Şimdilerde Muhammed Dahlan, Gazze dramını durduracak bir kahraman olarak sahneye sürülmeye hazırlanıyor. Dahlan’ın hayatını, bağlantılarını ve yaptıklarını bilenler, bu gelişmeyi “Filistin’in sonu” olarak değerlendiriyorlar.

Körfez sermayesini Yunanistan’a yönlendiren Dahlan Türkiye düşmanı olarak tanınıyor. Muhammed Dahlan yabancımız değil; 15 Temmuz darbe girişimi ilişkisinden dolayı, Türkiye’de kırmızı bültenle arananlar arasında yer alan bir isimdi..

Biz bugüne kadar hep Filistin’in yanında olduk ve “İki devletli çözüm”ü savunduk. 2022’de Trump döneminde, Beyaz Saray’da, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun da katıldığı bir törende, Filistin sorununa çözüm getirecek, İsrail’in dertlerine çare olacak olan “Yüzyılın Anlaşması” imzalanmıştı.

“Gazze Katliamının Gerçek Mimarı” başlıklı yazımızda günümüzde Gazze’de yaşanan ve yaşanacak olan gelişmeler konusundaki görüşlerimizi dile getirmeye çalışmıştık:

“’Yüzyılın Anlaşması’, İsrail'in Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da Filistinlilerden zorla aldığı araziler üzerine inşa ettiği Yahudi yerleşim yerlerinin ilhakına izin veriyordu ki, bu, İsrail’in genişleme planının önünü açmak demekti. 1993'te, Filistin'in efsane lideri Yaser Arafat'a imzalatılan Oslo Anlaşması’yla Filistinliler, 1967 öncesinde İsrail’in gasp ettiği toprakları unutacaklar, Doğu Kudüs'ün başkent olduğu bir Filistin devletini kabul edeceklerdi.

“...1993’te imzalanan Oslo Anlaşması’na göre, ‘Batı Şeria A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı. Batı Şeria'nın yüzde 18'ini oluşturan A Bölgesi'nin kontrolü Filistin yönetimine bırakılmıştı. Batı Şeria'nın yüzde 21'ni oluşturan B Bölgesi'nde sivil idare Filistin'deydi, ama güvenlik İsrail'le ortak olacaktı.’ Yani, tarihi Filistin topraklarında bir Filistin devletinin kurulmasına izin yoktu.

Görüldüğü gibi, bugün İsrail’in, Filistan’in Akdeniz kıyısındaki bölümü olan Gazze’yi kendi haritasına katma operasyonun başlangıcı Oslo Anlaşması’ydı, fakat bunun ABD’nin devlet politikası olarak benimsenmesi, Trump’ın 2020’de İsrail Başbakanı Netanyahu’yu yanına alarak, ‘Yüzyılın Anlaşması’nı imzalamasıyla gerçeklemişti.

Trump’ın damadı ve danışmanı Kushner ve ekibinin hazırladığı ‘Yüzyılın Anlaşması’ esasta, ‘İki devletli çözüm’ formülünü tarihin çöp sepetine atmayı hedefleyen bir tuzaktı.”

Hatırlayacağınız gibi, Trump bu anlaşmayla da yetinmemiş, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdıklarını ilan etmiş, Suriye’nin en önemli tatlı su kaynaklarını barındıran Golan Tepeleri’ni de İsrail’e bağışlamıştı.

1993’te Oslo Anlaşması’yla başlatılan ve 2020’de, Trump döneminde “Yüzyılın Anlasması” ve İbrahimi anlaşmalarla hayata geçirilmeye çalışılan, “Filistin’i İsrail haritası içinde eritme planı” günümüzde de aynı heyecanla sürdürülmektedir.

ÇİN İLE YAPILAN ANLAŞMALAR

İsrail Başbakanı Netanyahu, Trump’ın sunduğu armağanlarla da yetinmemiş, ABD’nin şiddetle karşı çıkmasına rağmen, Çin ile bir dizi teknolojik işbirliği anlaşmaları imzalamış, Hayfa limanını da 25 yıllığına Çin’e kiralamıştı.

