Yeni bir yılın kapısını aralarken son senelerde bir çok değişim, dönüşüm, felaketler, afetler yaşamaktayız.

Milliyetçilik, ümmetçilik, liberalizm ve serbestiyet, sosyalizm ve komünizm, cumhuriyet ve demokrasi, hürriyet ve eşitlik ve adalet gibi kavramlar dünyada daima kendisinden söz ettirmiştir, toplumları etkilemiştir. Yeni bir sanayileşme adeta makinalaşma devrinin kapısı da açılmaktadır. Bunun da toplumda yeni problemler ve değişimler getirmesi kaçınılmaz bir sonuçtur.

Dünyadaki krizlerin İslam âlemi ve Türkiye’de her zaman derin etkileri olmuştur maalesef.

Bazı kavram ve durumlarsa yeni yüzyılın meseleleri olduğu için klasik İslam anlayışı tam manasıyla cevap verememektedir. Çünkü asır başkalaşmış, anlayışlar değişmiştir.

Bugün için Birinci ve İkinci Dünya Savaşı tecrübelerinden, Sovyetlerin dağılması veya komşu ülkelerdeki iç savaşlar ve karşılıklı olarak yapılan savaşlarda birçok şey maalesef etkisini kaybetmektedir. Geldikleri topraklarda kendilerine el uzatılan Yahudiler, lobileşerek misafir oldukları ve Müslümanların şefkatinden yararlanarak Filistin Devleti topraklarında misafirlikten işgalci ve saldırgan bir tutum izleyerek kendilerinden başkasına hayat hakkı tanımayan bir anlayışa bürünmüştür.

Tüm dünya milletleri tarafından tel’in edilen işgalci İsrail, Yahudiler milyonlarca insan tarafından lanetlenmektedir. Büyük bir soykırım yapılmaktadır şu anda Filistin topraklarında.

Bediüzzaman Hazretleri ta yüz küsur sene öncesinden hakikati görmenin çok zor olduğu o fırtınalı ve sisli dönemlerde hür ve dine saygılı devletlerin ayakta kalabileceğini, gelişme ve refahın ancak bunlarla mümkün olacağını ifade etmektedir. Bediüzzaman sadece klasik bir anlayışla sofistik hizmet geliştirmemiş bizzat hür ve müstakil düşünebilen insanlar yetiştirmek amaçlamıştır. Asla insanları kendisine bağlamamış bizzat Kur’an ve Sünnete bağlama çabasında olmuştur.

Semavi kitaplardan, Babil ve Roma’ya, Amerikan Bağımsızlık bildirisine ve Fransız İhtilaline kadar hep adalet, hak ve hukuk ve ilahi haklar vurgusu vardır. İsrail Siyonistlerinin ve Komünist Çinlilerin yaptığı soykırımlar yüzünden içler acıtan, canlar yakan, kan aktırtan zulümler işlenmekte.

Bediüzzaman Hazretleri; “Kur’an’ın dört temel maksadından birisinin adalet” olduğunu beyan eder. Ayrıca “Şeriat âleme gelmiş ta istibdadı ve zalimane tahakkümü mahvetsin” der. İnsanların İslamiyetin esasları ile rahatça hayatlarını devam ettirebileceklerini de ifade etmektedir. Çünkü hakikat-i islamiye tüm sömürü düzenlerine, istibdada karşıdır.

Bediüzzaman Hazretleri hürriyet ve iman arasındaki irtibatı şöyle ifade etmiştir:

“Zira iman bağı ile Allah’a hizmetkâr olan adam, başkasının tahakküm ve istibdadı altına girmeye izzet ve şerefi müsaade etmediği gibi, başkasının hürriyet ve hukukuna tecavüz etmeyi dahi, şefkat-i imaniyesi bırakmaz. Demek, iman ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar. İşte, Asr-ı Saadet.” [1]

Dikta yöneticilerinin en tipik özelliği -dominant insanların- sadece kendileri ve kendi gibi düşünenlere hakk-ı hayat tanımaktadırlar.

Bediüzzaman demek sarsılmaz ve vazgeçilmez bir iman ve hürriyet demektir. Mutlak bir adalet ve 'şura'ya dayalı devlet anlayışıyla dünyadaki tüm problemlerin üstesinden gelinilebilir. Zalimlerin zulümleri de ancak bu şekilde bertaraf edilebilir.

Tüm insanlığı zalim devletlerin ürünlerini boykota davet ediyorum.

Boykot sadece ürün almamakla değil, o üründen daha kaliteli veya aynı kalitede alternatif ürün üreterek yapılır. Bu konuda da müteşebbisleri sahaya ar-ge çalışmaları yapmaya davet ediyorum.

Almamak elin boykotu, boykotu yaymak dilin boykotu, mazlumlara dua etmek de kalbin boykotudur.

Selam ve dua ile

[1] Tarihçe-i Hayat (81)

QOSHE - Boykotun Türevleri ve İnsanlık - Muhammed Numan Özel
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Boykotun Türevleri ve İnsanlık

3 0
15.12.2023

Yeni bir yılın kapısını aralarken son senelerde bir çok değişim, dönüşüm, felaketler, afetler yaşamaktayız.

Milliyetçilik, ümmetçilik, liberalizm ve serbestiyet, sosyalizm ve komünizm, cumhuriyet ve demokrasi, hürriyet ve eşitlik ve adalet gibi kavramlar dünyada daima kendisinden söz ettirmiştir, toplumları etkilemiştir. Yeni bir sanayileşme adeta makinalaşma devrinin kapısı da açılmaktadır. Bunun da toplumda yeni problemler ve değişimler getirmesi kaçınılmaz bir sonuçtur.

Dünyadaki krizlerin İslam âlemi ve Türkiye’de her zaman derin etkileri olmuştur maalesef.

Bazı kavram ve durumlarsa yeni yüzyılın meseleleri olduğu için klasik İslam anlayışı tam manasıyla cevap verememektedir. Çünkü asır başkalaşmış, anlayışlar değişmiştir.

Bugün için Birinci ve İkinci Dünya Savaşı tecrübelerinden, Sovyetlerin dağılması veya komşu ülkelerdeki iç savaşlar ve karşılıklı olarak yapılan savaşlarda birçok şey maalesef etkisini kaybetmektedir. Geldikleri topraklarda kendilerine el uzatılan Yahudiler, lobileşerek misafir oldukları ve Müslümanların şefkatinden yararlanarak Filistin Devleti topraklarında misafirlikten işgalci ve saldırgan bir tutum izleyerek kendilerinden başkasına hayat hakkı tanımayan bir anlayışa bürünmüştür.........

© Risale Haber


Get it on Google Play