Diğer

T24 Haftalık Yazarı

05 Kasım 2023

Son dönemde gösterime giren Oppenheimer filmi, 1998 de İngiltere ve ABD'de uzun süre sahnelenen bir tiyatro oyununu akıllara getirdi.

Michael Frayn tarafından 1998'de sahneye konulan oyun, ilk olarak Londra'da gösterime girmiş ve 2002 yılında Howard Davies tarafından film olarak uyarlanarak yapımcılığını da BBC üstlenmişti.

Bu yapımda oyuncu kadrosu üç kişiden oluşuyordu. Neils Bohr ve eşi Margrethe ile Werner Heisenberg'i canlandıran oyuncular, tüm performans boyunca sahnedeydiler.

Oyun, Eylül 1941'de Heisenberg'in, Bohr ile buluşmak için Kopenhag'a gidişini konu alıyor. Aslında bu ilk gidişi değildir. Dönüş yolunda Bohr trende arkadaşına eşlik eder ve birlikte birçok şeyi konuşma şansı bulurlar. Bohr'un eşi Margrethe de onlarla birliktedir.

Bohr'un yaşamında çok önemli bir profil olan eşi Margrethe, oyunda bir tür tercüman rolü üstlenmiş gibidir. İki fizikçi arasında geçen ve seyircinin anlamakta zorlanacağı bilim odaklı konuşmaların onun aracılığı ile daha anlaşılır olmasına çalışılmış.

Oyun, 2. Dünya Savaşı öncesinin ikliminde tartışmalı ve yanıtsız sorulara odaklanıyor. Nükleer fisyonun keşfi, atom bombasına giden süreç ve bilim insanlarının üstlendikleri roller, suçlamalar eşliğinde tartışmaya açılmaktadır.

Peki, bilim tarihinin bu en olağanüstü döneminde neler olmuştu?

Yıl 1941, Nazi Almanyası tüm dünyaya meydan okuyor.

Çoğu Yahudi olan pek çok bilim insanı Almanya'yı terk etmiş; geriye kalanların bazıları Nazi müdahalesini mümkün olduğunca engellemeye çalışırken bazıları da çeşitli nedenlerle aktif olarak Naziler için çalışmaya yönelmişlerdi.

Nazi rejimini benimseyerek aktif olarak çalışanlar içinde en kayda değer iki isim öne çıkıyor: Roket bilimcisi Wernher von Braun ve Uranverein projesinin yani Nazi Almanyası'nın atom bombası programının başına getirilecek olan Werner Heisenberg.

1901'de Almanya'nın Würzburg kentinde doğan Heisenberg bir üniversite profesörünün oğlu olarak dünyaya geldi.

Doktorasını 1923 yılında fizikçi Arnold Sommerfeld'in yanında tamamlamıştı. Sommerfeld, 1922 yazında, Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nde teorik fizik profesörü olan eski bir öğrencisi Paul Epstein'a şunları yazar: "Heisenberg'den muazzam başarılar bekliyorum. Debye ve Pauli de dahil olmak üzere tüm öğrencilerim arasında en yeteneklisinin o olduğunu düşünüyorum."

Heisenberg 1924 yılında 22 yaşındayken kuantum mekaniği eğitimi almak üzere Kopenhag'a Niels Bohr'un yanına gider. Nobel ödülü sahibi Niels Bohr, dönemin en etkili bilim insandan biriydi. Werner Heisenberg ise onun en parlak öğrencisi, bir anlamda oğlu gibidir; yani bu denli yakındırlar. Ve 10 yıl sonra, Heisenberg "kuantum mekaniğinin yaratılmasındaki katkıları" nedeniyle Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülür.

Kopenhag bu dönemde fizik bilim insanlarının üssü gibidir. Dünya'nın en büyük fizikçilerinin çoğu yaşamlarının bir döneminde "Bohr Enstitüsü" olarak adlandırılacak bu mekanda Bohr'un misafirleri olurlar.

Kuantum Kuramı Kopenhag Yorumu'nu burada geliştirilir. Heisenberg bu yoruma "Belirsizlik İlkesi" ile çok büyük katkıda bulunur.

