Resûlü Ekrem salla’llâhu aleyhi ve sellem Efendimizin bu vecîz hitabı elbette, ilâhî bir intikam idi.Bu hitabe’den sonra Peygamber’imiz salla’llâhu aleyhi ve sellem, Mansur-u – Muzaffer, gözaydınlığı ile Medine’ye yollandılar. Aralarında pekçok Kureyş eşrafiyle, Resûlu’llâh’ın amcası Abbas’ın da bulunduğu esirleri ve ganimet mallarını beraberlerinde getirdiler. Safrâ Mevki’in’de ganimet malları, mücahid ve gaziler arasında taksim edildi. Nadr İbn-i Hâris öldürüldü. Irk Mevki’inde de Ukbe İbn-i Ebî Muayt’in boynu vuruldu. Esir’ler Medine’de taksim edildi ve esirlerin kendilerine imanet edildiği, sahabî’lere, iyi davranmaları, yediklerinden yedirmeleri, giydiklerinden giydirmeleri ve kat’iyyetle hüsn-ü muamele’de bulunmaları hususunda kendilerine tenbihatta bulunuldu. Zafer müjdecisi olarak Zeyd bir Hârise Medine’ye, Abdullah İbn-i Revâha da Avâlî denilen Medine köylerine gönderilmişti. Beklenmeyen bir zafer haberi üzerine Medine, sevinç dalgalarıyla çalkalandı. Yahûdî’ler, münâfıklar sindi. Resûlu’llâh Efendimizi ve beraberindekiler ise, Medine’ye Şevval ayının başlarında muvaslat buyurmuşlardı.

Bedir’de, Mekke müşrik’leri sayıca İslâm Ordusu’nun dört katıydı. Herbiri, deve ve atlı olarak binekli, demir zırh ve miğfer, kılıç ve harbeyle tam musallahtılar. Allah’ın yardımıyla, Allah’ın görünmeyen Ordusuyla, Şirk Ordusu perişan edilmiş, İslâm Ordusu tam bir zafer kazanmıştı. Mekke Müşriklerinden, Ebû Cehl başta olmak üzere, 24’ü Kureyş eşrafından olmak üzere 70 müşrik telef edilmiş, Peygamber’imizin amcası, Abbas bin Abdülmuttalip, damadı, Ebû’l-As İbni’r’rebî’ İbn-i Abdüluzzâ İbn-i Abdü’ş-Şems, İbn-i Abdü’l-Menâf dahil olmak üzere, 70 kişi de, müslümanlar tarafından esir alınmışlardı.

Tabî’Îdir ki, Her zaferin bir bedeli vardır; Bedir Zaferi’nin kurbanları- Kahramahnları Şehid’leri vardır.Bedir Şehid’leri he ne kadar İslâm’ın ilk şehidleri değllerse de,- ki, İslâm’ın ilk şehid’leri, aynı zamanda, Hazeriti Hadîcetü’l- Kübrâ radiya’llâhu anhâ Hazret’lerinin ardından ikinci Müslime Kadın, Ammar radiya’llâhu anh’in validesi, Hazreti Sümeyye ve babası Yasir’dir .-Bedir Şehid’leri Mekke müşrikleriyle müslümanlar arasında cereyan eden ilk büyük Savaşta şehid düştükleri için, Medine ve havalisi bir taraftan Bedir Zaferine sevinirken, diğer taraftan Bedir Şehid’leri Kahramanlarının matemini tutuyordu.

Bedir’de, altısı mühâcir’lerden, sekizi de Ensar’dan olmak üzere 14 Sahabî şehid düşmüştü. Mühâcir’ler, Ubeyde bin Hars bin Abdülmuttalip, Ömer bin Ebî Vakkas, Zü’l- Şimâleyn, Amr bin Nüfeyle, Amir bin Bekr, Mühcağ bin Abdullah. Ensar’dan, Said bin Hayseme, Kays bin Abdülmünzir, Zeyd bin Hars, Temim bin el-Hümam, RâFÎ’ bin el- Muallâ, Hârise bin Sürâka, Muavvez bin Afrâ ve Avf bin Afrâ...

