Diğer

29 Ocak 2024

Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S400’leri bir şekilde “askeri envanterden çıkarma” müzakereleri sonuç vermeyince, ABD Ankara’yı F35 ortak üretim programından çıkardığı gibi, parası ödenmiş iki F35’i de teslim etmedi. Bu karar resmen Nisan 2021’de alındı.

Türkiye 40 adet F-16 savaş uçağı ile 79 F-16 modernizasyon kit alım talebini, 6 ay sonra Ekim 2021’de ABD’ye iletti.

Bildiğim kadarıyla, “F35’lerden çıkarttık, bari F-16 verelim” talebi Amerika’dan gayri resmi kanallardan geldi. Zaten devletler arası usul, ancak karşı tarafın satış niyetini tespit ederseniz, alım talebinde bulunmayı dikte eder.

ABD bu gayri resmi teklifi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sevdiği için yapmadı tabii. İşin 23 milyar dolarlık tarafını bir yana bırakırsak, 2021’in bahar aylarından beri Ukrayna sınırına yığınak yapan Rusya karşısında NATO’nun doğu cephesindeki müttefikinin hava gücündeki zafiyet işine gelmeyecekti.

2022 başlarında Doğu Akdeniz gerilimi nedeniyle sert bir düşüş yaşayan Türk-Yunan ilişkilerinde nispi bir sakinlik yaşansa da iki başkent de huzursuzdu. Gerek ekonomik güçlükler gerekse AB’den gelen yaptırımlarla Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de daha kontrollü hareket etme zorunluğu Ankara’nın asabını bozuyordu. Son birkaç yıldır, Türkiye’nin Amerika’yla ilişkilerinin bozulduğu ölçüde Yunanistan-ABD arasında yaşanan büyük yakınlaşma Ankara’nın sinirlerini daha da geriyordu.

Her U dönüşünden sonuç alacağını sanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mart 2022 tarihinde İstanbul’da ağırladığı Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in, iki ay sonra Mayıs’ta ABD Kongresi’ne Türkiye’ye F-16 satmayın demesine korkunç bozuldu.

O dönemde, tam da Ukrayna savaşı nedeniyle NATO içinde sağlam durulması gerekirken, NATO üyesi Yunanistan’ın, NATO’nun lokomotif ülkesine gidip, bir başka NATO müttefikine “silah satmayın” demesi, üstelik bunu kameralar arkasında değil önünde yapmasının Atina adına yanlış bir adım olduğunu, Ankara’nın kızmakta haklı olduğunu savunageldim.

Altı ay önce konuştuğum Yunanlı iş insanı, “Miçotakis, Ankara’nın sert tavrı karşısında, elinde kozlar olduğunu göstermiş oldu” dediğinde, bu yorumu abartılı ve kibirli bulmuştum. Şimdi geriye dönüp baktığımda haklı olabileceğini düşünüyorum. Zira Türk-Yunan ilişkilerinin yakın geçmişinde geri adım atan, tehditlerini yalayıp yutan taraf Atina değil, Ankara oldu.

Biz 2022 yılıyla devam edelim.

Kongre’de ayakta alkışlanan Miçotakis, Atina’ya döner dönmez haziran ayında F-35 almak için resmi talepte bulundu.

Bir ay önce, yani Mayıs 2022’de Finlandiya ve İsveç NATO üyeliği için başvurmuştu.

Bu sürecin Türkiye tarafından nasıl kötü yönetildiği bir başka yazı konusu.

Yunanistan’ı odağımızdan kaybetmemek için, kestirmeden gideceğim.

İsveç, anayasasını değiştirip, “PKK ve FETÖ’cülerle nasıl cebelleşirim” diye düşüne dursun, bir noktada denkleme F-16’lar girdi. Ve iş döndü dolaştı, Ankara’nın, “F-16’lara Kongre’den onay çıksın, İsveç’i öyle onaylıyayım”, Washington’un da “İsveç’i onaylamazsan Kongre onay vermez” dediği düğüme evrildi.

