Büyük kentlerimizde çoğumuz için; çalışma saatleri dışında kalan sürenin yaklaşık 3 – 4 saati, zaman zaman daha da fazlası, trafikte işe gidiş - geliş sürecinde geçiyor. İşe gidiş - işten dönüş yolunda yaşanan trafik çilesi dayanılması güç bazı olumsuzlukların ve sağlık sorunlarının da kaynağını oluşturuyor. Daha da önemlisi bunlar, gelecekte başımıza gelecek sağlık sorunları için de zemin hazırlıyor.

★★★

Bu sorunların büyük çoğunluğu işe ulaşıldığında verimi düşürdüğü gibi, eve dönüldüğünde de günün yorgunluğu arttırıyor. Genelde; gerilim, yetişememe endişesi, kaygı, huzursuz olma, neşe kaybı, konsantrasyon azalması, anksiyete, öfkelenme ve öfke kontrol bozukluğu, gerilim tipi baş ağrıları, sayılabilecek ruhsal yakınmaların sadece bir kısmını kapsıyor.

★★★

Ayrıca;

- Uzun süren zorunlu açlık nedeniyle hipoglisemi oluşması…

- Açlık ve özellikle stres sonucu tetiklenen migren baş ağrılarının ve gerilim tipi baş ağrılarının ortaya çıkması…

- Yaşanan olumsuzlukların oluşturduğu öfke ve öfke kontrol bozukluğu sonucu gelişen çatışmalara bağlı, kişinin kendisine ve çevresine zarar verme veya zarar görme ihtimali…

- Gerilim sonrası özellikle orta yaş üzeri ve sağlık sorunu olanlarda gözlenen çarpıntı ve en önemlisi kan basıncının (tansiyonun) yükselmesi…

- İshal, sistit, bulantı, kusma gibi nedenlerle oluşan gereksinimleri giderememenin getirdiği sıkıntıların yaşanması…

- Araçların stop lambalarının parlak kırmızı ışıkları ve güçlü farlarının gözlerimizde rahatsızlıklar oluşturması…

- Dar alanda tekrarlamak zorunda olduğumuz hareketler nedeniyle özellikle ayak bileği ve diz eklemlerindeki zorlamalar sonucu meydana gelen olumsuzluklar, buna bağlı adalelerde yorulma, kasılma ve ağrıları…

- Egzoz gazı ile solunan hava kirletici ajanlardan kaynaklanan sistemik olumsuz etkiler ki özellikle dizel araçlar ile, bakımları düzenli yapılmayan otobüs ve minibüslerin egzoz salınımları bu riski arttırıyor…

★★★

Son maddeyi biraz daha ayrıntılı anlatmak gerektiğini düşünüyorum.

Dizel motorlu araçlardan çıkan egzoz gazının, benzinli araçlara oranla daha tehlikeli olduğu bilinen bir gerçek. Zira dizel araçların egzoz gazlarında karbon monoksit, nitrojen oksit, hidrokarbonlar, formaldehit ve sülfat bulunuyor.

Bu gazlar immün (bağışıklık) sistem hastalıkları, romatizmal hastalıklar ve solunum yolu hastalıklarının oluşmasında ve var olan hastalıkların tetiklenmesinde ciddi rol oynuyorlar.

★★★

Yeni bir bilimsel araştırma sonrası, Avrupa Birliği Birinci Komisyonu’nun izniyle hazırlanan rapora göre; 600 bin araçtan oluşan bir örneklem üzerinde çalışıldı ve benzinli araçların resmi WLTP ( Uluslararası Uyumlu Hale Getirilmiş Hafif Araç Test Prosedürü ) değerlerine göre % 24 daha verimsiz ve kirletici olduğu, dizel araçların ise emisyon ve verimlilikte % 18 gerisinde kaldığı gündeme getirildi.

“PHEV” (Plug – in hybrid) elektrikli araçlar ise daha da olumsuz bulundu. Buna göre PHEV’lerin, WLTP test sonuçlarında belirtilenden üç buçuk kat daha fazla karbondioksit yaydıkları belirlendi.

Sonuç olarak; tüm araçlar, trafikte oluşturdukları atıklarla ciddi anlamda zararlı ve sağlığı tehdit edici nitelikteler. Tüm bu nedenlerle bakımsız araçların ve trafik yoğunluğunun oluşturduğu sağlık sorunları görmezden gelinemez.

