KT- Zeynep Bayraktutan'ı kısaca tanıyabilirmiyiz?

ZB-Sahne Sanatları yüksek lisans mezunuyum.Üç yıl Erzurum Devlet Tiyatro’sunda Reji Asistanı ve Dramaturg olarak çalıştım. Daha sonra, TRT Erzurum Radyosu’nda Spikerlik ve Sunuculuk yaptım. Şimdi 2017 den beri TRT İstanbul Radyosu’nda program hazırlayıp sunuyorum. Aynı zamanda ortağımla birlikte kurduğumuz prodüksiyon ajansında tanıtım filmleri, belgeseller yazıp, yönetip, seslendiriyorum. Uzun yıllardır Diksiyon, Spikerlik ve Sunuculuk eğitimleri verdiğimi de eklemek isterim.

KT- Erzurumda başlayan hayat serüveninizi bugünlere taşırken en zorlandığınız şey ne oldu?

ZB- Erzurum doğup, büyüdüğüm yer.Çok güzel bir çocukluk ve gençlik geçirdim orada. En önemlisi çocukluk hayalim olan TRT Erzurum Radyosu’nda mesleğe adım attım. Bu yüzden güzel anılarım var Erzurum’a ait. Yine de İstanbul’a gelmeseydim, kariyerimi farklı alanlara taşıyamaz, yeteneklerimi keşfedemez ve bugün çok keyif aldığım belgeselleri yapamazdım. Bu yüzden tam zamanında çıktığımı düşünüyorum.

KT- Spiker ve Sunuculuk arasındaki farkı sorsam size?

ZB-Evet çok karıştırılan bir kavramdır. Spiker yazılı bir metni okuyana, sunucu ise metinli ya da doğaçlama programlara yorum katan kişidir. Şu anda ben Radyo-1’de Işık Tutanlar adlı programı hazırlayıp sunuyorum.

KT- On parmakta On Merifet maşallah Spikerlik, Sunuculuk, Yazarlık, Eleştirmenlik, Eğitmenlik ve son dönem eklenen Yapımcılık peki yapmaktan en keyif aldığınız alan hangisi diye sorsam?

ZB-Çok teşekkür ederim. Aslında hepsi bir biriyle bağlantılı işler. Tiyatro, radyo, diksiyon, yazarlık hepsi edebiyatın kolları. Son yıllarda belgesel senaryosu yazmak ve yönetmek, kendimi çok geliştirdiğim bir alan oldu. Bu sayede belgesele ağırlık vermek istiyorum. Ama hiçbir zaman tiyatrodan kopmak istemiyorum bunun için de mümkün olduğu kadar oyun seyredip eleştiri yazmaya gayret ediyorum.

KT- Sanat Camiiasında bir kadın olarak yaşadığınız avantaj ve dezavantajlar nedir?

ZB-Güzel bir soru. Ben hayatım boyunca cinsiyet ayrımına hep karşı oldum. Kadın erkek olarak değil de ülkemizde insan olarak sanat yapma çabası çok kolay oluyor diyemeyiz. Herseyden önce meslek birliği oluşturmamış ve hak hukuk sınırlarımızı çizmemişiz. Dolayısıyla hepimiz kafamıza göre yaptığımız işlere değer biçiyoruz. Bu da ya ekonomik açıdan zor durumda kalmamıza sebep oluyor ya da hak edilmemiş kazançlar sağlıyor. Yani sanat yapmak için hepimiz fedakarlıklar yapmak zorunda kalıyoruz.

KT- Yakın bir zamanda Yeşilçam ve Türk Sinemasının en önemli yönetmenlerinden rahmetli Tunç Başaran Belgesini hazırladınız? Buna nasıl karar verdiniz? Bu aşama nasıl başladı? Biraz bu özel belgesel'i sizden dinlesek?

