“…Kendileri muhtaç olsalar bile, başkasını daha çok düşünürler…” (el-Haşr, 9)

Diğerkamlık, Özgecilik bir diğer ifadeyle Alturizm, bireyin hiçbir çıkar gözetmeksizin başkalarının iyiliği için harekete geçmesi, bencil davranmak yerine başkalarını düşünmesi, yardım etmeye hazır olma durumu olarak tanımlanabilir.

Hayli dikkat çekici olan Alturizm kavramını ilk olarak Auguste Comte kullanmıştır.

Kavramın etimolojik kökenine baktığımızda ise Comte’un bize söylemek istediğini anlıyoruz aslında.

Etimolojik olarak Alturizm kavramında geçen ‘‘altur’’ başkaları anlamına gelmektedir.

Alturizmi çıkar gözetmeksizin, başkaları için yapılan iyilik olarak tanımlamıştık. Aslında Comte Alturizm kavramının etimolojisi ile bunu gözler önüne sermektedir.

Comte’a göre, Alturizm sosyal mutluluk ahlakıdır.

Günlük hayatta yaptığımız davranışlardan olan kan vermek, arabası bozulan kişiye yardım etmek, boğulan birisine ilk yardımda bulunmak Alturizm kelimesinin günlük hayatta karşımıza çıkan örnekleri olarak gösterilebilir.

Bazı psikolojik araştırmalar, kişinin mutluluk “hissetmesinin” fedakâr davranma eğilimiyle yakından ilişkili olduğunu göstermektedir.

Fransız sosyolog Emile Durkheim, fedakar eylemlerin karşılıklı yardım sağladığına, sosyal bağları koruduğuna ve sürdürülebilirliği teşvik ettiğine inanıyordu.

Psikolojide, Anna Freud (“Ego ve Savunma Mekanizmaları”), Sigmund Freud (“Üzüntü ve Melankoli”, “Narsizm Üzerine”), Erich Fromm (“İnsan Ruhu,” “Sevme Sanatı: Sevginin Doğası Üzerine Bir Çalışma”) Aşk”) doğrudan veya dolaylı olarak bu fenomene değindi"), Karen Horney ("Zamanımızın Nevrotik Kişiliği").

Fedakarlık, sağlıklı sosyal bağların oluşmasında önemli bir rol oynar. Toplum arasında karşılıklı yardım ve destek için bir mekanizma sağlar.

Gönüllülük, hayırseverlik ve kâr amacı gütmeden başkalarıyla ilgilenmek, karşılıklı güven ve iş birliği ortamının oluşmasına vesile olur.

Fedakarlık aynı zamanda temel bir güvenlik duygusu ve toplumdaki gerilimin azaltılması için de gereklidir.

Bu, duygusal açıklık ve kabul atmosferinin hüküm sürdüğü, insani değerlerin bir yayınıdır.

Fedakarlık, kişinin iyi işler yaptığı, diğer insanların iyiliğini bencilce düşünmediği bir davranıştır.

Fedakar olmanın “kötü” mü yoksa “iyi” mi olduğu hakkında konuşmak pek mantıklı değil. Bu soruya herkes kendi cevabını bulur.

Alturizm-Fedakarlığın bazı örnekleri şunları içerir:

-Ödül beklentisi olmadan başka birine yardım etmek için bir şeyler yapmak

-Başkaları için maliyet yaratması halinde kişisel fayda sağlayabilecek şeylerden vazgeçmek

-Kişisel maliyetlere veya risklere rağmen birine yardım etmek

-Kıtlık karşısında bile kaynakları paylaşmak

-Başkasının iyiliğiyle ilgilenmek

Psikologlar birkaç farklı fedakar davranış türü tanımladılar. Bunlar şunları içerir: Fedakarlık Türleri

-Genetik fedakarlık : Adından da anlaşılacağı gibi, bu tür fedakarlık, yakın aile üyelerinin yararına olan fedakar eylemlerde bulunmayı içerir. Örneğin, ebeveynler ve diğer aile üyeleri, aile üyelerinin ihtiyaçlarını karşılamak için sıklıkla fedakarlık eylemlerine girişirler.

-Karşılıklı fedakarlık : Bu tür fedakarlık, karşılıklı bir al-al ilişkisine dayanır. Bir gün iyiliğin karşılığını verebilecekleri için başka bir kişiye şimdi yardım etmeyi içerir.

-Grup tarafından seçilmiş fedakarlık : Bu, grup üyeliğine dayalı olarak insanlar için fedakar eylemlerde bulunmayı içerir. İnsanlar çabalarını, kendi sosyal gruplarının parçası olan insanlara yardım etmeye veya belirli bir gruba fayda sağlayan sosyal amaçları desteklemeye yönlendirebilir.

