17 Eylül 1959 Perşembe günü Sabah erken saatlerden i’tibaren, Gasl, Teçhîz-ü Tekfîn bütün hazırlıklar tamamlandı. Ehl-i Sünnet akidesine uygun, ebediyyet yolculuğuna hazırlandı. Gazete’ye verilen ilân’a uygun olarak soranlara, “ Cenaze namazının ikinrdi namazını müteaâkip, Fatih Cami’i’nde kılınacağı, Fatih Cami’i Haziresindeki, ders-âm’lara tahsis edilen bölümdeki, Makber-i Mahsusuna defn’edileceği söylendi.Cenaze’ye, Hazreti Üstaz’ımızı ebediyyete uğurlamak için, Anadolu’dan, Trakya’dan, komşu iller’den ve İstanbul’un muhtelif semt’lerinden gelenler, doğrudan, Yarımada’ya geçmişler, Fatih Cami’i civarında toplanmaya başlamışlardı. Öğle saatlerinde Fatih Cami’i civarında toplanaların sayısı, tkribî 100 bin civarında idi.- Eğer müdahale edilmeseydi, İstanbul’un Feth’inden beridir, Hazreti Üstaz’ımızın cenazesinde hazır bulunanların sayısı, tarihin kaydettiği, en kalabalık Cenaze cemaati olacaktı.-

Hazreti Üstaz’ımızın Mübârek na’aüşı, Kısıklı’daki Kövşk’ten alınıp, Üsküdar Meydanına getirilecek, oradan, Arabalı Vapurlarla, Kabataş’a geçirilecek, oradan da yine eler üzerinde, Fatih Cami>’i’ne getirilecek, burada, ikindi Namazını müteâkip, Namazı kılınacak, Hazire’deki Makber-i Mahsusuna defn’edilecekti. 1959 yılında, Henüz, Boğaziçi Köprüsü yapılmamaştı, Harem Arabalı Vapur İskelesi yoktu. Vasıta’lar, yalnız, Üsküdür- Kabataş İskeleleri arasında çalışan Arabalı Vapurlar ili geçirilirdi.

Hazreti Üstaz’ımızın Mübârek Na’aş’ı eller üzerinde, Cenaze Alayı Kısıklı’dan hareketle, Sarıkaya, Millebahçesi, Altûnîzâde’den geçilerek Bağlarbaşı’na gelindiğinde, Yolun Emniyet Müdürlüğü vasıtalarıyla kapatıldığı, Başta, devrin, İstanbul Emniyet Müdürü, Faruk Oktay olmak üzere, Emniyet Şube müdürleri ve yüzlerce Emniyet mensubu, polis me’muru ve bekçi’nin barikat kurduğu görüldü.Cenaze’nin velî’leri sıfatıyla, başta, damad’ları, Kemal Kacar ve Kâmil Denizolgun başta olmak üzere ileri gelenler, “ Ceinaze’nin, Fatih Cami’i Haziresine defn’edilmesi için, Başvekil Adnan Menderes’ten izin alındığı, Başvekil’in İstanbul Valisi ve Belediye Reisi, Ethem Yetginer, Fatih Kaymakamı, Behcet Tümsavaş’a ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne Telefon emri verildiği söylendi ve Cenaze Alayına izin verilmesi talep edildi. Başvekil Adnan Menderes’in Telefon ta’limatı verdiği, İstanbul Valisi ve Fatih Kaymakamı le görüşülmek istendiği ise de hem Vali, hem Fatih Kaymakamı ortalarda yoktu, hiçbir veçhiyle kendilerine ulaşmak mümkün olmadı.

