Diğer

08 Aralık 2023

“Nobel Savaş Ödülü”, ABD’nin önde gelen gazetelerinden The New York Times’da (NYT) 50 yıl önce yayınlanan bir haberin başlığı. The New York Times (17 Ekim 1973) neden bu başlığı kullanmıştı?

1973’ün Nobel Barış Ödülünü alaya almak, taşlamak için. Neden bu taşlama? Ödül kime, kimlere verilmiş? Bugünün olayları ile ne ilgisi var? ABD ve yakınında olanlar siyasi ve ekonomik üstünlüklerini nasıl sürdürüyorlar? Amacım bu gibi sorulara yanıt vermeye çalışmak.

Bu soruların yanıtlarında başrol oyuncularından birisi Henry Kissinger. Kissinger, ABD’nin saldırgan militarist yaklaşımını yukarılara taşıyan ve milyonlarca kişinin ölümüne neden olan önce danışman, sonra bakandır.

1973 Ekim ortasında verilen Nobel Barış Ödülünü iki kişi paylaşıyor. Birisi o dönemde ABD’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı ve yeni Dışişleri Bakanı olan Henry Kissinger. Diğeri, Vietnam Komünist Partisi Politbüro ve Genel Sekreterya etkili üyesi Le Duc Tho.

Ödülün Tho ve Kissenger’a verilme nedeni, bu ikilinin ülkelerini temsilen 27 Ocak 1973’te Vietnam savaşını sona erdiren barış anlaşmasını imzalaması. Tho (o zamanki Kuzey) Vietnam’ın, Kissinger ABD’nin başmüzakerecisi.

Bu ikili, 1969’dan başlayarak Paris’te, bazıları gizli, barış müzakereleri yapıyorlar. 1972 sonlarında anlaşma imza aşamasına gelmişken, ABD (Kuzey) Vietnam’ı, özellikle başkent Hanoi’yi bombalamayı yoğunlaştırıyor. Yalnızca Vietnam değil Laos ve Kamboçya da yoğun olarak bombalanıyor.

NYT’nin Barış Ödülüne Savaş Ödülü demesi bundan. Nobel Ödül Komitesinin web sitesinde şöyle diyor:

"1972 Aralık ortasında, Noel döneminde, Amerikan B-52 bombardıman uçakları (Kuzey) Vietnam’ın başkenti Hanoi’yi ağır biçimde bombaladı. Tüm dünyada yoğun protestolar oldu. Bu bombalama emrini veren kişi, Kissinger, aynı zamanda ateşkes müzakerelerinde ABD heyetinin başkanıydı."

Kissinger ödülü kabul etti, ancak mazeret bildirerek törene katılmadı, ödül konuşması yapmadı. Nobel ödülleri tarihinde ilk kez, barış ödülü komitesinden iki kişi bu ödülü protesto etmek amacıyla istifa etti.

Tho ise ödülü reddetti, çünkü Kissinger ateşkes ve barış konusunda verdiği sözleri tutmadı, tersine duracağını söylediği bombalamayı daha da arttırdı. The Nobel Prize (1973b). Dikkat edelim, bunlar Nobel Komitesinin saptamaları ve açıklamaları.

Soru şu: Kissinger’ın bu ateş-kes ve barış karşıtı acımasız davranışı bilinirken kendisine neden yaklaşık 8 ay sonra Barış Ödülü verildi?

Dünya’da ABD dahil birçok kişi ve kurumu isyan ettiren hem Kissenger’ın, hem Ödül Komitesinin bu ikiyüzlü tutumudur. Aşağıda açıkladığım gibi, Kissinger ve ABD’nin bu çizgideki militarist saldırgan yaklaşımı bugün de sürüyor, bir ekolü temsil ediyor.

Soruya dönelim. Kissenger’a verilen barış ödülünün arkasında ABD’nin ekonomik, siyasi ve giderek korku salan askeri gücü olmalıdır. ABD’nin etki alanında olanlar demek ki böyle ödül kararları alabiliyor.

Kissinger neden bu yazıda gündeme geldi? İki nedeni var. Birincisi, Kissinger geçen hafta 29 Kasım’da 100 yaşını devirdikten sonra öldü. Olumlu, olumsuz yorumlarla gündemdeydi. Bu satırların yazarını, 1970’lerdeki tartışmalara geri götürdü.

