Serkan Aydın yaşadığı nice zorluklara rağmen, tiyatroya olan tutkusunu hep diri tutmuş bir oyuncu. Sahnede var olduğuna inanmış çünkü... Sahne onun evi olmuş.Replikler ise ruhunun ve hayatının sözcüsü... Sahne ışığıyla doğmuş çünkü.Yaşamakla oynamak arasındaki kan bağını iyi biliyor. En ince duyguların satır altlarını özenle çizip, notlar serpiştiriyor özgürce. Ne kolan, ne palan tanıyor tiyatroya olan sevgisi. Sahnede kınından sıyrılmış bir bıçak sanki...

Aşk ve Siyaset bu iki sözcük bir araya gelebilir mi sahiden ?

Aslında neden olmasın ikisi de insana dair, yaşamda aşk hep var, siyaset de.Birbirleri için paralel çizgiler gibi gözükseler de neden kesişmesinler ? Mesela,

Kral 8.Edward, aşık olduğu kadınla evlenebilmek adına sahip olduğu tahttan çekilmedi mi ?

Aktör Serkan Aydın için " Aşk ve Siyaset " oyunu ve Tarık Günersel ne ifade ediyor ?

Çok şey...oyunculuğumda yeni, farklı bir dönemin başlangıcı oldu, hiç kuşkusuz.Tarık Günersel'in yazıp, yönettiği bir eserde rol almak, onun sesini sesimin yanında hissetmek önemliydi.Prova dönemi bir tür konsevatuar eğitimi oldu benim için.

" Aşk ve Siyaset " projesi tam olarak nasıl şekillendi ?

Aslında üç yıl önce bana önerilmişti.Çeşitli nedenlerle, hep ertelendi.Geçtiğimiz, Temmuz ayında tekrar gündeme geldi.Tarık Günersel ile konuyu konuştuk.Sağ olsun, bana inandı ve önerim üzerine yetmiş dakikalık yepyeni bir oyun yazdı.Tarık.Günersel, tiyatromuza yeni duyarlıklar armağan eden biri...zamanın sisiyle buğulanmayacak, eskimeden klasikleşecek nice esere imza atmış.

Oyun 1950'lerde ve 1960' ların hemen başında geçiyor...ve beraberinde çağrışımları da getiriyor.Ne dersiniz ?

Kısmen.Ama olaylar da, kahramanlar da gerçek gibi görünse de, tümüyle hayali...şöyle de diyebilirim, düş ve gerçek içiçe.

Canlandırdığınız Başbakan Kaya Düşsel kim, nasıl biri ?

Çocuk kalbi taşıyan, aslında yalnız, sevgi arayan biri.Gerçek bir dönemde, hayali bir ilişkiyi anlatmak, nice çağrışımları da beraberinde getiriyor ister istemez.Karakter analizinde özellikle yayın taraması yaptım, pek çok makale, kitap, gazete haber okudum.Aslolan bir klişe değil, karakter yaratmaktı.Bu gerçeğe odaklandım.Zor, tuzaklı bir rolde alabildiğince yalın, doğal, denetimli bir oyunculuk ortaya koymak, istiyorum.Seziş, duyuş, izlenimlerin yanında, kişinin silbaştan çıkagelen iç kırıklıklarını, yorgun hayatların eşsiz baharlarından bir hatırayı yansıtmak, diyelim.Ve o derin hüznü, keskin ihtirasları, çıkışı olmayan sapakları.

” Aşk ve Siyaset” uzakta kalmış zamanların hikayesi aslında...

Bir demet bahar çiçeği gibi bin bir koku ve rayiha ile dolu bir hicranın çağsayışı belki de.Neden olmasın ? Bazen düşünürüm de, aslında mevkii hırsı, güç zehirlenmesi ve yalnızlık ölüm gibidir, her defasında cinnetle, hastalıklı tutkularla, hüzünle, matemle beslenir çünkü.

Sahi, 1950'li yllarda sakallı bıyıklı bir başbakan...

Olamaz, diyorsunuz, değil mi ? Neden olmasın ? Şöyle izah edeyim isterseniz,

" Aşk ve Siyaset " in ilk masa başı çalışmasında, Başbakan Kaya Düşsel'in kimi çağrışımlara, benzetmelere neden olmaması için, Tarık Günersel, dönemin dışında, farklı bir imaj önerdi.

İlk aklıma gelen '" Hocam, sakallı, bıyıklı bir başvekile ne dersiniz ?" oldu.Bir an düşündü : "Hay, yaşa Serkan'cığım, ilginç olabilir, hem de Kaya Düşsel'in kesinlikle bir hayal kahraman olduğu, Adnan Menderes ile bir bağı olmadığının, altı da böylece çizilmiş olur..."

