İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, dün Saraçhane’deki belediye binasında mazbata töreni düzenledi.

Tören bitiminde başkanlık makamında görüştüğüm İmamoğlu, seçildikten sonraki ilk söyleşisini SÖZCÜ’ye verdi.

İBB Başkanı, değişimin CHP’ye başarı getirdiğini vurgulayarak, “Değişmeyen her parti bu seçimde eridi, kaybetti. Değişen parti de ciddi bir başarı elde etti. CHP’nin değişim süreci bu başarının önemli bir paydasıdır” diyor.

İmamoğlu, “Kazanan bütün belediye başkanlarında değişim rüzgarının ciddi etkisi var. Aksi takdirde hiçbir aday ‘Bu seçimi alırdım’ demez” diye vurguluyor.

İmamoğlu, AK Parti’nin vatandaştan koptuğu için kaybettiğini ifade ediyor.

Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin “Şu an bulunduğum yerdeyim. Çok işimiz var. Tümden oraya odaklıyım” diye yanıt veriyor.

■ Sizce CHP mi kazandı, AK Parti mi kaybetti?

Ben 14 Mayıs’taki genel seçimden önce “Seçimde ancak biz kaybederiz, iktidar kazanamaz” demiştim. Ve kaybettik. Bu seçime de ancak biz kazanırız ve biz kaybederiz modunda bakıyordum. Tabii ki ekonomik kriz etkili oldu. Ama kesinlikle seçimi CHP kazanmıştır.

Daha yukarıya çıktığım zaman, seçimi millet kazandı. Halkın inanılmaz bir karar mekanizması işledi. Sosyolojik olarak tariflenmeli. Tek duyguyla, tek mantıkla, tek mekanizmayla değil, çok farklı mekanizmaları birleştirerek, üstün bir karar alma sistemi işletti halk. Bunu oy çeşitliğinde, oy kaymalarında görebiliyoruz. O bakımdan seçimi CHP kazanmıştır. AK Parti kaybetmiştir. İncelenmesi gereken bir seviyede “Halk kazandı” diyeceğimiz seçimdir.

■ On ay önce cumhurbaşkanlığını size vermeyen halk neden CHP’yi birinci yaptı? CHP ne yaparak bunu elde etti?

O seçimde çok eksikler, hatalar var. Daha önce söyledim ama detaylarını tek başına konuşmam doğru değil. Bunun iç mekanizmamızda tartışılması gereken sayfaları var. Belki artık mümkün olmayan, muhalefetin kendi içinde konuşması gereken sayfaları vardı. Ama yapılmadı, istenmedi o dönemde.

■ Bu zafer on ay önce elde edilebilir miydi?

Tabii ki elde edilirdi. Onun için diyorum, seçimi o dönem biz kaybettik. Çok hatalar vardı. Bugün çok az hata var. Bir elin parmaklarını geçmeyecek derecede az hatayla süreç yönetildi.

Aslında işin ışığı tek: Bilimden, veriden faydalanıldı.

Meseleyi aday tercih üzerinden okumuyorum. Sistem, yol yürüyüş biçimi açısından okuyorum. Her zaman en iyi adayın daha iyisi vardır. Fakat o kadar az hata yapıldı ki... Aradaki fark o.

■ Başlattığınız değişim bu sonucu getirdi diyebilir miyiz?

Kesinlikle büyük bir paydasıdır. Ve farkındaysanız, değişebilen tek parti biz olduk. Ve buraya ulaştık. Çok büyük etkisi var. Değişmeyen her parti bu seçimde eridi, kaybetti. Değişen parti ciddi başarı elde etti. CHP’nin değişim süreci ve mücadelesi, başarının önemli bir paydasıdır.

■ CHP kurultayı öncesi, değişim olmadığı takdirde partinin başarılı olamayacağını vurgulamıştınız. Bu bir öngörü müydü?

Öngörü değil, tespitti. Kişilerden ari konuşuyorum. Sakın, sözlerimden şu anlaşılmasın, ki Genel Başkanımız Özgür Özel de kabul etmez, sanki değişimi bitirdik, her şey oldu, bitti. Değil... Aslında değişim sürecinin başlamasının bugün etkisini yaşadık. Önümüzde çok yol var. Partimizin alması gereken yol; yenilenmesi gereken birçok husus var. O dönem yayınlanan değişimle ilgili belgede bunların birçoğu var. Henüz bunlar hayata geçmedi. Bunlarla birlikte daha da iyi bir seviyeye geleceğini biliyorum. Bir adım atıldı, o adım samimi bir adımdı, değişim adımıydı.