Arada, bence Amerikan devlet aklı, olacakları görüp, kendi adına zekice bir tavırla, Türkiye’ye F-16 satışı ile Yunanistan’a F-35 satışını aynı sepete aldı. Çünkü arada Kongre üyeleri, sadece İsveç meselesini değil, Yunanistan’la ilişkileri de şart koşmaya başlayıp, “Amerikan uçakları Ege semalarında Yunanistan’a tehdit oluşturacak şekilde uçamaz” demeye getirdi.

Ve 2023’e geldik.

2023’e her iki ülkedeki seçimler nedeniyle de karşılıklı tehditlerin arttığı, Atina’nın arkasında ABD’yi aldığı için silahsızlardan arındırılmış olması gereken adalara Amerikan silahlarını pervasızca yığdığı, Erdoğan’ın ise “Bir gece ansızın gelebiliriz” dediği bir ortamda girdik.

“İki ülke seçimler nedeniyle savaşa girer mi?” yorumlarının yapıldığı bir dönemde depremle sarsıldık.

1999 Marmara depremi ile Şubat 2023 depremlerinin bir ortak yönü, ölümcül yıkıcılığı ise bir başka ortak yönü, iki ülke ilişkilerinde oynadığı yapıcı/onarıcı roldür.

Bir doğa felaketinin iki ülke ilişkilerinin kaderini değiştirdiği bir başka örnek bulmak zor. Deprem nedeniyle ortamın yumuşaması sonucunda Erdoğan, aralık ayında büyük bir heyetle Atina’ya gitti. Erdoğan, 300 kişilik heyetiyle ses çıkartan bir ziyaret yapmak istedi çünkü bu sesin Vaşington’da Kongre tarafından da duyulmasını istiyordu.

İki taraf bu kadar “aşk!” yaşarken, Kongre’nin “Ama Yunanistan” diyerek F-16’ya engelleme yapması saçma olurdu.

Ancak Ankara yine de Kongre’ye güvenmiyordu. Hele Kongre onayı çıksın, “İsveç’i öyle onaylayalım” havasında idi.

Artık sabrı taşan Amerika, Ankara’ya en son şu mesajı verdi:

“Kongre’de sevenin yok. Kongre üyeleri F-16’yı engellemek için fırsat kolluyor. Kongre üyelerini bu satış Rusya’ya karşı elimizi güçlendirecek diyerek zor ikna ettik. Ayrıca Türkiye ile Yunanistan’a satışı birbirine bağladık ki; Türkiye’yi engellemek Yunanistan satışını engellemek anlamına gelecekti. Ama İsveç’i madem bu kadar uzatıyorsun. Ben iki satışı birbirinden ayırıp, Yunanistan’la ilgili onayı tekil olarak gönderirim; artık sonrasını var sen düşün.”

Özellikle ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in ocak ayında İstanbul’a yaptığı ziyarette, “Bu işi daha uzatırsanız, biz Yunanistan satışını birkaç güne Kongre’ye göndereceğiz. Siz sonrasında İsveç’i onaylasanız bile, Türkiye’ye satışa Kongre’den itiraz çıkmamasını garanti edemeyiz” mesajını net olarak verdiği anlaşılıyor.

Etekler onun için tutuştu ve onay jet hızıyla çıkıp, belge koştur koştur ABD’ye yetiştirildi.

Şu anda Kongre’de öylesine Türkiye aleyhtarı bir tutum var ki; belki İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanması bile, F16 satışı için yeterli olmayacaktı. Yunanistan’a F-35 satışı olmasa, belki F-16 satışına onay zora düşecekti.

Şimdi onay süreci için önümüzde iki hafta var. Hiçbir Kongre üyesinin iradesi ipotek altında değil. Ancak bu süreçte herhangi bir itiraz yaşanmayacağının varsa en büyük garantisi, Amerikalı Kongre üyelerinin itiraz etmelerinin Yunanistan’ın aleyhine bir sonuç doğurması. Bu aşamada Yunanistan’ın yararına olacak ve hatta F16 satışına rağmen Yunanistan’ın Türkiye karşısında hava üstünlüğü sağlayabileceği bir satışı engellemek istemezler.