Madem, ' bahar hınzır...'

Sahi, neden olmasın ?

" Kaya Düşsel karakterinde kendime rastladım zaman zaman, bir tür kesişme, buluşmaydı bu yaşadığım," tarzında bir açıklamanız oldu...

Belki de, en çok kendi yaralarımdan tanıdım onu. Birbirimizin öyküsünde nefes alıp vermeye başladık giderek. Ve bazen rüyamda boşlukta sallanan bir ilmeğe doğru yürüdüğümü gördüm.Herşey, yani aşk ve siyaset misillemelerle, çatışmalarla, tutkularla beslenen, çoğalan iç dramların bir yansımasıydı bana göre.Herkes av ve avcıydı bu sürekavında. Hani derler ya, pervane ateşe aşıktır.Oysa ateş sonu olur.Kaya Düşsel sesim, soluğum, öncem ve sonram oldu bir anda.Ruhlarımız kaynaştı sanki.

Bu role nasıl hazırlandınız ?

O döneme, az önce de belirttiğim gibi, ilişkin gazete arşivlerini taradım, pek çok kitap okudum, Yüzyılın Aşkları, Demirkırat gibi belgeselleri izledim.Hayatın, tarihin derinliğinde gizli kalmış duyguları, çifte su verilmiş elemleri irdeledim.Ve imkansız, yasak aşkları da.

Serkan Aydın genelde tekstin kodlarını, şifrelerini çözmeden provaya başlamaz, deniliyor.Ne dersiniz ?

Özellikle bu oyun için konuşayım.Elimde şifreleri olan bir metin vardı.Her şifre bir başka alt metine taşıdı beni.Ortaya sahici, inandırıcı bir yorum koyabilmek için, dediğiniz gibi replikleri iyi anlamak, olay ve çatışmaların, kahramanların kodlarını bulup çıkartmak şarttır.Yoksa çok şey eksik, güdük kalır.İzleyici ile organik bağ, o uçsuz bucaksız duygu bütünlüğü kurulamaz.

Prova sürecinde neler yaşandı ?

Keyifli, bir o kadar da zor bir dönemdi.Tarık Bey Amerika'da olduğu için uzun zaman internet ortamında çalıştık.Sonrasında İstanbul'da buluşup, sahne provalarına başladık.Güzel, anlaşmış, uyumlu bir ekiple beraber olmak ayrı bir güzellikti aslında.Çok şey öğrendim, diyebilirim.Mutlu zamanlardı.

Afişte komedram yazılmış ....

Tarık Bey' in saptamasıydı.Yalın tiyatro gerçeğinden yola çıkılarak hazırlanmış, komedi ve dram öğeleri içeren bir oyun çünkü.

Birşey duydum, bu oyuna sakın gelmeyin, izlemeyin diyormuşsunuz..

Doğru.Bu oyuna özellikle gelmeyin, boşuna gelip zaman harcamayın, diyorum.

Yani ?

" Aşk ve Siyaset ' oyununda alkış avcılığı, klişe reji, görkemli kostüm ve dekorlar, televizyon ünlüleri, argo sözcükler, popüler şarkılar, danslar, ucuz espriler, kıran kırana bir manipülasyon, yüzeyselleştirme çabası yok çünkü. Gerçek anlamda yalın tiyatro ve güzel duygularla harmanlanmış güçlü bir estetik duyarlılık, bütünlük var.

Yazarın, yönetmenin ve oyuncu olarak sizin açınızdan bakarsak tam olarak istenilen, en başta hayal edilen yorumu elde ettiğini, düşünebiliyor musunuz?

Zor bir soru. Kısmen, diyeceğim. Tabii, en büyük hakem izleyici. En geçerli ve doğru kararı onlar verecek.Yine de şunu belirtmek isterim her seyreden kendinden bir şeyler katacak oyuna, her seyreden kendi hikayesini sorgulayacak.Ve dönüp aynaya bakacak.Yaşanmamış duyguların hesabını vermeye çalışacak.Hayatı ertelememesi gerektiğini fark edecek.

Özel bir soru yöneltmek istiyorum size, yanıtlamak istemezseniz kırılmam.Kaya Düşsel'in ölüme giderken son sözleri, 'Kimseye kırgın değilim,' dir. Peki ya, Serkan Aydın...