Ancak artık bir yol ayrımındadırlar.

15 Eylül 1941'de Heisenberg, bir sempozyuma katılmak için Kopenhag'a gelir. Ancak asıl amacı hocası Bohr'u ziyaret etmektir. Bohr, konferansa katılmayacaktır. Bu Almanlara karşı bir protestodur ama Heisenberg'i görmeyi de çok istemektedir.

Heisenberg, Bohr ile fizik enstitüsünde değil de evinde konuşmaya gider. Heisenberg'in amacı, büyük akıl hocası ve arkadaşı Niels Bohr ile zihnini meşgul eden önemli bir konuyu konuşmak ve fikrini almaktır.

Bu amaçla iki kez daha Kopenhag'a gidecektir.

İlk görüşmede ikili dostluklarını tazeleyip, görüş ve bilgi alış verişinde bulunarak keyifli zaman geçirirler.

Ancak Heisenberg, bu görüşme sonrasında meslektaşlarını ürkütecek bir hamle yapar; savaşın Almanya tarafından kazanılacağını öne sürerek onlara Almanya için çalışmaları yönünde imalarda bulunur.

Bu nedenle Heisenberg'in Bohr'u ikinci ziyareti çok keyifli bir havada geçmez. Buna rağmen bu iki can dostun üçüncü buluşmaları yine dostane bir havada geçecektir.

Ancak bir Yahudi olan Bohr ile Heisenberg'in ilişkileri artık geri dönülemez biçimde değişmiştir. Bu son görüşmeleri olacak ve birbirlerini bir daha hiç görmeyeceklerdir.

1943 yılı sonuna doğru Naziler tarafından tutuklanacağı uyarısı alan Bohr, ABD'ye kaçarak Manhattan Projesi'nde aktif görev üstlenir.

Görüşmelerde ele alınan konular ise ikili arasında kalmıştır ve konuşma konuları ve detayı bitmez tükenmez spekülasyonlara neden olur.

Tarihçilerin Heisenberg ve Bohr arasında geçenleri tam olarak yeniden yapılandırması ise çok zor ama tarihe not düşmek açısından çok önemli.

1998 yılında Londra'da sahneye konulan oyun, Heisenberg ve Bohr arasında1941'deki görüşmelere atıfta bulunarak atom bombası yapıp yapmamanın arkasındaki mantığı, geçmişin belirsizliğini ve geleceğin kaçınılmazlığını tartışmaktadır.

Heisenberg, Bohr'u Nazi atom bombası projesinin gerçek olmadığına veya bir propaganda aracı olarak kullanıldığına mı ikna etmeye çalışıyordu? Bir Yahudi olan Bohr'u, Nazi atom bombası çalışmalarına dahil etmeyi umuyor muydu?

Birbirlerini bir şekilde etkilemeye çalıştılar mı? Bohr'un Müttefiklerle temas halinde olduğundan şüphelenen Heisenberg, Bohr'a yanıltıcı bilgi vererek kandırmaya mı çalıştı? Yoksa Bohr, Heisenberg'i etkileyerek Almanları mı yanıltmaya çalıştı?

Dahası Bohr, iddia edildiği gibi Manhattan Projesi ekibine Heisenberg'in Eylül 1941'de kendisine verdiği reaktör çizimini göstermiş miydi?

Tüm bunlar savaş sonrasında defalarca sorgulandı.

Savaştan sonra Heisenberg, "Nazilerin atom bombası yapmasının gizlice engellendiğini ve Bohr aracılığıyla nükleer bilim insanlarının nükleer silah geliştirmeyi durdurmasını sağlamaya çalıştığını" ima eden söylemlerde bulunacaktır.

Bohr yanıt vermez ama Heisenberg'e, 1941 yılındaki görüşmelerle ilgili anılarını netleştiren bir mektup yazar. Ancak göndermez. Bu mektubun, 2002'de kamuoyuna açıklanan belgeler arasında yer aldığı belirtiliyor.

