Diğer

T24 Haftalık Yazarı

21 Nisan 2024

İnsanın yaşam ve ölüm üzerine merakı, anlam arayışı tarih kadar eski. Şeytan ile anlaşma yapan Faust, ruhsal sancılarından tahtını kaybeden V. Murat hatta en yakınlarını kaybedenler, tarihler boyunca ruhlarla iletişime geçme vaadinde bulunan ispiritizmacılara inanmak istediler. Ruh çağırma seanslarında ruhlar vasıtasıyla masaları hareket ettirenler, resim çizenler, Platon'un Eski Yunanca metinlerini aktaranlar mistik ile bilimselin, materyalist ile maneviyatçının arasında bir yolda varoluşun sınırlarını zorladılar. Batı'da doğan bu arayış, Osmanlı entelektüeline de sıçradı. Peki neydi bu ispiritizmacılık ve Osmanlı döneminde nasıl var oldu? Fol Kitap'tan yayımlanan "Osmanlı'da Ruh Çağırma"nın yazarı Özgür Türesay'ın kapısını çaldım. Türesay, Fransa'da bir araştırma kurumunda Osmanli tarihi alanında ders veriyor. Büyük bir merakla okuduğum kitabı üzerinden ispiritizmacılık, doğaötesi olaylar, dünyada ve Osmanlı'da ispiritizm'in yayılışını ve etkilerini konuştuk.

- Kitabınızı büyük bir merakla okudum. Hemen sormak istiyorum: İspiritizmacılık nedir ve spiritüalizm ile arasındaki farklar nelerdir?

Spiritüalizm ruhun varlığına inanmak olup, insanın vücut ve ruh ikiliğine sahip bir canlı olduğunu savunmaktır. Baska bir deyişle, beden ölse de ruhun baki kalacağına inanmaktır. İspiritizmacılık ise on dokuzuncu yüzyılın ortasında geliştirilmiş, bilimsellik iddiasında bulunan bir kuram. Bu anlamda, spiritüalizmin iddialarını deneysel yollarla bilimsel bir biçimde ispatlayarak ölülerin ruhlarıyla iletişim kurulabileceğini ileri süren sözde bilimsel yeni bir dinî inanıştır.

- İspiritizmacılık, okültizm, ezoterizm, parapiskoloji ve metapsişik olgular günümüz dahil merak edilen ve gizemini asırlardır sürdüren olgular. Bu doğaüstü ve doğaötesi olgular için insanın ölüm ve varlık üzerine anlam arayışı diyebilir miyiz?

Ebru, bütün bu kavramsallastırmalar 1820'lerin sonundan itibaren ortaya çıkmış. Dolayısıyla bazı insanların doğaüstü ve doğaötesi olgulara karşı ilgisi muhtemelen çok eskiden beri var. Adı adı geçen kavramlar on dokuzuncu yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren evrendeki her olguyu bilimsel bir biçimde açıklama isteği ve bunun mümkün olduğuna dair bir inanışın sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu tür olguları yüzyıllarca açıkladığını iddia eden farklı dinlere duyulan inanç sarsıldıkça o dinlerin yerine böyle yeni anlamlandırma kuramları icat edilmiştir diyebiliriz.

- Fotoğraf, telgraf ve telefonun icadı ile ruhlarla iletişim, düşünce okuma, medyumluk arasındaki bağlantı nedir?

Telli ve telsiz telgraf teknolojisindeki ilerlemelerle birlikte insanlar uzak mekanlara haber iletilebildiğini görüyorlar. Fotoğrafın geliştirilmesi ise benzer bir şekilde yanımızda olmayan, çok uzakta bulunan ya da geçmiste kalan insanların yanıbaşımızda görülebilmesi olgusunu olağanlaştırarak hayalet ve ruhların kendilerini göstermelerine dair inancı pekiştirmistir. Telefonun geliştirilmesiyle de çok uzak mekanlara aynı anda fikir, söz, haber iletilebilmesinin görülmesiyle birlikte düşünce okuma, telepati gibi olguların gayet mümkün şeyler olduğuna dair bir inanç yaygınlaşabilmiştir.

- Fransız yazar Allen Kardec, Ruhlar Kitabı'nda ispiritizmacılığın yeni bir din değil bilim olduğunu iddia ediyor. Bu durumda bilimin sınırları içine "ruh"a dair incelemeler girebilecek mi? Yani ruh dinin değil bilimin konusu olabilecek mi?