Bugün kazanan bütün belediye başkanlarında değişim rüzgarının, yenilenme başlangıcının ciddi etkisi vardır. Aksi takdirde hiçbir aday “Bu seçimi alırdım” demez.

■ AK Parti niye kaybetti sizce?

AK Parti parti olma süreciyle ilgili ciddi bir sorun yaşıyor. AK Parti, bir parti mi? Kurulları veya heyetleri çalışıyor mu? Yoksa sadece Cumhurbaşkanı’nın makamı altında bir yapı mı? Bunu niye söylüyorum? Vatandaş olarak şikayetçiyim. Büyükşehir Belediye Başkanı olarak şikayetçiyim.

İki parti konuşur. Konuşmama refleksi yeni değil AK Parti’de. Çok zamandır var ama 5-10 yıllık periyotta çok daha ileriye evrildi. Artık ülkenin valisi de seninle konuşamıyor, bürokratı da bakanı da.

İstanbul’un olimpiyatını 20 yıldır tanıdığım spor bakanıyla görüşemiyorum. Niye görüşmüyor benimle? Kendisinin görüşmeme refleksi olduğunu düşünmüyorum. İmamoğlu’ndan uzaklaşan, İmamoğlu ile arasına bariyer ören mekanizmanın vatandaşla arasındaki bariyeri düşünsenize.

Bu yapı vatandaştan koptu.

Kopmasa 18 aydır niye Beylikdüzü metrosunun belgesi imzalanmasın? Ya bir kalem ya, başka bir şey değil. Kefil olmuyorsun, bir şey olmuyorsun. Bu yapılır mı?

Bu kadar kopukluk ve bunun gibi davranışlar elbette etkilemiştir AK Parti’nin başarısını. Bundan fazlasını kendileri ele alsın. Ben sadece yaşadıklarımdan söyleyeyim.

■ Murat Kurum nasıl bir rakipti?

İyi bir rakipti. Bu kadar.

İyi Parti’de nihayet birisi 31 Mart’ın siyasi sorumluluğunu aldı ve istifa etti.

Akşener’den değil...

İstanbul adayı Buğra Kavuncu’dan söz ediyorum.

Aslında Akşener, seçim akşamı istifa etmeyi düşünüyordu. O gece ekibine ertesi gün “İstifa ediyorum” diyeceğini açıklamıştı. Ancak varlığını Akşener’e borçlu olanlar liderlerini istifadan vazgeçirdi.

Fakat sular durulmuş değil.

İstifa beklentisi git gide artıyor.

Akşener, önceki gün partinin ağır toplarıyla görüşerek, fikirlerini sordu. Koray Aydın ve Cihan Paçacı’nın “İstifa etmelisiniz” dediği, Oktay Vural ve Müsavat Dervişoğlu’nun Akşener’in kalmasını istediği belirtiliyor.

İKI ÇIZGI KAVGASI

İyi Parti’de şu iki çizgi rekabet halinde:

“Akşener eşittir İyi Parti” diyenler.

“İyi Parti, Akşener’den büyüktür” düşüncesini savunanlar.

Akşener’in Kılıçdaroğlu gibi, “Ben ‘Adayım’ demem” taktiği izleyeceği ve eğer istifa talebini bastırmayı başarabilirse yeniden aday olacağı anlaşılıyor. Ancak işi sandığı kadar kolay değil.

Bugünden Koray Aydın, Bilge Yılmaz, Buğra Kavuncu, Tolga Akalın, Uğur Poyraz ve Kürşad Zorlu’nun adları adaylar arasında anılıyor.

‘GÜVEN KAYBI VAR’

İyi Parti’nin önde gelen bir yetkilisi, Akşener’in istifa etmesi gerektiğini savunuyor. “Aday olmayacağım demezse tepki görür” diyor.

“Neden?” diye sordum.

“Meral Hanım’la ilgili vatandaşta güven kaybı var” diye yanıt veriyor.

“Ne açıdan?”

