“Kuşak ve Yol”un önüne Ukrayna ve İsrail’de barikat kuran ABD’nin, “küresel lider” sıfatını sürdürebilmesi için, Hindistan’da gerçekleştirilen G-20 Zirvesi’de gündeme getirdiği “Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomi Koridoru”nu (IMEC) hayata geçirmek ve Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazı en kısa zamanda Avrupa ülkelerine ulaştırmak zorundadır.

Haritaya bakıldığında, “Kuşak ve Yol”a alternatif olarak planlanan “Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomi Koridoru”nun da, Doğu Akdeniz doğalgazını Avrupa’ya taşıyacak olan EastMed’in de, Türkiye’yi dışlayan güzergahlar kullanılarak hayata geçirilmesi çok zordur. Çünkü herikisi de, hem maliyeti çok yüksek hem zaman alıcı hem de ekonomik değeri olmayan projelerdir.

ABD’nin, Çin’i küresel ekonominin lideri konumuna taşıyacak olan “Kuşak ve Yol”a alternatif projesini hayata geçirebilmesi ve Doğu Akdeniz gazını en kısa zamanda Avrupa’ya uaştırabilmesi için Türkiye’ya ihtiyacı vardır.

Bu nedenle, düne kadar Türkiye’yi görmezden gelen ABD Dışişleri Bakanı Blinken, sahte gülücüklerle Ankara’nın kapısını çalmış ve hak ettiği cevabı almıştır.

Göreve geldiğinden beri Türkiye’yi görmezden gelen, çevremizdeki ülkelere defalarca geldiği alde Türkiye’ye uğramayan ABD Dışişleri Bakanı A. Blinken sonunda lutfedip Ankara’yı teşrif etti ve hakettiği şekilde, apron ışıklarının yanmadığı havaalanında vali yardımcısı tarafından karşılandı. Blinken’ın Dışişleri Bakanlığı’nda sahte samimiyet görüntüsü oluşturmak için yaptığı sarılma hamlesi de, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın nazik savuşturma manevrasıyla sonuçsuz kaldı.

Havaalanında karşılanmasından ve Dışişleri Bakanlığı’ndaki seramoniden televizyon ekranlara ve gazete sayfalarına yansıyan görüntülerin özeti, “Sen ne biçim müttefiksin?” isyanının ve “Filistin ile tarihi ve kültürel bağlarımız var” mesajının diplomatik dille anlatılmasıydı.

Şimdi bütün dünya, “Bugüne kadar sergilediği tutum ve davranışlarıyla Türkiye’yi görmezden gelen ve bu tutumuyla iki ülke ilişkilerinin gerilmesine neden olan Sayın Blinken neden tutum değiştirdi?” sorusunun yanıtını bulmaya çalışıyor.

Son aylarda bölgemizde yaşanan gelişmeleri, arka planındaki dinamikleri görmeye ve göstermeye çalıştığımız 16 Eylül 2023 tarihli YOL SAVAŞLARI başlıklı yazımızda, bu tabloları yaşamamızın kaçınılmaz olduğunu belirtmiş ve birgün kapımızı çalmak zorunda kalacaklarını söylemiştik.

Üstüne bastıra bastıra şu gerçeğe dikkat çekmiştik:

“Yeni Delhi’de gerçekleştirilen G-20 Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elini sıkmakla yetinen ve parasını ödediğimiz F-35’leri vermemekte ısrar eden ABD Başkanı Biden, sonunda Türkiye’nin kapısını çalmak zorunda kalacaktır. Dost gibi mi, düşman gibi mi çalar, o ayrı konu, ama Türkiye’nin kapısını mutlaka çalacaktır” demiştik.

Bunun bir hamaset değil, bir durum saptaması olduğunu belirterek nedenlerini de şöyle sıralamıştık:

“Görüldüğü gibi, Çin’in ‘Kuşak ve Yol’u da, ABD’nin ‘Kuşak ve Yol’a alternatif olarak gündeme getirdiği ‘IMEC’ de, Irak’ın önerdiği ‘Kalkınma Yolu’ da, güvenlik ve sürdürülebilirlik açısından Türkiye’nin geçit vermesine muhtaç küresel projelerdir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9-10 Eylül’de Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de gerçekleştirilen G-20 zirvesinden dönerken, uçakta yaptığı değerlendirmede, G-20 Zirvesi’nde imzalanan Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nu (IMEC/Yeni Baharat Yolu) değerlendirirken, “Türkiyesiz bir koridor olmaz. Doğudan batıya trafik için en uygun hat Türkiye üzerinden geçmek durumunda” diyordu.

