Erdoğan’dan Kurum’a talimat:

“Murat, malınıza sahip çık kardeşim yoksa bunlar bunu da (metroyu) sahiplenirler...”.

Yetmiş seneden fazla yaşadım...

Atatürk ve İnönü’nün cumhurbaşkanlıkları dönemi hariç...

Bütün cumhurbaşkanı ve başbakanları tanıdım...

Ama...

Bugüne kadar...

Milletin malını kendi malı gibi gösteren cumhurbaşkanı ve başbakan görmedim...

Demokratik hukuk devletlerinde ülke toprakları üzerinde:

Kamuya ait olan her türlü servet:

Milletindir...

Cumhurbaşkanı ya da bakanların veya iktidar milletvekillerinin o mamelekte sadece:

Yeni doğan bir bebek kadar hisseleri vardır...

Recep Bey eğer şaka yapmadıysa...

Çok ayıp etti...

Çünkü açılan metro, milletin gelirinden alınan vergilerle...

Ve...

Milletin tümü için inşa edildi...

Yani metro:

Milletin metrosu...

Murat Kurum kim oluyor ki milletin metrosunu...

Milletin İstanbul’unu (Halen) yöneten Belediye Başkanı “çalmasın” diye koruyacak...

Buna hakkı yok...

Haddi de değil...

NOT: İstanbul’da açılışı yapılan metronun parasını bakanlık ödemedi...

Belediye’nin ödeneğinden kesildi ama bakanlık nezaret etti...

Bu gerçek, Recep Bey’in ayıbının ne kadar büyük olduğunu daha iyi gösteriyor...

İktidara muhalif olmak...

Erdoğan’ı eleştirmek:

Herkesin hakkı...

Ancak...

Eleştiri ile felâket tellallığı aynı şey değil...

Ekonomi yönetiminin başarılı olmadığını cümle âlem biliyor...

Kredi derecelendirme kuruluşlarından birinin (Ki bu kurumlara T.C. Devleti de para ödüyor):

“Borç ödeme yeteneği kısmen daha iyileşti” diye bir rapor vermiş olması...

Ekonominin doğru ve iyi yönetildiğini göstermez...

Ancak...

Türkiye ekonomisinin krizde olduğunu söylemek (Henüz batan bir tek banka yok ama neden batmadığını yarın anlatacağım) de doğru değil...

Türkiye ekonomisi:

Plânsız programsız yönetildiği için zor günler geçiriyor...

Yani:
Milletçe yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik...

Çok daha önce alınması gereken tedbirler:

“Seçimler kaybedilir” endişesiyle alınmadığı için ekonominin tüm aktörleri (Üreten, tüketen ve finanse eden):

Sıkıntı çekiyor...

Önümüzde 11 gün kaldı...

Başı kokan balığın kuyruğunun da kokup kokmadığını 1 Nisan’dan sonra anlayacağız...

Lütfen demokratik sabrınızı...

Ve demokratik tahammülünüzü gösteriniz...

Alçaklığın...

Hainliğin...

İkiyüzlülüğün...

Puştluğun...

Kısacası, cümle kokuşmuşluğun...

At oynattığı bir dönemde...

Yaşamdan zevk alabilmek ancak:

Zayıfların bahtiyarlığıdır...

Esas olan sadece:

Yaşamak değil,

İnsana yakışır şekilde...

Ve...

Onurlu yaşamaktır...

Teslim olmadan...

Boyun eğmeden...

Sürünmeden...

El etek öpmeden:

Yaşamaktır...

Nazım Hikmet

30 yıldır yazıyor ve söylüyorum ki:

Ekonomide sol iktisadî görüşlerle sağ iktisadî görüşler mutlak surette harmanlanmalı...

İktisat hocamız Prof. Dr. Ekrem Özelmas’ın deyişiyle:

“Efradını cami, ağyarını mâni” yapmalı...

Yani...

Görüşlerin birbirlerine benzeyen yönleri bir arada toplanırken...

Benzemeyen tarafları ise ayrı tutulmalı...

KORKUSUZ’daki bu köşenin okurları ve YouTube kanalımı izleyen herkes biliyor ki...

