...Dünden devam

Olayları izleyen Başbakan İnönü, Bakanlar, Parti liderleri, Genel Kurmay Başkanı Çankaya'da toplantı halindeydi. Bu arada Aydemir'in en yakın arkadaşı Binbaşı Fethi Gürcan, Talat Aydemir'i arayarak; köşktekileri tutuklamaya hazır olduğunu söylemiş, Aydemir ise; hepsinin serbest bırakılmasını emrederek, "Bırak gitsinler"demiştir.

İnönü köşkten çıkarken; "İşte şimdi kaybettiler"diye gülümsemiştir…

(Aslında o yer ve tarih kesitinde yaşananlar; o dönemde ülkemizin yönetiminde olup da kaderine hükmedenlerin, demokrasiye olan inançlarının kararlığı ile ülke yönetimi aydınlığa çıkmıştır.

Ülkeyi kardeş kavgasının, iç kargaşanın eşiğinden çekip çıkaran bir askeri müdahale sonrasında; böylesi bir müdahale gerçekleşmiş olsaydı! Ülkemizin bugünkü demokratik yapısı nasıl olurdu bilinmez?

Ancak gerçek olan şudur ki! Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşunda yüce Atatürk'ün en yakın yol arkadaşının, İsmet Paşa'nın, Talat Aydemir'in yürütmüş olduğu bu askeri müdahaleye teşebbüs hadisesinde, olaylara bakış açısı ve demokrasiye olan içten bağlılığı, günümüzde ona yapılan türlü haksızlıklara, verilecek en anlamlı cevaptır.

Tarihi gerçekleri hiç kimse kendi görüşüne uygun olarak değiştiremez / dönüştüremez.

İsmet İnönü, o dönemde demokrasiye yürekten bağlı, gerçek bir devlet adamı ve iyi bir siyasetçi olarak davranmıştır. (İstemiş olsaydı, bu müdahaleye destek verir, kabul ederdi. Çünkü Talat ve arkadaşları, daha ilk başta kendi aralarında görüş birliğine vardıkları gibi bu müdahale sonrasında İsmet Paşanın devlet başkanı olması düşünülmüştü…)

Tıpkı, Menderes'i ipe götürenlere, 27 Mayıs Askeri Müdahalesini gerçekleştiren MBK başkanı Cemal Gürsel'e bu ve diğer infazların önlenebilmesi için yazmış olduğu o tarihi mektup da ki, ifadelerinde olduğu gibi.

Bu gün 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesinin arkasında CHP ve o dönemin parti lideri İsmet İnönü vardı diyebilen kimi siyasilere; İsmet paşanın yazmış olduğu mektup ile yapmış olduğu tarihi uyarıyı bir kez daha okumalarını öneririm.

Tarihi gerçekleri görmezden gelerek, tarihi saptıranlar; başlarını tarihi gerçeklere çarparlar…)

Talat ve arkadaşları, görevlerine iade edilmeleri şartıyla harekâta son vereceklerini bildirmişlerdi. Ancak Cumhurbaşkanı, Hükümet ve Genel Kurmay Başkanı teklifi kabul etmemiştir. Bu gelişmeler üzerine İnönü şunları söylemiştir:

"Bu milletin haysiyetine, ordunun şerefine tecavüz edilmiştir. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Silahlı çatışmaya yol açmazlarsa affedebiliriz. Aslında cezaları kurşuna dizilmektir. Kendilerini emekliliğe sevk edeceğim."

Harp Okulu karargâhından, Hükümete gelen son mesaj da, Genelkurmay'a "Cezai müeyyideler tatbik edilmediği takdirde, teslim olunacağı "bildirilmişti.

Sabaha karşı okula dönme kararı alan Harp Okulu öğrencilerine, Genel Kurmay'dan gelen emir üzerine; yarıyıl tatilinin de yaklaşması nedeniyle 20 günlük izin verilmişti. Sonrasında ise; Harbiyelilerden boşalan yerlere, Genel Kurmayın ve Hükümetin yanında yer alan birlikler yerleştirildi.

Yine aynı gün akşam saatlerinde Talat Aydemir, Harp Okulu Alay Komutanı Kurmay Albay Turgut Alpagut, Genel Kurmay Harekât Daire'sinden Kurmay Albay Dündar Seyhan ve Kurmay Albay Emin Arat gözaltına alınmıştı.

Başbakan İnönü'nün Talat Aydemir'i serbest bırakıldığı 26 Şubat 1962 günü, 22 Şubat olaylarını değerlendirdiği konuşmasında;

"Harp Okulu öğrencilerinin aldatıldığını"bildirmesi sonucunda yeni olaylar çıkmış ve bazı öğrenciler üzerinde, "Harbiyeli Aldanmaz"sözleri yazılı bir çelengi, Taksim'deki Atatürk Anıtı'na koymuşlardı.

Bu sözler daha sonra 21 Mayıs'ta yapılacak ikinci askeri müdahalesinin parolası olacaktı!

22 Şubat olaylarının ardından Meclisteki çalışmalara devam edilmiş, bu arada verilen bir önerge kabul edilerek, Meclis'in orduya şükran ve takdir duyguları iletilmişti.

Devam edecek...

QOSHE - 10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (40) - Atilla Çilingir
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (40)

11 0
17.03.2024

...Dünden devam

Olayları izleyen Başbakan İnönü, Bakanlar, Parti liderleri, Genel Kurmay Başkanı Çankaya'da toplantı halindeydi. Bu arada Aydemir'in en yakın arkadaşı Binbaşı Fethi Gürcan, Talat Aydemir'i arayarak; köşktekileri tutuklamaya hazır olduğunu söylemiş, Aydemir ise; hepsinin serbest bırakılmasını emrederek, "Bırak gitsinler"demiştir.

İnönü köşkten çıkarken; "İşte şimdi kaybettiler"diye gülümsemiştir…

(Aslında o yer ve tarih kesitinde yaşananlar; o dönemde ülkemizin yönetiminde olup da kaderine hükmedenlerin, demokrasiye olan inançlarının kararlığı ile ülke yönetimi aydınlığa çıkmıştır.

Ülkeyi kardeş kavgasının, iç kargaşanın eşiğinden çekip çıkaran bir askeri müdahale sonrasında; böylesi bir müdahale gerçekleşmiş olsaydı! Ülkemizin bugünkü demokratik yapısı nasıl olurdu bilinmez?

Ancak gerçek olan şudur ki! Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşunda yüce Atatürk'ün en yakın yol arkadaşının, İsmet Paşa'nın, Talat Aydemir'in yürütmüş olduğu bu askeri müdahaleye teşebbüs hadisesinde, olaylara bakış açısı ve demokrasiye olan içten bağlılığı, günümüzde ona yapılan türlü haksızlıklara, verilecek en anlamlı cevaptır.

Tarihi gerçekleri hiç kimse kendi görüşüne uygun olarak değiştiremez / dönüştüremez.

İsmet........

© Önce Vatan


Get it on Google Play