Yine bir, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutluyoruz.

Kutluyoruz diyoruz ama aslında ortada işçiler adına çok da kutlanacak bir tablo mevcut değil.

Türkiye’de işçiler günden güne ağırlaşan ekonomik tablonun altında bunalmakta çalışanlar geçinememekte, boğaz tokluğuna bir yaşam sürmekte, çalışmayanlar, milyonlarca işsiz ise ekmek dahi bulamamakta, açlıkla mücadele etmekte.

Hem çalışma hayatında hem de işsizler ordusu tarafında sorunlar gittikçe ağırlaşma ve çözüm de zorlaşmakta.

İşsizlik, düşük ücret, emek hırsızlığı, sendikal baskılar, ev kiraları ve yaşam pahalılığı işçinin boynuna vurulan mengeneyi her gün biraz daha sıkmakta.

İşçiler de dişini sıkmakta.

İşte 1 Mayıs’lar en azından bu sıkılan dişlerin çözüldüğü, sorunların ve işçi sınıfının birliğinin haykırıldığı günler olmalı.

Herkesin bildiği gibi bugünü haykırmanın meydanı ise İstanbul Taksim meydanıdır.

Fakat işçilerin gür sesinden korkan iktidar bu meydanı bu yıl da işçilerden esirgedi.

Ne olursa olsun, işçi sınıfı seslerini haykıracak platformu mutlaka bulacaktır.

İstediğiniz kadar yasaklayın, işçi sınıfı 1 Mayıs’ları haykıracak ortamı mutlaka bulacaktır.

Bulmasa kendisi yaratacaktır.

Yaşasın işçi sınıfının birliği.

Yaşasın 1 Mayıs!..

Biraz da 1 Mayıs’ı kutlarken Türkiye’de işçi olmanın genel sıkıntılarından söz edelim ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut’un 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle yaptığı açıklamaya bir göz atalım.

1 Mayıs, onurlu ve insanca bir yaşam için mücadele edenlerin, alın terine saygının; işçi haklarının ve emeğin demokrasinin ayrılmaz bir parçası olduğuna inananların günüdür.

Ancak ülkemiz emekçiler tarafından bayram olarak kutlanması gereken 1 Mayıs’a maalesef vahim bir tabloyla girmektedir.

İş cinayetlerinde Avrupa’da birinci, dünyada ise üçüncü sırada yer alan ülkemizde geçtiğimiz yıl en az 1932 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir. 2023 yılında, her gün en az 5 iş cinayeti yaşanmıştır.

İş kazaları ve işçi cinayetleri “kader” ve “fıtrat” ile açıklanmakta, yüzü kızarması gerekenler bu can acıtıcı tabloyu büyük bir sorumsuzluk ve vurdumduymazlıkla geçiştirmeye çalışmaktadır.

AKP iktidarlarında çalışma hayatında güvencesizlik, hukuksuzluk ve örgütsüzlük sıradan hale gelmiştir. Türkiye'de 16 milyon 395 bin275 işçiden yalnızca 2 milyon 495 bin 423'ü sendikalıdır.

Emeğin ucuz, yaşamanın pahalı olduğu ülkemizde emekçiler, insani yaşam koşullarıyla bağdaşmayan asgari ücretle geçinmek zorunda bırakılmakta, yoksulluk ve gelir adaletsizliği her geçen gün derinleşmektedir.

Açlık sınırının 19 bin 980 TL, yoksulluk sınırının ise 58 bin 205 lira olduğu ülkemizde 17 bin TL olan asgari ücret günbegün erimekte, asgari ücrete ara zam yapmayı aklından dahi geçirmeyen iktidar emekçiye zulmetmektedir. Emekçiler perişan haldeyken emekliler de 10 bin TL sefalet ücretiyle ayın sonunu getirememektedir.

Emeğin en yüce değer olduğu gerçeğine inanmayan iktidar, meydanların sesinden ve emekçilerin örgütlü mücadelesinden korkmaktadır.

Bu yüzden Taksim, “Taksim Meydanı toplantı ve gösteri yürüyüşü için belirlenen yer ve güzergahlar arasında değil” bahanesiyle bir kez daha emekçiye kapatılmıştır.

Dayanışmanın simgesi Taksim’i emekçiye kapatan iktidar AYM kararlarını ihlal etmektedir.

İşçinin meydanı Taksim, işçiye haktır!

1 Mayıs ancak, emekçilerin hakları yasal düzenlemelerle güvence altına alındığında, işçiler insana yaraşır ücret alabildiğinde, emeklerinin sömürülmediğinde, iş cinayetleri olmadığında bayram olarak kutlanabilecektir.

İnsan haklarından, demokrasiden, emekten, alın terinden yana olan tüm vatandaşların 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutluyorum.”

QOSHE - Yaşasın 1 Mayıs - Mehmet Serbes
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yaşasın 1 Mayıs

26 0
30.04.2024

Yine bir, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutluyoruz.

Kutluyoruz diyoruz ama aslında ortada işçiler adına çok da kutlanacak bir tablo mevcut değil.

Türkiye’de işçiler günden güne ağırlaşan ekonomik tablonun altında bunalmakta çalışanlar geçinememekte, boğaz tokluğuna bir yaşam sürmekte, çalışmayanlar, milyonlarca işsiz ise ekmek dahi bulamamakta, açlıkla mücadele etmekte.

Hem çalışma hayatında hem de işsizler ordusu tarafında sorunlar gittikçe ağırlaşma ve çözüm de zorlaşmakta.

İşsizlik, düşük ücret, emek hırsızlığı, sendikal baskılar, ev kiraları ve yaşam pahalılığı işçinin boynuna vurulan mengeneyi her gün biraz daha sıkmakta.

İşçiler de dişini sıkmakta.

İşte 1 Mayıs’lar en azından bu sıkılan dişlerin çözüldüğü, sorunların ve işçi sınıfının birliğinin haykırıldığı günler olmalı.

Herkesin bildiği gibi bugünü haykırmanın meydanı ise İstanbul Taksim meydanıdır.

Fakat işçilerin gür sesinden korkan iktidar bu meydanı bu yıl da işçilerden esirgedi.

Ne olursa olsun, işçi sınıfı seslerini haykıracak platformu mutlaka bulacaktır.

İstediğiniz kadar yasaklayın, işçi sınıfı 1 Mayıs’ları haykıracak ortamı mutlaka bulacaktır.

Bulmasa kendisi yaratacaktır.

Yaşasın........

© Sözcü


Get it on Google Play