Gerek siyasî gerekse iktisadî sağ ve solun radikalleriyle arama:

Belirgin bir mesafe koymuşumdur...

İnanırım ki...

Liberal ekonomi...

Ya da Türkçe deyimiyle, piyasa ekonomisi:

Devlet olmadan olmaz...

Başka?..

Plânlama olmadan da olmaz...

“Plânlama” dediğim anda neoliberallerin tüylerinin diken diken olduğunu biliyorum...

Ama...

İşte, bütün dünya gördü ki...

Neoliberallerin görüş ve uygulamaları ülkelerin sorunlarına çözüm olamadı...

Peki...

Neoliberaller başarısız oldular da...

Komünistler başardı mı?..

Onlar da başaramadı...

O halde ve bilhassa Türkiye gibi “gelişmemekte direnen ülkeler” mutlaka:

En az eşitsizliği hedef alan...

Plânlı ve sıkı devlet denetimli...

Kuvvetler Ayrılığı İlkesinden asla taviz vermeyen...

Yargı bağımsızlığı temin edilmiş...

AYM, Merkez Bankası, BDDK, EPDK, RK gibi kurumların tam özerk (Siyasetçiden arındırılmış) oldukları:

Demokratik hukuk devleti modeli oluşturulmalı...

Bunun için ise öncelikle:

Cumhurbaşkanının partisinden istifa etmesi...

Padişahlarda bile olmayan yetkilerinin iptal edilmesi...

Teknokratlardan oluşan özerk bir hükümet kurulması şarttır...

Teknokrat Hükümetin önceliği:

AYM ve Uluslararası Mahkeme kararlarının uygulanmasını sağlayarak ortamı sakinleştirdikten sonra:

Tüm kurum ve kuralların...

Demokratik hukuk devleti ilkelerinde uygulanmasını sağlamak olmalı...

Bu, kimilerinizce “ham bir hayal” olarak görülebilir...

Ama...

Gerçekleşmesi imkânsız bir rüya değil...

Gerçekleşme ihtimali olan bir hayal...

Ya bu dediklerim olmazsa...

Neler olacağını söylerim...

Söylerim ama:

Başım derde girer...

“Hiç kimse size doğruluğuna kuşkuyla bakacağınızı sandığı bir bilgiyi vermez...”.

Herb Cohen

Her yıl hazırlanan Dünya Mutluluk Raporu’nun bu yılki edisyonu yayınlandı...

Finlandiya bir kez daha dünyanın en mutlu ülkesi unvanını aldı...

Geçen yıl 106’ncı sırada yer alan Türkiye bu yıl:

98’inci sıraya yükseldi...

Demek ki Türkiye halkı...

“Mutsuz” halklar içinde:

“Mutlu” olanlardan...

Bildiğiniz gibi mutluluk süreç değil andır...

Araştırma yapıldığı gün:

“Yerel seçimleri iktidar partisinin kaybedeceğine ilişkin anket sonuçları yayınlanmış...”.

8 basamak birden yükselmiş olmanın sebebi:

Bu anket sonuçları olabilir mi?..

Cebrail, Tanrı’dan aldığı emri Azrail’e iletiyor:

“Git, falanca ülkedeki tefeci Filanca’yı al gel; yeter yaktığı canlar...”.

Azrail görevi yerine getirmek için yeryüzüne iniyor...

Ertesi gün de dönüyor...

Ama...

Yalnız...

Tefeci Filanca’yı almamış...

Cebrail merakla soruyor:

“Filanca nerede?..”.

Azrail cevap veriyor:

“Gittim, Tefeci Filanca’yı buldum... Baktım yatakta iki dilberle oynaşıyor... Yandaki sehpanın üzerinde de boş bir mavi hap kutusu...”.

Merak ediyor Cebrail:

“Eeee... Ne âlaka?..”.

Cebrail izah ediyor:

“Yani 100 yaşında adam, yanında iki dilber ve boşaltılmış bir mavi hap kutusu; ‘nasıl olsa kendi gelir’ diye düşünüp yalnız döndüm...”.

Neymiş efendim...

Ekonomi harikaymış ama...