Tek muhatap, İstanbul Emniyet Müdürü, Faruk Oktay idi. “ Dahiliye Vekili, Namık Gedik’ten kat’î ta’limat aldım, Cenaze kat’iyyetle, karşıya Yarımada’ya geçirilmeyecek, asla, Fatih Cami’i Haziresine defn’edilmeyecek, Anadolu Yakasında uygun bir yerde, bir çukur kazılarak, o çukura atılacak,” beni aldığım ta’limat bu istikamettedir, ben bundan başka bir şey istemeyin. Bütün rica’lara rağmen, hiçbir şekilde ikna edilemedi, “ Nuh dedi, Peygamber,” demedi. Bunun üzerine, Bağlarbaşına, daha doğrusu, Kısıklı’ya en yakın ve de TarihÎ, Kabristan, Karacaahmed Sultan’da, halen, Üstü açık, yedi sütunlu, MtevâzÎ’ Türbesinin bulunduğu yerde, Kabr-i Şerif’i hazırlandı, Cenaze Alayı, Altûnîzâde Cami’i’ne tevcih edildi, Cenaze Namazı burada kılındı ve Karacaahmed Sultan Kabristanlığı’na ebedî İstirahatine tevdi edildi.” Ba’zen, kerih ve şer olarak gördükleriniz hayır, hayır olarak gördükleriniz dei şer olabilir. Hazreti Üstaz’ımızın Mübârek Na’aş’larının Fatih Cami’i Haziresine defn’ediulmemesi hepimizi çok üzmüştü. Sonraki yılarda gördük ki, o devirde şer gibi görünen aslında bizim için bir hayırmış, Anadolu Yakasındaki Karacaahmed Sultan Kabristanlığı’ndaki Türbeleri, 7/24 açık bulunması, ulaşım kolaylığı bakımından şu anda belki de, ehl-i Sünnet akidesine uygun, müeddep olarak, en çok ziyaretçi’nin ziyarette bulunduğu veli Türbesidir.

ASLINDA NE OLMUŞTU?!.. Bir gece önce, devrin Başvekili,Süleyman Efendi Hazret’lerinin, Mübârek Na’aş’ının, Fatih Cami’i Haziresine defn’edilmesi için, İstanbul Valisi’ne, Fatih Kaymekamı’na ve Vakıflar Bölge müdürü’ne ta’limat verdiği halde, 17 Eylül Sbahında ne olmuştu da, yasaklanmış, Cenaze’nin TarihÎ yarımada, Fatih’e geçişine izin verilmemişti.

Başta, devrin Cumhurreisi, Celal Bayar olmak üzere, Menderes Hükûmetindetki, avdetî’ler, (dönmeler), Sebatayist’ler, yahûdî’ler, devreye girdiler, Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazret’lerinden hayatta iken alamadıkları intikamlarını almak üzere, harekete geçtiler. Devrin Avdetî( dönme) Sebatayist, Dahiliye Vekili, Namık Gedik’i devreye soktular. “ Menderes’in ta’limatını dikkate alma, doğrudan sana bağlı, İstanbul Valisi ve Belediye Reisini ara, hertürlü tedbiri alsın, kat’iyyetle, Cenaze’nin karşıya, geçirilmesine ve Fatih Cami’i’nin Haziresine defn’edilmesine izin verilmesin,” ta’limatını verdiler. Menderes’ten ta’limat alan ve sabahleyin, bu sefer, doğrudan bağlı bulunduğu Dahiliye Vekil’inden, tam aksi istikamette ta’limat alan Vali ve Belediye Reisi, Edhem Yetginer, ortalıklarda görünmedi, Dahiye Vekil’inin ta’limatını, devrin İstanbul Emniyet Müdürü, Faruk Oktay yerine getiriyordu.