★★★

Araştırmalar egzoz gazlarının astım ve kansere neden olduğunu gösteriyor. Gebeler egzoz gazına maruz kaldıklarında, anne karnındaki bebek daha kısa sürede etkilenip hastalanıyor, hatta kalıtımsal ve kronik zehirlenmeler meydana gelebiliyor.

Bir başka araştırma ise trafiğe yakın ve otoban çevresinde yaşayan kişilerin egzoz gazlarına daha fazla maruz kalmaları nedeniyle astım ve bronşit gibi hastalıklara daha fazla yakalandıklarını gösteriyor.

Egzoz gazında bulunan azotoksitin akciğer dokusunu hasara uğrattığı bilinen bir gerçek. Egzoz gazındaki hidrokarbon kanserojen bir madde. Yine içerikte bulunan ağır metal olan kurşunun; kan, kemik ve sinir sistemlerine ciddi zararlar verdiği de uzun süredir bilinmekte.

★★★

Peki önlem olarak neler yapılabilir?

- Koruyucu olarak; kurşunsuz yakıt tüketimi özendirilmeli, kurşunsuz benzin kullanılan araçlarda yanma sonucu ortaya çıkan kirli gazları ikinci kez yakmak amacıyla kullanılan katalitik konvertör kullanımı disipline edilmeli, ömrü dolan araçların elden çıkarılması sağlanmalı, toplu taşıma araçları başta olmak üzere tüm araçların periyodik bakımlarının düzenli olarak yaptırılması konularına önem verilmeli…

Ayrıca sürücüler -araçlarının teknolojisi uygun ise- olabildiğince dışarıdaki havanın içeri girmesini engellemeli…

★★★

- Özellikle sinyal vermeden ya da verse bile aniden şerit değiştirerek aracınızı sıkıştıran ve şartları zorlayarak önünüze geçen trafik teröristi umursamazların, saygısız tavırları ayrı bir gerilim ve akut anksiyete nedenini oluşturuyor.

- Medeni toplumlarda emniyet şeridinden rahatlıkla ve sessizce giden ambulansların, bizim gibi az gelişmiş ülkelerde kendilerinin uyanık olduğunu sanan zavallıların emniyet şeridini işgal edip acil geçişleri engellemeleri nedeniyle, bitmez tükenmez siren seslerinin hiç hak etmediğiniz geriliminizi doruğa çıkardığını ve güvenlik güçlerinin bu konudaki ilgisizliğini göz ardı edemeyiz.

- Zor da olsa atlatılan ve önlenebilen ya da gerçekleşen trafik kazalarının oluşturduğu gerilim, kaygı, üzüntü, çaresizlik duygusu, anksiyete ve benzeri daha da ileri ruhsal sarsıntıları ve bunların organizma üzerindeki yıpratıcı etkilerini de unutmamak gerekir.

Başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerde mesai saatlerinin başı ve sonunda yaşanan yoğunluk insan
sağlığını tehdit ediyor.

★★★

El ve ayak bileği kanalı sendromları ( Karpal Tünel ve Tarsal Tünel Sendromları) devamlı “dur – kalk” lar nedeniyle gaza ve frene basan ayak ve direksiyon tutan ellerin zorlanması, bağları ve adaleleri de olumsuz etkiliyor. İnsanlar; bu tür hastalıkların nedenlerini genel olarak araştırmamakta ve sorgulamamaktalar. Kanımca “dur – kalk” zorlaması da nedenler arasında düşünülmelidir.

Uzun ve sıkıntılı trafik yolculuğunuzda bunalıp sol camı açtığınızda, yüz felci oluşmasına davetiye çıkarabilirsiniz. Sonra da nedenini merak edip bulamayabilirsiniz. (Bu durum taksi şoförlerinde daha sık görülüyor.)

★★★

Sıkıntılı işe gidiş, işten dönüş yolunda, güzergahı pazar yerine çeviren ve tüm kontrollerden muaf, olabildiğince rahat hareket eden seyyar satıcılara çarpmamak için ayrıca özel bir çaba göstermelisiniz. Yoğun ve sıkıntılı trafikte bir de bu misyonu üstlenme zorunluluğunuz, zaman zaman endişelenmenize ve kaygı duymanıza, daha da dikkatli davranmanıza neden olabilir. Başkalarının sorumsuz ve rahat tavırları, sizde sıkıntı ve endişe olarak etki yapabilir.