Birileri onu yıkmaya çalışıyormuş...

Hiç gerek yok ekonomiyi birilerinin yıkmasına...

Nasıl olsa 1 Nisan’dan sonra o kendi kendini yıkacak...

Murat Kurum, “CHP seçimi aldığında emekli maaşı mı artacak” demişti.

Fakat bugün...

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatih Şahin, “Emeklilerle ilgili devam eden çalışmamız var” dedi.

Bu da gösteriyor ki...

CHP seçimi almasın diye 31 Mart’tan önce emekliye zam haberi verilebilir.

İsmail Saymaz

SÖZCÜ

Nesrin Nas

@Nesrinnas

UNİCEF’in depremden etkilenen çocuklar için gönderdiği battaniyeler AKP tarafından o çok ihtiyaç duyulan günlerde dağıtılmamış, bugün seçim propagandası amacıyla dağıtılıyor. Yaparsa AKP yapar diyorlar ya, bu kadar acımasızlık ve utanmazlık pes dedirtiyor insana.

QOSHE - Hakkı yok, haddi de değil... - Memduh Bayraktaroğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hakkı yok, haddi de değil...

106 3
21.03.2024

Erdoğan’dan Kurum’a talimat:

“Murat, malınıza sahip çık kardeşim yoksa bunlar bunu da (metroyu) sahiplenirler...”.

Yetmiş seneden fazla yaşadım...

Atatürk ve İnönü’nün cumhurbaşkanlıkları dönemi hariç...

Bütün cumhurbaşkanı ve başbakanları tanıdım...

Ama...

Bugüne kadar...

Milletin malını kendi malı gibi gösteren cumhurbaşkanı ve başbakan görmedim...

Demokratik hukuk devletlerinde ülke toprakları üzerinde:

Kamuya ait olan her türlü servet:

Milletindir...

Cumhurbaşkanı ya da bakanların veya iktidar milletvekillerinin o mamelekte sadece:

Yeni doğan bir bebek kadar hisseleri vardır...

Recep Bey eğer şaka yapmadıysa...

Çok ayıp etti...

Çünkü açılan metro, milletin gelirinden alınan vergilerle...

Ve...

Milletin tümü için inşa edildi...

Yani metro:

Milletin metrosu...

Murat Kurum kim oluyor ki milletin metrosunu...

Milletin İstanbul’unu (Halen) yöneten Belediye Başkanı “çalmasın” diye koruyacak...

Buna hakkı yok...

Haddi de değil...

NOT: İstanbul’da açılışı yapılan metronun parasını bakanlık ödemedi...

Belediye’nin ödeneğinden kesildi ama bakanlık nezaret etti...

Bu gerçek, Recep Bey’in ayıbının ne kadar büyük olduğunu daha iyi gösteriyor...

İktidara muhalif olmak...

Erdoğan’ı eleştirmek:

Herkesin hakkı...

Ancak...

Eleştiri ile felâket tellallığı aynı şey değil...

Ekonomi yönetiminin başarılı olmadığını cümle âlem biliyor...

Kredi derecelendirme kuruluşlarından birinin (Ki bu kurumlara T.C. Devleti de para ödüyor):

“Borç ödeme yeteneği kısmen daha iyileşti” diye bir rapor vermiş olması...

Ekonominin doğru ve iyi yönetildiğini göstermez...

Ancak...

Türkiye ekonomisinin krizde olduğunu söylemek (Henüz batan bir tek banka yok ama neden batmadığını yarın anlatacağım) de doğru değil...

Türkiye ekonomisi:

Plânsız programsız yönetildiği için zor günler geçiriyor...

Yani:
Milletçe yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik...

Çok daha önce alınması gereken tedbirler:

“Seçimler kaybedilir” endişesiyle alınmadığı için ekonominin tüm aktörleri (Üreten, tüketen ve finanse eden):

Sıkıntı çekiyor...

Önümüzde 11 gün kaldı...

Başı kokan balığın kuyruğunun da kokup kokmadığını 1 Nisan’dan sonra anlayacağız...

Lütfen demokratik sabrınızı...

Ve demokratik tahammülünüzü........

© Sözcü


Get it on Google Play