada bulunamaması, başlangıçta uygulamalardan memnun olan halkta hoşnutsuzluk yaratmıştır.

1954 genel seçimine doğru Türkiye; katı laiklik politikalarından esnekliğin sağlandığı, kominizim karşıtı politikalara önceliğin verildiği, batı ile ilişkilerde iyi bir düzeyin yakalandığı ve iktisadi liberalizmin sağlandığı genel bir canlanma dönemi yaşamıştır.

1954 genel seçiminde DP, bir önceki seçime göre oylarını arttırarak 490 milletvekilliği kazanmış, CHP 30 milletvekilliği elde etmiştir.

DP, genel seçimlerde elde etmiş olduğu başarının güveniyle bir takım yeni yasalar çıkartmıştır. Bu yasalar içerinde öne çıkanı; tüm memurların emeklilik sürelerini ve yaş hadlerini düzenleyen kanunda, daha önceleri kendileri için yaş sınırı öngörülmeyen öğretim görevlilerinin 65 yaşına kadar çalışabileceklerine ilişkin sınırlandırıcı bir hükme yer verilmiştir.

1955 yılında hem ülkemizde ve hem de ülkemizi yakından ilgilendiren ülke dışında iki önemli olay yaşanmıştır.

Bunların ilki, ülkemizde yaşanan ve tarihimizde kara bir leke olarak yerini alan 6 – 7 Eylül hadiseleri,

Diğeri ise; ülke dışında İngiliz yönetimindeki Kıbrıs adasında yaşayan Kıbrıs Türk'ü kardeşlerimize karşı, E.O.K.A denilen Rum tedhiş örgütünün başlattığı olaylar ve bu olaylar sonucunda da Kıbrıs Türk toplumunun topluca katledilmesi ve daha sonra da adanın Yunanistan'a ilhakı (birleşmesi) idi…

Aslında her iki olay, bir birini tamamlar nitelikteydi!

Devam edecek...

QOSHE - 10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (32) - Atilla Çilingir
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (32)

20 0
09.03.2024

...Dünden devam

Bu parti yönetimince dillendirilen alt kimlik, üst kimlik söylemleri, ülkemizin misakı milli hudutları içerisinde çözüm adına uygulandığı söylenen ancak asla kabul edilmesi mümkün olmayan 'Türk- Kürt' ayrımına yol açan tehlikeli söylem ve eylemler, 'Sünni -Alevi' vurgulamalı dinsel cümleler!

En nihayetinde de 1984 yılından PKK terörünü yaşayan ülkemizde, küçücük bebekleri dahi tereddüt etmeden katleden PKK militanlarıyla ve bu terör örgütünün eli kanlı lideri ile terörü durdurmak adına, devleti temsilen yapılan görüşmeler,

İmralı canisi ile Kandildeki yılanın başıyla aynı masada varılan mutabakatlar, halkımızın büyük bir çoğunluğu üzerinde soğuk bir duş etkisi yapmış; bu uygulamaların, ülkemizi böleceği yönünde büyük bir kitlesel tepki yaratmıştır.

Ancak yaşanan bu çok önemli gelişmelerin de önüne geçen, hukuki süreci çok büyük tartışmalara yol açan, ülkedeki iktidara karşı oluşturulduğu söylenen darbe senaryoları ile bezeli ve askeri vesayete son vermek amacıyla yapıldığı söylenen;

'Ergenekon', (ay ışığı, sarı kız, cumhuriyet çalışma grubu) 'Balyoz', 'Casusluk Davası' gibi isimlerle anılan dava süreçlerinde pek çok olumsuzlukların yaşandığı bilinen özel mahkemelerde yargılanan general, amiral, subay, astsubay, öğretim üyesi, doktor, avukat, mühendis ve hatta milletvekilinin; bu süreçte muhatap oldukları hukuk uygulamaları olmuştur.

Bence bu sürece damgasını vuran en çarpıcı gerçek ise:

'Ergenekon" isimli bir örgütün varlığı ile ilgili olarak,........

© Önce Vatan


Get it on Google Play