Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlerin (11 Mart 1917) Bağdat’ı işgal etmeleri üzerine Irak Cephesi’ndeki durum kaygı verici bir hâl almıştı. Mekke’nin isyan eden Arapların eline geçmesi, Bağdat’ın da kaybedilmesi Osmanlı Devleti’nin ve Halife’nin İslam âlemindeki saygınlığını zedelemişti. Dolayısıyla durum, hem askerî hem de siyasal bakımdan kritikti. Türk Başkomutanlığı, nisan ayı başlarında Bağdat’ı geri almak için bir taarruz planı hazırlamaya başladı. Almanya’dan işbirliği ve yardım talebinde bulundu. Ortadoğu’daki ekonomik çıkarlarına çok önem veren Alman Başkomutanlığı bu taarruz girişimiyle ilgilendi ve yardım isteğini kabul etti. Irak ve Filistin Cephesi için düşünülen yeni yapılanma, Yıldırım Ordular Grubu’nun kurulmasıyla sonuçlanacaktı.

★★★

General Erich Von Falkenhayn’ın 7 Mayıs 1917’de Türkiye’ye gelmesi ile Irak Harekâtını gerçekleştirmek için Yıldırım Ordular Grubu’nun oluşumuna hız verildi ve Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığı’na General Falkenhayn’ın atanması önerildi. Başkomutan Vekili Enver Paşa, Almanya’nın bu önerisini kabul etti. Almanya İmparatoru II. Wilhelm, 5 Haziran 1917’de General Falkenhayn’ın Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığı’na tayinine ait kararı imzaladı. Yıldırım Harekâtı için harcanacak beş milyon altın lira Osmanlı Devleti hesabına borç olarak yazılacaktı. Falkenhayn’ın Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı’na atanma emri padişahın onayından geçti ve 15 Temmuz’da da ordunun kuruluş emri yayınlandı.

Ulu Önder Atatürk, Yıldırım Orduları Komutanı olduğu dönemde…

★★★

Başlangıçta Yıldırım Ordular Grubu’nun hedefi, Irak’taki İngiliz Ordusu’nun yan ve gerilerine taarruz ederek Bağdat’ı geri almak ve Güney Irak’ı İngiliz işgalinden kurtarmaktı. Başkomutan Vekili Enver Paşa, 24 Haziran 1917 günü Halep’te, bir toplantı tertip etmiş ve bu toplantıya katılan komutanlara planını açıklamıştı. Bu plana göre; İstanbul’da yeni kurulmakta olan 7. Ordu, Fırat nehri boyunca Hit’e kadar ilerleyecek, buradan itibaren 6. Ordu ile iş birliği yapıp Bağdat bölgesindeki İngiliz birliklerinin yan ve gerisine taarruz edecekti. Mustafa Kemal Paşa ve diğer komutanlar, bu planın başarıyla uygulanabilmesi için 4. Ordu’nun Filistin’de bulunan İngiliz kuvvetlerini emniyetle tespit etmesinin şart olduğunu, aksi takdirde Filistin’de kuzeye ilerleyecek İngiliz kuvvetlerinin 7. Ordu’nun yan ve gerilerine taarruz ederek planı başarısızlığa ve belki de 7. Ordu’yu ağır yenilgiye uğratabileceğini söylediler. Mustafa Kemal Paşa bu planın uygulanabilirliğine inanmamıştı.