Şöyle karşılık veriyor:

“Meral Hanım’ın son bir ay sadece CHP’ye yüklenmiş olmasından... Ortak aday göstermeyebilirsin ama bu kadar sıkıntılı ifadeler kullanması millette birtakım istifamlar doğurdu. (Acaba dedirtti) Özellikle Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu, Özgür Özel konusunda anlamsız ve şedit bir dile ihtiyaç yoktu. Ayrı girebiliriz, gayet normal. Güzel de izah edebilirdik. Millet makul karşılayabilirdi. Ama düşmanlaştırmadan... Bizim seçmenimiz AK Parti karşıtı. Erdoğan karşıtlığı seçmenimizde CHP’den daha fazla. AK Parti karşıtlığını terk edip CHP karşıtlığına çevirmeye gerek yoktu. Yeniden Refah Partisi devamlı AK Parti seçmenini, Murat Kurum’u, Turgut Altınok’u dövseydi, onun da akıbeti aynı olurdu.”

İNTİKAM MI, EKSEN DEĞİŞİKLIĞI Mİ?

İyi Partili yetkiliye “Akşener, neden döndü? Şahsi bir öke mi?” diye sordum.

Diyor ki:

“Bir intikam duygusu gibi hissediyorum. Diğer taraftan, eksen değişikliğine kendince karar vermiş olabilir ama bu partinin çaycısı bile gitmez oraya. Bu laf Akşener’in lafıdır.”

Akşener’in istifa etmeyeceğini ve aday olacağını düşünüyor.

Etmezse ne olur?

“Yine seçilebilir. Ama seçilmesi birşey ifade etmiyor ki” diyor.

Akşener’in devam etmesi İyi Parti açısından ne sonuç verir?

Şöyle devam ediyor:

“2028 için yeni bir hikaye yazmamız lazım. Bunu becerebilirsek, olur. Ama becerebilecek gücü görmüyorum.”

■ Dünya basını sizi “2028 yılında Erdoğan’ın karşısına çıkacak doğal cumhurbaşkanı adayı” olarak niteliyor. Siz kendinizi nerede konumlandırıyorsunuz?

2019’da yoğurda üflemeyi öğrendim. “Allah bilir” sözünün bile, ki en çok kullandığım söz, cezasını çektim. Şu anda bulunduğum yerdeyim. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 39 ilçesi, hatta Türkiye’deki yeni seçilmiş bütün CHP’li belediyelere katkı sunmakta, destek olmakta mecburiyet hisseden, inanılmaz işi olan biriyim. Hiçbir belediyemizin başarısız olmasına tahammülümüz olamaz. Çok işimiz var. Tümden oraya odaklıyım şu anda.

■ Beykoz mitinginizde bana “İstanbul’da 14’te 14 yapacağız” demiştiniz. “Biraz zor” diye düşünmüştüm. 14’te 12 oldu. Ayrıca Kilis, Adıyaman, Kastamonu ve Kırıkkale’yi aldınız. Bu kadarını bekliyor muydunuz?

Açık söyleyeyim, arkadaşlarımla veri ve anketleri konuşuyorduk ve ben 14 artı 14’te iddialıydım. Bir, o ilçeleri hissediyordum. İki, adaylarımıza güvenim vardı. Vatandaş acayip pozitifti. Benim 15 yıllık siyaset tarihimde 15. seçimdi. Kendi namıma yürüttüğüm dördüncü seçimdi. Vatandaşın pozitif ruhundan hissetmiştim ama Anadolu’ya gitmedim. Her zaman biliyoruz ki İstanbul’da yaşanan rüzgarın başka yerlere bambaşka etkileri oluyor. Benzer şeyler yaşanmıştır diye düşünüyorum. Bunu ne zamandır yaşıyorum? Üç aydır yaşıyorum.

■ Mazbata töreninde “Bu seçim Türkiye siyasi tarihinin en önemli kırılmalarından birisidir. Artık dünyada demokrasinin kalbi Türkiye’de atıyor” dediniz. Avrupa ırkçılığa kayarken, Türkiye sosyal demokratlara şans verdi. Bu kırılma neden oldu? Nasıl tanımlıyorsunuz?

Bir kere demografik yapısına bakmamız lazım Avrupa ve Türkiye’nin ya da İstanbul ve Berlin’in.

Alman ya da İngiliz nüfusuna baktığınızda yaş ortalaması çok daha farklı seviyede. Konformist bir yapı var. Sosyal demokrasinin ve demokrasi talebinin daha yoğun hissedilmesi için o zorluğu yaşamak ve değerini bilmek gerekiyor. Bence Türk halkı bunun değerini anladı. Özgürlüğün değerini anladı.

