Bu yazımda ötesinden, berisinden veya ucundan, kıyısından, istesek ya da istemesek dahi hepimize bulaşan bireysellik hastalığına değineceğim. Peki çağımızda adı yeni yeni konulmaya başlanan bir hastalık olan bireysellik hastalığı nedir?

Özellikle belirtmek istiyorum kendim bir doktor veya akademisyen değilim. Bu hastalığa teşhis koymamdaki tüm veriler laboratuvardaki çalışmalar sonucu elde edilmemiş, sosyal yaşantımdaki yaptığım gözlemler ve izlenimler sonucunda ortaya çıkmıştır.

Beşeri ve sosyal bir varlık olarak yaratılan biz insanlar toplum ile iç içe bir hayat yaşarız. Bu da bizim sosyal bir hayatımızın olması anlamına gelmektedir. Günümüz şehir yapılarıyla birlikte, her gün gelişen yeni teknolojilerin hayatımıza kattığı konfor ve kolaylıklar sayesinde daha hızlı tüketen ve değişen bir varlık haline geldik.

Bu değişme ile birlikte daha önce bir arada yaşayan aile bireylerinin zaman içerisinde gerek evlilik gerek iş ve gerekse eğitim sebebiyle birbirlerinden kopması ve şehir hayatına geçmeleri ile birlikte etrafı kapalı siteler ve yüksek apartmanlarda yaşama sonucunu doğurmuştur. Apartman ve sitelerde yaşayan şehir insanları kendi dünyasını inşa edip, kendisini dış dünyadan soyutlamayı tercih etmeye başladı.

Eski zamanların mahalle, komşuluk ve paylaşma kültürünün terk edildiği ve çevresinde yaşanan hadiselerden bihaber ve duyarsız yaşayan şehir insanlarının bireysellik hastalığına yakalandığını söylersek yanlış olmaz sanırım.

Bu bireysellik hastalığı içinde yaşamış olduğumuz çağdaki bizlerin hislerini ve davranış biçimlerini kontrol etmeye çalışmaktadır. Örneğin; acılarımızı, sevinçlerimizi, hüzünlerimizi, hastalıklarımızı ve ölümlerimizi dahi bireyselleştirmektedir.

Oysa ki üzerinde yaşadığımız ülkemizin binlerce yıllık bir geçmişi, kültürü ve gelenekleri bulunmaktadır. Bu geçmişin birikimleri ve yüce dinimiz İslam’ın bize kazandırmış olduğu kutsal öğretiler bizleri bir arada tutmalı ve bireysellikten kurtulup toplumsallığa doğru geçmeliyiz.

Yeniden akrabalık, komşuluk, arkadaşlık ve Müslümanlığın vermiş olduğu duygularımızla birbirimize bağlanmalıyız. Bu bağlar adeta koca koca gemilerin halatlarını kıyıya bağlaması gibi bizleri de daha sağlam ve kuvvetli bir şekilde birbirimize bağlayacaktır.

Bireysellik hastalığını yenmek adına gönül bahçemize ördüğümüz nefret, kin, ego ve düşmanlık duvarlarını yıkıp, onun yerine etrafında yüksek duvarların olmadığı sevginin, merhametin, rahmetin, şefkatin ve mutluluğun var olduğu gönül bahçemizi herkese açmalıyız. Böylelikle bireysellik hastalığının bütün belirtileri ortandan kalkacaktır.

Kalın sağlıcakla.

Vesselam.

QOSHE - Şehir Yaşantısında Bireysellik Hastalığı - Metin Ertekin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Şehir Yaşantısında Bireysellik Hastalığı

8 0
30.12.2023

Bu yazımda ötesinden, berisinden veya ucundan, kıyısından, istesek ya da istemesek dahi hepimize bulaşan bireysellik hastalığına değineceğim. Peki çağımızda adı yeni yeni konulmaya başlanan bir hastalık olan bireysellik hastalığı nedir?

Özellikle belirtmek istiyorum kendim bir doktor veya akademisyen değilim. Bu hastalığa teşhis koymamdaki tüm veriler laboratuvardaki çalışmalar sonucu elde edilmemiş, sosyal yaşantımdaki yaptığım gözlemler ve izlenimler sonucunda ortaya çıkmıştır.

Beşeri ve sosyal bir varlık olarak yaratılan biz insanlar toplum ile iç içe bir hayat yaşarız. Bu da bizim sosyal bir hayatımızın olması anlamına gelmektedir. Günümüz şehir yapılarıyla birlikte, her gün gelişen yeni teknolojilerin hayatımıza kattığı konfor ve kolaylıklar sayesinde daha hızlı tüketen ve değişen bir varlık haline geldik.

Bu değişme ile birlikte daha önce bir arada yaşayan aile........

© Risale Haber


Get it on Google Play