Lütfü Savaş dosyasının birinci bölümünde size; Hatay Büyükşehir Belediyesi’nde (HBB) yaşanan HATSU ve ihale yolsuzluklarıyla belediye birimlerindeki Savaş ailesi kadrolaşmasından bahsettim. Savcılıkta Lütfü Savaş’la ilgili memur suçlarından iki, deprem suçlarından ise bir soruşturmanın bulunduğunu, avukat arkadaşlar aracılığıyla öğrendik. Soruşturmalara ait iddianameler henüz hazırlanmadı. Müşteki ve mağdur Hataylılar bu durumu; “Memur suçlarına bakan savcının Lütfü Savaş’la dost olmasına” bağlıyor. Gelinen noktada ise iddianamelerin bir an önce hazırlanması gerekiyor.

Bugün; HATSU’da sözleşmeli personel olmak isteyen taşeron çalışanlardan talep edilenleri, HBB’den ihale alan firmalara Hatayspor’a ve Metin Savaş’ın eşi Arzu Savaş’ın başkanı olduğu Umut Deryası İnsani Yardım ve Dayanışma Derneği’ne (UDYD) bağış yapma zorunluluğu getirilmesini, Savaş sülalesinin HBB’deki kadrolaşmasını ve en önemlisi deprem suçlarında Lütfü Savaş’ın rolünü anlatacağım.

On bin dolar ya da cinsellik

Eski HATSU çalışanı A.T. anlatıyor:

“24 Ocak 2023’te bir kanun çıktı. Hükümet belediyelere; sözleşmeli personeli KPSS ile ve ilana çıkarak alacaksınız, dedi. Lütfü Savaş ve takımı bunu duyduktan sonra, taşeron personeli 10 bin dolar karşılığı sözleşmeli yaptı. Sözleşmeli olmak isteyen bazı kadın çalışanlardan da cinsel taleplerde bulundular. 30 Ocak’ta parayı veren herkese sözleşme imzalattılar. Taşeron personel o günün şartlarında 13-14 bin TL alıyordu, şu anda 14 bir TL alıyorlar. Sözleşmeli olunca üç katı maaş alacaklardı, bu yüzden insanlar sağdan soldan borç bularak bu parayı temin etti ve Metin Savaş’a teslim ederek sözleşmeli personel oldu.”

A.T.nin anlattıklarını, görüştüğüm diğer HATSU çalışanları da doğruladı. Hatta teyit edenler arasında, Metin Savaş’a on bin dolar ödeyen ve hâlen HATSU’da sözleşmeli personel olarak çalışanlar da var. İşin ilginç yanı; sözleşmeli personel olarak HATSU kadrosuna alınanlar arasında; tıbbi ve aromatik bitkiler teknikeri (M.M.B) ile kameraman (A,Y.) da mevcut. Hâliyle on bin dolar ödemedikleri ve cinsel talepleri reddettikleri için haksızlığa uğrayan HATSU personeli soruyor: “HATSU’da film mi çekiliyor veya tarla mı var da bizim haberimiz yok?”

A.T. devam ediyor: “İş akdim feshedildiğinde ben üç yıldır HATSUda çalışıyordum. Uzman inşaat mühendisi olduğum için çalışmaya başladığımda zaten sözleşmeli olmam gerekiyordu fakat genel müdür Muhammed İkbal Polat ve yardımcısı Hüsna K. kurumu rüşvet, yolsuzluk ve rant batağına soktukları için beni tehdit olarak gördüler. Benden bizzat Metin savaş istedi on bin doları. Diploması olmayan, vasıfsız pek çok insanı sadece para verdi diye sözleşmeli yaptılar. Konuyla ilgili suç duyurusunda bulundum ama Hatay savcılığı işleme koymadı, hâlen de koymuyor. Sorduğumda ısrarla ‘Biz sizi bir araya getirelim, çözelim.’ diyorlar çünkü savcı Lütfü Savaş’ın yakın dostu.”