Barçın Yinanç, 1968 yılında doğdu, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitirdi. 1990'da stajyer olarak başladığı Milliyet Ankara Bürosu'nda 10 yılı aşkın bir süre diplomasi muhabirliği yaptı. Ardından televizyon haberciliğine geçerek önce TV8, sonra CNN Türk Ankara Bürosu'nda çalıştı.

Türkiye-ABD, Türkiye-AB ilişkilerinin yanı sıra Kafkaslar'dan Ortadoğu'ya, geniş bir coğrafyada Türk dış politikasıyla ilgili gelişmeleri takip etti. Çok sayıda yabancı hükümet yetkilisiyle söyleşiler yaptı, BM, NATO ve AB gibi uluslararası kuruluşların zirvelerini, perde arkası gelişmeleri yerinden haberleştirdi.

2004 yılında İstanbul'a yerleşti, CNN Türk ve Referans gazetesinin ardından İngilizce yayımlanan Hürriyet Daily News'da (HDN) çalışmaya başladı. Haber koordinatörü, yorum sayfası editörü olarak çeşitli görevler aldı; 2010'dan başlayarak on yıl boyunca gazetenin pazartesi söyleşilerini gerçekleştirdi. Bu süre boyunca dış politika analizlerini yazmaya devam etti.

Pek çok uluslararası düşünce kuruluşunun toplantılarına konuşmacı, kolaylaştırıcı olarak katılıyor, yabancı yayın organlarının yayınları için yorumlar yapıyor. AtlatmaHaber adlı podcast serisini hazırlayan Yinanç Diplomasi Muhabirleri Derneği, Uluslararası Kayak Kayan Gazeteciler Derneği (Ski Club of International Journalist) ve Dış Politikada Kadınlar platformunun üyesi.

Son yayını; Women, Peace and Security Agenda in Turkey and Women in Diplomacy: How to Integrate the WPS Agenda in Turkish Foreign Policy (Türkiye'de Kadın, Barış ve Güvenlik Ajandası-Diplomaside Kadın: Türk Dış Politikası'na Kadın, Barış ve Güvenlik Ajandası nasıl dahil edilir) başlığını taşıyor.

Aralık 2020'den itibaren T24'te yazan Barçın Yinanç, T24 ekranında da, her hafta Metin Kaan Kurtuluş'la birlikte "Dış Politika ile İçli Dışlı" adlı programını yapıyor.

İktidarın kameralar önünde ABD'nin YPG'ye verdiği destekle ilgili sert eleştirilerine karşın, perde arkasında bu desteğin yakında kesileceğine dair iyimserlik var. Trump seçilirse, bu desteğin neredeyse anında bitmesi, Demokrat yönetimin devam etmesi halinde ise desteğin kademeli olarak azaltılması bekleniyor. ABD askerinin Suriye'den çıkması durumunda en kritik konu IŞİD şüphelilerinin tutulduğu El Hol kampı olacak

Türkiye’nin Vaşington Büyükelçisi Murat Mercan yaş haddinden emekliye ayrılıp, 12 Ocak’ta ABD’den ayrılacak.13 Ocak itibariyle, Vaşington’da Türkiye’nin bir büyükelçisi olmayacak. İstanbul’a aday bulmakla meşgul iktidar, Washington'a gidecek büyükelçiye karar verecek zamanı mı bulamadı, yoksa isim bulmakta mı zorlandı? Kulislerde birden çok isim dolanıyor

TÜSİAD'ın çalıştay dizisinde dış politika ele alınırken en hararetli tartışmalar Türkiye'nin Batı ile ilişkileri konusunda yaşandı. Bir grup, Türkiye'nin Batılı kimliğini hatırlaması ve demokratik ülkeler grubu ile ilişkilerini onarması gerektiğini vurgularken, diğer bir grup Türkiye'nin dünyaya Batılı gözlüğünden bakmayı bırakması gerektiğini savundu

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - F-16’lar için Yunanistan’a bir teşekkür borçluyuz (!) - Barçın Yinanç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

F-16’lar için Yunanistan’a bir teşekkür borçluyuz (!)