17 Eylül 1959 Perşembe günü, yalnızca, Cenaze Alayı’nın önü kesilip, başka istikamete tevcihle kalınmamış, İstanbul’da, “ Olağanüstü Hal İlân edilmişti,” İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığı’nda izinler kaldırılmış, tüm personel vazife başına da’vet edilmişti. Galata ve Unkapanı Köprüleri açılmış, Boğaz’ın iki yakasına sefer yapan vapur, Arabalı Vapur, motor, kayık seferleri durdurulmuş, bırakınız, Boğaz’ını iki yakasını, köprüler açıldığı için Yarımada, Pera- Beyoğlu, Boğaz’ın Kuzey tarafına, Rumeli tarafına da geçişlere izin verilmemişti.Hazreti Üstaz’ımızın, Anadolu Yakasında, Karacaahmed Sultan Kabristanlığındaki defni tamamlanıncaya kadar ve neredeyse akşam kanalığına kadar, Fatih Cami’i civarında bekleyen, takribî, 100 bin kadar kalabalığın buradan ayrılmalarına izin verilmemişti..

( On’lar intikam peşindeydiler, Allah’ın İntikamı çok ağır oldu.)

QOSHE - TESPİTLER ( 9 / 40 ) - Mustafa Akkoca
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

TESPİTLER ( 9 / 40 )

17 0
26.02.2024

17 Eylül 1959 Perşembe günü Sabah erken saatlerden i’tibaren, Gasl, Teçhîz-ü Tekfîn bütün hazırlıklar tamamlandı. Ehl-i Sünnet akidesine uygun, ebediyyet yolculuğuna hazırlandı. Gazete’ye verilen ilân’a uygun olarak soranlara, “ Cenaze namazının ikinrdi namazını müteaâkip, Fatih Cami’i’nde kılınacağı, Fatih Cami’i Haziresindeki, ders-âm’lara tahsis edilen bölümdeki, Makber-i Mahsusuna defn’edileceği söylendi.Cenaze’ye, Hazreti Üstaz’ımızı ebediyyete uğurlamak için, Anadolu’dan, Trakya’dan, komşu iller’den ve İstanbul’un muhtelif semt’lerinden gelenler, doğrudan, Yarımada’ya geçmişler, Fatih Cami’i civarında toplanmaya başlamışlardı. Öğle saatlerinde Fatih Cami’i civarında toplanaların sayısı, tkribî 100 bin civarında idi.- Eğer müdahale edilmeseydi, İstanbul’un Feth’inden beridir, Hazreti Üstaz’ımızın cenazesinde hazır bulunanların sayısı, tarihin kaydettiği, en kalabalık Cenaze cemaati olacaktı.-

Hazreti Üstaz’ımızın Mübârek na’aüşı, Kısıklı’daki Kövşk’ten alınıp, Üsküdar Meydanına getirilecek, oradan, Arabalı Vapurlarla, Kabataş’a geçirilecek, oradan da yine eler üzerinde, Fatih Cami>’i’ne getirilecek, burada, ikindi Namazını müteâkip, Namazı kılınacak, Hazire’deki Makber-i Mahsusuna defn’edilecekti. 1959 yılında, Henüz, Boğaziçi Köprüsü yapılmamaştı, Harem Arabalı Vapur İskelesi yoktu. Vasıta’lar, yalnız, Üsküdür- Kabataş İskeleleri arasında çalışan Arabalı Vapurlar ili geçirilirdi.

Hazreti Üstaz’ımızın Mübârek Na’aş’ı eller üzerinde, Cenaze Alayı Kısıklı’dan hareketle, Sarıkaya, Millebahçesi, Altûnîzâde’den geçilerek Bağlarbaşı’na gelindiğinde, Yolun Emniyet Müdürlüğü vasıtalarıyla kapatıldığı, Başta, devrin, İstanbul Emniyet Müdürü, Faruk Oktay olmak üzere, Emniyet Şube müdürleri ve yüzlerce Emniyet mensubu, polis me’muru ve bekçi’nin barikat kurduğu görüldü.Cenaze’nin velî’leri sıfatıyla, başta, damad’ları, Kemal Kacar ve Kâmil Denizolgun başta olmak üzere ileri gelenler, “ Ceinaze’nin, Fatih Cami’i Haziresine........

© Önce Vatan


Get it on Google Play