Belki bunu bize hissettiren, başka bir yönetimle karşı karşıya kalmamızdır. Özellikle son cumhurbaşkanlığı rejimiyle beraber...

Avrupa’da konformist yapı, kişi başı gelirin belli seviyede olması nedeniyle, otoriter yaklaşımların halk tarafından bizim kadar hissedilmediğini düşünüyorum. Bizde daha derin, daha acı hissediliyor.

Adaletle, hukukla, özgürlüklerle, liyakatsiz tavırlarla, işe alımdan tutun sınavlara kadar hukuksuzluklarla ilgili, yaşanan birçok şey bizi çok derin etkilediği için demokrasi ve adalet talebi daha yüksek seviyedeydi. Biz de bunu halkımıza çok samimi anlattık. Anlatıyoruz, anlatmaya devam edeceğiz. Böyle bir kıvılcımın İstanbul’dan başlaması doğal.

■ İstanbul’da ilk işiniz ne olacak?

Çok işimiz var. İlk işimiz diye bir şey yok. Çünkü beş yıldır görev yapıyorum. Üç gün önce 40 küsur maddelik toplantı yaptık. 70’in üzerinde açılış ve temel atmamız var haziranın sonuna kadar. Yoğun bir takvimimiz var.

■ Seçimde önce “Taksimetreleri kurun, geliyor Murat Kurum” diyen İstanbul Taksiciler Odası Başkanı Eyüp Aksu, “Biz kimseyi desteklemedik, siyasete girmedik” dedi. Duydunuz mu?

(Gülüyor) Ben ne yazık ki dediklerini epeydir duymuyorum. Birkaç senedir duymuyorum. Bunu da duymamam normal.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimden sonraki ilk Merkez Yürütme Kurulu toplantısında, iddiaya göre, “Ben dahil hiç kimse sorumluluktan kaçamaz” dedi.

İstifa etmenin bile mümkün olmadığı AK Parti’de Erdoğan’dan hesap soracak bir tabanın ya da teşkilatın varlığından söz etmek, meleklerin cinsiyetini tartışmakla bir... Bir ‘Tayyibiye Cemaati’ne dönüşmüş AK Parti’de, sadece Erdoğan kelle alabilir. Ve zaten onun da eli kulağında.

Duyduğum o ki...

31 Mart’ın sorumlusu olarak gösterilen Siyasi ve Hukuki İşler Başkanı Hayati Yazıcı, Seçim İşleri Başkanı Ali İhsan Yavuz, Yerel Yönetimler Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Teşkilat Başkanı Erkan Kandemir ve Genel Sekreter Fatih Şahin’in kellesi gidebilir.

Gençlik kollarından yetişen Kandemir, Şahin ve İzmir adayı Hamza Dağ, geçen yılki kurultayda AK Parti’nin yönetimini biçimlendirmişti.

Üç bakanın da kellesi gidecekler arasında adı anılıyor.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç teşkilata hakim olamadığı ve pasif olduğu; Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu beklenen performansı gösteremediği; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar da politika üretemediği için Erdoğan tarafından başarısız bulunuyor. Bu üç bakan hükümetin birinci yılında değiştirilebilir.

QOSHE - ‘Değişmeyen kaybetti, değişen başardı‘ - İsmail Saymaz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

‘Değişmeyen kaybetti, değişen başardı‘

500 16
05.04.2024

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, dün Saraçhane’deki belediye binasında mazbata töreni düzenledi.

Tören bitiminde başkanlık makamında görüştüğüm İmamoğlu, seçildikten sonraki ilk söyleşisini SÖZCÜ’ye verdi.

İBB Başkanı, değişimin CHP’ye başarı getirdiğini vurgulayarak, “Değişmeyen her parti bu seçimde eridi, kaybetti. Değişen parti de ciddi bir başarı elde etti. CHP’nin değişim süreci bu başarının önemli bir paydasıdır” diyor.

İmamoğlu, “Kazanan bütün belediye başkanlarında değişim rüzgarının ciddi etkisi var. Aksi takdirde hiçbir aday ‘Bu seçimi alırdım’ demez” diye vurguluyor.

İmamoğlu, AK Parti’nin vatandaştan koptuğu için kaybettiğini ifade ediyor.

Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin “Şu an bulunduğum yerdeyim. Çok işimiz var. Tümden oraya odaklıyım” diye yanıt veriyor.