ABD, HEM IMEC HEM DE DOĞALGAZ BORU HATTI AÇISINDAN TÜRKİYE’DEN VAZGEÇEMEZ

ABD, hem de Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nu (IMEC/Yeni Baharat Yolu) hayata geçirebilme hem de Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazı en kısa zamanda Avrupa’ya ulaştırma konusunda Anadolu coğrafyasına, dolayısıyla Türkiye’ye muhtaçtır.

ABD bu gerçeğin farkındadır. O nedenle de, bu konudaki mahkumiyetini açıkça dillendirmeden, Türkiye’yi çeşitli konularda zorlayarak köşeye sıkıştırma, isteklerini dolaylı yollardan kabul ettirme politikaları uygulamaktadır.

Çünkü, Doğu Akdeniz gazını Avrupa’ya pompalamak amacıyla planladığı EastMed de, Hindistan’dan başlayarak, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan üzerinden İsrail’e ulaşacak ve Güney Kıbrıs-Yunanistan hattıyla Avrupa’ya bağlanacak olan Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nun kısa zamanda hayata geçirilmesi mümkün değildir.

Ayrıca, büyük bir bölümü denizler aşmak zorunda olan bu projeler, hayata geçirilmiş olsa bile, ekonomik değeri olmayan projelerdir. Türkiye’ye, “Sana ihtiyacım yok, projelerimi hayata geçirebileceğim başka alternetiflerim de var” blöfüdür. Fakat, bu projelerle ilgili haritalara bakıldığında, bunların hiçde akıllıca olmadıkları kolayca grülmektedir.

ABD, düşlediği “Yeni Baharat Yolu” konusunda da, kendisi açısından bir beka sorununa dönüşen “Kuşak ve Yol”un önünü kesme konusunda da Türkiye’yi yanına almak zorundadır. 30 yıllık senatörlük döneminde de, Obama’nın yardımcısı olduğu dönemde de Türkiye’ye sempatik bakmayan Biden, başkan seçildikten sonra bu tavrını değiştirmemiştir.

Obama’nın yardımcısıolduğu dönemde yaşadığımız 15 Temmuz savrulması sonrasında mehçup bir tavırla geldiği Ankara’da, “YPG Menbiç’te Fırat’ın doğusuna çekilecektir: NOKTA!” demesine rağmen, uzun süre sözünde durmamıştı.

ABD şimdilerde, “Kuşak ve Yol”un önünü kesebilmek, Yeni Baharat Yolu’nu hayata geçirebilmek ve Doğu Akdeniz’den Gazze açıklarından çıkarılacak doğalgazı en kısa zamanda Avrupa’ya ulaştırabilmek için, PKK uzantısı YPG/PYD’ye verdiği desteklerle güneyden, Yunanistan ve Bulgaristan’a verdiği destekerle de batıdan kuşattığı Türkiye’yi yanına çekme hamleleri başlattı.

9-10 Eylül’de Hindistan’da yapılan G-20 Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elini sıkmakla yetinen Biden, İsrail’de yaşanan gelişmeler bağlamında, göreve başladığı günden beri Türkiye’yi görmezden gelen Dışişleri Bakanı Blinken’ı Ankara göndermek zorunda kaldı.

Şimdi bütün dünya, “Blinken Türkiye’ye neden gitti?” sorunun yanıtını bulmaya çalışıyor. Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Netanyahu’nun Biden’a sarılması gibi bir görüntü vermekten özenle kaçındı ve ustaca bir vücut hareketiyle de Blinken’ın sahta samimiyet gösterisine izin vermedi.

ABD’NİN DERDİ BAŞKA

En büyük uçak gemilerini savaş gemilerinin koruması altında Doğu Akdeniz’e taşıyan ABD’nin ne İsrail’i ne de Filistin’i mutluetme gibi bir kaygısı yoktur. Hamas-İsrail çatışmasının başladığı ilk günlerde, koşup geldiği Tel Aviv Havaalanı’nda, “Ben buraya bir dışileri bakanı olarak değil, bir Yahudi olarak geldim” demesinin nedeni, İsraillilere ve ABD’deki Yahudi lobilerine ve Evanjeliklere şirin görünme çabasıdır.