Bu, ispiritizmacıların temel iddia ve arzusu. İddialarının hepsi ne idüğü belirsiz çarpık mantıklara dayansa da bu iddialardan da feyz alan kimi bilim insanları psikoloji, psikiyatri ve psikanaliz gibi bilimsel disiplinleri kurmuş ve geliştirmişlerdir.

- Sigmund Freud ve Carl G.Jung gizli ilimlerden feyz alanlardan değil mi? Ruhun derinliklerinde keşifler yapmak, sınırları tekrar belirlemek ve psikanaliz kuramının geliştirilmesi için ispiritizmden faydanlandılar mı?

Jung pek çok gizli ilme yakın duran birisi. Freud ise sadece telepatinin var olduğuna inanan ancak yeni kurmakta olduğu psikanaliz disiplininin bilimselliğine halel getirmemek için bunu açıkça dile getirmekten kaçınan, psisik araştırmalara ilgi duyduğunu da fazla belli etmemeye çalışan bir bilim insanı. Psikanaliz de aynı psikoloji ve psikiyatri gibi psişik araştırmalardan bazı konularda ilham almıştır.

- Peki, sizce, insani ve yaşadığımız düzenin bir sonucu olarak gördüğümüz korku ve kaygılarımızın, tarihsel ve kültürel bir kaynağı var mı?

İnsanoğlunun bütün korkuları, kaygıları tamamen içine doğdukları tarihi ve kültürel bağlamın ürünü. Duyguların varlığı, evrensel, tarih dışı, kültür dışı düşünülemez.

- Jules Verne, Louis Figier, Camille Flammarion gibi popüler bilim kurgu yazarları sayesinde insanlar her şeyin mümkün olduğuna inanmaya mı başladı? İspiritizmacılığın yayılmasında edebiyatın etkisinin olduğunu söyleyebilir miyiz?

Hayır, tam tersine, 1820'ler ile 1850'ler arasında yaşanan ikinci sanayi devrimi sırasındaki müthiş teknolojik sıçramanın içine doğan insanların, hayalgücünün sınırsız bir biçimde genişlemesi süreci sonrasında, bu yazarlar yaşadıkları toplumlarda hakim olan inançları konu alan anlatılar kurdular. Hikâye ve/veya roman suretinde kaleme alarak bu inanışların daha geniş kesimlere yayılmasında ciddi bir rol oynadılar. Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar sorusu gibi bir durum söz konusu aslında. Bu yeni edebi eserler de başka şeylerin yanı sıra ispiritizmacılığın da yayılmasına katkıda bulundular.

- Darwin evrim teorisinin, İspiritizmacılığın yaygınlaşmasınında rolü nedir? Kendi içinde bir çelişki barındırmıyor mu?

Darwin'in evrim kuramı, insanoğlunun hiç de tek tanrılı dinlerin anlatageldigi gibi bütün canlı türleri arasında müstesna, seçilmis bir varlık olmadığını, diğer canlılar gibi alelade bir tür olduğunu iddia ettiği için pek çok insanın gururuna dokunmuştur. Bu yüzden ruhun ölümsüzlüğünü, 1870'lerde artık aklı başında kimsenin inanıyorum diyemediği tek tanrılı dinlerin bilimsel olarak yerle bir edilmiş anlatılarındansa, yeni bir bilim olma iddiasındaki ispiritizmacılığın iddialarıyla savunma ihtiyacını hisseden insanlar olmustur. İspiritizmacılığın yayılmasının arkasında yatan dinamiklerden biri de budur.

- Rotamızı İstanbul'a çevirelim. İstanbul'da ilk ruh çağırma seansları ne zaman ve kimler tarafından başladı?

Elimizdeki kaynaklara göre 1854'te, İstanbul'da, Levanten ve Avrupalı çevrelerde ruh çağırma seansları yapılmıştır. Bu da Avrupa'daki ilk seanslardan çok kısa bir süre sonra İstanbul'da da ruh çağıranlar olduğu anlamına geliyor.

- İstanbul'da düzenli olarak medyum eşliğinde ruh çağırma seansları yapılıyor muydu? Türk medyumlar var mıydı yoksa ağırlıklı Fransız medyumlar mı?