Yorucu günün sonunda sıkıntılarla dolu, yavaş akan ya da sıklıkla duran trafiğin zaman zaman uykunuzu da getirebileceğini, kazalara davetiye çıkaracağını, uyanık kalmak için kendinizi nasıl da zorladığınızı unutmayınız.

★★★

- Unutmayın ki yaşamak zorunda kaldığınız gerginlik; gündüz işinize, gece evinize yansıyabilecek ve olumsuz iletişime neden olup veriminizi düşürecek, huzurunuzu bozacak, mutsuzluğunuza neden olabilecektir.

- Stresin dokular, organlar ve sistemler üzerindeki istenmeyen etkileri; hemen olmasa bile uzun süreçte kalp ve beyin damarları üzerinde yaratacağı olumsuzluklar sonucu kalp ve beyin hastalıkları için gerekli zemini hazırlamaya başlayacaktır.

- Çevrenizdeki stent takılan, by-pass olan, hipertansiyon tedavisi gören genç insanların varlığını unutmayın. Güne migren, gerilim ve baş ağrıları ile başlayan, gergin, agresif, alıngan, öfke kontrol bozukluğu olan ve benzeri klinik tabloların yaşandığı iş yerlerinde, tüm bunlara nelerin sebep olduğunu irdeleyiniz. Günümüzde bu türden sağlık sorunlarına genç ve orta yaş gruplarında oldukça sık rastladığınızı göz ardı etmeyiniz. Dikkat edip incelediğinizde; özellikle büyük kentlerde yaşanan trafik keşmekeşinin insanlar üzerindeki olumsuz ve acımasız etkilerinin boyutunu görebileceksiniz.

★★★

Eve dönüş yolunda yaşanan stres kan basıncını ve nabız sayısını olumsuz etkiliyor. Benim normal şartlarda 11.5 / 7.5 cm Hg olan kan basıncım, eve dönüşte büyük tansiyonum 13.5 – 14 ve küçük tansiyonum ise 8.5 – 9 oluyor ve 2 – 3 saat sonra normal değerlerine dönüyor. 35 dakikada eve ulaştığımda 11.8 / 7.8 olarak ölçüyorum. Eve dönüş ızdırap sürelerimden en uzunu; Topkapı – Cevizlibağ’daki iş yerimden Ataşehir’deki evime yaklaşık 28 km’lik mesafeyi cuma trafiğinde 4 saat 10 dakikada gidişimdir.

★★★

Güne ortalama 1.5 – 2 saat süren yolculukla başlayıp, günü 2 saati aşkın yolculukla bitirdiğinizi unutmayın.

Özetlersek; günün yaklaşık 4 saati trafikte, 8 saati iş yerinde geçiyor, 8 saat de uyuduğunuzu kabul edersek, geriye sadece 4 saat kalıyor. Bu dört saatte; yemek mi yersiniz, eşiniz ve çocuğunuzla mı ilgilenirsiniz, spor mu yaparsınız, kitap ve gazete mi okursunuz, televizyon mu izlersiniz, eş dost ziyaretine mi gidersiniz, iş toplantısı ve yemeğine mi katılırsınız, bilimsel yayın mı okursunuz, makale mi yazarsınız, ertesi günün hazırlığını mı yaparsınız, internete mi girersiniz, maillerinize mi bakarsınız. 4 saat çok uzun zaman gibi görünüyor. Yapın yapabildiklerinizi!.. Ama kafanızı dinleyecek, kendinize ait “ohhh” diyebilecek bir zamanınız olmasın! Yıpratın bu organizmayı, yaşatın ona sağlık sorunlarını, geleceği için onu cezalandırın, bırakın hastalansın, teklesin. Siz trafikte boğuşarak çalışın yeter. Meslek hastalıkları ya da gelecek için oluşturduğunuz sağlık sorunlarının ne önemi var?..

★★★

İçinizden “Özel araç ile gitmek zorunda değilsiniz, toplu ulaşım araçlarını kullanabilirsiniz” dediğinizi duyar gibiyim.