Çin, Netanyahu yönetimiyle imzaladığı bu anlaşmalarla, hızla hayata geçirmeye başladığı “Kuşak ve Yol” projesine çok önemli bir koridor daha kazandırmış oluyordu. 2700 km’lik Kaşgar-Gvadar demiryolu sayesinde, Hint Okyanusu’nu dolaşmadan Basra Körfezi’ne ulaşan bu koridor, BAE, Suudi Arabistan ve Ürdün üzerinden Akdeniz’e ulaşıyordu. Çin’in, Akdeniz yoluyla Avrupa pazarına ulaşabilmesi için, Kızıl Deniz’i ve Süveyş Kanalı’nı aşmasına da gerek kalmıyordu. Ayrica, Filistin ya da İsrail’le yapacağı anlaşmalar üzerinden Doğu Akdeniz’deki doğalgaza ortak olma şansı da elde edebilirdi.

Bunlar, kendisi açısından bir beka sorununa dönüşmekte olan “Kuşak ve Yol”un önünü kesmeye çalışan ABD’nin kabul edebileceği şeyler değildi. Pekin’den yola çıkan bir trenin Türkistan coğrafyası, Azerbaycan ve Türkiye üzerinden 13 günde Avrupa içlerine ulaşabileceği test edildi, onaylandı. Fakat, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle, bu çok önemli koridorun önüne set çekilmiş oldu. Hamas-İsrail çatışmasıyla da, Kaşgar-Gvadar, Basra Körfezi, BAE, Suudi Arabistan, Ürdün ve İsrail üzerinden Akdeniz’e ulaşan koridorun önü kesilmiş oldu.

Çin, bunca yatırım yaptığı “Kuşak ve Yol” projesinden vazgeçebilir mi?

Çin Devlet Başkanı ABD’ye neden gitti, neler konuşuldu?

ATEŞKES KALICI MI?

Biden, Hamas ile İsrail arasında rehine takası tamamlandıktan sonra ateşkesin devamı konusunda kesin birşey söylemedi. İsrail alacağını almış olmalı ki, Gazze’yi bombalanmaya devam ediyor.

Peki, İsrail nerede duracak,Gazze’nin ve Batı Şeria’nın geleceği ne olacak? “iki devletli çözüm” tamamen gündemden kalktı mı?

Oslo Anlaşması ve Yüzyılın Anlaşması’ndan sonra İsrail’de ”iki devletli bir çözüm”den söz etmek pek gerçekçi değil. Gazze haritadan silindi; bundan sonra ne Hamas’ın ne de Filistinlilerin Gazze’de yaşama şansları kalmamıştır.

BATI ŞERİA NE OLACAK? ABBAS’IN YERİNE DAHLAN MI GELİYOR?

Peki Batı Şeria ne olacak?

“İSRAİL’İN TRUVA ATI:DAHLAN”

El Fetih kontrolündeki Batı Şeria’nın bugünkü yönetim planından yukarda söz etmiştik. Hamas-El Fetih rekabeti nedeniyle Gazze-Batı Şeria olarak ikiye bölünen Filistin’in İsrail haritası içinde eritilmesi planı işliyor. Son haberlere göre de, hem Netanyahu’nun hem de Batıyla pek uyumlu ilişkiler kuramayan Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın sonu gelmiş görünüyor. İsrail’in başına kimin getirileceği henüz netleşmese de, Batı Şeria için Muhammed Dahlan’ın adı dolaşmaya başladı.

