İnsanın içinde hiç dolmayan bir kara delik, boşluk var, hırs var. Kendinden zayıfı ele geçirince tüketmeden bırakmama var. “Tamam ben artık doydum. O da bundan ders çıkarsın, bir daha aynı duruma düşmesin” deyip, sömürmeyi bırakmak yok… O düşünce düşmanı… Yasaklar, baskılar, yalanlar hükümdarı… Darvaza çukuru, boşluğu bir kere yutmaya başladı mı doymak bilmiyor.
Dolmayan boşlukları bir tek şey doldurabilir. O da düşünceler, fikirlerdir…
Sadece fikirler insanlığı göz kamaştırıcı aydınlığa ulaştırabilir. Boşluğu dolmak bilmeyen hırs (hırsızlık), açgözlülük, israf, rantçılık, oburluk, görmezden gelme bizi karanlıkların en dibine gömecek yegane tutum olmuştur.
Düşünerek, fikirleri ile insanlığa umut olmuş, huzur olmuş, gönüllere girmiş nice insanlar var. Doyumsuz kara deliği fikirlerle sıvamış bu insanlar asla unutulmazlar. Onlar gönüllerden çıkartılamazlar.
Yaklaşık 1,7 milyon yıl önce bulunduğu bilinen, ateşin kaşifi asla unutulmayacak. Dünya döndükçe hayır dualar alacak. Çünkü o insanları gece korkularından kurtardı. Sağlıklı yemek yemelerini sağladı. Soğukta hastalanmalarını engelledi. Karanlıkla ilk büyük savaşımızı kazanmamızı sağlayan, isimsiz kahramanımızdır o kaşif… Ve asla unutulmaz…
Alfabeyi 5000 yıl önce bulan mucit sende ne nicesin… İnsanlık senin sayende; hem nesli ile hem geçmişi ile hem de geleceği ile iletişime geçebildi. Geçmişte yaşananları öğrendi. Onların hatalarından ders çıkarabildi. Aynı hatalara düşmeyerek, daha hızlı ilerleme şansı buldu. Gelecek nesillere not, tarih, talih bırakma imkânı buldu.
Hayvanlarla yaşamamızı öğreten, onları evcilleştirme fikrini getiren o kaşif… Onun sayesinde hayvanlardan faydalanmayı öğrendik. Onlarda bizi korudu, tehlike anında önceden uyardı. Güçlerinden faydalanıp tarım devriminde bulunabildik. İnsanlığın gelişimine evcil hayvanların büyük katkıları oldu. Yumurtalarından, sütlerinden beslendik, güçlendik. Bu sayede hastalıklar karşısında daha güçlü kalabildik. Görüp tanıyamadığımız, karşısında çaresiz kaldığımız, görünmez düşmandan, mikroptan bedenimizi koruyabildik.
Matbaayı icad eden mucid… Sayende ilim tabana yayılma imkânı buldu. İlim ile tanışan insanlar gelişime destek oldu ve görev, gelişim hızlandı.
Orta çağı kapatan Fatih Sultan Mehmet… İstanbul’u feth etti. Bizans yıkıldı. Geç orta çağ ile birlikte yasalar, reformlar gelişim sürecine girdi.
Telefonu icad eden Alexsandır Graham Bell… İletişimin yolunu açtı. Bir ülkeden başka ülkeye üç ayda, bir yılda haber giderken anlık gitmeye başladı. Gelişmeleri takip etmek kolaylaştı. Gelişim hızlandı.
Elektriğin keşfi ile elektronik çağa geçişin mihenk taşını oluşturan filozof Thales, elektriği ehlileştiren, depolayan Benjamin Franklin… Sayenizde sanayi devrimi coştu. Ulaşım kolaylaştı. Hanelerde geceler aydınlandı. Ampul icat edildi. Thomos Edison ile medeniyet adına çok güçlü bir adım atılabildi.
Reformcu Napolyon Bonapart; Avrupa’da halk eğitim sistemini kurdu. Azınlıkları özgürleştirdi. Orta sınıfı yasalar önünde eşit hale getirdi. Kendi adıyla anılan kanunlar hazırlattı. Ve döneminin ilk yıllarında bir çok gönüle girdi. Son yıllarında kendi şahsına çalışmaya başlasada reformculuğu bir çok topluma örnek olmuştu bile…
Vincent Van Gohn tablolarındaki o güçlü ve özgün anlatımları, birçok gencin yaratıcılığını geliştirdi. Verdiği ilham ile gençlerin içindeki o boşluğu fikirlerle doldurdu. Üretme gücünü ateşledi. Güzelliğe, değişime, ilerleyişe, geliş amacımıza bir adım daha yaklaşmaya, gönüllere girmeye destek oldu.
Leonarda Da Vinci eserleri ile insanların hayatlarını renklendirdi. Tek düze giden yaşamları canlandırdı. Yapmış olduğu anatomi araştırmları ile tıp sektörüne ışık oldu. Eserleri yıllarca ders oldu. Milyonlarca öğrenci onunla beslendi. O öğrenciler de milyonlarca insana deva oldu.
Mustafa Kemal Atatürk; Türkiye Cumhuriyetini kurdu. Küresel dev ülkeler olarak bilinen İngiltere, Fransa, İtalyanın Türkleri sömürge ettiği, topraklarını aralarında paylaştığı Sevr anlaşmasını yok saydırdı. 1920’de TBMM kuruldu. 1923’te Cumhuriyet ilan edildi. O gün İngiltere tarafından değiştirilmiş Dünya haritasını yeniden çizmiş oldu. Türk’lerin, topraklarından edilmelerine göz yumulamazdı. Türkler de, İngilizlere İstanbul’un anahtarını veren, işgale tepki göstermeyen padişah Vahdettin’in arkasından gitmedi. Türk milletinin bağımsız, hür yaşaması için mücadele eden dahi önder Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının peşinden gitti. Türk yurduna girmiş, Türkleri çeşitli işkencelerle, adiliklerle korkutmaya, biat ettirmeye çalışan yabancı askerlere boyun eğmeden, savaştılar. Hürriyetlerini, ibadetlerini tekrar ellerine aldılar. Mustafa Kemal Paşa’nın reformları ile halk kendi kendini yönetmeye başladı. Bundan sonra kimse Türk milletinin anahtarını bir başkasına teslim edemeyecekti. Cumhuriyet ile; halkın anahtarını halkın eline teslim etti. Türklere değer, itibar kattı. Esaretten, dış borçtan kurtardı. Kurtuluş mücadelemizin ardından yeni cephelerimiz ilim ve fabrikalarımız olmuştu. Matematik kitabını yazdı. Bugün halen kullandığımız uzay, düzey, yüzey, çap, yarıçap, yay, çember, açı vs gibi terimleri türetti. Dünya’daki sömürge anlayışını değiştirdi. Diğer sömürge devletlere iyi bir örnek oldu. Yapılabildiğini gören, sömürülen, kanı emilen diğer toplumlar ses vermeyi göze alabildi. O günden sonra bir bir bağımsızlık mücadeleleri ve bağımsızlıklar kazanılmaya başladı. Örnekledikleri Mustafa Kemal Paşa’nın fikirleri, umut olmuş, içlerine yayılmış o derin boşluğu doldurmuştu.
Boşlukları; para ile, hırs-ızlık ile, azgınlık ile, oburluk ile, baskı ile, yalan ile, muhtaç bırakıp sadaka ile doldurmaya çalışanlar ne kadar uğraşırsa uğraşsınlar… O sonsuz boşluğu fikirlerle doyurmuş bir lideri, filozofu, sanatçıyı, kaşifi ve bilim insanını asla unutturamazlar. İnsanı diğer canlılardan ayıran “düşünme” yetisini unutmuşlara tekrar hatırlatan, ilham perilerimiz onlar bizim…
Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938’de bedenen ölmüş olabilir. Ama olmuş, kabul görmüş, medeni, insani fikirleri asla ölmez. Herhangi birinin de öldürmeye gücü yetmez. İngiliz’i, Yunan’ı istediği kadar adını tarihten sildirmeye çalışsın, başaramaz. O artık insanlığa mal olmuş birisidir. Sadece Türkler değil, insanlık yaşadıkça Mustafa Kemal yaşayacaktır… İsmi anılan her yerde, millette, ülkede hayır dualar alacaktır.