Osmanlı toplumunun üst kesimlerinde ve özellikle kozmopolit çevrelerde ruh çağırma seanslarının 1850'lerden itibaren sıklıkla yapıldığına dair bilgiler mevcut. Her millet ve dinden medyumlar var.

- Birçok dini, mezhebi ve çatışmayı barındıran İstanbul'da insanları nasıl ikna ettiler?

İspiritizmacılık tam da kozmopolit ya da hakim dinden uzaklaşan insanların sayısının az olmadığı ortamlarda yayılan bir tür on dokuzuncu yüzyıl yeni dinsel akımıdır.

- İspiritizmacılığın tarihi ile masonluğun tarihi hep aynı paralelde ilerlemiş. Nasıl benzerlikler mevcut?

İspiritizmacılık masonluğa göre çok daha genç bir düşünce akımı. Aralarındaki temel benzerlik Pisagorculuk dusuncesinin etkisi, yani evrendeki her şeyin birbirine bağlı olduğu, her şeyin birbirini etkilediği ve bu etkileşimlerin kuramsal olarak açıklanabileceğine duyulan inanç. Buna yüzyıllardan beri "evrensel ahenk" ya da "karşılıklı bağımlılık kuramı" denmekte. Bununla beraber, ispiritizmacılık masonluk gibi gizli bir hareket değildir, tam tersine kamuya açık olarak örgütlenen, iddialarını herkese yaymak amacında olan üstelik ölümden sonra hayat olduğunu iddia eden bir doktrin, bu yüzden de aslında bir dinî doktrindir.

- 1865 yılındayız. Dönemin ünlü mimarı ve ressamı Pietro Montani ispiritizmacılık tarihinde önemli rolü olan kişilerden ve mason. Osman Hamdi'nin babası İbrahim Ethem ile de çok yakın arkadaşlar. Masonik bağlantı ve işbirliklerinin Osmanlı'da ispiritizmacılık tarihi açısından etkisi var mı?

Hayır, hiçbir etkisi yok. "Evrensel ahenk" düşüncesine inanmaları ve toplumun üst kesimlerine mensup olmaları nedeniyle ispiritizmacılık ve masonlukla uğrasan insanlar aynı toplumsal çevreden kişiler. Dolayısıyla birinin birisini etkilemesi değil, toplumsal çevre yakınlığı söz konusu.

- Ruhsal rahatsızlıkları olan V. Murat ispiritizmacı mıydı? Hastalığının tedavisinde Fransız bir medyumdan çare aradığı ve hipnozla tedavi edildiği doğru mu?

Edhem Eldem birincil kaynaklara dayanan araştırmalarıyla V. Murat'ın bir medyum tarafindan bir süre tedavi edildiğini kesin bir biçimde gösterdi. Bu durum, elbette, ispiritizmacılığa inanıp inanmadığına dair bir şey söylememize imkân vermiyor. Ama bir medyumdan medet umduğunu söyleyebiliriz.

- Kitabınızı sonuç kısmı etkileyici. Bunca araştırmadan Osmanlı tarihinde ve günümüz açısından doğaüstü olaylar için görüşleriniz neler? Neden bunca bilim ve gerçeklikle kuşatılmışken psişik olaylara ilgimiz ve inancımız bitmiyor? Siz nasıl bu yöne çekildiniz?

Bu konuda çalışmaya 2010'lu yılların başında İstanbul'da gerçekleştirilen uluslararası araştırma projesi kapsamında başladım. Proje, çağdaş Türkiye'de yeni dinsellikler üzerine idi. Bu hareketlerin bir kısmına tarihi bir boyuttan bakmak gerektiği düşüncesiyle bana ispiritizmacılık üzerine çalışmam teklif edildi. Bu tür olgular pek çok insanın ilgisini çekiyor. Şahsen, ispiritizmacılık diye bir sey olduğunu, bazı insanların ciddi ciddi ölülerin ruhlarıyla iletişim kurmaya çalıştıklarını, bunların büyük bir kısmınında iletişim kurduklarına inandıklarını, bu konu üzerinde çalışmaya başlayana kadar bilmiyordum. İspiritizmacılık hakkında söylenebilecek en kısa ve doğru yorumu 1910'da ispiritizmacılık karşıtı bir eser kaleme almış olan Mazhar Osman dile getirmiştir: Cahiller zaten inanacak sey arıyor! Bu anlamda, binlerce yıl tek tanrılı veya değil, dinlere ve onların anlatılarına inanmış olan insanların, ispiritizmacılığa inanmalarında şaşıracak bir yan olduğunu düşünmüyorum. Demek ki bazı insanlar aşkın bir seylere inanmak ihtiyacı hissediyorlar.