Gazze yangını sönmeden, Batı Şeria’da Mahmut Abbas’ın yerini 1961 Han Yunus doğumlu Muhammed Dahlan’ın alması sürpriz olmayacaktır. Dahlan’ın kimliği, Batı Şeria’da yönetici olma konusunda oldukça şanslı olduğunu gösteriyor. Arkadaşımız Koray Kamacı 2021’de yayınlanan “İSRAİL’İN TRUVA ATI:DAHLAN” adlı kitabında, Ortadoğu’da ve Balkanlarda Dahlan merkezli yaşanan gelişmelerin arka planlarını ayrıntılı olarak anlatmıştı. Kamacı, 11 Mayıs 2021 tarihli yazısında da, “Filistin’de ikidir seçimleri erteleyen Mahmut Abbas, İsrail’in istediği doğrultuda hareket ederek, şartların oluşmasını beklemektedir” diyordu.

7 Ekim 2023’te, İsrail’in genişleme politikasına devam edebilmesi için beklediği şartlar, Hamas’ın gerçekleştirdiği söylenen “Aksa Tufanı”yla oluşturulmuş oldu. İbrahimi anlaşmalarla Ortadoğu’daki nüfuzunu artıran İsrail’in 7 Ekim’den bu yana gece gündüz bombaladığı Gazze harabeye döndü; haritadan silindi. İnsanlık da, İslam ülkeleri de İsrail’i kınayan gösteriler ötesinde Gazze’de yaşanamakta olan insanlık dramını durduramadılar.

Şimdilerde Muhammed Dahlan, Gazze dramını durduracak bir kahraman olarak sahneye sürülmeye hazırlanıyor. Dahlan’ın hayatını, bağlantılarını ve yaptıklarını bilenler, bu gelişmeyi “Filistin’in sonu” olarak değerlendiriyorlar.

DAHLAN’IN BAĞLANTILARI

Dahlan’ın genç yaşında İsrail tarafından tutuklandığı uzun süre haps yattığı, bu arada İbranice öğrendiği söyleniyor. Fakat, bunun bir hikaye olduğu, aslında Dahlan’ın Mossad tarafından eğitildiği iddia ediliyor.

Gazze İslam Üniversitesi ile Cambridge Üniversitesi’nde işletme eğitim gören Dahlan Dany Rothschild ve BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid el Nahyan’ın danışmanlıklarını yapmıştı.

1987-1993 yılları arsında intifada “kahramanları” arasında yer alan Dahlan Türkiye karşıtı çalışmalarıyla da tanınıyor. Dahlan, 1993’teki Oslo Anlaşması müzakere sürecinde de yer almıştı. Oslo Anlaşma sonrasında Dahlan’ı Gazze’de kurulan 20 bin kişilik Filistin Önleyici Gücü komutanı olarak görüyoruz.

Dahlan Flistin Kurtuluş Örgütü Lideri Yaser Arafat’ın rakibiydi ve başkanı olduğu Filistin Önleyici Gücü, o dönemde, tutuklu Hamas militanlarına yaptığı işkencelerle ünlenmişti. CIA ve Mossod bağlantılı olduğu ve aldığı yardımları Hamas’ı ve diğer İslami Cihad gruplarını etkisizleştirmek için kullandığı söyleniyordu.

Dahlan, hakkındaki "Arafat'ı öldürdüğü ve görevi süresince zimmetine geçirdiği paralarla bir servet elde ettiği" iddiaları nedeniyle, 2011'de Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) yerleşmişti.

2006 yılında Hamas’ın seçimleri kazarak yönetimi ele geçirmesi üzerine Batı Şeria’ya geçen Dahlan, El Fetih saflarında Hamas’a karşı savaşmaya başlamıştı. Hamas’ı iktidardan uaklaştırmak için, CIA ve Mossd tarafından desteklenen başarısız bir komplo tertiplediği de biliniyor. El Fetih içinde bu tutumları nedeniyle kendisini eleştirenler, Hamas Lideri İsmail Haniyye gibi suikaste uğramışlardı.

CIA eski Başkanı George Tenet ve Mossad’dan Yaakov Perry ile yakın ilişkileri olduğu bilinen Muhammed Dahlan şimdilerde, Batı Şeria’da Mahmut Abbas’ın yeriene getirilmek üzere hazırlanıyor. Bu plan gerçeklesirse, İsrail hariatası içinde giderek silikleşen bir Batı Şeria izleyeceğiz.