(Kissinger 1923’te Almanya’da bir Yahudi ailenin ilk oğlu olarak doğdu, adı Heinz idi. Aile, Hitler’in iktidara gelmesinden sonra 1938’de ABD’ye göçtü. Heinz, ABD’de Henry oldu.)

Kissinger’ın bu yazıya konu olmasının ikinci ve daha önemli nedeni, ABD dış politikasına yön verdiği 8 yıl içinde bu ülkenin saldırgan militarist politikalarını çok yükseklere taşımasıdır.

Birçok uzmana göre ise ABD’nin saldırgan militarist politikalarını başlatan bizzat Kissinger’dır. Bakınız örneğin Grandin (10 Kasım 2015). Önemli olan şudur; bu militarist emperyal politika daha sonraları da sürdü, yakın geçmişteki ve bugünkü birçok örnekte görülüyor.

Kissinger, Ocak 1969-Kasım 1975 döneminde ulusal güvenlik danışmanı, Eylül 1973-Ocak 1977 döneminde dışişleri bakanıdır. Yani Eylül 1973-Kasım 1975 arasındaki iki yılı aşkın sürede her iki etkili görevi de yürütmüştür. Kendisi, 8 yıl boyunca ABD dış politikasının tek hakimidir.

Kissinger, ABD’nin çıkarları ve küresel hakimiyeti için iki önemli konuyu öne çıkarıyor. Birincisi, Güneydoğu Asya’da, Latin Amerika’da ve dünyanın her yerinde komünist hareketi her ne pahasına olursa olsun engellemek. Bu engellemede her kirli yöntem uygulanabilir.

Bu bağlamda Kissinger, Vietnam Savaşı'nda bombalamayı ve genel olarak askeri saldırıları diplomasinin bir aracı olarak görüyor, hatta diplomasinin üstünde görüyor.

İkinci konu, ABD’nin küresel egemenliği için Sovyetler Birliği'nin (SSCB) yıpratılması ve geriletilmesidir. Çin ile diplomatik ilişkinin başlatılması ve geliştirilmesi bu bakımdan önemlidir. Çin, SSCB’nin rakibi olacak biçimde desteklenmeli, yardım almalıdır.

Kissinger’ın savaş suçu sayılan önemli bir eylemi, tarafsız bir ülke olan Kamboçya’yı yıllarca, gizlice, ABD kongresine de haber vermeden, B-52 uçakları ile kendi emriyle bombalatmasıdır.

Kamboçya’ya, yalnızca 1969 ve 1970 yıllarında 3875 bombalama seferi yapılmıştır. Bunlar için, sanki Vietnam bombalanıyor gibi, belgele düzenmiştir. Gerçek belgeler ise her gün gizli bir bölmede yakılmıştır. Grandin (10 Kasım 2015).

1969 başından 1973 ortalarına kadar, yalnızca Kamboçya’ya 500 bin ton bomba atılmıştır. Bu bombalamalarda, 500 bine yakın sivilin yaşamını yitirdiği tahmin edilmiştir. Tüm Kamboçya’nın bombalanma gerekçesi, bu ülke üzerinden (Güney) Vietnam’a silah ve mühimmat taşınmasıdır.

Askeri kaynaklardan yapılan tahminlere göre; Vietnam başta olmak üzere, Kamboçya ve Laos dahil tüm Güneydoğu Asya ülkelerine ABD, 1969 başından 1973 ortasına kadar yaklaşık 6 milyon ton bomba atmıştır. Grandin (10 Kasım 2015). Bu bombalarla üç milyona yakın insanın can verdiği tahmin edilmiştir.

Bu bombaların bir etkisi de Kamboçya’da bir iç savaşa neden olmasıdır. Pol Pot liderliğindeki komünist Khmer Rouge hareketi, yeni bir toplum yaratma hayaliyle, insanları kırsal sürgüne göndermiş ve birbuçuk ile iki milyon arasında insanın ölümüne neden olmuştur.

İşin garibi; Kissinger, Khmer Rouge hareketine en azından başlarda karşı çıkmamıştır. Çünkü bu hareket ve oluşturduğu hükümet SSCB karşıtıdır.

