Diğer

20 Kasım 2023

Türkiye’nin kelimelerle olan imtihanı hem çok geç gerçekleşmiştir hem de söz konusu kelimelere atfettiklerimiz her nedense bambaşka anlamları bünyesinde barındırmıştır. Görüntünün bu topraklara geç neşet etmesi sonrasında yaşanan gelişmelerin etkilerini içinde bulunduğumuz günlerde fazlasıyla yaşamaktayız. İşte tam bu noktada yine söze dair söylenmesi gerekenler ve sözün ortaya koydukları üzerinden yaratılan gücün, ihtişamın ve tabii ki zenginliğin maskeledikleri sayesinde işler tamamen zıvanadan çıkmış vaziyette. Turgut Özal’lı yıllara kadar bu ülkede egemen olan ‘bir lokma bir hırka’ anlayışı ve ona eşlik eden ihtiyacın kadar harca düşüncesi, 1980’lerin ortasından itibaren başka bir yaşama tarzına doğru büyük bir dönüşüm gösterdi. ‘Benim memurum işini bilir’ den ‘anayasayı bir kez delmekle bir şey olmaz’ yaklaşımına doğru en tepede değişen yaklaşım tarzının aşağıya yansıması çok daha yakıcı ve bir o kadar da fütursuzca gerçekleşti. Nüfusun artması ve kentlerin giderek kalabalıklaşması sonrasında paranın hayatlarımız içerisindeki ağırlığı şekil değiştirirken bu yeni hayat tarzının ekranlar üzerinden gösterilmesine dair anlatılar da yavaş yavaş bize eşlik eder oldu. Özel televizyonların dolaşımda olduğu bu yeni dönemde görüntünün ne kadar önemli bir güç olduğunu fark eden başta siyasiler olmak üzere pek çok kesim bu yeni gücü kendi istekleri doğrultusunda kullanmaya başladı. Artık Chris Rojekin muhteşem çalışması Şöhret’teki gibi şöhret ve şöhretimsilerimizin devrede olduğu yeni bir zamanın içerisindeydik. Şöhretler daha önceden hayatlarımızda vardılar ancak kısa süreli geçici şöhretler olarak nitelendirebileceğimiz şöhretimsilerle ilk kez karşılaşıyorduk. Üstelik Andy Warhol’un ‘bir gün herkes on beş dakikalığına ünlü olacak’ sözünün üzerinden de fazla bir zaman geçmiş değildi.

Ekranlar bir anda yarışma programları ile dolup taşmaya ve bütün ülke adeta bu programlar ile yatıp kalkmaya başlamıştı. Kısa sürede zengin olma ve köşeyi dönme hayali adım adım bu ülke insanlarının zihinlerine nakşedilmişti bile. Yarışma programlarının yanı sıra ekranlardaki mafyatik diziler ile başlayan ihtişamlı zenginlik giderek daha fazla insanın kanını kaynatmaya ve ekranlarda gösterilen hayatlar gibi hayatları arzulatmayı başarmıştı. Artık gençlerin hayalinde rol modeli olarak gördükleri kişilerin başında ‘Polat Alemdar’ tiplemesi gelmekteydi hemen ardından ise futbolcular, mankenler yer alıyordu. Topçu, popçu birlikteliğinin hayatlarımıza soktuğu Televole mantığının içinden ülkenin popüler kültür tarihine yolculuğa çıktığınızda karşınıza çok sayıda ekran ünlüsü çıkacaktır. Böylesi gidip gelmelerin hızla yaşandığı bir coğrafyada siyaset mekanizmasının da söz konusu şöhretlerle yakından ilgisinin olacağını ve bu yapının birlikte yürümeye devam edeceğini de asla unutmamalısınız.

