Süleyman Soylu, bakanlığı döneminde aralarında benim de bulunduğum çoğu kişiye hakaretler, küfürler etti. Sonra da çocuklar gibi sevinç içinde “ohhh…ohhh” dedi. Onun bu küfürlerine, hakaretlerine karşı sosyal medyayı kullanıp cevap verenler de çok oldu. Hatta bu yüzden sıkıntı yaşayan, S. Soylu tarafından haklarında suç duyurusunda bulunulan yüzlerce kişi var. Buna rağmen, ona söylenmesi gerekenler saygı sınırları içinde söylendi.

Soylu’ya nazik bir biçimde cevap veren, hakaret etmeyen insanlar da sırf dönemin bakanını eleştirdi diye yargılanıyor. Mahkemenin beraat kararı vermesi, istinafın sanık lehine karar vermesi yetmiyor. Avukatları, ilk derece mahkemenin ve istinafın verdiği kararlara rağmen dosyayı Yargıtay’a taşıyor.

“TERBİYESİZ SÖZLERİN”

S.K., 18 Haziran 2020 tarihinde, dönemin İçişleri Bakanı S. Soylu’nun sosyal medya hesabından “Namussuz” dediğini hatırlattı. S.K. dönemin İçişleri Bakanı S. Soylu’ya şunları yazdı:

“Adının önünde ‘bakan’ yazıyor diye insanlara ‘namussuz’ diyemezsin. Senin bu terbiyesizce yazılmış sözlerin yüzünden cesaret alan yüzlerce kendini bilmez de koro halinde ‘namussuz’ diyor. Yazıklar olsun alayınıza.”

S. Soylu’nun avukatı, S.K. hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu ve cezalandırılmasını istedi. Suçu da, “Adının önünde ‘Bakan’ yazıyor diye insanlara ‘Namussuz’ diyemezsin” yazmakmış! Savcı, bunu kamu görevlisine hakaret kabul etmiş ve iddianame hazırlamış. Mahkeme, bakanının şikayeti hakkında şu kararı verdi:

İKİ KEZ BERAATE RAĞMEN

“Her ne kadar sanık S.K. hakkında kamu görevlisine hakaret suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de, iddianame doğrultusunda sanığın katılana hitaben yazmış olduğu cümle içeriği göz önünde bulundurulduğunda ‘Senin bu terbiyesizce yazılan sözlerin…’ şeklinde devam eden cümlede geçen ‘terbiyesizce sözler’ ibaresi hakaret suçunu oluşturmayıp kaba söz olarak değerlendirilebilecek nitelikte olduğu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda ‘terbiyesiz’ kelimesinin hakaret suçunu oluşturmaya elverişli bir kelime olmayıp, kaba söz, kaba hitap tarzı olarak kabul edilmesi gerektiğinin anlaşıldığından, bu haliyle sanığın üzerine atılı hakaret suçunun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı kanaatine varılmış, CMK’nun 222/2-a maddesi gereğince sanığın BERAATİNE” karar verdi.

“Senin bu terbiyesizce yazılmış sözlerin” diyen sanığın beraatı üzerine, S. Soylu avukatının konuyu istinafa taşımasını istedi. Avukat bu kez dosyayı istinafa taşıdı. Bölge Adliye Mahkemesi de, davayı inceledi ve ret kararı verdi. Gerekçe, karara şöyle yazıldı:

“Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; S. Soylu’nun vekilinin istinaf iddiaları yerinde görülmediğinden, Ceza Muhakemesi Kanununun 280/1-a maddesinin ilk cümlesi uyarınca İstinaf başvurusunun esastan reddine.”

ONA KÜFRETMEK HAK MI?

S. Soylu, “Adının önünde ‘Bakan’ yazıyor diye insanlara ‘Namussuz’ diyemezsiniz.” yazdığı için hakkında suç duyurusunda bulunduğu vatandaşın peşini iki mahkeme kararına rağmen bırakmadı. Bu kez dosyanın Yargıtay’a gönderilmesi için avukatına talimat verdi. Yargıtay’ın iş yükünün neden arttığını anlatmaya bu örnek yeter sanırım. Çok şükür ülkemizde hakimler var. Bir bakanın “Namussuz” demesi zaten utanılacak bir durum. İnanın o kişinin yazdığı, söylediği aklıma gelince gözlerim yine doluyor. Ama, söyleyen eminim ki söylediğinden dolayı utanmamış, belki yine “Ohhh… ohhh” çekmiştir.

NELERLE UĞRAŞILIYOR?

