ANALİZ

AKP Genel Başkanı Erdoğan kısa bir süre önce yaptığı “duygusal” bir konuşmada “Bu benim son seçimim, artık final zamanı geldi” demişti.

Erdoğan aslında “yasal olarak bir daha cumhurbaşkanı olamayacağını” vurgulamıştı bu konuşmasında.

Bu konuşmadan hemen sonra yaptığım sıcağı sıcağına değerlendirmede “Erdoğan böyle söylüyor ama eğer sağlığı elverir ya da öyle uygun görürse 2027’de meclisten bir erken seçim kararı çıkartarak yeniden aday olabilir ve hatta sanıyorum hedef de bu zaten” demiştim.

Flashhaber, Youtube ve Korkusuz’daki bu görüşlerimin yayınlanmasından sonra önce eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ konuşmuş ve “Durun bakalım, meclis erken seçim kararı alırsa Erdoğan bir kere daha aday olabilir” demişti.

Aynı şekilde parti sözcüsü Ömer Çelik de “bu olasılığın göz ardı edilemeyeceğini” belirtmişti.

Ardından bazı AKP’li yöneticiler de benzer şeyler söylediler.

O zaman asıl kararın bu olduğu zihnime iyice yerleşti.

Ancak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dün parti kongresinde yaptığı konuşma artık “düğmeye basıldığının” bir kanıtıdır.

Bahçeli konuşmasında aynen şunu söyledi;

“Buradan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum. Ayrılamazsın, Türk Milleti’ni yalnız bırakamazsın.”

İster Bekir Bozdağ ister Ömer Çelik ister diğer parti yetkilileri söylesin, bana göre hiçbirinin bir hükmü yok.

Ancak Devlet Bahçeli bu kadar önemli bir konuda net tavır alıyorsa artık çok belli ki 2027 geldiğinde meclis Erdoğan’ın talimatıyla bir erken seçim kararı alacaktır.

Anayasaya göre ikinci kez seçilen cumhurbaşkanı henüz görevinin tamamlamadan bir yıl önce bir erken seçim kararı alırsa, kendisine yeniden aday olma şansı tanınıyor.

Aslına bakarsanız, bu konudaki uyarıları daha cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin “güya” kabul edildiği anayasa referandumu öncesinden beri dile getiriyorum.

O tarihlerde “Erdoğan anayasaya öyle bir madde koydurdu ki, eğer iki defa seçilirse, üçüncüye de aday olabilecek” demiştim.

Peki bu planın işlemesi için neler gerekli.

BİRİNCİSİ: Erdoğan 14 gün sonra yapılacak yerel seçimde İstanbul’u kazanmak zorunda. Eğer İstanbul yine muhalefetin elinde kalırsa bu planın işlemesi çok zor olur.

İKİNCİSİ: Erdoğan İstanbul’u kazandığı gibi oy oranını da artırmak zorunda. Son genel seçimde AKP’nin oyları neredeyse 2002’deki seviyeye düştü. Bu oran daha da aşağı inerse plan yine istendiği gibi yürümez.

ÜÇÜNCÜSÜ: Erdoğan’ın İstanbul’u kazanması ve oy oranını artırması da yetmez. Bu yerel seçimde AKP ve başta MHP olmak üzere koalisyon ortaklarının toplam oyu yüzde 50’in üzerine çıkmalı. Bu seçimde muhalefetin toplam oyu yüzde 50’nin üzerinde olursa Erdoğan’ın en güçlü silahı olan “milli irade” eskisi gibi güçlü bir argüman olmayacaktır.

DÖRDÜNCÜSÜ: Erken seçim kararı alınabilmesi için mecliste 367 oy gerekiyor. AKP ve MHP ile meclise soktukları diğer milletvekillerinin sayısı bunu karşılamıyor. İYİ Parti ile CHP’nin sırtından meclise taşınan Saadet, Gelecek ve Deva partilerinin milletvekillerinin de bu karara katılması gerek.

SONUÇ: Devlet yönetimini elinde tutan güçler Erdoğan gitmemesi için her şeyi yapacaktır. Çünkü o olmadan bu düzenin devamını sağlamaları çok güçtür.

O halde seçim sonuçlarına göre ortaya sayısız oyun konacaktır.

YENİ ÖĞRENDİM

Araştırma konusunda Türkiye’nin en yetkin kuruluşlarından biri olan Polimetre yerel seçimde oy kullanacak seçmenlerle ilgili bir istatistik raporu yayınladı.

Bu istatistik raporunun özet bölümünde yer alan bazı rakamları sizle paylaşmak istedim;

- 31-Mart-2024 Yerel seçiminde 61 milyon 438 bin 382 kişi oy kullanacak.