Yahudi lobisi de, İsrail’in “vaad edilmiş topraklar”a kavuşması konusunda yaptıkları hizmetler oranında sevap kazanacaklarına inanmış Evanjelikler de, Amerika’nın en büyük uçak gemilerinin Doğu Akdeniz’e gönderilmiş olmasından son derece memnunlar, ama ABD’nin derdi başka. ABD’nin İsraillileri ya da Filistinlileri mutlu etme gibi bir kaygısı yok. ABD çok başka şeylerin peşinde; en kısa zamanda projelerini hayata geçirmeye, bu arada Hamas’ın elinde rehin bulunan askerlerini ve çip üreticisi Nvidia’nın beyin takımını kurtarmaya çalışıyor.

ABD’nin 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasının hemen sonrasında yaşanan 1. Körfez Savaşı’yla başlattığı Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) hayata geçirme çalışmaları, 2013’te Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Kuşak ve Yol projesini ilan etmesiyle boyut değiştirmişti.

Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) kurgulayan ideologlar, bölgedeki 22 ülkenin sınırlarını değiştirmeyi, ABD’nin bölgeye yerleşmesini hedefliyorlardı. Astana Süreci çatısı altında biraaya gelen Türkiye, Rusya ve İran’ın karşı durmaları ve 2013’te Çin’in Kuşak ve Yol projesini gündeme getirmesi nedeniyle BOP bütün hedefleriyle hayata geçirelemedi.

BLINKEN ANKARA’YA NEDEN GELDİ?

Bütün dünya, düne kadar Türkiye’yi yok sayan ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın Ankara’ya neden geldiğini sorguluyor.

ABD, “İsrail’deki çatışmalara 3. ülkelerin karışmasını önlemek” gerekçesiyle en büyük uçak gemilerini savaş gemileri eşliğinde Doğu Akdeniz’e taşıyarak bölgeyi kontrolü altına almıştır. Böylece, Çin’in “Kuşak ve Yol”unun önüne, Ukrayna’dan sonra, İsrail’de de aşılması çok zor bir set çekmiş oldu.

Bu aşamadan sonra ABD, “küresel lider” sıfatını sürdürebilmesi için, Hindistan’da gerçekleştirilen G-20 Zirvesi’de gündeme getirdiği “Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomi Koridoru”nu (IMEC) hayata geçirmek ve Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazı en kısa zamanda Avrupa ülkelerine ulaştırmak zorundadır.

Haritaya bakıldığında, “Kuşak ve Yol”a alternatif olarak planlanan “Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomi Koridoru”nun da, Doğu Akdeniz doğalgazını Avrupa’ya taşıyacak olan EastMed’in de, Türkiye’yi dışlayan güzergahlar kullanılarak hayata geçirilmesi çok zordur. Çünkü herikisi de, karalardan ve denizlerden dolaştıkları için, hem maliyeti çok yüksek hem zaman alıcı hem de verimli olmayan projelerdir.

ABD’nin, Çin’i küresel ekonominin lideri konumuna taşıyacak olan “Kuşak ve Yol”a alternatif projesini hayata geçirebilmesi ve Doğu Akdeniz gazını en kısa zamanda Avrupa’ya uaştırabilmesi için Türkiye’ya ihtiyacı vardır. Bu nedenle, düne kadar Türkiye’yi görmezden gelen ABD Dışişleri Bakanı Blinken, sahte gülücüklerle Ankara’nın kapısını çalmış ve hak ettiği cevabı almıştır.

Ülkemizi güney sınırlarımız boyunca kuşatacak bir terör devleti kurmaya çalışan, dostlukla bağdaşmayan hedeflerine ulaşabilmek için 15 Temmuz savrulması kurgulayan, parasını verdiğimiz ve teknoloji ortağı olduğumuz F-35’lerimizi vermeyen ve terörle mücadelede kullandığımz İHA’mızı düşüren ABD, şimdilerde dostluk gösterisi sergilemeye çalışıyor.

Dışleri Bakanımız Hakan Fidan bu sahte gösteriye verilmesi gereken cevabı, unutulmayacak bir netlikte vermiştir.

Sayin Blinken, gerçek dost olarak gelirsen saygı gösteririz,sorunlarınızı çözmek için elimizden geleni yaparız, ama düne kadar görmezden geldiğiniz dostunuzun kapısını sahte gülücüklerle çalarsanız, cevabımızı Hakan Fidan’ca veririz.

QOSHE - BLINKEN NEDEN GELDİ? - M. Kemal Sallı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

BLINKEN NEDEN GELDİ?