K. adlı bir HATSU personelinin konuya dair WhatsApp yazışmalarında ise; “Odada on kişi vardı, hanımınız dâhil kimseye söylemeyeceksiniz yoksa iş akdinizi feshederiz, dediler. İmzaladık.” ibaresinin geçtiği görülüyor.

Bakın, aynı odada Metin Savaş, A.T.den cinsel isteklerde bulunuyor ve bu istekleri karşıladığı takdirde onu sözleşmeli personel yapmayı vadediyor. Sonuçta, ne on bin olar bulabilen ne de cinsel teklifleri kabul eden HATSU çalışanlarının iş akitleri feshediliyor. Onlar, şu anda tazminatları dahi verilmeden, sersefil hâlde konteynerlerde kalıyor ve yaşam savaşı veriyorlar. A.T. çirkin cinsel teklifin ayrıntılarını açık açık anlatamadı ve bu kadarını bile aktarırken oldukça sıkıldı. Tacize maruz kalan diğer kadınlar ise bu yöntemle kendisine harem kuran Metin Savaş’ı ifşa etmek yerine susmayı tercih ediyorlar zira “Burası küçük yer, ailelerimiz var. Savaş ailesi çok güçlü, bizi karalar, iftira atarlar, biz uçlu çıkarız.” düşüncesindeler.

Hatayspor ve UDYDD’ye bağış yap, ihaleyi al!

HBB’den ihale alan bir firmanın temsilcisi İ.A.dan dinliyoruz: “Bir ihaleye ya da işe girdiyseniz, karşılığında Hatayspor’a ve Arzu Savaş’ın derneği UDYDD’ye bağış yaparsınız. Bunu, HATSU genel müdür yardımcısı Hüsna K. bize tebliğ eder, biz de gidip bağışımızı yaparız. Zorunludur. Yapmazsak hak edişlerimizi ödemez ya da düzen kurup iş güvenlik cezası verirler. Hiçbir firma bu risklerle uğraşmak istemez ve hepsi bağışını yapar.”

Belirtelim; Hatayspor’un başkan, aynı zamanda HBB’nin genel sekreteri de olan Nihat Tazearslan’ken, Lütfü Savaş’ın kardeşi Mehmet Savaş ise kulüp yönetiminde yer alıyor.

Peki, bu bağışlar nereye gidiyor? Bunun cevabını da A.T. veriyor: “Derneğe ve Hatayspor’a yapılan bağışlar, sonrasında alacak verecek hesabından borç gibi gösterilerek Lütfü ve Metin Savaş kardeşlerin hesabına yatırılır. Bağış adı altında rüşvet alırlar. İnanamazsınız, Lütfü Savaş buradaki herkesi satın almış ve herkes bu düzene uyuyor.”

HBB demek, Savaş sülalesi demek

Geçtiğimiz pazartesi günü, Lütfü Savaş Dosyası-1 yazım yayınlandıktan sonra, Lütfü Savaş ani bir kararla Habertürk canlı yayınına çıkarak Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtladı. Bu sorulardan biri de; Savaş ailesinin kaç üyesinin HBB’de çalıştığına dairdi ve Savaş soruyu; “Bir tane kardeşim çalışıyor.” diyerek cevapladı.

Dosyanın bir önceki yazısında sizlere Lütfü Savaş’ın kardeşleri Metin Savaş, Mehmet Savaş ile medyum Mehmet Emin Savaş’tan ve belediyedeki görevlerinden bahsetmiştim.

Yeni edindiğim bilgilere göre HBB’de, Lütfü Savaş’ın birinci derece akrabası olan ve “Savaş, Aslan, Gözübüyük, Çolak” soyadlarına sahip tam 42 kişi çalışıyor.