Bu Mübarek şehid’lerin, “Bedir Arslanlarının,” şehadeti üzerine, Medine’de müslümanlar,merhameten, “ Yazık oldu, öldüler,” dediler. Müşriikler, yahûdî’ler ve münafıklar ise, hâşâ! “ İnsanlar, zırf, Muhammed’in talebi doğrultusunda kendilerini feda ettiler, öldüler,” diye söylenmeşye başlamışlardı.

Bunun üzerine,Bakara Suresi’nin, “ Allah yolunda öldürülenlere “ ölü’ler” demeyin. Bi’lakis onlar diri’dirler, lâkin siz anlayamazsınız.”( Bakara/2/154) meâlindeki âyet-i Kerime nazil oldu.

Dehrî’ler, ebedi haytata inanmayan, hayatın sadece geçici ve fanî dünya’dan ibaret sanan’lar için, ölüm, her şeyin sonu ve büyük bir felâkettir. Onun için, Bedir’de şehid edilen ve ekserisi genç’ler mücahid ve sahabî için, müşrikler, yahûdî’ler ataist ve dehrî’ler,” Bu genç insanlar kendilerini zayi’i ettiler, öldüler, yok olup gittiler,” dediler. Oysaki, Allah’a, meleklerine, kitaplarına, Peygamber’lerine ve ahiret gününe inananlar için, asıl hayat, ölümle başlayan, Berzah ile devam eden, ebedî hayattır. İlâ-i Kelimetü’ll’âh için canıyla,malıyla cihad edip Şehadet Mertebesine yükselenler, şehid oldukları andan i’tibaren, ebedî hayatta kendilerine va’d(edilen ni’metlerden hemen istifade etmeye, telezzüz’e başlarlar.

Nebî’ler, şehid’ler, Allah’ın salih kulları için ölüm yoktur, onlar ölmezler, “ dünya’dan ahirete intikal ederler. Ne varki, onların Berzah hayatı hakkında bizim fazla bir bilgimiz yoktur.

“ Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü saymayın. Bi’lakies onlar diridirler, Allah’ın lütuf ve Kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir şekilde Rab’leri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehid kardeşlerine de hiç bir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar.” “ Onlar Allah’tan gelen ni’met ve Kerem’in: Allah’ın mü’minlerin ecrini zayi’i etmeyeceği müjdesinin sevinci içindediriler.” “ Yara aldıktan sonra yine Allah’ın ve Peygaber’in da’vetine icabet edenler( hususiyle) bunların içinden iyilik yapanlar ve takva sahibi olanlar için pek büyük bir mükâfat vardır.” Âl-i İmran/ 3/ 169,170,171,172) “ Bir kısım insanlar mü’minlere: “ Düşmanlarınız olan insanlar size karşı asker topladılar, aman sakının onlarndan!” dediklerinde bu onların imanlarını bir kat daha artırdı ve “ Allah bize yeter. O, ne güzel vekildir!,” dediler.” ( Âl-i İmran/ 3/173)

( Rivayete göre, Uhud Savaşında müslümanların bir ara bozulduktan sonra tekrar toparlanmaları üzerine önemli bin netice alamayan düşman( şirk) ordusunun kumandanı Ebû Süfyan bin Harb savaş alanını terk’ederken, Hazreti Peygamber’e “ Ey Muhammed! Önümüzdeki yıl Bedir Meydanında seninle tekrar karşılacağız,” tehdidini savurmuş, Hazreti Peygamber de “ İnşâ Alah!” demişti. Ertesi yıl Ebû Süfyan’ının böyle bir hazırlık içinde bulunduğu haberi Medine’ye ulaşmış, Hazreti Peygamber bur suvarî birliği ile düşmanı karşılamaya çıkmıştı. İşte yukarıdaki âyet düşman tarafından gelen bu haber karşısında müslümanların azim ve kararlılığını, onların yüksek moral gücünü takdir ve ifade etmektedir.)