- Sayılabilen seçmenlerin 60 Milyon 157 bin 680’i yurtiçi, 1 milyon 280 bin 702’si de yurtdışı doğumlu seçmenlerdir.

- 14-Mayıs-2024 Genel Seçiminde, “Yurtiçinde oturan yurtdışı doğumlu seçmen sayısı” 1 milyon

268 bin 331 olarak hesaplanmıştı.

- Bu durumda 2 Seçim arasındaki 10 buçuk aylık sürede bu sayının 12 bin 371 arttığı anlaşılmaktadır.

- En çok seçmen olan il İstanbul: 1 milyon 313 bin 920

- En az seçmen olan il Bayburt: 59 bin 561

- En fazla seçmen olan ilçeler: Çankaya (702 bin 569), Keçiören (679 bin 365) ve Osmangazi (629 bin 486)

- En az seçmeni olan ilçeler: Erzincan-Otlukbeli (1.751) ve Konya-Yalıhüyük (1,581)

- Yurtdışı doğumlu seçmenlerin dağılımı da şöyle;

- 168 farklı ülkede doğmuş seçmen var.

- En çok Almanya (233 bin 791), Suriye (225 bin 068) ve Bulgaristan (210 bin 996)

- Belize, Botsvana, Burma, Guyana, Papua Yeni Gine’de doğmuş birer seçmen var.

ÜZÜLDÜM

Yerel seçimlerin en tartışılan seçim bölgelerinden biri Hatay.

Depremden ağır hasar göre bu ilde büyükşehir belediye başkanı Lütfü Savaş sorumlu tutulmuş ve başkana karşı ağır eleştiriler yapılmıştı.

Gerçi fırtına Hatay’dan daha çok Ankara ve İstanbul’da daha çok koparılmış ve Lütfü Savaş aleyhine bir kampanya başlatılmıştı.

Ancak CHP genel merkezi eleştirilere kulak asmamış ve “Başka adayla kazanmamız mümkün görünmüyor” diyerek Savaş’ı yeniden aday yapmıştı.

Yandaş medyada Hatay’da yapılan bir anket sonucu gördüm.

AKP adayı 16 puan farkla önde gidiyormuş.

Gerçi CHP kaynakları bunu doğrulamıyor ama anket gerçekse Hatay halkı Erdoğan’a boyun eğmiş demektir.

Erdoğan Hatay’da kendi partilerinden bir belediye başkanı olmadığı için deprem sonrası buraya hizmet gelmediğini söylemiş ve “Bu durumu düzeltin” demişti.

Bakalım Hatay’daki bu şantaj ve tehdit kokan mesaj başka yerlerde de etkili olacak mı?

ŞAŞIRDIM

Kaza sonucu “pert olmuş” bir TOGG fotoğrafı görünce merakla “Bu kimin arabasıymış acaba?” diye sordum.

Meğer o TOGG, İstanbul Teknik Üniversitesi rektörünün aracıymış.

Makam şoförü kaza yapmış.

Rektör o sırada araçta değilmiş.

Şoförün ne kadar kusurlu olduğu konusunda ise bilgi yok.

Demek TOGG rektörlere de otomobil vermiş.

Artık fabrikadan mı alındı yoksa iktidar uygun gördüğü kişilere TOGG mu veriyor bilemiyorum.

Ancak kaza yapan otomobilin tekrar yollara çıkması pek mümkün değil.

Çünkü başta TOGG olmak üzere elektrikli araçların en büyük sorunu bu.

Araç kaza yapıp elektrik motoru hasar gördüğünde diğer araçlar gibi tamirhaneye çekilip onarılamıyor.

Fabrika arabayı alıyor ve yenisini veriyor, tabii bedelini yeniden alarak.

Kısacası rektörün TOGG keyfi pek uzun sürmemiş.

KOMİK

Başta Erdoğan olmak üzere iktidar ve özellikle ekonomi kurmayları ekonomideki dar boğazın atlatılmakta olduğunu, yakın bir gelecekte enflasyonun düşme eğilimine gireceğini, bolluk ve refahın geleceğini söylüyorlar.

Oysa ekonomik göstergeler tam tersini söylüyor.

Üstelik kararları alan iktidarla bunu alanda uygulayacak olan oyuncular da bu konuda çok ters düşünüyor.

Ekonomi kararları alan kurmaylar işlerin iyiye gideceğini söylerken piyasada olanlar bunun tam tersinin yaşanacağını ileri sürüyor.

Bunun son örneğini Merkez Bankası’nın yaptığı tahmin anketinde gördük.

Piyasaları yönetenlerin tahmini iktidarı aksine döviz fiyatlarının da enflasyonun da yukarı seyir içinde olacağını gösteriyor.

Buna göre yıl sonu enflasyonu yüzde 50’lerde olacak, dolar da 40 lirayı aşacak.