Bohr şöyle yazar:

"...Almanya'da atom silahları geliştirmek için her şeyin yapıldığına dair bana kesin bir izlenim verecek şekilde muğlak terimlerle konuştunuz... Konuşmadan dinledim çünkü kişisel dostluğumuza rağmen, ölümcül bir mücadeleye girişen iki tarafın temsilcileri idik ve insanlık için büyük bir sorun söz konusuydu."

Sonuçta, Nazi rejiminde önemli roller üstlenen iki Wernerden biri olan Wernher von Braun Nazi Almanya'sına V-2 roketini kazandırmıştı. O gerçek bir naziydi. Ama ikinci Werner'in Uranverein projesinde başarısız olması müttefikler lehine çok büyük bir şanstı.

Ya tersi olsaydı?

Belki de Heisenberg'e borçluyuzdur, kim bilir!

https://www.worldscientific.com/doi/10.1142/9789812810588_0024

http://www.nww2m.com/2011/09/the-mysterious-meeting-between-niels-bohr-and-werner-heisenberg/

https://physicsworld.com/a/werner-heisenberg-controversial-scientist/

https://www.defensemedianetwork.com/stories/the-copenhagen-meeting-of-heisenberg-and-bohr/

Nafiye Güneç Kıyak kimdir?

Nafiye Güneç Kıyak, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fizik Bölümünde ve yüksek lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Nükleer Enerji Enstitüsünde tamamladı.

Çalışma hayatına Türkiye Atom Enerjisi Kurumu - Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde araştırma reaktörü radyasyon güvenliği sorumlusu olarak başladı.

Doktora sonrası Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu bursu ile Almanya-GSF (Gesellschaft für Strahlen- und Umweltforschung-München)'de "nükleer santraller çevre analizleri, radyasyon dozimetrisi, nükleer teknikler" alanlarında çalışmalarda bulundu.

Yurda dönüşünün hemen ardından doçent ve daha sonrasında da profesör oldu.

1996 yılında kurulan Işık Üniversitesi'nin kuruluş çalışmalarına katıldı ve çeşitli kademelerde görev alarak kurucu fizik bölüm başkanlığı, Fen Bilimleri Enstitüsü müdürlüğü görevlerinde bulundu. "Lüminesans Araştırma ve Arkeometri Laboratuvarı"nı kurdu modern fizik konularında lisans ve yüksek lisans dersleri verdi.

2010- 2015 yılları arasında Işık Üniversitesi Rektörü olarak görev yaptı.

Rektörlük süresini tamamlamasının sonrasında Feyziye Mektepleri Vakfı okulları CEO'su görevinde bulundu.

Prof. Kıyak'ın uluslararası bilimsel dergilerde yayımlanmış çok sayıda bilimsel makalesi, yurtiçi ve yurt dışında sunulmuş 200 dolayında bilimsel çalışması bulunmaktadır.

Ayrıca popüler bilim alanında üç kitabın yazarıdır: Aklın bilinmeyene yolculuğu: KOZMOS; Sırlar evrenine açılan kapı: KUANTUM ve Başlangıcın ötesi: ÇOKLU EVRENLER.

2019'dan bu yana T24 Haftalık'ta popüler bilim konularında yazılar yazmaktadır.

Prof. Kıyak evli ve iki çocuk sahibidir.

Kara delikler büyük kütleli yıldızların ölümü sonrasında uzay-zamanın bükülmesi sonucu oluşuyor. Bilim insanlarına göre, evrenin kozmik geçmişinde bu özelliklere sahip yıldız sayılarını belirleyebilirsek, bu sayı bizi evrende muhtemel kara delik sayısına götürecektir

Albert Einstein 1926 yılında Max Born'a yazdığı mektupta, bugün bildiğimiz formatında "Tanrı zar atmaz" demişti. Bugün yaşasaydı, ne derdi acaba?

Bu kadar eski bir antiyıldız kalıntısı nasıl günümüze kadar gelmeyi başarabilmiştir?