■ Sizce CHP mi kazandı, AK Parti mi kaybetti?

Ben 14 Mayıs’taki genel seçimden önce “Seçimde ancak biz kaybederiz, iktidar kazanamaz” demiştim. Ve kaybettik. Bu seçime de ancak biz kazanırız ve biz kaybederiz modunda bakıyordum. Tabii ki ekonomik kriz etkili oldu. Ama kesinlikle seçimi CHP kazanmıştır.

Daha yukarıya çıktığım zaman, seçimi millet kazandı. Halkın inanılmaz bir karar mekanizması işledi. Sosyolojik olarak tariflenmeli. Tek duyguyla, tek mantıkla, tek mekanizmayla değil, çok farklı mekanizmaları birleştirerek, üstün bir karar alma sistemi işletti halk. Bunu oy çeşitliğinde, oy kaymalarında görebiliyoruz. O bakımdan seçimi CHP kazanmıştır. AK Parti kaybetmiştir. İncelenmesi gereken bir seviyede “Halk kazandı” diyeceğimiz seçimdir.

■ On ay önce cumhurbaşkanlığını size vermeyen halk neden CHP’yi birinci yaptı? CHP ne yaparak bunu elde etti?

O seçimde çok eksikler, hatalar var. Daha önce söyledim ama detaylarını tek başına konuşmam doğru değil. Bunun iç mekanizmamızda tartışılması gereken sayfaları var. Belki artık mümkün olmayan, muhalefetin kendi içinde konuşması gereken sayfaları vardı. Ama yapılmadı, istenmedi o dönemde.

■ Bu zafer on ay önce elde edilebilir miydi?

Tabii ki elde edilirdi. Onun için diyorum, seçimi o dönem biz kaybettik. Çok hatalar vardı. Bugün çok az hata var. Bir elin parmaklarını geçmeyecek derecede az hatayla süreç yönetildi.

Aslında işin ışığı tek: Bilimden, veriden faydalanıldı.

Meseleyi aday tercih üzerinden okumuyorum. Sistem, yol yürüyüş biçimi açısından okuyorum. Her zaman en iyi adayın daha iyisi vardır. Fakat o kadar az hata yapıldı ki... Aradaki fark o.

■ Başlattığınız değişim bu sonucu getirdi diyebilir miyiz?

Kesinlikle büyük bir paydasıdır. Ve farkındaysanız, değişebilen tek parti biz olduk. Ve buraya ulaştık. Çok büyük etkisi var. Değişmeyen her parti bu seçimde eridi, kaybetti. Değişen parti ciddi başarı elde etti. CHP’nin değişim süreci ve mücadelesi, başarının önemli bir paydasıdır.

■ CHP kurultayı öncesi, değişim olmadığı takdirde partinin başarılı olamayacağını vurgulamıştınız. Bu bir öngörü müydü?

Öngörü değil, tespitti. Kişilerden ari konuşuyorum. Sakın, sözlerimden şu anlaşılmasın, ki Genel Başkanımız Özgür Özel de kabul etmez, sanki değişimi bitirdik, her şey oldu, bitti. Değil... Aslında değişim sürecinin başlamasının bugün etkisini yaşadık. Önümüzde çok yol var. Partimizin alması gereken yol; yenilenmesi gereken birçok husus var. O dönem yayınlanan değişimle ilgili belgede bunların birçoğu var. Henüz bunlar hayata geçmedi. Bunlarla birlikte daha da iyi bir seviyeye geleceğini biliyorum. Bir adım atıldı, o adım samimi bir adımdı, değişim adımıydı.

Bugün kazanan bütün belediye başkanlarında değişim rüzgarının, yenilenme başlangıcının ciddi etkisi vardır. Aksi takdirde hiçbir aday “Bu seçimi alırdım” demez.

■ AK Parti niye kaybetti sizce?

AK Parti parti olma süreciyle ilgili ciddi bir sorun yaşıyor. AK Parti, bir parti mi? Kurulları veya heyetleri çalışıyor mu? Yoksa sadece Cumhurbaşkanı’nın makamı altında bir yapı mı? Bunu niye söylüyorum? Vatandaş olarak şikayetçiyim. Büyükşehir Belediye Başkanı olarak şikayetçiyim.

İki parti konuşur. Konuşmama refleksi yeni değil AK Parti’de. Çok........

© Sözcü


Get it on Google Play