Aslında 'Değilim,' diyebilmek için değişik hayat scala’larından geçmem, çok kez acıyla, işsizlikle, tutulmamış sözlerle, sayısız mobbing ile, yarı yolda bırakılışlarla, sınanmak gerekiyormuş[email protected] satrancında hep şahı seçemiyor insan.Nankörler mezarlığına bıraktığım insanlar oldu geçmişte.Apollon'un karşısında boyun eğmeyen Midas olmak güzeldir.Anlamlıdır.Onurlu bir duruştur.Yine de kırgın değilim, diyebilirim.Bazen tek kanatlı kuş olmak bile güzeldir.Yeter ki, yarasalar tüneğinde gezinmeyelim.Gözpınarlarımıza dolan yaşları içimize akıtalım.En önemlisi de, geçmişin tüm hayaletleriyle yüzleşelim.Ben bunu başardım.Hep derim, kimsenin yanıp tükenmesine kibrit olmamalıyız.Güzel anılar ateşle dağlanmamalı.

Hayatınızın filmini hangi karede dondurmak isterdiniz...

Perde finalinde, alkışlar arasında.

Aktör olarak tiyatronun yakın ve uzak dönem geleceği hakkında ne söylemek istersiniz ?

Olumsuz değerlendirme yapmak istemiyorum.Kuşkusuz, tiyatro çok sıkıntılı bir dönemden geçiyor.Ekonomik sıkıntılar, yapım giderleri ve salon kiraları kelimenin tam anlamıyla zorlayıcı.Tiyatro bir gereksinim olarak görülmüyor çünkü.

Bu oyunla birlikte, batıda pek çok örneği olduğu gibi, bir basın ve proje danışmanıyla çalışmaya başladınız.Böyle bir kararın altında yatan nedenler neydi ?

Uzun zamandır düşündüğüm bir durumdu.Uyum içinde çalışabileceğim, bana gelen projeleri inceleyecek, gerektiğinde PR işimi üstlenecek, vizyonu açık bir yardımcıya ihtiyaç duyuyordum.Tarık Günersel ile çalışmamı vaktiyle öneren Pınar Çekirge'ye basın, proje işlerinde bana yardımcı olmasını teklif ettim.Kabul etti...ikimiz de ayrıntılara çok önem veren, her detayı defalarca ele alan insanlarımız.Bazen kısa süreli çatışmalar yaşıyoruz elbette.İşin doğası, diyelim.

Yeni projeler var mı ?

Tarık Günersel ile iki ayrı oyun İçin şimdiden çalışmalara başladık.İzleyiciyi şaşırtacak farklı iki tekst.

Bu arada bir internet sitesinde yazarlığa başladınız sanırım...

Amatörce, iddiasız çalışmalar, diyelim.Küçük röportajlar arada tiyatro üzerine yazılmış kitaplarla ilgili hazırladığım küçük makaleler...hepsi bu !

Konuyu değiştirelim, bir yıl önce Avusturya'da canlandırdığı karakter nedeniyle, bir izleyicinin fiziksel saldırısına uğramıştınıx.Geçen gün de gözaltına alındınız bir anda.Neydi bu olay ?

Sabiha Gökçen Havaalanı'nda görevli polisler tarafından gözaltına alındım, doğru.Uçaktan inmek üzereyken, yapılan anonsta adımı duydum.Bir an şaşkınlıkla yanlış anladığını sandım.Meğer değilmiş.Görevli memurlar beni araca bindirip, alan polis merkezine getirdiler.Saate baktım 10'u beş geçiyordu.Durumu anlamaya çalışıyordum.Zaman tükenmiş gibiydi.Bir odaya alındım.Değişik suçlardan aranan sekiz kişi vardı.'Suçun ne ?',sorusu karşısında ürperdim.Bir an "Aşk ve Siyaset " oyununda canlandırdığım Başbakan Kaya'nın mahkeme ve hücre sahnesi geldi aklıma.Neyse, sözü çok uzatmayayım, yasal formaliteler tamamlandı, adliyeye sevkime savcı gerek duymadı.Ve saatler 18.20 yi gösterdiğinde, serbest bırakıldım.

Mesele neymiş ?

Meğer, on iki yıl önce adıma kayıtlı telefon numarasını bir şahıs veya şahıslar usulsüz kullanmışlar.

Tekrar geçmiş olsun...ayrıca yeni oyununuz sezondan sezona geçsin, ne derler, ' Alkışı bol ' olsun. Son olarak aklınıza şuan gelen iki sözcük nedir, desem ?

Aşk ve Siyaset.

Saygılarımla...

Sağlıcakla Kalın ama Sevgisiz Kalmayın..

