1 Nisan’dan bu yana konuşulan ve yanıtı aranan bazı sorular vardı:

“Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ne yapacak? Cumhur İttifakı devam edecek mi? Yerel seçim yenilgisi üzerine AKP’de nasıl bir değişiklik olacak? 2002 ruhuna dönülecek mi?”

Bu sorular uzatılabilir.

Dün sabah tartışmayı en net haliyle başlatan Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi’nin yazısı oldu. Selvi dedi ki:

“Osman Kavala’nın hapiste tutulmasının, Gezicilerin yıllarca hapis yatacak olmasının Türkiye’ye ne yararı var? AK Parti’ye ne fayda sağlıyor? Artık iklimin değişmesi ve baharın gelmesi gerekiyor.”

Yazı her iki mahallede de gündem oldu! Ve şu söylendi:

“AKP’nin yeni yol haritasını Selvi yazdı.”

Durum gerçekten böyle miydi?

Beştepe’yi yakından takip eden isimler, AKP içinde bir kanadın “2002 kodlarına dönelim” vurgusunun altını çizdi ve Hürriyet yazarının da bu kodları savunanlardan beslendiğini ifade etti. Hatta şu değerlendirme bile yapıldı: “AKP içinde MHP’yle ittifak sürecinin bozulmasını isteyenler çalışıyor.”

Bu yazı tartışılırken herkes Erdoğan’ın yerel seçim yenilgisinin ardından konuşacağı grup toplantısına dikkat kesildi.

Erdoğan, konuşmasının hemen başında “Cumhur İttifakı bitirilmeli” diyenlere yanıt verdi: “15 Temmuz gecesi meydanlarda kurduğumuz Cumhur ittifakı seçimlerden alnının akı ile çıkmıştır. Cumhur İttifakı olarak birlikte hareket ettiğimiz, MHP’nin Genel Başkanı Sayın Bahçeli ve ülkücü kardeşlerimize de teşekkür ediyorum.” Bu noktada AKP içinde yaşanan bir tartışmayı da Ankara’yı yakından takip edenlerin verdiği bilgiler üzerinden aktarayım:

“AKP ve Beştepe içinde bir kanat, ‘1994 ruhu diyenler YRP ve Saadet’e, 2002 kodlarına dönmek isteyenler Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’na katılsın, 15 Temmuz’dan sonra oluşan ittifakı isteyenler de parti içinde kalsın’ diyordu. Dünkü konuşma, 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişiminin üzerinden oluşan yeni paradigmaya bir bakıma sahip çıktı.”

Hatta Erdoğan’a göre; AKP-MHP ortaklığı seçimden birinci parti çıktı. AKP Genel Başkanı’nın esas cümleleri “teşkilatlara” oldu. Önce, 31 Mart sürecinde çalışan kadrolara teşekkür etti ve ekledi: “Şimdi bakıyorum AK Parti’nin oy oranları üzerinden bir taraf sevinç çığlıkları atıyor bir taraf olumsuz tablo çizip teşkilatlarımızın moralini bozmaya dönük kampanya yürütüyor. Bunlar AK Parti’nin nasıl bir parti olduğunu anlamamış. Bu hareketin kökleri çok derinde bir hareket olduğunu kavrayamamış. Biz bitti demeden hiçbir şey bitmez, bitmeyecektir. Bu ülkenin en dinamik partisiyiz, üye sayısı olarak Türkiye’nin en büyük partisiyiz. Biz seçmenin mesajını doğru okuruz, arızaları düzeltir tekrar yola koyuluruz. En güçlü halimizle ayaktayız. Bu seçim sonuçlarını fırsat bilerek AK Parti’yi yıpratmaya kalkışanları da gayet iyi biliyoruz. Eleştiri tamam ama AK Parti’yi eleştiri ya da özeleştiri maskesi altında hırpalamaya kalkışanlara asla müsaade etmeyiz.

Bu cümlelerin satır araları da şöyle değerlendirildi: “Lider benim ve teşkilat/kadrolar moralinizi bozmayın.”

Bir not da şu: Erdoğan ile Bahçeli’nin konuşmalarını alt alta okuyunca ortaklaştığı da görüldü. MHP lideri önceki gün grup konuşmasında dedi ki:

“Türk milleti hükmünü vermiş önümüzdeki 5 yılın yerel yöneticileri seçilmiştir. Seçimsiz geçecek 4 yılın önü açılmıştır. Yerel seçimlerin doğasıyla genel seçimlerin doğası farklıdır. İkisini birbirine karıştırmak yanlıştır. 31 Mart yerel seçimlerinde el değiştiren bir iktidar yoktur. Yerinde sayan hedeflerinden sapan bir Türkiye yoktur. Türkiye’de iktidar tektir, o da Cumhurbaşkanlığı Kabinesidir. Şımarıklığın alemi hiç yoktur. Bugün şımaranlar yarın milletten şamar yiyebilir.”