5 0
08.11.2023

“Kuşak ve Yol”un önüne Ukrayna ve İsrail’de barikat kuran ABD’nin, “küresel lider” sıfatını sürdürebilmesi için, Hindistan’da gerçekleştirilen G-20 Zirvesi’de gündeme getirdiği “Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomi Koridoru”nu (IMEC) hayata geçirmek ve Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazı en kısa zamanda Avrupa ülkelerine ulaştırmak zorundadır.

Haritaya bakıldığında, “Kuşak ve Yol”a alternatif olarak planlanan “Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomi Koridoru”nun da, Doğu Akdeniz doğalgazını Avrupa’ya taşıyacak olan EastMed’in de, Türkiye’yi dışlayan güzergahlar kullanılarak hayata geçirilmesi çok zordur. Çünkü herikisi de, hem maliyeti çok yüksek hem zaman alıcı hem de ekonomik değeri olmayan projelerdir.

ABD’nin, Çin’i küresel ekonominin lideri konumuna taşıyacak olan “Kuşak ve Yol”a alternatif projesini hayata geçirebilmesi ve Doğu Akdeniz gazını en kısa zamanda Avrupa’ya uaştırabilmesi için Türkiye’ya ihtiyacı vardır.

Bu nedenle, düne kadar Türkiye’yi görmezden gelen ABD Dışişleri Bakanı Blinken, sahte gülücüklerle Ankara’nın kapısını çalmış ve hak ettiği cevabı almıştır.

Göreve geldiğinden beri Türkiye’yi görmezden gelen, çevremizdeki ülkelere defalarca geldiği alde Türkiye’ye uğramayan ABD Dışişleri Bakanı A. Blinken sonunda lutfedip Ankara’yı teşrif etti ve hakettiği şekilde, apron ışıklarının yanmadığı havaalanında vali yardımcısı tarafından karşılandı. Blinken’ın Dışişleri Bakanlığı’nda sahte samimiyet görüntüsü oluşturmak için yaptığı sarılma hamlesi de, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın nazik savuşturma manevrasıyla sonuçsuz kaldı.

Havaalanında karşılanmasından ve Dışişleri Bakanlığı’ndaki seramoniden televizyon ekranlara ve gazete sayfalarına yansıyan görüntülerin özeti, “Sen ne biçim müttefiksin?” isyanının ve “Filistin ile tarihi ve kültürel bağlarımız var” mesajının diplomatik dille anlatılmasıydı.

Şimdi bütün dünya, “Bugüne kadar sergilediği tutum ve davranışlarıyla Türkiye’yi görmezden gelen ve bu tutumuyla iki ülke ilişkilerinin gerilmesine neden olan Sayın Blinken neden tutum değiştirdi?” sorusunun yanıtını bulmaya çalışıyor.

Son aylarda bölgemizde yaşanan gelişmeleri, arka planındaki dinamikleri görmeye ve göstermeye çalıştığımız 16 Eylül 2023 tarihli YOL SAVAŞLARI başlıklı yazımızda, bu tabloları yaşamamızın kaçınılmaz olduğunu belirtmiş ve birgün kapımızı çalmak zorunda kalacaklarını söylemiştik.

Üstüne bastıra bastıra şu gerçeğe dikkat çekmiştik:

“Yeni Delhi’de gerçekleştirilen G-20 Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elini sıkmakla yetinen ve parasını ödediğimiz F-35’leri vermemekte ısrar eden ABD Başkanı Biden, sonunda Türkiye’nin kapısını çalmak zorunda kalacaktır. Dost gibi mi, düşman gibi mi çalar, o ayrı konu, ama Türkiye’nin kapısını mutlaka çalacaktır” demiştik.

Bunun bir hamaset değil, bir durum saptaması olduğunu belirterek nedenlerini de şöyle sıralamıştık:

“Görüldüğü gibi, Çin’in ‘Kuşak ve Yol’u da, ABD’nin ‘Kuşak ve Yol’a alternatif olarak gündeme getirdiği ‘IMEC’ de, Irak’ın önerdiği ‘Kalkınma Yolu’ da, güvenlik ve sürdürülebilirlik açısından Türkiye’nin geçit vermesine muhtaç küresel projelerdir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9-10 Eylül’de Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de gerçekleştirilen G-20 zirvesinden dönerken, uçakta yaptığı değerlendirmede, G-20 Zirvesi’nde imzalanan Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nu........

© Önce Vatan


Get it on Google Play