QOSHE - KIVANÇ TERZİOĞLU İLE OYUNCU SERKAN AYDIN ÖZEL RÖPORTAJI - Kıvanç Terzioğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

KIVANÇ TERZİOĞLU İLE OYUNCU SERKAN AYDIN ÖZEL RÖPORTAJI

17 0
20.11.2023

Serkan Aydın yaşadığı nice zorluklara rağmen, tiyatroya olan tutkusunu hep diri tutmuş bir oyuncu. Sahnede var olduğuna inanmış çünkü... Sahne onun evi olmuş.Replikler ise ruhunun ve hayatının sözcüsü... Sahne ışığıyla doğmuş çünkü.Yaşamakla oynamak arasındaki kan bağını iyi biliyor. En ince duyguların satır altlarını özenle çizip, notlar serpiştiriyor özgürce. Ne kolan, ne palan tanıyor tiyatroya olan sevgisi. Sahnede kınından sıyrılmış bir bıçak sanki...

Aşk ve Siyaset bu iki sözcük bir araya gelebilir mi sahiden ?

Aslında neden olmasın ikisi de insana dair, yaşamda aşk hep var, siyaset de.Birbirleri için paralel çizgiler gibi gözükseler de neden kesişmesinler ? Mesela,

Kral 8.Edward, aşık olduğu kadınla evlenebilmek adına sahip olduğu tahttan çekilmedi mi ?

Aktör Serkan Aydın için " Aşk ve Siyaset " oyunu ve Tarık Günersel ne ifade ediyor ?

Çok şey...oyunculuğumda yeni, farklı bir dönemin başlangıcı oldu, hiç kuşkusuz.Tarık Günersel'in yazıp, yönettiği bir eserde rol almak, onun sesini sesimin yanında hissetmek önemliydi.Prova dönemi bir tür konsevatuar eğitimi oldu benim için.

" Aşk ve Siyaset " projesi tam olarak nasıl şekillendi ?

Aslında üç yıl önce bana önerilmişti.Çeşitli nedenlerle, hep ertelendi.Geçtiğimiz, Temmuz ayında tekrar gündeme geldi.Tarık Günersel ile konuyu konuştuk.Sağ olsun, bana inandı ve önerim üzerine yetmiş dakikalık yepyeni bir oyun yazdı.Tarık.Günersel, tiyatromuza yeni duyarlıklar armağan eden biri...zamanın sisiyle buğulanmayacak, eskimeden klasikleşecek nice esere imza atmış.

Oyun 1950'lerde ve 1960' ların hemen başında geçiyor...ve beraberinde çağrışımları da getiriyor.Ne dersiniz ?

Kısmen.Ama olaylar da, kahramanlar da gerçek gibi görünse de, tümüyle hayali...şöyle de diyebilirim, düş ve gerçek içiçe.

Canlandırdığınız Başbakan Kaya Düşsel kim, nasıl biri ?

Çocuk kalbi taşıyan, aslında yalnız, sevgi arayan biri.Gerçek bir dönemde, hayali bir ilişkiyi anlatmak, nice çağrışımları da beraberinde getiriyor ister istemez.Karakter analizinde özellikle yayın taraması yaptım, pek çok makale, kitap, gazete haber okudum.Aslolan bir klişe değil, karakter yaratmaktı.Bu gerçeğe odaklandım.Zor, tuzaklı bir rolde alabildiğince yalın, doğal, denetimli bir oyunculuk ortaya koymak, istiyorum.Seziş, duyuş, izlenimlerin yanında, kişinin silbaştan çıkagelen iç kırıklıklarını, yorgun hayatların eşsiz baharlarından bir hatırayı yansıtmak, diyelim.Ve o derin hüznü, keskin ihtirasları, çıkışı olmayan sapakları.

” Aşk ve Siyaset” uzakta kalmış zamanların hikayesi aslında...

Bir demet bahar çiçeği gibi bin bir koku ve rayiha ile dolu bir hicranın çağsayışı belki de.Neden olmasın ? Bazen düşünürüm de, aslında mevkii hırsı, güç zehirlenmesi ve yalnızlık ölüm gibidir, her defasında cinnetle, hastalıklı tutkularla, hüzünle, matemle beslenir çünkü.

Sahi, 1950'li yllarda sakallı bıyıklı bir başbakan...

Olamaz, diyorsunuz, değil mi ? Neden olmasın ? Şöyle izah edeyim isterseniz,

" Aşk ve Siyaset " in ilk masa başı çalışmasında, Başbakan Kaya Düşsel'in kimi çağrışımlara, benzetmelere neden olmaması için, Tarık Günersel, dönemin dışında, farklı bir imaj önerdi.

İlk aklıma gelen '" Hocam, sakallı, bıyıklı bir başvekile ne dersiniz ?" oldu.Bir an düşündü : "Hay, yaşa Serkan'cığım, ilginç olabilir, hem de Kaya Düşsel'in kesinlikle bir hayal kahraman........

© Önce Vatan


Get it on Google Play