-Saf fedakarlık : Ahlaki & Dini fedakarlık olarak da bilinen bu form, riskli olsa bile bir başkasına herhangi bir ödül almadan yardım etmeyi içerir. İçselleştirilmiş değerler, din ve ahlak tarafından motive edilir.

Fedakarlığın bazı olası sakıncaları ve zorlukları olabilir: Fedakarlığın Potansiyel Tuzakları

-Bazen risk oluşturabilir. İnsanlar kendilerini tehlikeye atabilecek fedakar davranışlarda bulunabilirler.

-Bazen insanların başkalarına bakmak için kendi sağlık, sosyal veya finansal ihtiyaçlarını ihmal etmelerine yol açabilir.

Fedakarlık eylemleri iyi niyetle yapılabilse de her zaman olumlu sonuçlara -yol açmaz.

-İnsanların çabalarını tek bir nedene odaklayıp diğerlerini ihmal etmesine yol açabilir.

Yeni neslin pek bilmediği “Diğerkâm” kelimesi “alturizm’in” karşılığı olarak önerilmektedir.

Farsça “dīgar” “başka(sı)” ve “kām”, “seven, sevgi, arzu “ sözcüklerinin bileşiğidir.

Diğerkâmlık zıt anlamlısı:

Hodkâmlık, Hod­bin, ben­cil, sırf kendi menfaatini düşünen, egoist, sadece kendini düşünen, yalnızca kendi gamını ve derdini çeken, kendini beğenmiş, hodkâm kelimeleridir.

Türkçe “özge” diğer, başka öteki kökünden türetilen “özgecilik” yine “alturizm’in” karşılığı kabul edilmektedir.

Din dilinde ise; “İsâr” Arapça bir kelime olup, bir nesneyi seçmek, tercih etmek, bir şeyi diğerinden üstün tutmak, öne geçirmek, ikramda bulunmak, malını cömertçe vermek gibi anlamlara gelir.

İsâr bir fedakârlıktır, başkalarının hak ve menfaatlerini kendi hak ve menfaatlerinden önde tutmaktır.

İsâr; kişinin kendisi muhtaç iken başkalarının ihtiyacını daha önde görerek onun yardımına koşması demektir.

İsâr bir fedakârlık ve cömertliktir, cömertliği ifade eden kerem, cûd, sehâ, ihsan gibi başka kelimeler de vardır, fakat îsâr cömertliğin en üst derecesidir.

DİĞERGÂMLIK (İSÂR) & İSLÂM AHLÂKINDA DİĞERKÂMLIK

“İhtiyaçları olmasına rağmen yiyeceği; yoksula, öksüze ve tutsağa yedirirler. Biz, sizi yalnızca Allah’ın rızası için doyuruyoruz. Sizden bir karşılık veya bir teşekkür beklemiyoruz. derler” İnsan Suresi, 8–9.

Kendisinin ihtiyacı olduğu halde başkasını kendi nefsine tercih etme duygusu,

Cömertliğin bir üst derecesi ve hatta ondan da daha büyük bir fazilet ve davranış.

Diğerkâmlık yani İsâr; bir kimsenin, kendisinin muhtaç olduğu bir şeyi başka bir muhtaca vermesi, onu kendine tercih etmesi, başkasını kendinden daha çok düşünmesi demektir.

Bu büyük fazilete ulaşanları Cenâb-ı Allah Kur’an-ı Kerim'de överek, şöyle buyurmuştur:

"Muhacirlerden önce, Medine'yi yurt ve iman evi edinenler, kendilerine hicret edip gelenlere saygı beslerler. Onlara verilen şeylerden dolayı nefislerinde bir kaygı duymazlar. Kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile, başkalarını kendi öz canlarına tercih ederler. " (el-Haşr, 59/9).

Başkasının yararına yapılan özverili bir davranış olan fedakarlık, her toplumda övülen bir tezahürdür.

Tarihteki her millet, başkalarının refahı için zenginliklerini, toplumdaki konumlarını ve hatta hayatlarını feda eden büyük krallar, korkusuz savaşçılar, asil erkek ve kadınlar tanımıştır.

Ancak fedakarlığın en samimi, en mükemmel tezahürleri hiç şüphesiz İslam tarihiyle ilişkilidir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) her Müslümanın bildiği bir hadiste şöyle buyurmuştur: "Hiçbiriniz kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe gerçek anlamda iman etmiş olamazsınız." (Buhari)

Mü’min, diğerkâm insandır. Zira sırf kendi menfaatini düşünen, kaba, hodgâm, bencil ve cimri bir insan tipinden Rabbimiz râzı olmamaktadır.

