Baştan şunu belirtmeliyim:

Siyasette bir yere aday gösterilmediğinde ya da görev verilmediğinde kıyameti koparan, “ben yoksam parti bitmiştir” havasında açıklamalar yapan, hatta partisinden istifa eden, hatta başka bir partiye geçip o partinin adayı olan siyasetçilerden hiç hazzetmem.

★★★

Sağcı ve muhafazakâr partilerde bunun örneklerine pek rastlamıyoruz. Herkes Genel Merkez’in, ilgili yöneticilerin kararlarına tam biat ediyor. Kol kırılıyor yen içinde kalıyor.

Homurdansalar da bağırmak, kıyameti koparmak yerine kızılcık şerbeti içip kan kusuyorlar ve kamuoyuna yansıtmıyorlar.

Güncel bir örnek vereyim:

Kars’ta AK Parti ve MHP anlaşmış belediye MHP’ye bırakılmış.

Ortalık sessiz ama bütün AK Parti Kars teşkilatı bu meseleyi konuşuyor ve isyanda.

En yetkilileri, en kıdemlileri “Bizim seçmenlerimizin yarısı Kürtler ve Kürt seçmenimiz MHP adayına oy vermez” diyerek dolaşıyor.

Ancak hiçbiri kamuoyunun huzurunda bu görüşlerini dile getiremiyor. Hepsi sus pus!

★★★

Sağcı ve muhafazakâr partilerde durum böyleyken, CHP’de tam tersine işliyor. Genel Merkez’in yöneticilerin kararlarına isyan adeta bir ata sporuna dönmüş.

Başka bir lider döneminde aynı yere iki defa üç defa aday yapılırken başkalarının hakkının yenildiğini aklına dahi getiremeyenler, lider değiştiğinde aday yapılmadıklarında veryansın ediyorlar.

Tek tek isimlere girmeme gerek yok. Ancak hak etmedikleri halde Kemal Kılıçdaroğlu tarafından garanti yerlerde birkaç defa aday gösterilmiş bazı isimler Özgür Özel döneminde aday yapılmayınca neler yaptılar gördük.

★★★

Son olarak İzmir’de CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı, mevcut Başkan Tunç Soyer olmadı.

Soyer’in tepkisini merak ediyordum.

Yaptığı açıklamayı iki defa dikkatlice okudum ve kendisini biraz önce sözünü ettiğim kategoriye koymadım. Zira kendi entelektüel çizgisine yakışır, son derece seviyeli, vakur, son derece nezaketli bir açıklama yapmış.

Oysa büyük bir haksızlığa uğramış. Başından bu yana akıllarında yol arkadaşları Cemil Tugay olduğu halde aday adayları arasında yarış varmış gibi gösterilerek süreç kötü yönetilmiş. Mevcut Belediye Başkanı, aday adaylarıyla anlamsız bir yarışa sokulmuş, onların hedefi haline getirilmiş, hakkında her türlü “kötü yönetim” söylentileri devreye alınmış.

★★★

İzmir’de Soyer’le ilgili memnuniyetin düşük olduğu söyleniyor. Anketleri şeffaf olmadığı için bu iddianın gerçekliği konusunda bir veri göremedik.

Haklı da olabilirler. Bana da İzmir’de yaşayan bazı arkadaşlarım ve izleyicilerim/okuyucularım, “Tunç Soyer’i tekrar aday yaparlarsa oy vermem” tarzı mesajlar gönderiyordu.

Ancak kıstas bize gelen mesajlar olsa, İzmir’de yaşayan arkadaşlarımdan, okuyucu ve izleyicilerimden Tunç Soyer’le ilgili bir adet memnuniyetsizlik mesajı geliyorsa, Karşıyaka ile ilgili en az 10-15 memnuniyetsizlik mesajı geldiğini de hesaba katmak gerekirdi.

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki İzmir’de hakkında en çok şikayet mesajı gelen belediyelerin başında Karşıyaka vardı.

Ne yalan söyleyeyim, yeni yönetimin Soyer’i aday göstermesini beklemiyordum ve kararlarını normal karşıladım. Böyle bir hakları vardı.

Ancak yerine “daha başarılı biri” aday yapılır diye düşündüğümden, açıklanan isim benim için şok edici oldu.

Zira Cemil Tugay ismini ilk duyduğumda “Karşıyaka’da bu kadar memnuniyetsizlik varken sırf kurultayda destek veren yol arkadaşları diye aday göstermezler” diye düşünmüştüm.

★★★

Şöyle özetleyeyim: İzmir’de Soyer aday yapılmadı ama yerine aday gösterilen isim Soyer’den daha başarılı biri değil. Bu da kararın “kurultay hesaplaşması” ve “garanti belediyeye tanıdık aday” yaklaşımıyla alındığını gösteriyor.

Neyse ki AK Parti Hamza Dağ’la gösterebileceği en kötü adayı seçti.

Yoksa bu kararla CHP İzmir’i kaybedebilirdi!

QOSHE - “Daha mı başarılı?” - Deniz Zeyrek
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Daha mı başarılı?”

482 34
31.01.2024

Baştan şunu belirtmeliyim:

Siyasette bir yere aday gösterilmediğinde ya da görev verilmediğinde kıyameti koparan, “ben yoksam parti bitmiştir” havasında açıklamalar yapan, hatta partisinden istifa eden, hatta başka bir partiye geçip o partinin adayı olan siyasetçilerden hiç hazzetmem.

★★★

Sağcı ve muhafazakâr partilerde bunun örneklerine pek rastlamıyoruz. Herkes Genel Merkez’in, ilgili yöneticilerin kararlarına tam biat ediyor. Kol kırılıyor yen içinde kalıyor.

Homurdansalar da bağırmak, kıyameti koparmak yerine kızılcık şerbeti içip kan kusuyorlar ve kamuoyuna yansıtmıyorlar.

Güncel bir örnek vereyim:

Kars’ta AK Parti ve MHP anlaşmış belediye MHP’ye bırakılmış.

Ortalık sessiz ama bütün AK Parti Kars teşkilatı bu meseleyi konuşuyor ve isyanda.

En yetkilileri, en kıdemlileri “Bizim seçmenlerimizin yarısı Kürtler ve Kürt seçmenimiz MHP adayına oy vermez” diyerek dolaşıyor.

Ancak hiçbiri kamuoyunun huzurunda bu görüşlerini dile getiremiyor. Hepsi sus pus!

★★★

Sağcı ve muhafazakâr partilerde durum böyleyken, CHP’de tam tersine işliyor. Genel Merkez’in yöneticilerin kararlarına isyan adeta bir ata sporuna dönmüş.

Başka bir lider döneminde aynı yere iki defa üç defa aday yapılırken başkalarının hakkının yenildiğini aklına dahi getiremeyenler, lider........

© Sözcü


Get it on Google Play