Televizyonun ağırlığını ve etkisini yitirmeye başladığı son on yıl içerisinde devreye sosyal medyanın giriş yaptığını ardından da bu mecra üzerinden yepyeni bir zihniyet dünyasının oluşturulmaya başlandığına tanıklık ettik. Fenomen kelimesi de işte bu yeni zamanların ürünü olarak dilimize pelesenk oldu. Fenomenin anlamı görünen şey, görüntü, olay ya da görüngü olarak belirtilmektedir. İnternet ortamında ise bu kelime herkes tarafından görünen ve tanınan kimse olarak adlandırılmaktadır. 1980’lerin ortasında entel kelimesi ile başlayan tuhaf nitelemelerimiz zaman içerisinde karizma ve son olarak fenomen sözleri ile devam etmektedir. İnternet ortamında yaptığı bir işle ya da bir olayla gündem olan kişiler genellikle fenomen olarak nitelendirilmektedirler. Sosyal medya mecralarının bu noktada birbirinden farklı internet fenomenlerinin önlerini ardına kadar açtığını ve bu kişilerin yaptıklarıyla, söyledikleriyle veyahut önerdikleri üzerinden takipçileri sayesinde hem para kazanıp hem de çok sayıda insanın ilgisine mazhar oldukları yeni bir dönemden geçmekteyiz. Bu kişiler birçok sosyal ağda bulunmalarının yanı sıra, yüksek bir izleyici kitlesine sahiptirler ve tavsiyeleri ile bilgilerine büyük önem vermekte olan takipçileri tarafından ilgiyle izlenirler.

Nerede ne yeneceğinden tutun da kıyafetlerinizi nasıl kombinleyeceğinize hatta bebeğin bakımının nasıl yapılacağına kadar pek çok alanda tavsiyelerde bulunmakla kalmayan aynı zamanda bu tavsiyeleri ile takipçileri sayesinde para kazanan insanlardan söz ediyoruz. Bir başka ifadeyle birileri sayesinde bir başkaları zenginleşmekte ve tarih boyunca varlığını sürdüren iktidarın devamına katkıda bulunanlar yaratılmaya devam edilmektedir. Başlığı uzatmamak için kabağın yine gariplerin başına kaldığını yazmamıştım. Kelime anlamı olarak sadece duyularla anlaşılabilir olan fenomen kelimesinin gündelik hayatın içerisinde kullanım şeklinin şaşırtıcı haline dönüşmesinin üzerinde dikkatle durmak zorundayız. Çünkü görüntüsünden başka bir şey olmayan bir şeyin felsefi anlamda somut algılanabilir ve denenebilir olay ve nesne kavramları altında incelenmekte olduğunu bilmekteyiz. Bize yansımış halinde ise görüntüsünden başka bir şeyi olmayan haline dönüşen ve yaptıklarıyla, söyledikleriyle vb. hal ve davranışlarıyla bizleri şaşkınlığa uğratan kişilere verdiğimiz isim.

Fenomenlerin iktidarı içerisinde yaşamaya başladığımızı ve onların bizlere önerdikleri sayesinde hayatlarımıza yön verdiğimizi-ki bu uğurda alışverişten duygusal hallerimize kadar pek çok yelpazede-görmekteyiz. Bu söz konusu şöhretimsilerin egemenliği sayesinde geleneksel olanın tu kaka ilan edildiği buna karşın bu kişilerin söylediklerinin mutlak surette doğru olarak addedildiği bir dönemden geçmekteyiz. Toplumsal hayatın içerisinde binlerce kişinin bu şöhretimsilerin varlığından feyz aldığı yepyeni bir sürecin içindeyiz artık. Bu fenomenlerin iktidarda olduğu bir yelpazeye karşılık geliyor ve bu yelpazenin arka planında içinde yaşadığımız ülkenin yoksul kesimlerinin arzularının ve isteklerinin umarsızca gasp edilmesi düşüncesi ile karşı karşıya geliyoruz. Biraz daha dikkatle baktığınızda karşımıza çıkan her türlü taşın arkasında bizlere ekranlar üzerinden gösterilen bu buğulu hayatların, ihtişamın, zenginliğin, kibrin ve tabii ki duygulara hitap eden ‘gıpta etkisi’ anlayışının olduğunu göreceksiniz. Son bir aydır Polat çiftinin yaptıklarını konuşurken birdenbire bu kez devreye yeni çiftlerin girdiğini ve bu çiftlerle birlikte başta kara para aklama olmak üzere pek çok yöntemin yavaş yavaş nasıl dolaşıma sokulduğunu hep birlikte duymaya başladık. Lüksün, ihtişamın baş döndürdüğü bir internet fenomeni çiftin hayatlarımıza dahil olan abartılı uygulamaları ve yaptıkları bir taraftan keşke bende bütün bunlara sahip olabilsem duygusunu cezbederken diğer taraftan da yok artık bu kadar da olmaz dedirttiği için birer nefret objesine dönmelerine yol açtı.