Tabii elimde bir liste daha var ki bu da; HBB ve ilçe belediyelerinin çeşitli kademelerinde görev almış kişilerin aile, hısım, akrabalarından olup HBB’de kadrolaşan isimleri kapsıyor. Bu isimleri “şimdilik” yayınlamamakla beraber, bu bağlamda da sayının az buz olmadığını belirtmek isterim. Acaba daha bilmediğimiz niceleri, Hatay’ı çepeçevre kuşatmış durumda?

Rönesans Rezidans katliamındaki suçlular

6 Şubat 2023’te meydana gelen korkunç depremde yıkılmasıyla bin kişinin hayatını kaybettiği, pek çok kişinin de yaralandığı Rönesans Rezidans’ın müteahhidi ve Antis Yapı’nın sahibi Mehmet Yaşar Coşkun, bildiğiniz üzere katliamdan sonra yurtdışına kaçarken yakalanmış ve tutuklanmıştı. Hâlen yargılanması sürüyor.

Peki, neden “katliam” diyoruz? Çünkü 2011’de temeli atılan, 12 katlı ve 250 daireli Rönesans Rezidans’ın neden yıkıldığını ayrıntılarıyla inceleyen Finansal Times gazetesinin görüş aldığı, İngiliz inşaat danışmalığı kuruluşu engineersHRW'de çalışan yapı mühendisi Jane Wernick, binanın ince-uzun dikdörtgen şeklinin yıkılma riski taşıdığını, söylüyor. 134 metre uzunluğunda ve 17 metre enindeki yapının, 8'e 1 boy-en oranına sahip olduğuna dikkat çeken Wernick analizinde, bu oranın inşaat sahasında özel bir araştırma gerektirdiğini de belirterek; "Bir deprem bölgesinde inşaat yapıyorsanız bu oran, akılcı bulacağımızdan daha yüksektir." diyor.

Ayrıca gazeteye görüş bildiren uzmanlar; deprem bölgesine ve üzerinde yükseldiği zemine uygun olmayan yapının, bu hâliyle gerekli izin belgelerini nasıl aldığını da sorguluyorlar.

Öte yandan Rönesans Rezidans’ın yan parselinde bulunan ve depremde yıkılması sonucu 400 kişinin hayatını kaybettiği 13 katlı Atilla Eren Apartmanı’nın zemin etüdünü yapan uzmanlar, zeminin üç metre altında yer altı suyu bulunduğunu ve yapının zemindeki bu duruma uygun inşa edilmesi gerektiğini, söylemişti. Fakat ne Rönesans Rezidans ne de Atilla Eren Apartmanı, zemine uygun bir planla inşa edilmedi. Sonuç: Sadece bu iki yapıda 1400 kişi hayatını kaybetti.

Peki, bu durum Türkiye’de sorgulanıyor mu? Rönesans Rezidans’ın temelinin atıldığı 2011 yılında, Antakya il belediye başkanlığı görevini yürüten Ak Partili Lütfü Savaş, bu konuda bir sorumluluğu bulunmadığını belirterek;

“Rönesans Rezidans’a 2011’de temel ruhsatı, 2014’te oturum izni ruhsatı verildi. O dönem Hatay, büyükşehir değildi. Ben Antakya merkez ilçe belediye başkanıydım. Rönesans Rezidans Ekinci Mahallesi’nin, yani belde belediyesinin sınırları içindeydi. Ruhsatı onlar verdi.” açıklamasını yaptı sürekli.

Öncelikle belirtelim; Hatay 2014’te büyükşehir olmadan önce de Antakya ildi. Söz konusu olan da uzay boşluğunda bağımsız nesne gibi uçuşan bir merkez ilçe belediyesi değildi. Hâliyle Lütfü Savaş, Antakya ili belediye başkanıydı. Ekinci beldesinin o dönemki belediye başkanı CHP’li Seyfettin Yeral, Rönesans Rezidans’a inşaat ruhsatını Ekinci Belediyesi’nin verdiğini kabul etti lakin denetim görevinin kendilerinde olmadığının altını sürekli çizerek farklı kurumları işaret etti.