ZB- Tunç Başaran son on yılını Bandırma’da geçirdi. Bizim tanışmamız da 2019’da ölümünden iki yıl öncesinde oldu. En sevdiğim yönetmen olduğunu lisedeyken anket defterleri meşhurdu oraya yazmışım. Kader yıllar sonra yollarımızı kesiştirdi. Tiyatro ve sinema ortak konumuz olunca da yakın dostluğumuz başladı. Vefatından bir kaç ay önce “Benim hayatımı anlatan bir kitap yazar mısın” teklifinde bulundu. Ben çok sevindim elbette, hatta nasıl bir tarzda yazacağımı, nasıl kurgulamam gerektiğini konuşuyorduk ki kendisini çok kısa bir süre içinde kaybettik. Bunun üzerine roman yazarı, geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz annesi Pakize Başaran, tiyatro oyuncusu olan kardeşi Meriç Başaran ve yeğenleri Pelin Onat, Arda Erçin ve diğer yönetmen arkadaşım, ortağım Gökhan Kasapoğlu ile birlikte öncelikle belgeselini çekmeye karar verdik. Hem Yeşilçam hem ikinci dönem filmlerinden, oyuncular, yönetmen arkadaşları, dostları ve yakınlarıyla röportajlar gerçekleştirdik. Senaryosunu yazdım ve kurguladıktan sonra 18 Aralık 2023’te ölüm yıl dönümünde montajını Oğuzhan Ayan’ın yaptığı, özgün müziği Murat Pınar Özdemir’e ait, İclal Aydın’ın seslendirdiği, benim ve Gökhan Kasapoğlu’nun birlikte yönettiğimiz “Ölümsüz Olan Sadece Sevgidir” belgeselimizin Bandırma’da ilk gösterimi yapıldı.

KT- Belgeseli Ulusal ve Uluslararası platformlarda nerelerde görebilecek izleyenlerimiz? Bunun için yapmış olduğunuz çalışmalar nelerdir?

ZB- Türk sinemasının usta yönetmeni Tunç Başaran’ı yeni nesile tanıtmak, filmlerini ve sinema anlayışını, tv ve sinema okuyan öğrencilere anlatmak için belgeselimizin iyi bir kaynak olduğunu düşünüyorum. İletişim fakültelerinde ve festivallerde özel gösterim yapmak için davetler almaya başladık ama önce İstanbul’da bir gösterim yapmak istiyoruz. İlk gösterimi için Bandırma’da sponsorumuz Bandırma Belediyesi’ydi. İstanbul’da da bu tanıtımı üstlenecek, sanat severlerle irtibat halindeyiz.

KT- TRT Radyo'da hazırlayıp ve sunduğunuz ''Işık Tutanlar'' programının çok fazla ses getirdiğini bizzat yakınen bilenlerdenim. Birazda Işık Tutanlar'dan bahsedelim mi?

ZB- TRT Radyo-1’de Çarşamba akşamları 20:30’da yayınlanan Işık Tutanlar’da mesleğinde başarılı olmuş, etrafına ışık tutmuş çok kıymetli insanları konuk alıyoruz. Siz de çok yakında konuğumuz olacaksınız. Sinema ve tiyatroya tuttuğunuz ışıkla.

KT- Zeynep Bayraktutan'ın bundan sonraki hedefleri ve çalışmalarına değinelim birazda?

ZB- Tunç Başaran diyorki “İnsan büyük hayal etmeli çünkü küçük hayaller küçük insanların işi, büyük hayal edenler muhakkak bir gün hayal ettikleri şeye kavuşurlar. Bundan kimsenin şüphesi olmasın” on yedi yaşında hayranı olduğu sanatçı Charlton Heston’ı görmek için evden kaçıp, Adapazarı’nda yakalanırken, yıllar sonra oscar aday adaylığı için Amerika’ya gidişinde onuruna verilen partide kapıdan içeri Charlton Heston girer. İşte Tunç Başaran’ın bu hikayesi hayallerimi büyük tutmamı hatırlatır hep. O yüzden neden bir gün film yönetmenliği yapmayayım.