İnternet fenomenleri olarak nitelendirilen kişiler içinde yaşadığımız toplumsal hayatın adeta buzdağının üzerindeki kısmının küçük bir parçasına karşılık geliyorlar. Gücün maskelenmiş halinin ete kemiğe bürünmüş ideal tipleri olarak dolaşımdalar ve adaletsizliğin, eşitsizliğin yükseldiği bütün toplumsal yapılarda olduğu gibi fazlasıyla ilgi çekiyorlar. Emeğin, çalışmanın, hak etmenin değerini ve kıymet bilir olmanın önemini yitirdiğimiz bir zaman diliminde kısa yoldan zengin olmanın mümkün olabileceğini ve ihtişamın her şeyin üstesinden gelebilecek bir maskeye dönüşebileceğini gösterdikleri için de daha fazla arzulanıyorlar. Değerlerin erezyona uğradığı, kelimelerin anlamını yitirdiği bir çağda güç ve zenginlik her şeyin üstesinden gelebilecek bir yaklaşım olarak görülebilir. Öte yandan söz konusu gücün ve zenginliğin arka planında nelerin olabileceği düşüncesi ve bütün bunların nasıl yıkıcı sonuçlar doğurabileceği fikrini de es geçmemek zorundayız. Fenomenlerin iktidarında gündelik olanın bastırılmasının daha da hızlanacağı gerçeğini son on gün içerisinde yaşadığımız tuhaf krizlere biraz daha yakından bakabilirseniz eğer, net bir biçimde göreceksiniz. Polat’lar, Öz’ler derken neleri kaçırdığımızı, neleri fark etmeden kaybettiğimizi belki daha iyi anlayabilirsiniz. Bir bebekten nasıl katil yaratıldığını ve ona kimlerin sahip çıktığını da bu vesile ile yine görmemiş olduğunuzu da son bir not olarak eklemiş olayım.

İnternet fenomenlerinin hayatlarınızı teslim almasına izin vermeyin! Vermiş oldukları tavsiyeleri mutlak doğru olarak kabul etmek yerine farklı doğruların olabileceğini ve bu kişilerin söylediklerinin yanlışları da bünyesinde barındırabileceğini unutmayın. Bu yüzden özellikle sağlıkla ilgili önerilerde çok ama çok daha dikkatli hareket etmek durumunda olduğunuzu aklınızdan çıkartmayın. Tabii bir de yılların birikimini elinizin tersiyle bir kenara iterek geleneğin gücünü es geçmeyin. Arayış içerisindeki insanlık açısından sosyal medya ve onun uzantısı konumundaki internet fenomenleri üzerinde dikkatle durulması gereken hususlardır.

Ahmet Talimciler, 1970 yılında İzmir Karşıyaka'da dünyaya geldi. Karşıyaka spor kulübünün minik ve yıldız takımlarında, Tarişspor kulübünün genç takımında oynadı. 1988 yılında Ege Üniversitesi Coğrafya bölümüne kaydoldu ve iki yıl burada okuduktan sonra tekrar sınava girerek aynı üniversitede Sosyoloji bölümünü kazandı.

1994 yılında "Futbolun Toplumsal İşlevi" başlıklı lisans teziyle bölümden mezun oldu. Ardından Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde 1998 yılında Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi başlıklı yüksek lisans tezini, 2005 yılında da Türkiye'de Futbol ve İdeoloji İlişkisi başlıklı doktora tezini tamamladı.

2001 yılında Milliyet Gazetesi Sosyal Bilimler ödülünü kazandı.