Bu ölçekte bir binanın ruhsatını sizce Seyfettin Yeral, belde belediye başkanı olarak kendi başına verebilir mi? Mevzubahis ruhsat verme işleminden, Antakya il belediye başkanının haberi yok muydu? Yoksa Antakya, Ekinci Mahallesi’ne bağlı bir yerleşke miydi?

Hatay’da konuyu araştıran avukatlardan aldığım bilgiye göre; Hatay büyükşehir olmadan önce Hatay İl Meclisi tarafından yönetiliyor ve mahalle belediye başkanları büyük çaplı ruhsat gündemlerini bu meclise getiriyorlardı. Elbette ki mecliste Lütfü Savaş da vardı zira o, Ekinci belediyesinin de bağlı olduğu Antakya il belediye başkanıydı.

2014’de Ak Parti’nin, büyükşehir için onu değil de Sadullah Ergin’i başkan adayı olarak göstermesi üzerine partisine küsen Savaş, Kemal Kılıçdaroğlu’nun çağrısıyla CHP’ye geçmişti. Seçimde büyükşehir belediye başkanlığını kazanan Savaş, 2014’ten bu yana Hatay büyükşehir belediye başkanı.

2014’te bu göreve geldikten sonra Savaş, neler yapmalıydı? Görevleri nelerdi?

Kanunlara bakalım:

*5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 3. maddesi; büyükşehir ve ilçe belediyesini şöyle tanımlıyor;

“a) Sınırları il mülki sınırı olan ve sınırları içerisindeki ilçe belediyeleri arasında koordinasyonu sağlayan; idarî ve malî özerkliğe sahip olarak kanunlarla verilen görev ve sorumlulukları yerine getiren, yetkileri kullanan; karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişisini,

b) Büyükşehir belediyesinin organları: büyükşehir belediye meclisi, büyükşehir belediye encümeni ve büyükşehir belediye başkanını,

c) İlçe belediyesi: büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçe belediyesini, ifade eder.”

*6360 sayılı kanunun 7. maddesinin u bendine göre büyükşehir belediyesinin görevlerinden biri de şöyle: “İl düzeyinde yapılan planlara uygun olarak, doğal afetlerle ilgili planlamaları ve diğer hazırlıkları büyükşehir ölçeğinde yapmak; gerektiğinde diğer afet bölgelerine araç, gereç ve malzeme desteği vermek; itfaiye ve acil yardım hizmetlerini yürütmek; patlayıcı ve yanıcı madde üretim ve depolama yerlerini tespit etmek, konut, iş yeri, eğlence yeri, fabrika ve sanayi kuruluşları ile kamu kuruluşlarını yangına ve diğer afetlere karşı alınacak önlemler yönünden denetlemek, bu konuda mevzuatın gerektirdiği izin ve ruhsatları vermek.”

O zaman şimdi ruhsatı kim verdi tartışmasını bir yana bırakalım ve soralım:

*2014’te bu yetkilere sahip olan Lütfü Savaş, 6 Şubat 2023’e kadar; doğal afetlerle ilgili planlama ve hazırlık yaparak önemler aldı mı?

*Konut, iş yeri, eğlence yeri, fabrika ve sanayi kuruluşları ile kamu kuruluşlarını, afetlere karşı alınacak önlemler yönünden denetledi mi?

*Şehrin ortasında, uzun leylek bacak sistemiyle yapılan, depremde yıkılma ihtimalini herkesin çıplak gözle dahi görüp endişe ettiği Rönesans Rezidans’a verilen ruhsatları ve yapının depreme karşı sağlamlığını denetledi mi?

Hayır! Hiçbirin yapmadı zira Lütfü Savaş Bey o sıralarda, iki yazı boyunca anlattığım, daha mühim işlerle uğraşıyordu. Akrabalarıyla birlikte Hatay’ı ahtapot gibi sarmak ve rant kazanmakla meşgul olduğundan hâliyle bu önemsiz konularla ilgilenemedi.