Sabahları işe gidiş, akşamları eve dönüş saatlerinde toplu taşıma araçlarında insanların balık istifi şeklinde seyahat ettiklerini unutmayınız. Ve biliniz ki bu tür ortamlar; tüm solunum yolu enfeksiyonları, gripal enfeksiyonlar ve benzeri hastalıklar gibi damlacık yolu ile bulaşan hastalıklar için çok uygun atmosferler... Dikkatsizce öksüren ve hapşıranları hatırlayın, avucunun içine öksürüp sonrada onunla tutamaçları tutan kişilerin oralara ellerini koyacak diğer kişiler için nasıl bulaştırıcı olduklarını düşünün.

Tüm bunlara; itilip, kakılmanın, bazı yolcuların yaydıkları ter kokularının, yetişme tarzından ve eğitimden kaynaklanan davranış farklılıklarının oluşturduğu sorunların ilave edilmesini ve özellikle uzun süre ayakta zorlanarak, savrularak seyahat etmenin sıkıntısını da ekleyiniz. Nedenini çözemediğim aktarmaların gereksiz yükünü ayrıca unutmayın. Bunlara ek olarak, durakta bekleme, toplu araçlara ve iş yerine ulaşmada yürünecek mesafelerde karşılaşacağınız soğuğu, rüzgarı, yağmuru da göz ardı edemezsiniz. Sıcaktan soğuğa, soğuktan sıcağa geçişin olumsuzluğu da cabası.

Hele de sık sık gerçekleşen toplu ulaşım araçları arıza ya da kazalarının oluşturduğu gerilim ve yeniden ulaşım zorluğu ile boğuşmak zorunda kalmak bir başka anksiyete kaynağıdır. Kar yağmaya başladıktan yaklaşık 1 – 2 saat sonra metrobüsler çalışamadığı için Boğaz Köprüsü’nü tipi altında, karda yürüyerek geçtiğinizi ve evinize 5 saatte ulaştığınızı siz söylediniz. 16 Ocak 2012 günü yağan birkaç santimetrelik kardan sonraki gazete ve televizyon manşetlerine bakınız: “Evine Ulaşamayan İstanbul”, “Dün Gece Boğaziçi Köprüsü Yaya Trafiğine Açıldı” , “İstanbullu Eve Yürüdü” , “Bir Gecede 1107 Maddi Hasarlı Trafik Kazası Meydana Geldi..

Bu ve benzeri örnekleri sıklıkla yaşadığımızı hatırlatmak isterim.

Ve sonuç olarak; özellikle işe geç kalmanın getireceği olumsuzluklar en hafif şekliyle bile, önemli kaygı ve gerilim nedenidir. Zira iş yerine geç ulaştığınızda, yönetici kadrolardan kaynaklı mobingin size doğru yaklaşması kaçınılmazdır.

★★★

Okuduğunuz çarpıcı araştırmayı bu köşenin okurları için hazırlayan Emekli Amiral Nörolog Dr. Vehbi Alpman’a çok teşekkür ediyorum.

QOSHE - İşe gidip gelirken yaşadığımız sağlık sorunları!.. - Uğur Dündar
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İşe gidip gelirken yaşadığımız sağlık sorunları!..

165 2045
18.04.2024

Büyük kentlerimizde çoğumuz için; çalışma saatleri dışında kalan sürenin yaklaşık 3 – 4 saati, zaman zaman daha da fazlası, trafikte işe gidiş - geliş sürecinde geçiyor. İşe gidiş - işten dönüş yolunda yaşanan trafik çilesi dayanılması güç bazı olumsuzlukların ve sağlık sorunlarının da kaynağını oluşturuyor. Daha da önemlisi bunlar, gelecekte başımıza gelecek sağlık sorunları için de zemin hazırlıyor.

★★★

Bu sorunların büyük çoğunluğu işe ulaşıldığında verimi düşürdüğü gibi, eve dönüldüğünde de günün yorgunluğu arttırıyor. Genelde; gerilim, yetişememe endişesi, kaygı, huzursuz olma, neşe kaybı, konsantrasyon azalması, anksiyete, öfkelenme ve öfke kontrol bozukluğu, gerilim tipi baş ağrıları, sayılabilecek ruhsal yakınmaların sadece bir kısmını kapsıyor.