Resûlullah -Sallallâhu aleyhi ve Sellem- Efendimiz, ümmetini diğerkâmlığa şöyle teşvik etmişlerdir:

“Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez. Kim bir kardeşinin ihtiyacını karşılarsa, Allah da onun ihtiyacını karşılar. Kim bir müslümanın herhangi bir sıkıntısını giderirse Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın ayıbını örterse, Allah da kıyamet gününde onun ayıplarını örter.”(Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58)

Birbirlerine muhtaç olan ve toplu halde yaşayan insanların birbirleriyle yardımlaşma ve dayanışma içerisinde olmaları, birbirlerinin ihtiyaçlarını gidermeye çalışmaları beklenir.

Bilinen bir gerçektir ki insanların bir kısmı zeki bir kısmı daha az zekidir, bir kısmı zengin, bir kısmı fakirdir, bir kısmı güçlü, bir kısmı zayıftır.

Özetle; herkesin gücü, mali durumu, fırsatları eşit değildir.

Eğer yardımlaşma olmasaydı en zayıf canlılardan olan insan türünün devamı mümkün olmazdı.

İnsan evrimi(!) kabaca şöyle sınıflandırılıyor;

Homo erectus (ayaklarının üzerine dik duran insan)

Homo sapiens sapiens (zeki ya da bilinçli insan)

Homo economicus (yalnızca kâr maksimize etmeyi önemseyen insan)

Homo digitus (dijital insan)

Homo deus (tanrı insan)

Sonuç olarak insan kendini tanrı yerine koyuyor, tanrılaşmış insan kendini dilediğini yapmaya yetkili görüyor.

Tarihte kalmış hiç ölmeyeceğini sanan sultanların, imparatorların, kralların hepsi kendini tanrı sanıyordu, toprak oldular.

Bediüzzaman Said Nursi’nin Görüşü

Said Nursi, Nur Talebelerine Ashab-ı Kiramdaki bu muhteşem fedakârlık ve kardeşlik hasleti olan ‘’İsar’’ı misal olarak anlatırken şunları ifade etmektedir.

‘’Sahabelerin senâ-i Kur’âniyeye mazhar olan îsâr hasletini kendine rehber etmek, yani, hediye ve sadakanın kabulünde başkasını kendine tercih etmek ve hizmet-i diniyenin mukabilinde gelen menfaat-i maddiyeyi istemeden ve kalben talep etmeden, sırf bir ihsan-ı İlâhî bilerek, nâstan minnet almayarak ve hizmet-i diniyenin mukabilinde de almamaktır. Çünkü hizmet-i diniyenin mukabilinde dünyada bir şey istenilmemeli ki, ihlâs kaçmasın.

Çendan hakları var ki, ümmet onların maişetlerini temin etsin. Hem zekâta da müstahaktırlar. Fakat bu istenilmez, belki verilir. Verildiği vakit de "Hizmetimin ücretidir" denilmez. Mümkün olduğu kadar kanaatkârâne, başka ehil ve daha müstahak olanların nefsini kendi nefsine tercih etmek, "Kendileri ihtiyaç halinde olsalar bile onları kendi nefislerine tercih ederler." (Haşir Sûresi, 9]sırrına mazhariyetle, bu müthiş tehlikeden kurtulup ihlâsı kazanabilir. (Lem’alar, sayfa; 154)

Said Nursi, bütün bu hasletleri nefsinde yaşamış, hiçbir zekât ve sadakayı kabul etmemiştir.

Bu önemli tavrından dolayıdır ki, din adamlarına ve âlimlere bu noktadan yapılan saldırı ve tenkitler Said Nursi için millet vicdanında makes bulmamıştır.

Bütün dünyalığını ve maddi varlığını bir eliyle taşıyabilmiş ve sürgün edildiği her diyara, atıldığı her hapishaneye tek eliyle taşıdığı bu sepeti ile gitmiştir.

Cihanda hiçbir şeye alet edilemeyecek kadar mukaddes ve ulvi olan iman ve Kur’an hizmetinde bulunurken, bu büyük “îsâr” hasletini her daim hatırda tutmalı, İlahi inayet, rahmet ve muvaffakiyeti celp etmek için de büyük bir dikkat ve ihtimam gösterilmelidir.