★★★

Diyarbakır’da bulunan 2. Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa’ya 3 Temmuz 1917 tarihinde Başkomutan Vekili Enver Paşa’dan “zata mahsus” şifreli bir telgraf geldi. Telgrafta: “Kurulan 7. Yıldırım Ordusu Kumandanlığını koşulsuz kabul edip etmeyeceğinizin acele bildirilmesi” denilmekteydi. Paşa telgrafı okuyunca “Çok acayip şey” diyerek hayretini ifade etti, sonra da yaveri Şükrü Tezer’e: “Teklif olunan 7. Ordu Kumandanlığını koşulsuz kabul ediyorum” şeklinde cevap yazılmasını emretti. Bunun üzerine 5 Temmuz 1917’de 7. Ordu Kumandanlığına atandığı bildirilerek İstanbul’a gelmesi istendi. Dört gün sonra Diyarbakır’dan ayrılan Mustafa Kemal Paşa, Mardin-Halep yoluyla İstanbul’a hareket etti. Yıldırım Ordular Grubu Karargâhı ve 7. Ordu Karargâhı İstanbul’da kuruluyordu. 7. Ordu, 19. ve 20. tümenlerden oluşacaktı. Bu birliklerin bir bölümü henüz Avrupa cephelerindeydi. 1917 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında parça parça gelerek Halep’te toplanacaklardı.

Alman general ve Osmanlı mareşali Erich von Falkenhayn

★★★

Falkenhayn’ın Mustafa Kemal Paşa ile ilk dolaylı teması İstanbul’da oldu. Yıldırım Ordular Grubu Karargâhının ve 7. Ordu Karargâhının teşkil edilmesinden sonra, her ikisi de Halep’e intikal edeceklerdi. İşte o günlerde Falkenhayn, Mustafa Kemal Paşa’ya bir miktar altın vermek istedi. Mustafa Kemal Paşa, anılarında bu olayı şöyle anlatır:

“Yıldırım Ordusu (7’nci Ordu) Kumandanlığını kabul edip İstanbul’dan Halep’e hareket edeceğim günün gecesiydi. Falkenhayn”ın, karargâhında bulunan bir Türk zabitinin refakatinde bir genç Alman subayı Akaretlerdeki 76 numaralı ikametgâhıma geldi. Ufak ve zarif sandıklar içinde Falkenhayn tarafından bana bazı şeyler getirdiğini söyledi. O “şey”lerin kendilerini kabul ettiğim odaya nakledilmesini emrettim. Salon kapısının yanına ufacık sandıklar istif edildi. Bunlar nedir? dedim. Alman zabiti dedi ki: “İstanbul’dan ayrılıyorsunuz. Mareşal Falkenhayn tarafından bir miktar altın gönderilmiştir.” Oysa kimseye hiçbir ihtiyacımdan bahsetmemiştim; fakat zannettim ki, Mareşal bu parayı ordunun ihtiyacına sarf edilmek üzere göndermiştir. Onun için tercümanlık eden Türk zabitine dedim ki: “Bu sandıklar bana yanlış geldi, ordunun Levazım Reisine gönderilmesi lazımdı, benim için fazla külfettir.” Muhatabım sözlerimi Alman zabitine nakletti. Zabit derhal: “Efendim o başka!” dedi. Bizim zabitimize: “Paranın miktarını bu zabitten iyi tahkik et, huzurunda alındığına dair bir senet yaz, ver, imza edeyim” dedim. Bu zat emrimi yaptı; fakat zabit imzalı senedi kabul etmek istemedi, tekrar: “Bu zabit bilmiyor” dedim, “Senedi alsın ve Mareşala versin. Siz de bu paraları gelip alması için Levazım Reisi’ne haber gönderiniz.” Bittabi iş böyle cereyan etti.”

Bu olay, daha ilk günden Mustafa Kemal Paşa’nın Falkenhayn’a güvenini sarsmış ve onda Mareşal’in para ile Türk komutanlarını satın alarak Alman çıkarlarına hizmet ettirmek istediği izlenimini yaratmıştı. Bu nedenle de emrinde çalıştığı kısa sürede (üç ay kadar) daima ona karşı dikkatli olmuştur.

★★★

Mareşal Falkenhayn, Yıldırım Ordular Grubu Karargâhını hemen tamamen Alman subaylarından teşkil etmişti. Bütün emirler Almanca yazılıyor, sonra Türkçeye çevrilerek yayımlanıyordu. Falkenhayn, Türk subaylarına güvenmiyordu. Osmanlı üniforması giyiyorsa da karargâhındaki Alman subaylarının Alman üniformasıyla görev yapmalarında bir sakınca görmüyordu. 7.Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa, Mareşal Falkenhein’ın tutumundan çok rahatsızdı. Ülkenin kötü bir geleceğe sürüklendiğini görüyor, üzülüyordu.