Bakanlığı dönemindeki sözlerine tepki gösterip sosyal medyada bunu saygılı bir dille eleştiren, iki mahkemeden beraat kararı almasına rağmen, Soylu’nun peşini bırakmadığı davaya muhatap olan okuyucumuzun bana gönderdiği notu da okuyalım:

“Saygı Ağabey, öncelikle iyi olmanızı temenni ederek başlamak istiyorum. Ekte gönderdiğim mahkeme itirazı, yerel mahkeme ve istinafta 2 kez beraat verilmesine rağmen yapılmıştır. Hiç endişe etmemekle birlikte umursamıyorum da. Yanlış anlamayın lütfen, sadece görmeniz ve insanların nelerle uğraştıklarını bilmeniz için sizinle paylaştım. O sözü bugün de hangi bakan bir vatandaşa söylese aynı tepkiyi verirdim. Sağlıcakla ve sevgiyle kalın.”

Türkiye’de hakimler var. Hakimler kararlarıyla konuşur, o kararlarla da birilerine ders verirler.

Ünlü kalp cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez olmasa Sarıkamış - Kafkas cephesinde olanları belki bu kadar ayrıntılarıyla öğrenemeyecek, Sarıkamış bu kadar konuşulmayacak, şehitlerimizi anma törenleri böylesine coşkulu, heyecanlı yapılamayacaktı. Sibirya esir kamplarında yedi yıl tutulan Dr. Yusuf İzzettin Bey’i ve daha nice esir düşmüş insanımızın neler çektiğini, vatana dönerken Yunanistan’da yine esir alındıklarını bilmeyecektik.

Büyük Önder Atatürk, “Tarihini bilmeyen bir millet, yok olmaya mahkumdur” demiş. Prof. Dr. Bingür Sönmez de, tarihin yeterince bilinmeyen ya da eksik bilinen Sarıkamış olayına bütün yönleriyle ışık tutuyor. Tarihçi Kitapevi’nden çıkan “Sarıkamış - Kafkas Cephesi Öncesi - Birinci Dünya Savaşı’na Giriş - Alman ve Osmanlı İttifakı’nın Arka Planı- Esarete Gidiş - Esir Kampları – Esaretten Dönüş” ün belgelerle anlatıldığı kitap için Bingür Sönmez’e, yüreğimin bütünüyle teşekkür ederim. Aynı yayınevinin ürünü olan, ünlü Piyanist İdil Biret’in kara listeye alınışının öyküsünü de “Kara Liste” kitabıyla Serhan Yedig okurlarıyla buluşturdu.

QOSHE - Adının önünde bakan yazması, ona bu hakkı verir mi? - Saygı Öztürk
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Adının önünde bakan yazması, ona bu hakkı verir mi?

361 53
14.02.2024

Süleyman Soylu, bakanlığı döneminde aralarında benim de bulunduğum çoğu kişiye hakaretler, küfürler etti. Sonra da çocuklar gibi sevinç içinde “ohhh…ohhh” dedi. Onun bu küfürlerine, hakaretlerine karşı sosyal medyayı kullanıp cevap verenler de çok oldu. Hatta bu yüzden sıkıntı yaşayan, S. Soylu tarafından haklarında suç duyurusunda bulunulan yüzlerce kişi var. Buna rağmen, ona söylenmesi gerekenler saygı sınırları içinde söylendi.

Soylu’ya nazik bir biçimde cevap veren, hakaret etmeyen insanlar da sırf dönemin bakanını eleştirdi diye yargılanıyor. Mahkemenin beraat kararı vermesi, istinafın sanık lehine karar vermesi yetmiyor. Avukatları, ilk derece mahkemenin ve istinafın verdiği kararlara rağmen dosyayı Yargıtay’a taşıyor.

“TERBİYESİZ SÖZLERİN”

S.K., 18 Haziran 2020 tarihinde, dönemin İçişleri Bakanı S. Soylu’nun sosyal medya hesabından “Namussuz” dediğini hatırlattı. S.K. dönemin İçişleri Bakanı S. Soylu’ya şunları yazdı:

“Adının önünde ‘bakan’ yazıyor diye insanlara ‘namussuz’ diyemezsin. Senin bu terbiyesizce yazılmış sözlerin yüzünden cesaret alan yüzlerce kendini bilmez de koro halinde ‘namussuz’ diyor. Yazıklar olsun alayınıza.”

S. Soylu’nun avukatı, S.K. hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu ve cezalandırılmasını istedi. Suçu da, “Adının önünde ‘Bakan’ yazıyor diye insanlara ‘Namussuz’ diyemezsin” yazmakmış! Savcı, bunu kamu görevlisine hakaret kabul etmiş ve iddianame hazırlamış. Mahkeme, bakanının şikayeti hakkında şu kararı verdi:

İKİ KEZ BERAATE RAĞMEN

“Her ne kadar sanık S.K. hakkında kamu görevlisine hakaret suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de, iddianame doğrultusunda sanığın katılana hitaben yazmış olduğu cümle içeriği göz önünde bulundurulduğunda ‘Senin bu........

© Sözcü


Get it on Google Play