QOSHE - Diğerkâmlık veya Alturizm (Özgecilik) & İslâm’ın Değerlendirmesi - Dr. Bilal Tanrıverdi
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Diğerkâmlık veya Alturizm (Özgecilik) & İslâm’ın Değerlendirmesi

13 0
07.04.2024

“…Kendileri muhtaç olsalar bile, başkasını daha çok düşünürler…” (el-Haşr, 9)

Diğerkamlık, Özgecilik bir diğer ifadeyle Alturizm, bireyin hiçbir çıkar gözetmeksizin başkalarının iyiliği için harekete geçmesi, bencil davranmak yerine başkalarını düşünmesi, yardım etmeye hazır olma durumu olarak tanımlanabilir.

Hayli dikkat çekici olan Alturizm kavramını ilk olarak Auguste Comte kullanmıştır.

Kavramın etimolojik kökenine baktığımızda ise Comte’un bize söylemek istediğini anlıyoruz aslında.

Etimolojik olarak Alturizm kavramında geçen ‘‘altur’’ başkaları anlamına gelmektedir.

Alturizmi çıkar gözetmeksizin, başkaları için yapılan iyilik olarak tanımlamıştık. Aslında Comte Alturizm kavramının etimolojisi ile bunu gözler önüne sermektedir.

Comte’a göre, Alturizm sosyal mutluluk ahlakıdır.

Günlük hayatta yaptığımız davranışlardan olan kan vermek, arabası bozulan kişiye yardım etmek, boğulan birisine ilk yardımda bulunmak Alturizm kelimesinin günlük hayatta karşımıza çıkan örnekleri olarak gösterilebilir.

Bazı psikolojik araştırmalar, kişinin mutluluk “hissetmesinin” fedakâr davranma eğilimiyle yakından ilişkili olduğunu göstermektedir.

Fransız sosyolog Emile Durkheim, fedakar eylemlerin karşılıklı yardım sağladığına, sosyal bağları koruduğuna ve sürdürülebilirliği teşvik ettiğine inanıyordu.

Psikolojide, Anna Freud (“Ego ve Savunma Mekanizmaları”), Sigmund Freud (“Üzüntü ve Melankoli”, “Narsizm Üzerine”), Erich Fromm (“İnsan Ruhu,” “Sevme Sanatı: Sevginin Doğası Üzerine Bir Çalışma”) Aşk”) doğrudan veya dolaylı olarak bu fenomene değindi"), Karen Horney ("Zamanımızın Nevrotik Kişiliği").

Fedakarlık, sağlıklı sosyal bağların oluşmasında önemli bir rol oynar. Toplum arasında karşılıklı yardım ve destek için bir mekanizma sağlar.

Gönüllülük, hayırseverlik ve kâr amacı gütmeden başkalarıyla ilgilenmek, karşılıklı güven ve iş birliği ortamının oluşmasına vesile olur.

Fedakarlık aynı zamanda temel bir güvenlik duygusu ve toplumdaki gerilimin azaltılması için de gereklidir.

Bu, duygusal açıklık ve kabul atmosferinin hüküm sürdüğü, insani değerlerin bir yayınıdır.

Fedakarlık, kişinin iyi işler yaptığı, diğer insanların iyiliğini bencilce düşünmediği bir davranıştır.

Fedakar olmanın “kötü” mü yoksa “iyi” mi olduğu hakkında konuşmak pek mantıklı değil. Bu soruya herkes kendi cevabını bulur.

Alturizm-Fedakarlığın bazı örnekleri şunları içerir:

-Ödül beklentisi olmadan başka birine yardım etmek için bir şeyler yapmak

-Başkaları için maliyet yaratması halinde kişisel fayda sağlayabilecek şeylerden vazgeçmek

-Kişisel maliyetlere veya risklere rağmen birine yardım etmek

-Kıtlık karşısında bile kaynakları paylaşmak

-Başkasının iyiliğiyle ilgilenmek

Psikologlar birkaç farklı fedakar davranış türü tanımladılar. Bunlar şunları içerir: Fedakarlık Türleri

-Genetik fedakarlık : Adından da anlaşılacağı gibi, bu tür fedakarlık, yakın aile üyelerinin yararına olan fedakar eylemlerde bulunmayı içerir. Örneğin, ebeveynler ve diğer aile üyeleri, aile üyelerinin ihtiyaçlarını karşılamak için sıklıkla fedakarlık eylemlerine girişirler.

-Karşılıklı fedakarlık : Bu tür fedakarlık, karşılıklı bir al-al ilişkisine dayanır. Bir gün iyiliğin karşılığını verebilecekleri için başka bir kişiye şimdi yardım etmeyi içerir.

-Grup tarafından seçilmiş fedakarlık : Bu, grup üyeliğine dayalı olarak insanlar için fedakar eylemlerde bulunmayı içerir.........

© Risale Haber


Get it on Google Play