Dünyada yazının icadıyla ilk çağ, kavimler göçüyle orta çağ, İstanbul’un fethiyle yeniçağ ve Fransız İhtilaliyle başlayan yakın çağ gibi, Halil Umut Meler’in yumruklanmasıyla da Türk futbolunda çok farklı bir döneme girildi.

Türkiye gibi futbol tutkunu bir ülkenin başkentinde, Süper Lig gibi bir düzeyde, kulüp başkanlığı gibi bir makamı işgal eden insanın bir FIFA hakemine yapılan bu saldırıyı, hangi neden mazur gösterebilir. Ya da, kim kime nasıl anlatabilir merak içindeyim.

Bugüne kadar futbolda şiddetin her türlüsünü gördü bu gözler. 3 Temmuz kumpasıyla toz duman olan futbol dünyası 4 Nisan 2015 tarihinde, Çaykur Rizespor maçının ardından, Fenerbahçe kafilesini Trabzon Havalimanı’na götüren otobüs kurşunlandığına da tanıklık ettik.

Doğrusunu söylemek gerekirse, Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan görülebiliyordu. O olayın yaşandığı süreçte verilen tepki, eğer geniş bir tabana yayılabilseydi, yapanın yaptığı yanına kâr kalmasaydı, belki de bu günlere gelinmezdi.

Başkanı Faruk Koca’nın yaptığı bu ilkel ve kabul edilemez eyleme karşı verilen tepkinin onda biri dahi ortaya konmadı. Her hayırda bir şer, her şerde de bir hayır vardır diyerek, hadisenin üzerine el ele vererek gidilseydi, büyük bir ihtimalle bugün bu olayları konuşuyor olmazdık.

Bu noktada, “Zararın neresinden dönülse kârdır” demek ve bu olayı bir milat olarak görüp, en azından geleceği güvence altına alabiliriz diye düşünüyorum.

Simon Kuper’in, 1994 yılında yazdığı ve neredeyse çevrilmediği dil kalmayan, kült eseri, ‘Futbol yalnızca futbol değildir’i sanırım bilmeyenimiz yoktur. İngiliz yazar, dünyanın birçok yerini gezerek yaptığı araştırmalar sonucunda kaleme aldığı eserde, dünyanın bu en çok sevilen oyununa kültürel ögelerin, yerel siyaset enstrümanlarının ne denli etkili olduğunu son derece net ve çarpıcı biçimde ortaya koyuyor.

Tamamen yapay gündemlerle meşgul edilen, insanların dikkatini başka noktalar çekmek adına yaratılan yapay dalgalanmalarla oluşturulan ortamlar yerine, artık gerçeklere odaklanmamız gerekiyor. Bunu yaparken de olaylara renk ve isimler bazında bakmak yerine, üniversal değerlendirmeyi tercih etmemiz gerekiyor.

Bu noktada, başta Türkiye Futbol Federasyonu olmak üzere, sektörün tüm paydaşlarının birlikte hareket etmesi, sorunun çözümü doğrultusunda olmazsa olmaz bir zorunluluktur.

Açık söylemek gerekirse, bu olayı futbolun geleceği adına lehimize çevirme şansına sahibiz. Eğer bu fırsatı da kaçırırsak, inanın çok daha acı olaylara hep birlikte tanık olacağız. Haydi büyük futbol ailesi, bu olayı unutmayıp, unutturmayıp el ele olumsuzluklara karşı hep birlikte karşı duralım. Duralım ki, başka Faruk Koca’lar çıkıp, başka Halil Umut Meler’leri yumruklayıp, yandaşlarıyla birlikte yerlerde tekmelemesin…

Hoşçakalın…

QOSHE - Bu olayı fırsata çevirmek gerek… - Erden Aktoğu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bu olayı fırsata çevirmek gerek…

5 0
19.12.2023

Dünyada yazının icadıyla ilk çağ, kavimler göçüyle orta çağ, İstanbul’un fethiyle yeniçağ ve Fransız İhtilaliyle başlayan yakın çağ gibi, Halil Umut Meler’in yumruklanmasıyla da Türk futbolunda çok farklı bir döneme girildi.

Türkiye gibi futbol tutkunu bir ülkenin başkentinde, Süper Lig gibi bir düzeyde, kulüp başkanlığı gibi bir makamı işgal eden insanın bir FIFA hakemine yapılan bu saldırıyı, hangi neden mazur gösterebilir. Ya da, kim kime nasıl anlatabilir merak içindeyim.

Bugüne kadar futbolda şiddetin her türlüsünü gördü bu gözler. 3 Temmuz kumpasıyla toz duman olan futbol dünyası 4 Nisan 2015 tarihinde, Çaykur Rizespor maçının ardından, Fenerbahçe kafilesini Trabzon Havalimanı’na götüren otobüs kurşunlandığına da tanıklık ettik.

Doğrusunu söylemek gerekirse, Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan görülebiliyordu. O olayın yaşandığı süreçte verilen tepki, eğer geniş bir tabana yayılabilseydi,........

© Önce Vatan


Get it on Google Play