İktidar ve yandaş medya bir taraftan pembe tablo çizmeye çalışırken diğer taraftan da bu anketin yorumlanmasının yaratacağı etkiyi önlemek için kolları sıvadı.

Dünkü yandaş medyada “yine yalana sarıldılar” haberi vardı bu konuda.

Neymiş, piyasa tahminleri aslında yıl sonunu gösteriyormuş ama muhalefet medyası bunun sanki hemen gerçekleşeceğini yaymaya çalışıyormuş.

Bu panik havası içinde aslında kendilerini de ele veriyorlar.

Çünkü bir taraftan “ekonominin iyi yolda” olduğunu söylerken öte taraftan doların da enflasyonun da artacağını kabullenmiş durumdalar.

Sadece bu tahminler mart ayı için değilmiş de, yıl sonu içinmiş.

Velev ki tahminler yıl sonu için.

Demek bu süre içinde ekonomi iyi gitmeyecek.

Aklımızla oynuyorlar yani yine.

QOSHE - Bahçeli düğmeye bastı, Erdoğan’a 4’üncü kez adaylık yolu açılacak - Can Ataklı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bahçeli düğmeye bastı, Erdoğan’a 4’üncü kez adaylık yolu açılacak

128 14
18.03.2024

ANALİZ

AKP Genel Başkanı Erdoğan kısa bir süre önce yaptığı “duygusal” bir konuşmada “Bu benim son seçimim, artık final zamanı geldi” demişti.

Erdoğan aslında “yasal olarak bir daha cumhurbaşkanı olamayacağını” vurgulamıştı bu konuşmasında.

Bu konuşmadan hemen sonra yaptığım sıcağı sıcağına değerlendirmede “Erdoğan böyle söylüyor ama eğer sağlığı elverir ya da öyle uygun görürse 2027’de meclisten bir erken seçim kararı çıkartarak yeniden aday olabilir ve hatta sanıyorum hedef de bu zaten” demiştim.

Flashhaber, Youtube ve Korkusuz’daki bu görüşlerimin yayınlanmasından sonra önce eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ konuşmuş ve “Durun bakalım, meclis erken seçim kararı alırsa Erdoğan bir kere daha aday olabilir” demişti.

Aynı şekilde parti sözcüsü Ömer Çelik de “bu olasılığın göz ardı edilemeyeceğini” belirtmişti.

Ardından bazı AKP’li yöneticiler de benzer şeyler söylediler.

O zaman asıl kararın bu olduğu zihnime iyice yerleşti.

Ancak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dün parti kongresinde yaptığı konuşma artık “düğmeye basıldığının” bir kanıtıdır.

Bahçeli konuşmasında aynen şunu söyledi;

“Buradan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum. Ayrılamazsın, Türk Milleti’ni yalnız bırakamazsın.”

İster Bekir Bozdağ ister Ömer Çelik ister diğer parti yetkilileri söylesin, bana göre hiçbirinin bir hükmü yok.

Ancak Devlet Bahçeli bu kadar önemli bir konuda net tavır alıyorsa artık çok belli ki 2027 geldiğinde meclis Erdoğan’ın talimatıyla bir erken seçim kararı alacaktır.

Anayasaya göre ikinci kez seçilen cumhurbaşkanı henüz görevinin tamamlamadan bir yıl önce bir erken seçim kararı alırsa, kendisine yeniden aday olma şansı tanınıyor.

Aslına bakarsanız, bu konudaki uyarıları daha cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin “güya” kabul edildiği anayasa referandumu öncesinden beri dile getiriyorum.

O tarihlerde “Erdoğan anayasaya öyle bir madde koydurdu ki, eğer iki defa seçilirse, üçüncüye de aday olabilecek” demiştim.

Peki bu planın işlemesi için neler gerekli.

BİRİNCİSİ: Erdoğan 14 gün sonra yapılacak yerel seçimde İstanbul’u kazanmak zorunda. Eğer İstanbul yine muhalefetin elinde kalırsa bu planın işlemesi çok zor olur.

İKİNCİSİ: Erdoğan İstanbul’u kazandığı gibi oy oranını da artırmak zorunda. Son genel seçimde AKP’nin oyları neredeyse 2002’deki seviyeye düştü. Bu oran daha da aşağı inerse plan yine istendiği gibi yürümez.

ÜÇÜNCÜSÜ: Erdoğan’ın İstanbul’u kazanması ve oy oranını artırması da yetmez. Bu yerel seçimde AKP ve başta MHP olmak üzere koalisyon ortaklarının toplam oyu yüzde 50’in üzerine çıkmalı. Bu seçimde muhalefetin toplam oyu yüzde 50’nin üzerinde........

© Sözcü


Get it on Google Play