Hatırlıyor musunuz; Netanyahu’nun Beyaz Saray’da, Trump’la birlikte imzaladıkları “Yüzyılın Anlaşması” sonrasında basına gösterdiği Ortadoğu haritasında ne Batı Şeria ne de Filistin vardı..

GAZZE’NİN SONU MU?

Gazze’de yaşanmakta olan katliamın nedenlerini irdelediğimizde, bunun bir taraftan İsrail’in Siyonist politikasıyla, diğer taraftan Çin’in Kuşak ve Yol projesinin önünü kesme operasyonlarıyla, ABD’nin küresel lider sıfatını sürdürme çabasıyla yakından ilişkili olduğunu görüyoruz.

“Kuşak ve Yol”un iki önemli koridoru vardı. Bunlardan biri Pekin-Türmenistan coğrafyası- Azerbaycan-Türkiye-Avrupa koridoru, diğeri de Kaşgar-Gvadar- Bsra Körfezi- BAE-Suudi Arabistan-Ürdün- İsrail-Akdeniz-İtalya koridorydu. Birinci koridorun önü Rusya’nın işgal etmesi nedeniyle Ukrayna’da, diğeri de, Çin ile yaptığı anlaşmaları iptal etmesiyle İsrail’de kesilmiş oldu.

Şimdilerde, yarınlardaki gelişmelerin yönünü görebilmek açısından yanıtları merak edilen sorular şunlar:

1) Çin, bunca yatırım yaptığı “Kuşak ve Yol”dan vazgeçebilir mi?

2) ABD, kendisi açısından bir beka sorununa dönüşen “Kuşak ve Yol”un önünü kesmekten vazgeçebilir mi?

3) İki küresel aktör arasındaki bu mücadele, sonunda küresel bir felakete neden olabilir mi?

Yarınlarımızı bu soruların yanıtları ve bu çerçevede yaşanacak gelişmeler belirleyecek; düşünmek, irdelemek ve hazırlık yapmak zorundayız.

Çünkü, “Büyük İsrail” hedefi önüdeki en büyük engel Türkiye’dir. Gazze gerilimi ve sonrasında yaşanacak olası gelişmeler, yalnız Türkiye-İsrail ilişkilerini değil, Türkiye-Yunanistan ilişkilerini de olumsuz yönde etkileyebilir. Çünkü, Körfez sermayesini Yunanistan’a yönlendiren Dahlan Türkiye düşmanı olarak tanınıyor. Muhammed Dahlan yabancımız değil; 15 Temmuz darbe girişimi ilişkisinden dolayı, Türkiye’de kırmızı bültenle arananlar arasında yer alan bir isimdi..

QOSHE - FİLİSTİN’İN SONU MU? - M. Kemal Sallı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

FİLİSTİN’İN SONU MU?

4 0
05.12.2023

Şimdilerde Muhammed Dahlan, Gazze dramını durduracak bir kahraman olarak sahneye sürülmeye hazırlanıyor. Dahlan’ın hayatını, bağlantılarını ve yaptıklarını bilenler, bu gelişmeyi “Filistin’in sonu” olarak değerlendiriyorlar.

Körfez sermayesini Yunanistan’a yönlendiren Dahlan Türkiye düşmanı olarak tanınıyor. Muhammed Dahlan yabancımız değil; 15 Temmuz darbe girişimi ilişkisinden dolayı, Türkiye’de kırmızı bültenle arananlar arasında yer alan bir isimdi..

Biz bugüne kadar hep Filistin’in yanında olduk ve “İki devletli çözüm”ü savunduk. 2022’de Trump döneminde, Beyaz Saray’da, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun da katıldığı bir törende, Filistin sorununa çözüm getirecek, İsrail’in dertlerine çare olacak olan “Yüzyılın Anlaşması” imzalanmıştı.