QOSHE - Boşluğu Doldurmak… - Tayfun Kaya
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Boşluğu Doldurmak…

17 3
10.11.2023

İnsanın içinde hiç dolmayan bir kara delik, boşluk var, hırs var. Kendinden zayıfı ele geçirince tüketmeden bırakmama var. “Tamam ben artık doydum. O da bundan ders çıkarsın, bir daha aynı duruma düşmesin” deyip, sömürmeyi bırakmak yok… O düşünce düşmanı… Yasaklar, baskılar, yalanlar hükümdarı… Darvaza çukuru, boşluğu bir kere yutmaya başladı mı doymak bilmiyor.
Dolmayan boşlukları bir tek şey doldurabilir. O da düşünceler, fikirlerdir…
Sadece fikirler insanlığı göz kamaştırıcı aydınlığa ulaştırabilir. Boşluğu dolmak bilmeyen hırs (hırsızlık), açgözlülük, israf, rantçılık, oburluk, görmezden gelme bizi karanlıkların en dibine gömecek yegane tutum olmuştur.
Düşünerek, fikirleri ile insanlığa umut olmuş, huzur olmuş, gönüllere girmiş nice insanlar var. Doyumsuz kara deliği fikirlerle sıvamış bu insanlar asla unutulmazlar. Onlar gönüllerden çıkartılamazlar.
Yaklaşık 1,7 milyon yıl önce bulunduğu bilinen, ateşin kaşifi asla unutulmayacak. Dünya döndükçe hayır dualar alacak. Çünkü o insanları gece korkularından kurtardı. Sağlıklı yemek yemelerini sağladı. Soğukta hastalanmalarını engelledi. Karanlıkla ilk büyük savaşımızı kazanmamızı sağlayan, isimsiz kahramanımızdır o kaşif… Ve asla unutulmaz…
Alfabeyi 5000 yıl önce bulan mucit sende ne nicesin… İnsanlık senin sayende; hem nesli ile hem geçmişi ile hem de geleceği ile iletişime geçebildi. Geçmişte yaşananları öğrendi. Onların hatalarından ders çıkarabildi. Aynı hatalara düşmeyerek, daha hızlı ilerleme şansı buldu. Gelecek nesillere not, tarih, talih bırakma imkânı buldu.
Hayvanlarla yaşamamızı öğreten, onları evcilleştirme fikrini getiren o kaşif… Onun sayesinde hayvanlardan faydalanmayı öğrendik. Onlarda bizi korudu, tehlike anında önceden uyardı. Güçlerinden faydalanıp tarım devriminde bulunabildik. İnsanlığın gelişimine evcil hayvanların büyük katkıları oldu. Yumurtalarından, sütlerinden beslendik, güçlendik. Bu sayede hastalıklar karşısında daha güçlü kalabildik. Görüp tanıyamadığımız, karşısında çaresiz kaldığımız, görünmez düşmandan, mikroptan bedenimizi koruyabildik.
Matbaayı icad eden........

© Önce Vatan


Get it on Google Play