Mudurnu...

Bolu’nun tarihi, eski Türk evleriyle ünlü ilçesi. Geçen hafta okulların ara tatile girmesiyle ailece yolumuz Mudurnu’dan geçti. Sekiz yaşındaki kızım ilçeyi gezerken hep yaptığı gibi yine bir kırtasiye buldu ve kalem almak istedi. Küçük bir dükkan, bir kadın küçük çocuğuyla kasada oturuyor. Dükkanı gezerken bir duyuruya gözüm ilişti:

“Değerli müşterilerimiz, fiyatlarımız geçtiğimiz haftaya göre pahalı olabilir. Fakat gelecek haftaya göre çok uygundur.”

Fotoğrafını çekerken dükkan sahibi kadın anlattı: “Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Kalemi ben bu hafta 15 liraya satıyorum önümüzdeki hafta 15 liraya alıyorum ve her hafta zam yapmak zorunda kalıyorum.” Bu arada yerel seçimler konusunu açmaya çalışıyorum verdiği yanıt manidar: “Bizi seçim ilgilendirmiyor, hayatımız ortada.”

O sırada fotokopi makinasının üstündeki duyuruyla karşılaşıyorum:

“Değerli müşterimiz; gelen zamlardan dolayı tek siz değil biz de çok etkileniyoruz. Bizim de alım gücümüz düştü. Lütfen veresiye ve indirim konusunda ısrarcı olmayalım. Biz, sizler için en uygun olan fiyatı ayarlamaya çalışıyoruz. Anlayışınız için teşekkürler.”

Evet... Durum bu! 18 bin 690 nüfuslu (5209’u ilçe merkezinde, 13 bin 481’i köylerde yaşıyor) Mudurnu’da küçük, 35 metrekarelik bir kırtasiye dükkanından Türkiye’nin fotoğrafını çekebiliyorsunuz.

Sonra döndüm ve kırtasiye fiyatlarına ve zamlarına baktım. 19 Ağustos 2008’de SÖZCÜ’de yayımlanan haberden okuyalım:

CHP Aydın Milletvekili Evrim Karakoz, bir öğrencinin okul masraflarını geçen yıl ile kıyasladı. Bu kapsamda geçen yıl 3 bin 296 TL’ye mal olan okul masraflarının, bu yıl yüzde 105’lik artış ile 6 bin 755 TL’ye kadar yükseldiği ortaya çıktı. ‘Veliler, dudak uçuklatan masrafları düşünüyor’ ifadelerini kullanan Karakoz, “Defter, kalem, çanta, ayakkabı, servis ve kantin masrafına kadar birçok ürün ve hizmette çok yüksek artışlar oldu. Veliler, kırtasiye, zincir marketler ya da toptancılarda hesaplı bir ürün bulamıyor. Etiketler sürekli değişiyor, ürünler zamlanıyor” dedi. Bir de bunların üzerine servis ve yemekhane giderlerini de eklediğinizde tablo daha da vahim.

Önceki akşam...

AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Kurum’un canlı yayında kurduğu bir cümle dikkatimi çekti. Kurum deprem konusunda dedi ki: “Prof. Naci Görür’ü aradım ve ‘Bilgi birikiminizden faydalanmak istiyorum’ dedim. ‘Biz bu konuda sizinle çalışmak istiyoruz’ dedim. İnşallah kazandığımızda da böyle değerli bilim insanlarımızla birlikte hep birlikte irade ortaya koyacağız.”

Sonra geriye döndüm ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isim vermeden Görür Hoca’yı eleştirdiği şu cümleleri okudum:

“Geçen akşam bir TV kanalında bir profesör ne dese beğenirsiniz? Prof. Ha! Köprü yapmakla, baraj yapmakla, havalimanları yapmakla bu iş çözülmez, soğan patates kaç para onu söyle. Bu adam profesör. Düşünün, barajın yok, havalimanın yok, bütün bunlarla beraber TOGG’un yok. Uçak gemin yok, domates patates kaç para onu söyle. Ya bu adam Prof. Müsvedde bu... Öncelikle senin profesörlüğünden bu millete ne gelir? Önce bir ülkenin kalkınması için nelere ihtiyaç var bunu söyle. (11 Nisan 2023)”

75’inci Türkiye Jeoloji Kurultayı’nda konuşma yapan Prof Dr. Naci Görür, “Yapı stoğu belli. İstanbul’da bütün güçleriyle bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Depreme dirençli olmayan binayı ya yıkacaksın ya güçlendireceksin. Halkla ve yerel yönetimlerle bu işi yapacaksınız. Millet olarak ne havalimanı ne köprü ne yol istiyoruz istediğimiz can güvenliği” demişti. Depremin ülkenin en önemli sorunu olduğunu söyleyen Görür şöyle devam etmişti: “Hepimizin bildiği gibi bu ülkenin en önemli sorunu. Birinci derece gündemi. Bunu şimdi siyasilere muhalefete yerel yönetime anlatmaya çalışıyoruz. Şu ana kadar da çok yol kat ettiğimizi söyleyemem. Deprem her şeyden önemli. Ülkenin eğitiminden, ekonomiden önemli. Keza ihracattan, ithalattan, siyasi birtakım problemlerden hatta hukuktan, işsizlikten, pahalılıktan önemli. Neden? İnsanın en aziz hakkı olan can hakkıyla ilgili bir şey. İnsanlarımız ölüyor.” Olsun Murat Kurum’un bu açıklamaları yine de önemli.

QOSHE - Fiyatlar geçen haftaya göre pahalı, gelecek haftaya göre uygun - Aytunç Erkin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Fiyatlar geçen haftaya göre pahalı, gelecek haftaya göre uygun

102 21
02.02.2024

Mudurnu...

Bolu’nun tarihi, eski Türk evleriyle ünlü ilçesi. Geçen hafta okulların ara tatile girmesiyle ailece yolumuz Mudurnu’dan geçti. Sekiz yaşındaki kızım ilçeyi gezerken hep yaptığı gibi yine bir kırtasiye buldu ve kalem almak istedi. Küçük bir dükkan, bir kadın küçük çocuğuyla kasada oturuyor. Dükkanı gezerken bir duyuruya gözüm ilişti:

“Değerli müşterilerimiz, fiyatlarımız geçtiğimiz haftaya göre pahalı olabilir. Fakat gelecek haftaya göre çok uygundur.”

Fotoğrafını çekerken dükkan sahibi kadın anlattı: “Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Kalemi ben bu hafta 15 liraya satıyorum önümüzdeki hafta 15 liraya alıyorum ve her hafta zam yapmak zorunda kalıyorum.” Bu arada yerel seçimler konusunu açmaya çalışıyorum verdiği yanıt manidar: “Bizi seçim ilgilendirmiyor, hayatımız ortada.”

O sırada fotokopi makinasının üstündeki duyuruyla karşılaşıyorum:

“Değerli müşterimiz; gelen zamlardan dolayı tek siz değil biz de çok etkileniyoruz. Bizim de alım gücümüz düştü. Lütfen veresiye ve indirim konusunda ısrarcı olmayalım. Biz, sizler için en uygun olan fiyatı ayarlamaya çalışıyoruz. Anlayışınız için teşekkürler.”

Evet... Durum bu! 18 bin 690 nüfuslu (5209’u ilçe merkezinde, 13 bin 481’i köylerde yaşıyor) Mudurnu’da küçük, 35 metrekarelik bir kırtasiye dükkanından Türkiye’nin fotoğrafını........

© Sözcü


Get it on Google Play