- Neden çaldın ekmeği Samet?
- Kardeşlerim aç. Ben sorumluyum onlardan.
- Ailen yok mu Samet?
- Annem yok, sadece babam vardı. Ama artık o da yok.
- Baban nerede Samet?
- Babam kutuda…

Hikâye, sürgün yemiş Komiser Suat Zamir’in, her şeyden elini eteğini çekmeye karar verdiği sırada Çocuk Büro’da Samet ile karşılaşmasıyla başlıyor.

Suat’ın kaybedecek bir şeyi kalmamış, aile desen toprak olmuş, aşk desen başına gelmemiş, dostluk neşen nadiren, iş desen çöp gibi kenara atılmıştı. Ne uyku, ne teselli ne de şefkat var. Sadece ara sıra içinden çığlık gibi yükselen bir vicdan. Onu da susturursa öleceğine inanıyordu. Maaşlı bir zombiye dönüşeceğine…

Samet işte o vicdanı harekete geçirdi.

Elçin Poyrazlar, karakteri Suat Zamir’i Ecel Çiçekleri ve Kayıp Yüz’ün ardından tehlikeli sulara atıyor. Komiser Suat Zamir, elinde bir ‘çıplak kalple’ bu kez memleketin kanayan yarası tarikatların içine dalıyor.
Önce Fatih’te bulduğu ilk dini giyim dükkânına fişek gibi dalıyor, adamı süzüp, üstündekilerin aynısından istiyor. Ana akım medyada tarikatları anlatan diziler ‘ceza üstüne ceza’ alırken, yazar Poyrazlar yine sürükleyici bir polisiye ve iyi gazetecinin kaleminden politik bir metinle karşımıza çıkıyor.

Aşırı zengin Cüneyt Canipoğlu –ki nasıl zenginleştiği mühim- ve kadınlığın günah olduğu dünyada kız çocuğu olduğu anlaşılan Samet’in hikâyesi ‘kutuya konulmuş’ kalplerde birleşiyor. Siyasetin kontrolündeki emniyetin iki bürosu da öyle…

Polislerin “Halledemezsin, devlet olmuş bunlar” isyanı kulaklarımızda çınlıyor. Küçücük, sahipsiz çocukların beyinlerinin nasıl yıkandığını sadece romancı değil, sanki içine girmiş gibi gazeteci refleksiyle anlatıyor yazar.

Devletle iç içe geçmiş, zengin iş insanlarından beslenen, siyasetçinin oy tahvil ettiği ve bunun karşılığında ne isterse verdiği tarikatlar gerçeği yüzümüze tokat gibi çarpıyor. Değiştirme azmini, umudunu ise tüm yıldırmalarına rağmen gerçeklerin peşinden gitmekten vazgeçmeyen kadın komiser Suat Zamir sağlıyor. İnatçı, idealist, isyankâr haliyle bizi yine kendine hayran bırakıyor.
Türkiye’ye gereken kişi/kişiler için Elçin Poyrazlar romanında yol göstermiş. Gerisi okumayı doğru yapmaya kalıyor. Bu Pazar tavsiyemdir, Çıplak Kalp’i mutlaka okuyun.

GİDİN

Geçtiğimiz hafta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Sözcü Televizyonu’nun konuğuydu. Yayın yeri olarak Zeytinburnu’ndaki Feshane seçildi.

Kapıdan adımımı atar atmaz, mekanla geç tanıştığım için hayıflandım. İmamoğlu, yakında Tate Modern’in buraya bir sergisiyle geleceğini söyledi. Birçok etkinliğin düzenlendiği Feshane’de, inanılmaz bir kütüphane ile karşılaştım. Beni en çok mutlu eden de sabahtan akşama gençlerin bu kütüphanede çalıştığını öğrenmek oldu. Gitmediyseniz tavsiye ederim, mutlu eden bir mekân ile karşılaşacaksınız. Ulaşım da gayet kolay.

QOSHE - Tarikatlara sızan komiser: Suat Zamir - İpek Özbey
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Tarikatlara sızan komiser: Suat Zamir

195 16
07.01.2024

- Neden çaldın ekmeği Samet?
- Kardeşlerim aç. Ben sorumluyum onlardan.
- Ailen yok mu Samet?
- Annem yok, sadece babam vardı. Ama artık o da yok.
- Baban nerede Samet?
- Babam kutuda…

Hikâye, sürgün yemiş Komiser Suat Zamir’in, her şeyden elini eteğini çekmeye karar verdiği sırada Çocuk Büro’da Samet ile karşılaşmasıyla başlıyor.

Suat’ın kaybedecek bir şeyi kalmamış, aile desen toprak olmuş, aşk desen başına gelmemiş, dostluk neşen nadiren, iş desen çöp gibi kenara atılmıştı. Ne uyku, ne teselli ne de şefkat var. Sadece ara sıra içinden çığlık gibi yükselen bir vicdan. Onu da susturursa öleceğine inanıyordu. Maaşlı bir zombiye dönüşeceğine…

Samet işte o vicdanı harekete geçirdi.

Elçin Poyrazlar, karakteri Suat Zamir’i Ecel Çiçekleri ve Kayıp Yüz’ün ardından tehlikeli sulara atıyor. Komiser Suat Zamir, elinde bir ‘çıplak kalple’ bu kez memleketin kanayan yarası tarikatların içine dalıyor.
Önce Fatih’te........

© Sözcü


Get it on Google Play