★★★

Bununla beraber 15 Ağustosta İstanbul’dan Halep’e hareket etti ve cephede 7. Ordu’nun başına geçti. Mümkün olduğu ölçüde ordusunun bazı noksanlarını tamamlayıp, aksaklıklarını gidererek verilecek görevleri yapmaya hazır hale getirdi. Ama başlıca iki noktada Falkenhayn’dan tamamen farklı düşünüyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın görüşüne göre: Türk Ordusu Filistin’de taarruz edecek güce sahip değildir, savunmada kalmalıdır. Filistin Cephesi iki ordunun kullanılmasına müsait coğrafi yapıda değildir. Bütün cephenin sorumluluğu 7. Ordu’ya verilmelidir. Mareşal Falkenhayn, bu görüşe katılmıyor; 7. Ordu’nun, Kress von Kressenstein komutasındaki 8. Ordu’nun yanında taarruza katılmasında ısrar ediyordu. Falkenhayn ile yapılan yazışmalardan bir sonuç alınamayacağını gören Mustafa Kemal Paşa, 20 Eylül 1917’de Başkomutan Vekili Enver Paşa’ya başta Sina-Filistin Cephesi olmak üzere diğer cephelerdeki orduların mevcudu, eğitim, donanım, silah, ikmal ve ulaşım açısından içinde bulundukları kötü durumu bütün çıplaklığıyla açıklayan uzunca bir rapor sundu ve Türk Ordularına Alman Generallerin komuta etmelerinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Onların Türkiye’nin çıkarlarını hiçe sayıp Almanya’nın çıkarlarını her şeyin üzerinde tuttuklarını delillerle açıklayarak bu durumun yarattığı sakıncaları belirtti. Ayrıca bu raporunda ülkenin yönetimi, ekonomisi halkın içinde bulunduğu sefalet ve morali ile ilgili çarpıcı tespitlerde bulundu. Mustafa Kemal Paşa, bu raporun birer suretini de Sadrazam ve Dâhiliye Nazırı Talât Paşa ile 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa’ya gönderdi.

★★★

Mustafa Kemal Paşa, 24 Eylül’de Sina Cephesi Komutanlığı’nın kendisine verilmesini veya görevden affedilmesini istedi. Enver Paşa, memleketin ve ordunun durumu konusunda Mustafa Kemal Paşa’nın bu değerlendirmelerine yüzeysel yaklaşmış ve Mareşal Falkenhayn’ı destekler tutumunu sürdürmüştü. Falkenhayn dürüst, vatansever, memleketin çıkarları konusunda kimseye ödün vermeyen, açık fikirli, düşündüklerini açıklamaktan çekinmeyen, fikirlerinde sebat sahibi, enerjik 7. Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa ile hiçbir zaman anlaşamamış onu etkisizleştirmek için görev sahasını daraltmaya yetkilerini kısıtlamaya çalışmıştı. Ayrıca yazışmalarda 7. Ordu’yu adeta lağvedilmiş bir halde göstererek emir komuta kargaşası yaratmıştı. Mustafa Kemal Paşa bu zihniyet ve öngörüsüzlük içinde bulunan Falkenhayn’ın başarılı olacağına inanmıyor ve Enver Paşa’nın ona olan güveninin felaketle sonuçlanacağını düşünüyordu. Mustafa Kemal Paşa, 6 Ekim’de Cemal Paşa ile yaptığı görüşmeden de bir sonuç alamadı ve istifasını verdi. Yerine Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa’yı vekil tayin ederek 11 Ekim’de Halep’ten hareket ederek 15 Ekim 1917’de izinli olarak İstanbul’a geldi. Mustafa Kemal Paşa, 7. Ordu Komutanlığı’ndan ayrılırken Falkenhayn’ın İstanbul’da kendisine verdiği altınları yerine vekil tayin ettiği Ali Fuat Paşa’ya teslim etti ve ondan aldığı senedi emir subayı ile Falkenhayn’a göndererek kendi senedinin geri verilmesini istedi. Falkenhayn, yeni senedi kabul etmek, eski senedi geri vermek istemese de Mustafa Kemal Paşa, senedini almayı başardı.

