Her şeyin ömrü olduğu gibi yazarlığın da bir ömrü var, çok kitabı olsa da etkin ve tesirli birkaç kitabı vardır, onlarla hatırlanır, böylelikle yaşar, yazar!

Şairlerin taç beyitleri vardır, halk muhayyilesine mal olduğunda unutulmazlar arasına girer, şairin önüne geçer ünü. Bu çalışmayla olacak bir şey değil çalışma sonrasında Allah’ın lütfüyle olur, yani ilham.

Kimi yazarlar istihdam olunur yazdıklarıyla; çok gönle hitap eder, akla istikamet verir fakat bu sürekli olmaz, bu da ihsana tabi. Ne zaman ki yazar kendinde bir şeyler hisseder, enesi hareket ederse o hal ondan alınır. Böyle olmasa da sahih yazmanın bir ömrü vardır, yağmurun yağıp kesilmesi gibi!

Bu kiminde 3 yıl kiminde 5 yıl kiminde daha uzun, sonrasında daha çok yazsa, görüntü olarak daha güzel yazılar da olsa tesir öncekilere yetişmez, yazarın adı vardır yazdıkları yoktur!

Öyle ya da böyle yazdırılma istihdamına eren ne kadar şükretse azdır, bu bir nimettir, unutulmaya yüz tutsa kendisine ilgi azalsa da yazdığı okundukça sadaka-i cari gibi devam eden hayırdır, güzelliktir.

Bununla ilgili pek çok örnek vardır, kendi takip ettiğimiz yazarların akışında da bunu görürüz. Gençliğinizden beri sürekli okuduğunuz bir yazar var mıdır?

Örnek olsun diye Yavuz Bahadıroğlu’nu söyleyelim, bu vesileyle onu hayırla anmış olalım. Okuma alışkanlığını onun “Sahipsiz Saltanat”ı okumakla başladım diyebilirim. Yetmişli yılların sonu seksenlerin başında böyle roman yazan yoktu veya çok azdı. Roman tekniği yazarlık yetkinliği çok usta denecek seviyede değilse de yazdıkları karşılık görüyor, tarih şuuruyla gençlere istikamet veriyor, güzel bir hizmete vesile oluyordu.

O hal bunda devamlı olmadı ama hep yazdı konuştu, eski tesir gücünü yetişemedi, bu bir nakısa değil durumun tespiti. Allah rahmet eylesin nice gencin elinden tuttu yazdıklarıyla.

Doksanlı yıllarda, iki binli yıllarda yeni yazarlar çıktı, çeşitlendi renklendi, istihdam oldular büyük hizmetler yaptılar, elan devam edenler var, bereketli devri bitirenler de!

Bu yazarlıkta olduğu gibi her meslekte de vardır, her birimizin ömründe bir bereket devresi olduğu gibi.

Yağmur yağarken testiyi doldurana ne mutlu, bunun için çok dikkatli olmalı, her an teyakkuzu muhafaza etmeli değil miyiz?

Hayır, hizmet hakikatte kısa surede istihdam olmak bile büyük bir lütuf, belki o az zaman bizi kurtaracak. O bereketli zamanı yakalamak için sabırla çalışmak, erişince de şükür içinde olmak bize düşen görev olsa gerek.

QOSHE - Bereketli yazma devri - Hüseyin Eren
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bereketli yazma devri

5 0
28.11.2023

Her şeyin ömrü olduğu gibi yazarlığın da bir ömrü var, çok kitabı olsa da etkin ve tesirli birkaç kitabı vardır, onlarla hatırlanır, böylelikle yaşar, yazar!

Şairlerin taç beyitleri vardır, halk muhayyilesine mal olduğunda unutulmazlar arasına girer, şairin önüne geçer ünü. Bu çalışmayla olacak bir şey değil çalışma sonrasında Allah’ın lütfüyle olur, yani ilham.

Kimi yazarlar istihdam olunur yazdıklarıyla; çok gönle hitap eder, akla istikamet verir fakat bu sürekli olmaz, bu da ihsana tabi. Ne zaman ki yazar kendinde bir şeyler hisseder, enesi hareket ederse o hal ondan alınır. Böyle olmasa da sahih yazmanın bir ömrü vardır, yağmurun yağıp kesilmesi gibi!

Bu kiminde 3 yıl kiminde 5 yıl kiminde daha uzun, sonrasında daha çok yazsa, görüntü olarak daha güzel yazılar da olsa tesir öncekilere yetişmez,........

© Risale Haber


Get it on Google Play