Bakmayın siz onun kanal kanal dolaşıp sürekli Ekinci Belediyesi’ni suçlamasına. Tam da yukarıda belirttiğim sorumsuzluğu ve suçlarından dolayı şu anda açılmış bir adet soruşturması mevcut. İddianamenin takipçisiyiz.

Ve elbette ki Hatay’daki deprem suçlarının kapsamı, sadece Lütfü Savaş’la sınırlı değil:

*İktidar,

*Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı,

*Hataylılar henüz enkaz altında, can pazarındayken Ak Parti’den milletvekili olma hesaplarıyla 15 Mart 2023’te görevinden istifa eden dönemin Hatay valisi Rahmi Doğan,

*Ve elbette Rönesans Rezidans’a ruhsat verildiği tarihte Hatay valisi olan Mehmet Celalettin Lekesiz de riskli yapıları tespit konusunda sorumlu davranmamaları ve ihmalleri nedeniyle deprem suçlarından soruşturulması, yargılanması gerekenler arasında. Ama görünen o ki bu suçları kimse üstlenmek istemiyor!


Not: Dosya yazılarım yayınlanmadan önce, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’a; gerek cep telefonundan üç kez arayarak gerek WhatsApp’tan iki kere yazarak gerek SMS yoluyla gerekse de X platformundan direkt mesaj göndererek, yazdığım konularla ilgili sorularım olduğunu ve görüş almak istediğimi ilettim. Talebime olumlu yanıt vermedi ve görüş bildirmemeyi tercih etti.



QOSHE - Lütfü Savaş Dosyası-2: Rönesans’ta Öl, ‘Rüşvet’le Kadro Ol! - Aslıhan Gençay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Lütfü Savaş Dosyası-2: Rönesans’ta Öl, ‘Rüşvet’le Kadro Ol!

4 0
18.01.2024

Lütfü Savaş dosyasının birinci bölümünde size; Hatay Büyükşehir Belediyesi’nde (HBB) yaşanan HATSU ve ihale yolsuzluklarıyla belediye birimlerindeki Savaş ailesi kadrolaşmasından bahsettim. Savcılıkta Lütfü Savaş’la ilgili memur suçlarından iki, deprem suçlarından ise bir soruşturmanın bulunduğunu, avukat arkadaşlar aracılığıyla öğrendik. Soruşturmalara ait iddianameler henüz hazırlanmadı. Müşteki ve mağdur Hataylılar bu durumu; “Memur suçlarına bakan savcının Lütfü Savaş’la dost olmasına” bağlıyor. Gelinen noktada ise iddianamelerin bir an önce hazırlanması gerekiyor.

Bugün; HATSU’da sözleşmeli personel olmak isteyen taşeron çalışanlardan talep edilenleri, HBB’den ihale alan firmalara Hatayspor’a ve Metin Savaş’ın eşi Arzu Savaş’ın başkanı olduğu Umut Deryası İnsani Yardım ve Dayanışma Derneği’ne (UDYD) bağış yapma zorunluluğu getirilmesini, Savaş sülalesinin HBB’deki kadrolaşmasını ve en önemlisi deprem suçlarında Lütfü Savaş’ın rolünü anlatacağım.

On bin dolar ya da cinsellik

Eski HATSU çalışanı A.T. anlatıyor:

“24 Ocak 2023’te bir kanun çıktı. Hükümet belediyelere; sözleşmeli personeli KPSS ile ve ilana çıkarak alacaksınız, dedi. Lütfü Savaş ve takımı bunu duyduktan sonra, taşeron personeli 10 bin dolar karşılığı sözleşmeli yaptı. Sözleşmeli olmak isteyen bazı kadın çalışanlardan da cinsel taleplerde bulundular. 30 Ocak’ta parayı veren herkese sözleşme imzalattılar. Taşeron personel o günün şartlarında 13-14 bin TL alıyordu, şu anda 14 bir TL alıyorlar. Sözleşmeli olunca üç katı maaş alacaklardı, bu yüzden insanlar sağdan soldan borç bularak bu parayı temin etti ve Metin Savaş’a teslim ederek sözleşmeli personel oldu.”

