Üşenmedim dün saydım:

A. Selvi, M. Övür, E. Pazarcı, N. Şener, H. Genç, A. Karahasanoğlu, M. Altınok, K. Tayiz, İ. Özçelik, E. Ramoğlu, Y. Alabarda, Y. Çiçek, K. Yıldız, B.S. Bozdoğan...

Bir çırpıda bulabildiğim köşe yazarları bunlar; 14 köşe yazarı...

Aralarında değer verdiğim meslektaşlarımın da bulunduğu 14 köşe yazarı dün bir konuyu yazdı: İstanbul CHP il binasının satın alınmasında ödenen paralar...

Köşe yazarları sosyal medyaya sızdırılan para görüntüleri ile ilgili benzer tek yorum yazdı! (İktidar ekranlarında da aynı konunun işlendiğini tahmin etmek zor değil!)

Kuşkusuz yazacaklar, yazsınlar ama benim üzerinde duracağım konu başka. Sorum var:

Seçmenin siyasal tutumunu değiştirmek için; medya araçlarından yararlanarak rakibi hakkında yapılan olumsuz kampanyaların/propaganda çalışmalarının seçimlere etkisi ne oluyor?

Mesela, deste deste paralar videosu Türk siyasi yaşamında ilk kez görülmüş değil! Hele FETÖ bu tür propagandayı kumpasları için hayli kullandı. Beklediğini bulamadı ama...

O halde:

İktidara yakın bu kadar çok köşe yazarın, “balya balya paralar” konusuna ağırlık vermesinin sebebi ne?

Yazıları okuyunca aklıma “AKP’de politik pazarlama alanında rahmetli Erol Olçok’un yeri bir türlü dolmadı” cümlesi geçti!

Açayım:

★★★

Politik pazarlamada amaç, bir siyasi partiyi veya adayı potansiyel seçmenlere uygun hale getirerek seçimi kazanmak...

Dikkat ederseniz kritik olan şu, “kendi adayınızı pazarlamak.” Yani:

Politik pazarlama, sorunu çözmeye dair bir fikir propagandasıdır. Bilinir ki:

-Seçmen salt vaadin alıcısıdır...

-Seçmen, daha önce seçtiğinden memnuniyetsiz/ pişman olunca görüş değiştirir...

-Rakibinizi yerle bir etmek için manipülasyon gibi olumsuzluk içeren kampanya/reklam yapınca sizin adayınızı desteklemiyor! (31 Mart seçimi öncesi AKP’de böyle videolu reklamları sıklıkla görmeye başladım!)

Hele... Sürekli kişisel saldırılar gibi çatışmacı kampanya seçimlerde hiç prim yapmıyor, sadece kendi dar tabanınızda/ kadro partisinde değerli görülüyor. Eski kalıplaşmış politik propagandalar bunlar...

Örneğin:

1990’lar çatışmacı “gardrop Atatürkçülüğü- laikçilik-şeriat tehlikesi” gibi örnekler ile doluydu. Sonuçta kazanan somut çözüm önerileri getiren uzlaşmacı Refah Partisi oldu. Ve ardında 2000’lerde AKP başarısı geldi...

“Yapan” (ya da “yapıyor” gibi görünen) oy alıyor- iktidarı kazanıyor. Sürekli olumsuzluğu gösteren, çatışmacı olan değil...

Evet: Pazarlama taktiklerinde/ “ürün (lider, aday vs) satışlarında” salt rakip “ürünü” kötülemek, senin “ürünü” değerli yapmıyor!

Oy tercihlerini etkilemek için “politik satış yapma tekniklerini” iyi bilmek, bakış açısını değiştirmek lazım. Yoksa, ne diyor seçmen:

-Adam çalıyor ama yapıyor!

★★★

Yazımı buraya kadar okuyanların, “ne yani gazeteciler yazmasın mı” sorusu doğru değil.

Konumuz haber değil, siyasi kampanya için yapılan siyasi pazarlama taktikleri! Burada konumuz gazetecilik mesleği değil yani...

Bizim meslekte çoktandır hakikati arama isteği yerini algıya/ propagandaya bıraktı. Kimse inandırıcı belgeyi ortaya koymuyor, sadece yaptığı bilgiyi çarpıtma içeren yorumlar ile kamuoyunu yanıltmayı hedefliyor. Ki amacı seçimi kazanmak!

Görüyorsunuz, seçim dönemlerinde gazetecilik zorlaşıyor, mesleğe olan güven hayli azalıyor. Seçmen davranışı/görüşü haber ile değil, (sosyal medya trollerinin yaptığı gibi) propaganda ile değiştirilmek isteniyor...

Sonuçta:

Sözümüz her mahalledeki, güvenilir belge-bilgi-kaynak sunmayıp “politik reklam” yapan kıvrak kalemlere...

Yoksa, doğruyu-gerçeği gösteren habercilerin her daim başımız üstünde yeri var...

QOSHE - 14 köşe yazarı - Soner Yalçın
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

14 köşe yazarı

644 19
14.03.2024

Üşenmedim dün saydım:

A. Selvi, M. Övür, E. Pazarcı, N. Şener, H. Genç, A. Karahasanoğlu, M. Altınok, K. Tayiz, İ. Özçelik, E. Ramoğlu, Y. Alabarda, Y. Çiçek, K. Yıldız, B.S. Bozdoğan...

Bir çırpıda bulabildiğim köşe yazarları bunlar; 14 köşe yazarı...

Aralarında değer verdiğim meslektaşlarımın da bulunduğu 14 köşe yazarı dün bir konuyu yazdı: İstanbul CHP il binasının satın alınmasında ödenen paralar...

Köşe yazarları sosyal medyaya sızdırılan para görüntüleri ile ilgili benzer tek yorum yazdı! (İktidar ekranlarında da aynı konunun işlendiğini tahmin etmek zor değil!)

Kuşkusuz yazacaklar, yazsınlar ama benim üzerinde duracağım konu başka. Sorum var:

Seçmenin siyasal tutumunu değiştirmek için; medya araçlarından yararlanarak rakibi hakkında yapılan olumsuz kampanyaların/propaganda çalışmalarının seçimlere etkisi ne oluyor?

Mesela, deste deste paralar videosu Türk siyasi yaşamında ilk kez görülmüş değil! Hele FETÖ bu tür propagandayı kumpasları için hayli kullandı. Beklediğini bulamadı ama...

O halde:

İktidara yakın bu kadar çok köşe yazarın, “balya balya paralar” konusuna ağırlık vermesinin sebebi ne?

Yazıları okuyunca aklıma “AKP’de politik pazarlama alanında rahmetli Erol........

© Sözcü


Get it on Google Play