Grandin (10 Kasım 2015)’e ve birçok başka yorumcuya göre Kissinger hem savaş suçlusudur, hem insan haklarını hiçe sayan iktidarlara destek vermiştir.

ABD, Kissinger politikasıyla, Şili’de seçimle iktidara gelmiş olan Salvador Allende hükümetine karşı Eylül 1973’te yapılan askeri darbeyi hazırlamış ve desteklemiştir. Bu darbe sırasında ve sonrasında binlerce Şilili hayatını yitirmiş, ortadan kaybolmuş veya işkence görmüştür.

Benzer ölümler, kaybolmalar ve işkenceler Mart 1976’da Arjantin’de İsabel Peron’u deviren askeri darbe sırasında da yaşanmıştır. ABD’nin, Kissinger öncülüğünde, bu darbeye de açıkça destek verdiği bilinmektedir.

Miltarist ve saldırgan ABD politikası 1990’lardan başlayarak, başka bölgeler yanında, Ortadoğuda da sürmüş ve Irak, Libya, Suriye gibi ülkeler ABD işgaline uğramıştır.

Kissinger, ölümünden önce, İsrail- Filistin savaşında ABD’nin ve İsrail’in Gazze’ye saldırılarına güçlü destek vermiş ve şöyle demiştir: “Anlaşılıyor ki Filistinliler barış yapmasını bilmiyor, öyleyse onlara taviz verilmemeli, cezalarını bulmalılar.”

Kissinger’a göre ABD politikasına uymayanların “önce beli kırılmalı”, sonra onlarla diplomsi ve müzakere yapılmalıdır!

Grandin, Greg (10 Kasım 2015) “Henry Kissinger's genocidal legacy: Vietnam, Cambodia and the birth of American militarism” Salon

https://www.salon.com/2015/11/10/henry_kissingers_genocidal_legacy_partner/

https://www.salon.com/2015/11/10/henry_kissingers_genocidal_legacy_partner/

The New York Times (17 Ekim 1973) “Nobel War Prize”

https://www.nytimes.com/1973/10/17/archives/nobel-war-prize.html/

The Nobel Prize (1973a) “Henry Kissinger Facts”

https://www.nobelprize.org/prizes/peace/1973/kissinger/facts/

The Nobel Prize (1973b) “Le Duc Tho Facts”

https://www.nobelprize.org/prizes/peace/1973/tho/facts/

Türkiye'nin önde gelen ekonomistleri arasında yer alan Prof. Dr. Ercan Uygur, 1969'da ODTÜ'yü bitirdi. Mezuniyetinin ardından Devlet Planlama Teşkilatı'nda (DPT) ‘uzman yardımcılığı' sınavına girdi. Ancak, Uygur'un da aralarında olduğu sınavda başarılı olan üç kişi göreve başlatılmadı.

Uygur, daha sonra sınavına girdiği Maliye Bakanlığı'nda göreve başladı. Bir yıl sonra iki yıllık lisansüstü öğrenim bursu için OECD'ye yaptığı başvuru, davet edildiği mülakatın ardından kabul edildi. İngiltere Warwick Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimi aldı. Doktorasını East Anglia Üniversitesi'nde yaptı; bu sırada bir yıl ‘ekonometri' dersi verdi. 1977 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) İktisat ve Maliye Bölümü'ndeki ‘ekonometri' kürsüsünde asistanlık sınavına girdi; aynı yıl bu kürsüde göreve başladı.

Doçentlik çalışmaları için 1981'de dokuz aylık Norveç Hükümeti bursu ile bu ülkeye gitti, Prof. Dr. Leif Johansen ile çalıştı. Türkiye'deki doçentlik sözlü sınavının yapılacağı gün, 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanunu ile iki jüri üyesi, Prof. Dr. Tuncer Bulutay ve Prof. Dr. Nuri Karacan üniversiteden uzaklaştırılınca yapılamayan jüri toplantısı yedi ay sonra gerçekleştirilebildi. 12 Eylül 1980 darbesini izleyen süreçte üniversiteden uzaklaştırılan Türkiye'nin önde gelen iktisatçılarından Prof. Bulutay'ın "Bizleri temsilen Mülkiye'de kalacaksın" dediği Uygur, 1983'te ‘doçent' unvanını aldı.