A.T.nin anlattıklarını, görüştüğüm diğer HATSU çalışanları da doğruladı. Hatta teyit edenler arasında, Metin Savaş’a on bin dolar ödeyen ve hâlen HATSU’da sözleşmeli personel olarak çalışanlar da var. İşin ilginç yanı; sözleşmeli personel olarak HATSU kadrosuna alınanlar arasında; tıbbi ve aromatik bitkiler teknikeri (M.M.B) ile kameraman (A,Y.) da mevcut. Hâliyle on bin dolar ödemedikleri ve cinsel talepleri reddettikleri için haksızlığa uğrayan HATSU personeli soruyor: “HATSU’da film mi çekiliyor veya tarla mı var da bizim haberimiz yok?”

A.T. devam ediyor: “İş akdim feshedildiğinde ben üç yıldır HATSUda çalışıyordum. Uzman inşaat mühendisi olduğum için çalışmaya başladığımda zaten sözleşmeli olmam gerekiyordu fakat genel müdür Muhammed İkbal Polat ve yardımcısı Hüsna K. kurumu rüşvet, yolsuzluk ve rant batağına soktukları için beni tehdit olarak gördüler. Benden bizzat Metin savaş istedi on bin doları. Diploması olmayan, vasıfsız pek çok insanı sadece para verdi diye sözleşmeli yaptılar. Konuyla ilgili suç duyurusunda bulundum ama Hatay savcılığı işleme koymadı, hâlen de koymuyor. Sorduğumda ısrarla ‘Biz sizi bir araya getirelim, çözelim.’ diyorlar çünkü savcı Lütfü Savaş’ın yakın dostu.”

K. adlı bir HATSU personelinin konuya dair WhatsApp yazışmalarında ise; “Odada on kişi vardı, hanımınız dâhil kimseye söylemeyeceksiniz yoksa iş akdinizi feshederiz, dediler. İmzaladık.” ibaresinin geçtiği görülüyor.

Bakın, aynı odada Metin Savaş, A.T.den cinsel isteklerde bulunuyor ve bu istekleri karşıladığı takdirde onu sözleşmeli personel yapmayı vadediyor. Sonuçta, ne on bin olar bulabilen ne de cinsel teklifleri kabul eden HATSU çalışanlarının iş akitleri feshediliyor. Onlar, şu anda tazminatları dahi verilmeden, sersefil hâlde konteynerlerde kalıyor ve yaşam savaşı veriyorlar. A.T. çirkin cinsel teklifin ayrıntılarını açık açık anlatamadı ve bu kadarını bile aktarırken oldukça sıkıldı. Tacize maruz kalan diğer kadınlar ise bu yöntemle kendisine harem kuran Metin Savaş’ı ifşa etmek yerine susmayı tercih ediyorlar zira “Burası küçük yer, ailelerimiz var. Savaş ailesi çok güçlü, bizi karalar, iftira atarlar, biz uçlu çıkarız.” düşüncesindeler.

Hatayspor ve UDYDD’ye bağış yap, ihaleyi al!

HBB’den ihale alan bir firmanın temsilcisi İ.A.dan dinliyoruz: “Bir ihaleye ya da işe girdiyseniz, karşılığında Hatayspor’a ve Arzu Savaş’ın derneği UDYDD’ye bağış yaparsınız. Bunu, HATSU genel müdür yardımcısı Hüsna K. bize tebliğ eder, biz de gidip bağışımızı yaparız. Zorunludur. Yapmazsak hak edişlerimizi ödemez ya da düzen kurup iş güvenlik cezası verirler. Hiçbir firma bu risklerle uğraşmak istemez ve hepsi bağışını yapar.”

........

© P24


Get it on Google Play