“Gazze Katliamının Gerçek Mimarı” başlıklı yazımızda günümüzde Gazze’de yaşanan ve yaşanacak olan gelişmeler konusundaki görüşlerimizi dile getirmeye çalışmıştık:

“’Yüzyılın Anlaşması’, İsrail'in Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da Filistinlilerden zorla aldığı araziler üzerine inşa ettiği Yahudi yerleşim yerlerinin ilhakına izin veriyordu ki, bu, İsrail’in genişleme planının önünü açmak demekti. 1993'te, Filistin'in efsane lideri Yaser Arafat'a imzalatılan Oslo Anlaşması’yla Filistinliler, 1967 öncesinde İsrail’in gasp ettiği toprakları unutacaklar, Doğu Kudüs'ün başkent olduğu bir Filistin devletini kabul edeceklerdi.

“...1993’te imzalanan Oslo Anlaşması’na göre, ‘Batı Şeria A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı. Batı Şeria'nın yüzde 18'ini oluşturan A Bölgesi'nin kontrolü Filistin yönetimine bırakılmıştı. Batı Şeria'nın yüzde 21'ni oluşturan B Bölgesi'nde sivil idare Filistin'deydi, ama güvenlik İsrail'le ortak olacaktı.’ Yani, tarihi Filistin topraklarında bir Filistin devletinin kurulmasına izin yoktu.

Görüldüğü gibi, bugün İsrail’in, Filistan’in Akdeniz kıyısındaki bölümü olan Gazze’yi kendi haritasına katma operasyonun başlangıcı Oslo Anlaşması’ydı, fakat bunun ABD’nin devlet politikası olarak benimsenmesi, Trump’ın 2020’de İsrail Başbakanı Netanyahu’yu yanına alarak, ‘Yüzyılın Anlaşması’nı imzalamasıyla gerçeklemişti.

Trump’ın damadı ve danışmanı Kushner ve ekibinin hazırladığı ‘Yüzyılın Anlaşması’ esasta, ‘İki devletli çözüm’ formülünü tarihin çöp sepetine atmayı hedefleyen bir tuzaktı.”

Hatırlayacağınız gibi, Trump bu anlaşmayla da yetinmemiş, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdıklarını ilan etmiş, Suriye’nin en önemli tatlı su kaynaklarını barındıran Golan Tepeleri’ni de İsrail’e bağışlamıştı.

1993’te Oslo Anlaşması’yla başlatılan ve 2020’de, Trump döneminde “Yüzyılın Anlasması” ve İbrahimi anlaşmalarla hayata geçirilmeye çalışılan, “Filistin’i İsrail haritası içinde eritme planı” günümüzde de aynı heyecanla sürdürülmektedir.

ÇİN İLE YAPILAN ANLAŞMALAR

İsrail Başbakanı Netanyahu, Trump’ın sunduğu armağanlarla da yetinmemiş, ABD’nin şiddetle karşı çıkmasına rağmen, Çin ile bir dizi teknolojik işbirliği anlaşmaları imzalamış, Hayfa limanını da 25 yıllığına Çin’e kiralamıştı.

Çin, Netanyahu yönetimiyle imzaladığı bu anlaşmalarla, hızla hayata geçirmeye başladığı “Kuşak ve Yol” projesine çok önemli bir koridor daha kazandırmış oluyordu. 2700 km’lik Kaşgar-Gvadar demiryolu sayesinde, Hint Okyanusu’nu dolaşmadan Basra Körfezi’ne ulaşan bu koridor, BAE, Suudi Arabistan ve Ürdün üzerinden Akdeniz’e ulaşıyordu. Çin’in, Akdeniz yoluyla Avrupa pazarına ulaşabilmesi için, Kızıl Deniz’i ve Süveyş Kanalı’nı aşmasına da gerek kalmıyordu. Ayrica, Filistin ya da........

© Önce Vatan


Get it on Google Play