Özgür Türesay Kimdir?

Özgür Türesay 1975 yılında İstanbul'da doğdu.

Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi (1999). Fransa’da INALCO’da Osmanlı Tarihi üzerine master yaptı.

"Devlet Kuramı" (haz. Cemal Bali Akal, 2000) ve "Médecins et ingénieurs ottomans à l’âge des nationalismes" (haz. Méropi Anastassiadou- Dumont, 2003) gibi kitaplarda çevirmen olarak yer aldı.

Toplumsal Tarih, Kebikeç ve Müteferrika gibi dergilerde makaleleri yayımlandı.

On dokuzuncu yüzyıl Osmanlı düşünce tarihi üzerine farklı dillerde yayımlanmış pek çok kitap ve makalenin yazarı olan Özgür Türesay, 2016'dan beri Fransa'da bir araştırma kurumunda çalışmakta ve Osmanlı tarihi alanında seminer ve dersler vermektedir.

Ebru D. Dedeoğlu kimdir?

Ebru D. Dedeoğlu, işletme-ekonomi bölümünden mezun oldu. Executive MBA alanında yüksek lisansını tamamladı. İktisat Bankası'nda MT olarak başladığı iş hayatını 13 yıl süresince portföy yönetim şirketlerinin pazarlama biriminde yönetici olarak tamamladı.

Bir yıllık Uzak Doğu serüveninden sonra hayatına yeni bir yön vererek yayıncılık hayatına adım attı ve Doğan Kitap pazarlama biriminde yeniden başladı.

Türkiye'nin çok sayıda yazarlarıyla birebir geleneksel ve digital medya pazarlama stratejeleri üzerine çalıştı.

Cumhuriyet'te Türk/yabancı yazarlarla söyleşiler yaptı.Oksijen gazetesinde de röpörtajları devam etmektedir.

Yeni yazarlar keşfetti. Doğan Kitap'ta uzun yıllar süren yayıncılık hayatından sonra Ajans Letra'yı kurdu.

Halen Ajans Letra'da çalışıyor ve yazarlara danışmanlık hizmeti veriyor. Aralık 2023'ten itibaren kitaplar, yazarlar, yayın hayatı üzerine T24'te söyleşi yapmaya başladı.

"Mutluluğun temeli, temel ihtiyaçları karşılayacak kadar bir gelir ama onun ötesinde de çok önemli ölçüde iyi ilişkiler üzerine kurulu bir hayat"

"Benimle oynayan erkek arkadaşlarım kendilerini yok saydırtmak istediler, ben kendimi yok saydırtmak istemedim"

"Adı: Kadın Öykü Seçkisi" raflardaki yerini aldı. Sanırım bu zamana kadar yaptığım en iyi proje idi

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Doç. Dr. Özgür Türesay: 1854'te İstanbul'da Levanten ve Avrupalı çevrelerde ruh çağırma seansları yapılıyordu - Ebru D. Dedeoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Doç. Dr. Özgür Türesay: 1854'te İstanbul'da Levanten ve Avrupalı çevrelerde ruh çağırma seansları yapılıyordu

20 1
21.04.2024

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

21 Nisan 2024

İnsanın yaşam ve ölüm üzerine merakı, anlam arayışı tarih kadar eski. Şeytan ile anlaşma yapan Faust, ruhsal sancılarından tahtını kaybeden V. Murat hatta en yakınlarını kaybedenler, tarihler boyunca ruhlarla iletişime geçme vaadinde bulunan ispiritizmacılara inanmak istediler. Ruh çağırma seanslarında ruhlar vasıtasıyla masaları hareket ettirenler, resim çizenler, Platon'un Eski Yunanca metinlerini aktaranlar mistik ile bilimselin, materyalist ile maneviyatçının arasında bir yolda varoluşun sınırlarını zorladılar. Batı'da doğan bu arayış, Osmanlı entelektüeline de sıçradı. Peki neydi bu ispiritizmacılık ve Osmanlı döneminde nasıl var oldu? Fol Kitap'tan yayımlanan "Osmanlı'da Ruh Çağırma"nın yazarı Özgür Türesay'ın kapısını çaldım. Türesay, Fransa'da bir araştırma kurumunda Osmanli tarihi alanında ders veriyor. Büyük bir merakla okuduğum kitabı üzerinden ispiritizmacılık, doğaötesi olaylar, dünyada ve Osmanlı'da ispiritizm'in yayılışını ve etkilerini konuştuk.