★★★

Harbiye Nezareti, durumu kurtarmak için 15 Ekim 1917 tarihli padişah buyruğu ile 2. Ordu Komutanı Fevzi Paşa (Çakmak)’yı 7. Ordu Kumandanlığına, Mustafa Kemal Paşa’yı da 2. Ordu Kumandanlığı’na tayin etti. Fakat O bu görevi de kabul etmeyerek Genel Karargâh emrinde olarak İstanbul’da kaldı. Bu sırada Veliaht Vahdettin’in Almanya ziyaretine katıldı. Hastalığı nedeniyle Mustafa Kemal Paşa, mayıs ayı sonlarında tedavi için yine Almanya’ya Karslbad’a gitti. Tedavisinin bitmesi üzerine temmuz sonlarında İstanbul’a döndü. Öte yandan İngilizler 110 bin kişilik bir kuvvetle taarruza geçerek 30 Ekim 1917’de başlayan III. Gazze Savaşı’ndan galip çıktılar ve 7 Kasım’da Gazze’yi, 16 Kasım’da Yafa’yı işgal ettiler. İngiliz ilerleyişi karşısında tutunamayan Yıldırım Orduları Grubu süratle Filistin’den kuzeye doğru çekildi. Bu arada 9 Aralık 1917’de Kudüs düştü. İngiliz Komutanı Allenby, aynı gün büyük bir törenle Yafa kapısından Kudüs’e girdi.

★★★

Mareşal Falkenhayn, Suriye ve Filistin cephelerinde yaşadığı bozgundan sonra 25 Şubat 1918’de komutanlıktan ayrıldı ve yerine General Liman Von Sanders getirildi.. Böylece Mustafa Kemal Paşa’nın değerlendirmelerinde ne kadar haklı olduğu ortaya çıkmış oldu.

★★★

Cahil cüretiyle Filistin ve Kudüs’ün düşmesinden, hatta Atatürk’ü İsrail’in kurulmasından sorumlu tutmaya çalışan tarih yalancılarının bunları okuyunca utanacaklarını hiç sanmıyorum ama, hiç olmazsa gerçekleri suratlarına tokat gibi çarpmış ve tarihe not düşmüş olalım.

(Kaynak: Atatürk Ansiklopedisi-Nasır Yüceer)

QOSHE - Mustafa Kemal Paşa, Sina-Filistin Cepheleri ve kendisini satın almaya çalışan Alman Mareşal’e cevabı!.. - Uğur Dündar
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Mustafa Kemal Paşa, Sina-Filistin Cepheleri ve kendisini satın almaya çalışan Alman Mareşal’e cevabı!..

208 2685
17.02.2024

Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlerin (11 Mart 1917) Bağdat’ı işgal etmeleri üzerine Irak Cephesi’ndeki durum kaygı verici bir hâl almıştı. Mekke’nin isyan eden Arapların eline geçmesi, Bağdat’ın da kaybedilmesi Osmanlı Devleti’nin ve Halife’nin İslam âlemindeki saygınlığını zedelemişti. Dolayısıyla durum, hem askerî hem de siyasal bakımdan kritikti. Türk Başkomutanlığı, nisan ayı başlarında Bağdat’ı geri almak için bir taarruz planı hazırlamaya başladı. Almanya’dan işbirliği ve yardım talebinde bulundu. Ortadoğu’daki ekonomik çıkarlarına çok önem veren Alman Başkomutanlığı bu taarruz girişimiyle ilgilendi ve yardım isteğini kabul etti. Irak ve Filistin Cephesi için düşünülen yeni yapılanma, Yıldırım Ordular Grubu’nun kurulmasıyla sonuçlanacaktı.