★★★

Ayrıca;

- Uzun süren zorunlu açlık nedeniyle hipoglisemi oluşması…

- Açlık ve özellikle stres sonucu tetiklenen migren baş ağrılarının ve gerilim tipi baş ağrılarının ortaya çıkması…

- Yaşanan olumsuzlukların oluşturduğu öfke ve öfke kontrol bozukluğu sonucu gelişen çatışmalara bağlı, kişinin kendisine ve çevresine zarar verme veya zarar görme ihtimali…

- Gerilim sonrası özellikle orta yaş üzeri ve sağlık sorunu olanlarda gözlenen çarpıntı ve en önemlisi kan basıncının (tansiyonun) yükselmesi…

- İshal, sistit, bulantı, kusma gibi nedenlerle oluşan gereksinimleri giderememenin getirdiği sıkıntıların yaşanması…

- Araçların stop lambalarının parlak kırmızı ışıkları ve güçlü farlarının gözlerimizde rahatsızlıklar oluşturması…

- Dar alanda tekrarlamak zorunda olduğumuz hareketler nedeniyle özellikle ayak bileği ve diz eklemlerindeki zorlamalar sonucu meydana gelen olumsuzluklar, buna bağlı adalelerde yorulma, kasılma ve ağrıları…

- Egzoz gazı ile solunan hava kirletici ajanlardan kaynaklanan sistemik olumsuz etkiler ki özellikle dizel araçlar ile, bakımları düzenli yapılmayan otobüs ve minibüslerin egzoz salınımları bu riski arttırıyor…

★★★

Son maddeyi biraz daha ayrıntılı anlatmak gerektiğini düşünüyorum.

Dizel motorlu araçlardan çıkan egzoz gazının, benzinli araçlara oranla daha tehlikeli olduğu bilinen bir gerçek. Zira dizel araçların egzoz gazlarında karbon monoksit, nitrojen oksit, hidrokarbonlar, formaldehit ve sülfat bulunuyor.

Bu gazlar immün (bağışıklık) sistem hastalıkları, romatizmal hastalıklar ve solunum yolu hastalıklarının oluşmasında ve var olan hastalıkların tetiklenmesinde ciddi rol oynuyorlar.

★★★

Yeni bir bilimsel araştırma sonrası, Avrupa Birliği Birinci Komisyonu’nun izniyle hazırlanan rapora göre; 600 bin araçtan oluşan bir örneklem üzerinde çalışıldı ve benzinli araçların resmi WLTP ( Uluslararası Uyumlu Hale Getirilmiş Hafif Araç Test Prosedürü ) değerlerine göre % 24 daha verimsiz ve kirletici olduğu, dizel araçların ise emisyon ve verimlilikte % 18 gerisinde kaldığı gündeme getirildi.

“PHEV” (Plug – in hybrid) elektrikli araçlar ise daha da olumsuz bulundu. Buna göre PHEV’lerin, WLTP test sonuçlarında belirtilenden üç buçuk kat daha fazla karbondioksit yaydıkları belirlendi.

Sonuç olarak; tüm araçlar, trafikte oluşturdukları atıklarla ciddi anlamda zararlı ve sağlığı tehdit edici nitelikteler. Tüm bu nedenlerle bakımsız araçların ve trafik yoğunluğunun oluşturduğu sağlık sorunları görmezden gelinemez.

★★★

Araştırmalar egzoz gazlarının astım ve kansere neden olduğunu gösteriyor. Gebeler egzoz gazına maruz kaldıklarında, anne karnındaki bebek daha kısa sürede etkilenip hastalanıyor, hatta kalıtımsal ve kronik zehirlenmeler meydana gelebiliyor.

Bir başka araştırma ise trafiğe yakın ve otoban çevresinde yaşayan kişilerin egzoz gazlarına daha fazla maruz kalmaları nedeniyle astım ve bronşit gibi hastalıklara daha fazla yakalandıklarını gösteriyor.

Egzoz gazında bulunan azotoksitin akciğer dokusunu hasara uğrattığı bilinen bir gerçek. Egzoz gazındaki hidrokarbon kanserojen bir madde. Yine içerikte bulunan ağır metal olan kurşunun;........

© Sözcü


Get it on Google Play