Erdoğan da dün benzer cümleler kurdu: “Sonuçlara bakarak, bunun bir yerel seçim olduğunu unutup şımaranlar, pervasızlaşanlar, hatta farklı heveslere kapılanlar olduğunu görüyoruz. Adeta bir genel seçim havasına girmek suretiyle sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar... Birileri kendilerince, ‘yerel iktidar’ ‘merkezi iktidar’ diye Türkiye’de ikili bir yapı ihdas etmeye çalışıyor. Bu tarz söylemler, ‘demlendikleri’ ittifak ortaklarına diyet borcu ödeme hamleleri değilse, ham bir hayalden ibarettir.”

Grup toplantısındaki mesajların ardından MHP kanadından yapılan açıklamayı aktarmakta fayda var. MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, Abdulkadir Selvi’nin yazısına karşı sert bir çıkış yaptı:

“Abdülkadir Selvi hezeyanlarla dolu köşe yazısında Cumhur İttifakı’na dilinin altında sakladığı zehirle istikamet çizmeye yeltenmiş, tarafını bir kez daha açık etmiştir. Sorosçu Kavala’nın serbest bırakılmasının ekonomimize faydası olacağını söyleyerek Türkiye’yi tahakküm altına almak isteyen çevrelerin dili ile konuşmuştur. Bugünkü köşe yazısıyla bir kez daha aslına rücu ettiğini gördüğümüz Selvi, milletin iradesini ekonomik operasyonlarla ipotek altına almaya çalışan küresel şebekelerin sözcülüğüne soyunmuştur. ‘Artık iklimin değişmesi ve baharın gelmesi gerekiyor’ sözleri bilinçaltında nereye aidiyet hissettiğini açıkça göstermiştir. Soros’un kuryesi, gezi parkı olaylarının kışkırtıcısı ve finansörü olan Kavala’ya özgürlük isteyen Selvi akıl tutulması içerisinde değilse, zilletin kısık ateşinde Dem’lenmektedir. Milli irade karşıtlarının kalemşörlüğüne soyunan Selvi şunu iyi bilmelidir; bu sinsi hesap tutmaz, Türk milleti teslim olmaz, Cumhur İttifakı bu kirli kelime oyunlarını yutmaz!”

SONUÇ: Özetle Erdoğan, “kuruluş kodlarına dönelim” diyenlere, “yumuşama” isteyenlere karşı “Eski AKP’yle devam, teşkilatlar ayakta kalın, çözülmeyin” mesajı verdi diyebiliriz. Ancak... Burada belirleyici olan ekonomi ve uluslararası ilişkiler notunu da bir kenara düşelim.

QOSHE - Erdoğan’ın korkusu: Teşkilatların çözülmesi - Aytunç Erkin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Erdoğan’ın korkusu: Teşkilatların çözülmesi

327 11
18.04.2024

1 Nisan’dan bu yana konuşulan ve yanıtı aranan bazı sorular vardı:

“Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ne yapacak? Cumhur İttifakı devam edecek mi? Yerel seçim yenilgisi üzerine AKP’de nasıl bir değişiklik olacak? 2002 ruhuna dönülecek mi?”

Bu sorular uzatılabilir.

Dün sabah tartışmayı en net haliyle başlatan Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi’nin yazısı oldu. Selvi dedi ki:

“Osman Kavala’nın hapiste tutulmasının, Gezicilerin yıllarca hapis yatacak olmasının Türkiye’ye ne yararı var? AK Parti’ye ne fayda sağlıyor? Artık iklimin değişmesi ve baharın gelmesi gerekiyor.”

Yazı her iki mahallede de gündem oldu! Ve şu söylendi:

“AKP’nin yeni yol haritasını Selvi yazdı.”

Durum gerçekten böyle miydi?

Beştepe’yi yakından takip eden isimler, AKP içinde bir kanadın “2002 kodlarına dönelim” vurgusunun altını çizdi ve Hürriyet yazarının da bu kodları savunanlardan beslendiğini ifade etti. Hatta şu değerlendirme bile yapıldı: “AKP içinde MHP’yle ittifak sürecinin bozulmasını isteyenler çalışıyor.”

Bu yazı tartışılırken herkes Erdoğan’ın yerel seçim yenilgisinin ardından konuşacağı grup toplantısına dikkat kesildi.

Erdoğan, konuşmasının hemen başında “Cumhur İttifakı bitirilmeli” diyenlere yanıt verdi: “15 Temmuz gecesi meydanlarda kurduğumuz Cumhur ittifakı seçimlerden alnının akı ile çıkmıştır. Cumhur İttifakı olarak birlikte hareket ettiğimiz, MHP’nin Genel Başkanı Sayın Bahçeli ve ülkücü kardeşlerimize de teşekkür ediyorum.” Bu noktada AKP içinde yaşanan bir tartışmayı da Ankara’yı yakından takip edenlerin verdiği bilgiler üzerinden aktarayım:

“AKP ve Beştepe içinde bir kanat, ‘1994 ruhu diyenler YRP ve Saadet’e, 2002 kodlarına dönmek isteyenler Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’na katılsın, 15 Temmuz’dan sonra oluşan ittifakı isteyenler de parti içinde kalsın’ diyordu. Dünkü konuşma, 15 Temmuz 2016’da yaşanan........

© Sözcü


Get it on Google Play