25 0
29.01.2024

Diğer

29 Ocak 2024

Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S400’leri bir şekilde “askeri envanterden çıkarma” müzakereleri sonuç vermeyince, ABD Ankara’yı F35 ortak üretim programından çıkardığı gibi, parası ödenmiş iki F35’i de teslim etmedi. Bu karar resmen Nisan 2021’de alındı.

Türkiye 40 adet F-16 savaş uçağı ile 79 F-16 modernizasyon kit alım talebini, 6 ay sonra Ekim 2021’de ABD’ye iletti.

Bildiğim kadarıyla, “F35’lerden çıkarttık, bari F-16 verelim” talebi Amerika’dan gayri resmi kanallardan geldi. Zaten devletler arası usul, ancak karşı tarafın satış niyetini tespit ederseniz, alım talebinde bulunmayı dikte eder.

ABD bu gayri resmi teklifi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sevdiği için yapmadı tabii. İşin 23 milyar dolarlık tarafını bir yana bırakırsak, 2021’in bahar aylarından beri Ukrayna sınırına yığınak yapan Rusya karşısında NATO’nun doğu cephesindeki müttefikinin hava gücündeki zafiyet işine gelmeyecekti.

2022 başlarında Doğu Akdeniz gerilimi nedeniyle sert bir düşüş yaşayan Türk-Yunan ilişkilerinde nispi bir sakinlik yaşansa da iki başkent de huzursuzdu. Gerek ekonomik güçlükler gerekse AB’den gelen yaptırımlarla Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de daha kontrollü hareket etme zorunluğu Ankara’nın asabını bozuyordu. Son birkaç yıldır, Türkiye’nin Amerika’yla ilişkilerinin bozulduğu ölçüde Yunanistan-ABD arasında yaşanan büyük yakınlaşma Ankara’nın sinirlerini daha da geriyordu.

Her U dönüşünden sonuç alacağını sanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mart 2022 tarihinde İstanbul’da ağırladığı Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in, iki ay sonra Mayıs’ta ABD Kongresi’ne Türkiye’ye F-16 satmayın demesine korkunç bozuldu.

O dönemde, tam da Ukrayna savaşı nedeniyle NATO içinde sağlam durulması gerekirken, NATO üyesi Yunanistan’ın, NATO’nun lokomotif ülkesine gidip, bir başka NATO müttefikine “silah satmayın” demesi, üstelik bunu kameralar arkasında değil önünde yapmasının Atina adına yanlış bir adım olduğunu, Ankara’nın kızmakta haklı olduğunu savunageldim.

Altı ay önce konuştuğum Yunanlı iş insanı, “Miçotakis, Ankara’nın sert tavrı karşısında, elinde kozlar olduğunu göstermiş oldu” dediğinde, bu yorumu abartılı ve kibirli bulmuştum. Şimdi geriye dönüp baktığımda haklı olabileceğini düşünüyorum. Zira Türk-Yunan ilişkilerinin yakın geçmişinde geri adım atan, tehditlerini yalayıp yutan taraf Atina değil, Ankara oldu.

Biz 2022 yılıyla devam edelim.

Kongre’de ayakta alkışlanan Miçotakis, Atina’ya döner dönmez haziran ayında F-35 almak için resmi talepte bulundu.

Bir ay önce, yani Mayıs 2022’de Finlandiya ve İsveç NATO üyeliği için başvurmuştu.

Bu sürecin Türkiye tarafından nasıl kötü yönetildiği bir başka yazı konusu.

Yunanistan’ı odağımızdan kaybetmemek için, kestirmeden gideceğim.

İsveç, anayasasını değiştirip, “PKK ve FETÖ’cülerle nasıl cebelleşirim” diye düşüne dursun, bir noktada denkleme F-16’lar girdi. Ve iş döndü dolaştı, Ankara’nın, “F-16’lara Kongre’den onay çıksın, İsveç’i öyle onaylıyayım”, Washington’un da “İsveç’i onaylamazsan Kongre onay vermez”........

© T24


Get it on Google Play