★★★

General Erich Von Falkenhayn’ın 7 Mayıs 1917’de Türkiye’ye gelmesi ile Irak Harekâtını gerçekleştirmek için Yıldırım Ordular Grubu’nun oluşumuna hız verildi ve Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığı’na General Falkenhayn’ın atanması önerildi. Başkomutan Vekili Enver Paşa, Almanya’nın bu önerisini kabul etti. Almanya İmparatoru II. Wilhelm, 5 Haziran 1917’de General Falkenhayn’ın Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığı’na tayinine ait kararı imzaladı. Yıldırım Harekâtı için harcanacak beş milyon altın lira Osmanlı Devleti hesabına borç olarak yazılacaktı. Falkenhayn’ın Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı’na atanma emri padişahın onayından geçti ve 15 Temmuz’da da ordunun kuruluş emri yayınlandı.

Ulu Önder Atatürk, Yıldırım Orduları Komutanı olduğu dönemde…

★★★

Başlangıçta Yıldırım Ordular Grubu’nun hedefi, Irak’taki İngiliz Ordusu’nun yan ve gerilerine taarruz ederek Bağdat’ı geri almak ve Güney Irak’ı İngiliz işgalinden kurtarmaktı. Başkomutan Vekili Enver Paşa, 24 Haziran 1917 günü Halep’te, bir toplantı tertip etmiş ve bu toplantıya katılan komutanlara planını açıklamıştı. Bu plana göre; İstanbul’da yeni kurulmakta olan 7. Ordu, Fırat nehri boyunca Hit’e kadar ilerleyecek, buradan itibaren 6. Ordu ile iş birliği yapıp Bağdat bölgesindeki İngiliz birliklerinin yan ve gerisine taarruz edecekti. Mustafa Kemal Paşa ve diğer komutanlar, bu planın başarıyla uygulanabilmesi için 4. Ordu’nun Filistin’de bulunan İngiliz kuvvetlerini emniyetle tespit etmesinin şart olduğunu, aksi takdirde Filistin’de kuzeye ilerleyecek İngiliz kuvvetlerinin 7. Ordu’nun yan ve gerilerine taarruz ederek planı başarısızlığa ve belki de 7. Ordu’yu ağır yenilgiye uğratabileceğini söylediler. Mustafa Kemal Paşa bu planın uygulanabilirliğine inanmamıştı.

★★★

Diyarbakır’da bulunan 2. Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa’ya 3 Temmuz 1917 tarihinde Başkomutan Vekili Enver Paşa’dan “zata mahsus” şifreli bir telgraf geldi. Telgrafta: “Kurulan 7. Yıldırım Ordusu Kumandanlığını koşulsuz kabul edip etmeyeceğinizin acele bildirilmesi” denilmekteydi. Paşa telgrafı okuyunca “Çok acayip şey” diyerek hayretini ifade etti, sonra da yaveri Şükrü Tezer’e: “Teklif olunan 7. Ordu Kumandanlığını koşulsuz kabul ediyorum” şeklinde cevap yazılmasını emretti. Bunun üzerine 5 Temmuz 1917’de 7. Ordu Kumandanlığına atandığı bildirilerek İstanbul’a gelmesi istendi. Dört gün sonra Diyarbakır’dan ayrılan Mustafa Kemal Paşa, Mardin-Halep yoluyla İstanbul’a hareket etti. Yıldırım Ordular Grubu Karargâhı ve 7. Ordu Karargâhı İstanbul’da kuruluyordu. 7. Ordu, 19. ve 20. tümenlerden oluşacaktı. Bu birliklerin bir bölümü henüz Avrupa cephelerindeydi. 1917 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında parça parça gelerek Halep’te toplanacaklardı.

Alman general ve Osmanlı mareşali Erich von........

© Sözcü


Get it on Google Play