1996 yılında Araştırma Görevlisi olarak başladığı Ege Üniversitesi Sosyoloji bölümünden 2019 yılında ayrılarak İzmir Bakırçay Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulamalı Sosyoloji ana bilim dalına profesör kadrosuyla geçiş yaptı. Halen aynı üniversitede görev yapmayı sürdürmektedir.

Son yirmi yılda yerel ve ulusal düzeyde gazetelerde, internet sitelerinde yazmıştır. Mart 2016'dan bu yana T24'te başta spor ve gündelik hayata ilişkin olmak üzere gündeme ilişkin yazılar yazmaktadır. Karşıyaka Belediyesinin çıkartmakta olduğu Gazete Karşıyaka'nın yazarlarındandır.

Bir diğer önemli tutkusu ise radyo yayıncılığıdır, üç yıl boyunca TRT İzmir Kent Radyosunda Sporun Arka Planı programını hazırlayıp sunmuştur. Halen TRT Türkiye'nin Sesi Radyosu Memleketim FM'de Spor Daima programına cuma günleri konuk olmayı sürdürmektedir. YouTube üzerinden yayınlanmakta olan Geek Futbol programının da yorumcularından birisidir. Evli ve spor tutkunu bir çocuğun babasıdır.

Kitapları

-Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi (2003,2014, Bağlam Yayınları)

-Sporun Sosyolojisi Sosyolojinin Sporu (2010,2015, 2018, Bağlam Yayınları)

-Futbol Yazıları (2017, Bağlam Yayınları)

-Türkiye'de Futbol En Az Futboldur (2020, Spor Yayınevi ve Kitabevi)

-Saçmanın İktidarı (2021, Sakin Kitap)

-Beklentilerin Tersine Çıktığı Alan: Eğitim (2022, Sakin Kitap)

-İlkelerimizi Kim Yazacak? Cem Can Yazıları (Yayına Hazırlayan- 2012, Moss Spor)

-Fair Play Yemin İstemez (Yayına Hazırlayan-2012, Moss Spor)

-Şiddet, Şike ve Medya Kıskacında Futbol ve Taraftarlık (2015, Litera Türk Academia, Müge Demir ile)

-Football in Turkey (Editör- 2016, PL Academic Research)

İktidarıyla muhalefetiyle biraz daha fazla bu gençleri dinlememiz gerektiğini ve onlara kulak vermek suretiyle içinde yaşadıkları ülkeye dair düşüncelerinin neler olduğunu sormamızın, hepimizin yararına olduğunu görmek zorundayız

Farklı oturumlarda konuşan tarihçi hocalarımızın ve söz alan diğer bütün katılımcıların üzerinde durduğu nokta ülkemizin akademik yapısında yaşanan sıkıntıların etik ihlallerini ve buna mukabil akademik dünyaya zarar verdiğini beyan etmiş olmalarıdır

Cumhur, kendi cumhuriyetinin ne kadar kıymetli ve bir o kadar da müstesna olduğunu, yüzüncü yılda çevresinde olup bitenler karşısında çok daha iyi anlamış oldu

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Fenomenlerin iktidarı veyahut gücün maskelenmesi - Ahmet Talimciler
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Fenomenlerin iktidarı veyahut gücün maskelenmesi