KT- Bu özel röportaj için gerçekten sonsuz teşekkür ediyorum. Ve son sözlerinizi almak için sözü size bırakmak istiyorum. Son olarak neler söylemek istersiniz?

ZB-Son olarak Tunç Başaran gibi çok değerli bir yönetmenin sinema anlayışını, Yeşilçam’dan günümüze Türk Sineması’nın geçirdiği evreleri anlatan belgeselimizin İletişim Fakülteleri’nde gençlerle buluşmasını çok isterim. Bu röportaj için çok teşekkür ederim. Seni tanıdığıma çok mutlu oldum. Tüm okurlarına sevgiler selamlar.

Saygılarımla...

Sağlıcakla Kalın ama Sevgisiz Kalmayın...

QOSHE - SPİKER, SUNUCU, YAZAR ZEYNEP BAYRAKTUTAN ÖZEL RÖPORTAJI - Kıvanç Terzioğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

SPİKER, SUNUCU, YAZAR ZEYNEP BAYRAKTUTAN ÖZEL RÖPORTAJI

5 0
15.01.2024

KT- Zeynep Bayraktutan'ı kısaca tanıyabilirmiyiz?

ZB-Sahne Sanatları yüksek lisans mezunuyum.Üç yıl Erzurum Devlet Tiyatro’sunda Reji Asistanı ve Dramaturg olarak çalıştım. Daha sonra, TRT Erzurum Radyosu’nda Spikerlik ve Sunuculuk yaptım. Şimdi 2017 den beri TRT İstanbul Radyosu’nda program hazırlayıp sunuyorum. Aynı zamanda ortağımla birlikte kurduğumuz prodüksiyon ajansında tanıtım filmleri, belgeseller yazıp, yönetip, seslendiriyorum. Uzun yıllardır Diksiyon, Spikerlik ve Sunuculuk eğitimleri verdiğimi de eklemek isterim.

KT- Erzurumda başlayan hayat serüveninizi bugünlere taşırken en zorlandığınız şey ne oldu?

ZB- Erzurum doğup, büyüdüğüm yer.Çok güzel bir çocukluk ve gençlik geçirdim orada. En önemlisi çocukluk hayalim olan TRT Erzurum Radyosu’nda mesleğe adım attım. Bu yüzden güzel anılarım var Erzurum’a ait. Yine de İstanbul’a gelmeseydim, kariyerimi farklı alanlara taşıyamaz, yeteneklerimi keşfedemez ve bugün çok keyif aldığım belgeselleri yapamazdım. Bu yüzden tam zamanında çıktığımı düşünüyorum.

KT- Spiker ve Sunuculuk arasındaki farkı sorsam size?

ZB-Evet çok karıştırılan bir kavramdır. Spiker yazılı bir metni okuyana, sunucu ise metinli ya da doğaçlama programlara yorum katan kişidir. Şu anda ben Radyo-1’de Işık Tutanlar adlı programı hazırlayıp sunuyorum.

KT- On parmakta On Merifet maşallah Spikerlik, Sunuculuk, Yazarlık, Eleştirmenlik, Eğitmenlik ve son dönem eklenen Yapımcılık peki yapmaktan en keyif aldığınız alan hangisi diye sorsam?

ZB-Çok teşekkür ederim. Aslında hepsi bir biriyle bağlantılı işler. Tiyatro, radyo, diksiyon, yazarlık hepsi edebiyatın kolları. Son yıllarda belgesel senaryosu yazmak ve yönetmek, kendimi çok geliştirdiğim bir alan oldu. Bu sayede belgesele ağırlık vermek istiyorum. Ama hiçbir zaman tiyatrodan kopmak istemiyorum bunun için de mümkün olduğu kadar oyun seyredip eleştiri yazmaya gayret ediyorum.

KT- Sanat Camiiasında bir kadın olarak yaşadığınız avantaj ve dezavantajlar nedir?

ZB-Güzel bir soru. Ben hayatım boyunca cinsiyet ayrımına hep karşı oldum. Kadın erkek olarak değil de ülkemizde........

© Önce Vatan


Get it on Google Play