Bedir’de müslümanlar, Ebû Cehl başta olmak üzere, 24’ü Kureyş eşrafından yetmiş kişiyi katl’etmiş, yetmiş kişiyi de esir almışlardı. Uhud’da ise yetmiş Sahabî şehid düştü.” ( Bedir’de) iki katını( düşmanınızın) başına getirdiğiniz bir musîbet, ( Uhud’da) kendi başınıza geldiği için mi “ Bu nasıl oluyor!” dediniz? De ki, O, kendi kusurunuzdandır. Şüphesiz Allah’ın her şeye gücü yeter.” (Âl-i İmran/ 3/165) âyeti Kerime’da geçen “ Musibet’le buna işaret ediliyor ve bunun Okçu’ların Allah Resûlü’nün emrini tutmamalarından dolayı başlarına geldiği tespit ediliyor...

QOSHE - TESPİTLER (9/32) - Mustafa Akkoca
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

TESPİTLER (9/32)

17 0
01.01.2024

Resûlü Ekrem salla’llâhu aleyhi ve sellem Efendimizin bu vecîz hitabı elbette, ilâhî bir intikam idi.Bu hitabe’den sonra Peygamber’imiz salla’llâhu aleyhi ve sellem, Mansur-u – Muzaffer, gözaydınlığı ile Medine’ye yollandılar. Aralarında pekçok Kureyş eşrafiyle, Resûlu’llâh’ın amcası Abbas’ın da bulunduğu esirleri ve ganimet mallarını beraberlerinde getirdiler. Safrâ Mevki’in’de ganimet malları, mücahid ve gaziler arasında taksim edildi. Nadr İbn-i Hâris öldürüldü. Irk Mevki’inde de Ukbe İbn-i Ebî Muayt’in boynu vuruldu. Esir’ler Medine’de taksim edildi ve esirlerin kendilerine imanet edildiği, sahabî’lere, iyi davranmaları, yediklerinden yedirmeleri, giydiklerinden giydirmeleri ve kat’iyyetle hüsn-ü muamele’de bulunmaları hususunda kendilerine tenbihatta bulunuldu. Zafer müjdecisi olarak Zeyd bir Hârise Medine’ye, Abdullah İbn-i Revâha da Avâlî denilen Medine köylerine gönderilmişti. Beklenmeyen bir zafer haberi üzerine Medine, sevinç dalgalarıyla çalkalandı. Yahûdî’ler, münâfıklar sindi. Resûlu’llâh Efendimizi ve beraberindekiler ise, Medine’ye Şevval ayının başlarında muvaslat buyurmuşlardı.

Bedir’de, Mekke müşrik’leri sayıca İslâm Ordusu’nun dört katıydı. Herbiri, deve ve atlı olarak binekli, demir zırh ve miğfer, kılıç ve harbeyle tam musallahtılar. Allah’ın yardımıyla, Allah’ın görünmeyen Ordusuyla, Şirk Ordusu perişan edilmiş, İslâm Ordusu tam bir zafer kazanmıştı. Mekke Müşriklerinden, Ebû Cehl başta olmak üzere, 24’ü Kureyş eşrafından olmak üzere 70 müşrik telef edilmiş, Peygamber’imizin amcası, Abbas bin Abdülmuttalip, damadı, Ebû’l-As İbni’r’rebî’ İbn-i Abdüluzzâ İbn-i Abdü’ş-Şems, İbn-i Abdü’l-Menâf dahil olmak üzere, 70 kişi de, müslümanlar tarafından esir alınmışlardı.

Tabî’Îdir ki, Her zaferin bir bedeli vardır; Bedir Zaferi’nin kurbanları- Kahramahnları Şehid’leri vardır.Bedir Şehid’leri he ne kadar İslâm’ın ilk şehidleri değllerse de,- ki, İslâm’ın ilk şehid’leri, aynı zamanda, Hazeriti Hadîcetü’l- Kübrâ radiya’llâhu anhâ Hazret’lerinin ardından ikinci Müslime Kadın, Ammar radiya’llâhu anh’in validesi, Hazreti Sümeyye ve babası Yasir’dir .-Bedir Şehid’leri Mekke........

© Önce Vatan


Get it on Google Play