23 50
20.11.2023

Diğer

20 Kasım 2023

Türkiye’nin kelimelerle olan imtihanı hem çok geç gerçekleşmiştir hem de söz konusu kelimelere atfettiklerimiz her nedense bambaşka anlamları bünyesinde barındırmıştır. Görüntünün bu topraklara geç neşet etmesi sonrasında yaşanan gelişmelerin etkilerini içinde bulunduğumuz günlerde fazlasıyla yaşamaktayız. İşte tam bu noktada yine söze dair söylenmesi gerekenler ve sözün ortaya koydukları üzerinden yaratılan gücün, ihtişamın ve tabii ki zenginliğin maskeledikleri sayesinde işler tamamen zıvanadan çıkmış vaziyette. Turgut Özal’lı yıllara kadar bu ülkede egemen olan ‘bir lokma bir hırka’ anlayışı ve ona eşlik eden ihtiyacın kadar harca düşüncesi, 1980’lerin ortasından itibaren başka bir yaşama tarzına doğru büyük bir dönüşüm gösterdi. ‘Benim memurum işini bilir’ den ‘anayasayı bir kez delmekle bir şey olmaz’ yaklaşımına doğru en tepede değişen yaklaşım tarzının aşağıya yansıması çok daha yakıcı ve bir o kadar da fütursuzca gerçekleşti. Nüfusun artması ve kentlerin giderek kalabalıklaşması sonrasında paranın hayatlarımız içerisindeki ağırlığı şekil değiştirirken bu yeni hayat tarzının ekranlar üzerinden gösterilmesine dair anlatılar da yavaş yavaş bize eşlik eder oldu. Özel televizyonların dolaşımda olduğu bu yeni dönemde görüntünün ne kadar önemli bir güç olduğunu fark eden başta siyasiler olmak üzere pek çok kesim bu yeni gücü kendi istekleri doğrultusunda kullanmaya başladı. Artık Chris Rojekin muhteşem çalışması Şöhret’teki gibi şöhret ve şöhretimsilerimizin devrede olduğu yeni bir zamanın içerisindeydik. Şöhretler daha önceden hayatlarımızda vardılar ancak kısa süreli geçici şöhretler olarak nitelendirebileceğimiz şöhretimsilerle ilk kez karşılaşıyorduk. Üstelik Andy Warhol’un ‘bir gün herkes on beş dakikalığına ünlü olacak’ sözünün üzerinden de fazla bir zaman geçmiş değildi.

Ekranlar bir anda yarışma programları ile dolup taşmaya ve bütün ülke adeta bu programlar ile yatıp kalkmaya başlamıştı. Kısa sürede zengin olma ve köşeyi dönme hayali adım adım bu ülke insanlarının zihinlerine nakşedilmişti bile. Yarışma programlarının yanı sıra ekranlardaki mafyatik diziler ile başlayan ihtişamlı zenginlik giderek daha fazla insanın kanını kaynatmaya ve ekranlarda gösterilen hayatlar gibi hayatları arzulatmayı başarmıştı. Artık gençlerin hayalinde rol modeli olarak gördükleri kişilerin başında ‘Polat Alemdar’ tiplemesi gelmekteydi hemen ardından ise futbolcular, mankenler yer alıyordu. Topçu, popçu birlikteliğinin hayatlarımıza soktuğu Televole mantığının içinden ülkenin popüler kültür tarihine yolculuğa çıktığınızda karşınıza çok sayıda ekran ünlüsü çıkacaktır. Böylesi gidip gelmelerin hızla yaşandığı bir coğrafyada siyaset mekanizmasının da söz konusu şöhretlerle yakından ilgisinin olacağını ve bu yapının birlikte yürümeye devam edeceğini de asla unutmamalısınız.

Televizyonun ağırlığını ve etkisini yitirmeye başladığı son on yıl içerisinde devreye sosyal medyanın giriş yaptığını ardından da bu mecra üzerinden yepyeni bir zihniyet dünyasının oluşturulmaya başlandığına tanıklık ettik. Fenomen kelimesi de işte bu yeni zamanların ürünü olarak dilimize pelesenk oldu. Fenomenin anlamı görünen şey, görüntü, olay ya da görüngü olarak belirtilmektedir. İnternet ortamında ise bu kelime herkes tarafından görünen ve tanınan kimse olarak adlandırılmaktadır. 1980’lerin ortasında entel kelimesi ile başlayan tuhaf nitelemelerimiz zaman içerisinde karizma ve son olarak fenomen sözleri ile devam etmektedir. İnternet ortamında yaptığı bir işle ya da bir olayla gündem olan kişiler genellikle fenomen olarak nitelendirilmektedirler. Sosyal medya mecralarının bu noktada birbirinden farklı internet fenomenlerinin önlerini ardına kadar açtığını ve bu kişilerin yaptıklarıyla, söyledikleriyle veyahut önerdikleri üzerinden takipçileri sayesinde hem para kazanıp hem de çok sayıda insanın ilgisine mazhar oldukları yeni bir dönemden geçmekteyiz. Bu kişiler........

© T24


Get it on Google Play