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Kopenhag treni - Güneç Kıyak
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kopenhag treni

19 0
05.11.2023

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

05 Kasım 2023

Son dönemde gösterime giren Oppenheimer filmi, 1998 de İngiltere ve ABD'de uzun süre sahnelenen bir tiyatro oyununu akıllara getirdi.

Michael Frayn tarafından 1998'de sahneye konulan oyun, ilk olarak Londra'da gösterime girmiş ve 2002 yılında Howard Davies tarafından film olarak uyarlanarak yapımcılığını da BBC üstlenmişti.

Bu yapımda oyuncu kadrosu üç kişiden oluşuyordu. Neils Bohr ve eşi Margrethe ile Werner Heisenberg'i canlandıran oyuncular, tüm performans boyunca sahnedeydiler.

Oyun, Eylül 1941'de Heisenberg'in, Bohr ile buluşmak için Kopenhag'a gidişini konu alıyor. Aslında bu ilk gidişi değildir. Dönüş yolunda Bohr trende arkadaşına eşlik eder ve birlikte birçok şeyi konuşma şansı bulurlar. Bohr'un eşi Margrethe de onlarla birliktedir.

Bohr'un yaşamında çok önemli bir profil olan eşi Margrethe, oyunda bir tür tercüman rolü üstlenmiş gibidir. İki fizikçi arasında geçen ve seyircinin anlamakta zorlanacağı bilim odaklı konuşmaların onun aracılığı ile daha anlaşılır olmasına çalışılmış.

Oyun, 2. Dünya Savaşı öncesinin ikliminde tartışmalı ve yanıtsız sorulara odaklanıyor. Nükleer fisyonun keşfi, atom bombasına giden süreç ve bilim insanlarının üstlendikleri roller, suçlamalar eşliğinde tartışmaya açılmaktadır.

Peki, bilim tarihinin bu en olağanüstü döneminde neler olmuştu?

Yıl 1941, Nazi Almanyası tüm dünyaya meydan okuyor.

Çoğu Yahudi olan pek çok bilim insanı Almanya'yı terk etmiş; geriye kalanların bazıları Nazi müdahalesini mümkün olduğunca engellemeye çalışırken bazıları da çeşitli nedenlerle aktif olarak Naziler için çalışmaya yönelmişlerdi.

Nazi rejimini benimseyerek aktif olarak çalışanlar içinde en kayda değer iki isim öne çıkıyor: Roket bilimcisi Wernher von Braun ve Uranverein projesinin yani Nazi Almanyası'nın atom bombası programının başına getirilecek olan Werner Heisenberg.

1901'de Almanya'nın Würzburg kentinde doğan Heisenberg bir üniversite profesörünün oğlu olarak dünyaya geldi.

Doktorasını 1923 yılında fizikçi Arnold Sommerfeld'in yanında tamamlamıştı. Sommerfeld, 1922 yazında, Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nde teorik fizik profesörü olan eski bir öğrencisi Paul Epstein'a şunları yazar: "Heisenberg'den muazzam başarılar bekliyorum. Debye ve Pauli de dahil olmak üzere tüm öğrencilerim arasında en yeteneklisinin o olduğunu düşünüyorum."

Heisenberg 1924 yılında 22 yaşındayken kuantum mekaniği eğitimi almak üzere Kopenhag'a Niels Bohr'un yanına gider. Nobel ödülü sahibi Niels Bohr, dönemin en etkili bilim insandan biriydi. Werner Heisenberg ise onun en parlak öğrencisi, bir anlamda oğlu gibidir; yani bu denli yakındırlar. Ve 10 yıl sonra, Heisenberg "kuantum mekaniğinin yaratılmasındaki katkıları" nedeniyle Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülür.

Kopenhag bu dönemde fizik bilim insanlarının üssü gibidir. Dünya'nın en büyük fizikçilerinin çoğu yaşamlarının bir döneminde "Bohr Enstitüsü" olarak adlandırılacak bu mekanda Bohr'un misafirleri olurlar.

Kuantum Kuramı Kopenhag Yorumu'nu burada geliştirilir. Heisenberg bu yoruma "Belirsizlik İlkesi" ile........

© T24


Get it on Google Play