- Kitabınızı büyük bir merakla okudum. Hemen sormak istiyorum: İspiritizmacılık nedir ve spiritüalizm ile arasındaki farklar nelerdir?

Spiritüalizm ruhun varlığına inanmak olup, insanın vücut ve ruh ikiliğine sahip bir canlı olduğunu savunmaktır. Baska bir deyişle, beden ölse de ruhun baki kalacağına inanmaktır. İspiritizmacılık ise on dokuzuncu yüzyılın ortasında geliştirilmiş, bilimsellik iddiasında bulunan bir kuram. Bu anlamda, spiritüalizmin iddialarını deneysel yollarla bilimsel bir biçimde ispatlayarak ölülerin ruhlarıyla iletişim kurulabileceğini ileri süren sözde bilimsel yeni bir dinî inanıştır.

- İspiritizmacılık, okültizm, ezoterizm, parapiskoloji ve metapsişik olgular günümüz dahil merak edilen ve gizemini asırlardır sürdüren olgular. Bu doğaüstü ve doğaötesi olgular için insanın ölüm ve varlık üzerine anlam arayışı diyebilir miyiz?

Ebru, bütün bu kavramsallastırmalar 1820'lerin sonundan itibaren ortaya çıkmış. Dolayısıyla bazı insanların doğaüstü ve doğaötesi olgulara karşı ilgisi muhtemelen çok eskiden beri var. Adı adı geçen kavramlar on dokuzuncu yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren evrendeki her olguyu bilimsel bir biçimde açıklama isteği ve bunun mümkün olduğuna dair bir inanışın sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu tür olguları yüzyıllarca açıkladığını iddia eden farklı dinlere duyulan inanç sarsıldıkça o dinlerin yerine böyle yeni anlamlandırma kuramları icat edilmiştir diyebiliriz.

- Fotoğraf, telgraf ve telefonun icadı ile ruhlarla iletişim, düşünce okuma, medyumluk arasındaki bağlantı nedir?

Telli ve telsiz telgraf teknolojisindeki ilerlemelerle birlikte insanlar uzak mekanlara haber iletilebildiğini görüyorlar. Fotoğrafın geliştirilmesi ise benzer bir şekilde yanımızda olmayan, çok uzakta bulunan ya da geçmiste kalan insanların yanıbaşımızda görülebilmesi olgusunu olağanlaştırarak hayalet ve ruhların kendilerini göstermelerine dair inancı pekiştirmistir. Telefonun geliştirilmesiyle de çok uzak mekanlara aynı anda fikir, söz, haber iletilebilmesinin görülmesiyle birlikte düşünce okuma, telepati gibi olguların gayet mümkün şeyler olduğuna dair bir inanç yaygınlaşabilmiştir.

- Fransız yazar Allen Kardec, Ruhlar Kitabı'nda ispiritizmacılığın yeni bir din değil bilim olduğunu iddia ediyor. Bu durumda bilimin sınırları içine "ruh"a dair incelemeler girebilecek mi? Yani ruh dinin değil bilimin konusu olabilecek mi?

Bu, ispiritizmacıların temel iddia ve arzusu. İddialarının hepsi ne idüğü belirsiz çarpık mantıklara dayansa da bu iddialardan da feyz alan kimi bilim insanları psikoloji, psikiyatri ve psikanaliz gibi bilimsel disiplinleri kurmuş ve geliştirmişlerdir.

- Sigmund Freud ve Carl G.Jung gizli ilimlerden feyz alanlardan değil mi? Ruhun derinliklerinde keşifler yapmak, sınırları tekrar belirlemek ve psikanaliz kuramının geliştirilmesi için ispiritizmden faydanlandılar mı?

Jung pek çok gizli ilme yakın duran birisi. Freud ise sadece telepatinin var olduğuna inanan ancak yeni kurmakta olduğu psikanaliz disiplininin bilimselliğine halel getirmemek için bunu açıkça dile getirmekten kaçınan, psisik araştırmalara ilgi........

© T24


Get it on Google Play