1988'de Fulbright bursu ile ABD'ye gitti, Prof. Dr. Lawrence Klein ile LINK projesinde çalıştı. 1989'da ‘profesör' unvanını aldı. 1994-2012 döneminde Koç Üniversitesi'nde yaz dersleri verdi.

Mülkiye'den 2010 sonunda erken emekli oldu. Mülkiye'de öğretim üyesiyken şu kurumlara danışmanlık yaptı: - İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (1986-1994) - Wharton Econometric Forecasting Associates (1988-1991) - T. C. Merkez Bankası (1988-1993 ve 1997-1998) - Devlet İstatistik Enstitüsü, TÜİK (1990-1996) - ILO / Uluslararası Çalışma Örgütü (proje danışmanı, 1990) - T. C. Hazine Müsteşarlığı (proje danışmanı, 1992-1993 ve 1997-1999) - Dünya Bankası (proje danışmanı, 1999, 2002, 2009, 2010-2011) - Birleşmiş Milletler ECE (proje danışmanı, 1999-2000) - Third World Network (2009)

Yeni Yüzyıl gazetesinde köşe yazarlığı (1995-1998), Mülkiye'de İktisat Bölümü Başkanlığı (1996-2008), Ankara Üniversitesi Bilim Kurulu üyeliği (2002-2010), Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanlığı (2003 -2019), Ekonomi-Tek dergisi editörlüğü (2012-2020), Uluslararası Final Üniversitesi Rektör Yardımcılığı ve İİBF Dekanlığı (2016-2021) yaptı.

2011'de Uluslararası Ekonomi Birliği (IEA) Danışma Kurulu üyeliğine seçildi, bu görevi halen devam ediyor. 2012'de Kyoto Ödülü Danışma Kurulu üyeliğine davet edildi; editörlüğünü yaptıkları dahil olmak üzere Türkçe ve İngilizce 12 kitabı yayımlandı, 50'nin üzerinde bilimsel makale yazdı. Eylül 2021'den itibaren, Mülkiye'den öğrencilerinin kurup yönettiği T24'te köşe yazısı yazıyor. Prof. Dr. Ercan Uygur, 38 yıllık üniversite hayatını; 18 Mayıs 2017'de davet edildiği Mülkiyeliler Birliği Çarşamba Söyleşileri'nde Prof. Dr. Tuncer Bulutay'ın konuşması için koyduğu başlıkla özetliyor: "ODTÜ'de Öğrenci, Mülkiye'de Hoca…"

Türkiye'de insanlar ve kurumlar neden TL'den kaçıyor veya TL'nin dolaşım hızı neden artıyor?

Arjantin deneyimleri Türkiye için önemli. Bu ülke Türkiye gibi kronik yüksek enflasyon ülkesi, enflasyonu düşük göstermek için verilerle oynadığı biliniyor; siyasileri, seçilmek için her yola başvuruyor

Ülkelerin/liderlerin demokratik performansı ile ekonomi performansı arasında nasıl bir ilişki vardır? Bu soru siyasi iktisatta önemli yer tutuyor. Ne kadar demokrasi, o kadar enflasyon mu?

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - "Nobel Savaş Ödülü" - Ercan Uygur
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

"Nobel Savaş Ödülü"

17 27
08.12.2023

Diğer

08 Aralık 2023

“Nobel Savaş Ödülü”, ABD’nin önde gelen gazetelerinden The New York Times’da (NYT) 50 yıl önce yayınlanan bir haberin başlığı. The New York Times (17 Ekim 1973) neden bu başlığı kullanmıştı?

1973’ün Nobel Barış Ödülünü alaya almak, taşlamak için. Neden bu taşlama? Ödül kime, kimlere verilmiş? Bugünün olayları ile ne ilgisi var? ABD ve yakınında olanlar siyasi ve ekonomik üstünlüklerini nasıl sürdürüyorlar? Amacım bu gibi sorulara yanıt vermeye çalışmak.

Bu soruların yanıtlarında başrol oyuncularından birisi Henry Kissinger. Kissinger, ABD’nin saldırgan militarist yaklaşımını yukarılara taşıyan ve milyonlarca kişinin ölümüne neden olan önce danışman, sonra bakandır.

1973 Ekim ortasında verilen Nobel Barış Ödülünü iki kişi paylaşıyor. Birisi o dönemde ABD’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı ve yeni Dışişleri Bakanı olan Henry Kissinger. Diğeri, Vietnam Komünist Partisi Politbüro ve Genel Sekreterya etkili üyesi Le Duc Tho.

Ödülün Tho ve Kissenger’a verilme nedeni, bu ikilinin ülkelerini temsilen 27 Ocak 1973’te Vietnam savaşını sona erdiren barış anlaşmasını imzalaması. Tho (o zamanki Kuzey) Vietnam’ın, Kissinger ABD’nin başmüzakerecisi.

Bu ikili, 1969’dan başlayarak Paris’te, bazıları gizli, barış müzakereleri yapıyorlar. 1972 sonlarında anlaşma imza aşamasına gelmişken, ABD (Kuzey) Vietnam’ı, özellikle başkent Hanoi’yi bombalamayı yoğunlaştırıyor. Yalnızca Vietnam değil Laos ve Kamboçya da yoğun olarak bombalanıyor.

NYT’nin Barış Ödülüne Savaş Ödülü demesi bundan. Nobel Ödül Komitesinin web sitesinde şöyle diyor:

"1972 Aralık ortasında, Noel döneminde, Amerikan B-52 bombardıman uçakları (Kuzey) Vietnam’ın başkenti Hanoi’yi ağır biçimde bombaladı. Tüm dünyada yoğun protestolar oldu. Bu bombalama emrini veren kişi, Kissinger, aynı zamanda ateşkes müzakerelerinde ABD heyetinin başkanıydı."

Kissinger ödülü kabul etti, ancak mazeret bildirerek törene katılmadı, ödül konuşması yapmadı. Nobel ödülleri tarihinde ilk kez, barış ödülü komitesinden iki kişi bu ödülü protesto etmek amacıyla istifa etti.

Tho ise ödülü reddetti, çünkü Kissinger ateşkes ve barış konusunda verdiği sözleri tutmadı, tersine duracağını söylediği bombalamayı daha da arttırdı. The Nobel Prize (1973b). Dikkat edelim, bunlar Nobel Komitesinin saptamaları ve açıklamaları.

Soru şu: Kissinger’ın bu ateş-kes ve barış karşıtı acımasız davranışı bilinirken kendisine neden yaklaşık 8 ay sonra Barış Ödülü verildi?

Dünya’da ABD dahil birçok kişi ve kurumu isyan ettiren hem Kissenger’ın, hem Ödül Komitesinin bu ikiyüzlü tutumudur. Aşağıda açıkladığım gibi, Kissinger ve ABD’nin bu çizgideki militarist saldırgan yaklaşımı bugün de sürüyor, bir ekolü temsil ediyor.

Soruya dönelim. Kissenger’a verilen barış ödülünün arkasında ABD’nin ekonomik, siyasi ve giderek korku salan askeri gücü olmalıdır. ABD’nin etki alanında olanlar demek ki böyle ödül kararları alabiliyor.

Kissinger neden bu yazıda gündeme geldi? İki nedeni var. Birincisi, Kissinger geçen hafta 29 Kasım’da 100 yaşını devirdikten sonra öldü. Olumlu, olumsuz yorumlarla gündemdeydi. Bu satırların yazarını, 1970’lerdeki tartışmalara geri götürdü.

(Kissinger 1923’te Almanya’da bir Yahudi ailenin ilk oğlu olarak doğdu, adı Heinz idi. Aile, Hitler’in iktidara gelmesinden sonra 1938’de ABD’ye göçtü. Heinz, ABD’de Henry oldu.)

Kissinger’ın bu yazıya konu olmasının ikinci ve daha önemli nedeni, ABD dış politikasına yön verdiği 8 yıl içinde bu ülkenin saldırgan militarist politikalarını çok yükseklere taşımasıdır.

Birçok uzmana göre ise ABD’nin saldırgan militarist politikalarını başlatan bizzat Kissinger’dır. Bakınız örneğin Grandin (10 Kasım 2015). Önemli olan şudur; bu militarist emperyal politika daha sonraları da sürdü, yakın geçmişteki ve bugünkü birçok örnekte görülüyor.

Kissinger, Ocak 1969-Kasım 1975 döneminde ulusal güvenlik danışmanı, Eylül........

© T24


Get it on Google Play