Diğer

27 Ocak 2024

Düne kadar, ”Avrupa’nın en güçlü ekonomisi hangisi?” diye kime soracak olsanız, tereddütsüz Almanya cevabı alırdınız. İki Almanya’nın yeniden birleşmesinden bu yana istikrarlı bir şekilde büyüyerek Avrupa Birliği’nin lokomotifi haline gelen Alman ekonomisi, 2022 yılının son çeyreğinden bu yana S.O.S veriyor. Bir zamanların panzerleri için şimdilerde “Avrupa’nın hasta adamı” benzetmesi yapılıyor. Son beş çeyrektir büyüme hızının düşüşe geçtiği Alman ekonomisi, 2023 yılında ilk kez küçülmeyle tanıştı. Uluslararası Para Fonu'nun tahminlerine göre de 2024 yılında Avrupa’da ekonomisi küçülecek tek ülke Almanya olacak.

Almanya’da enflasyon son dört yıldır yüzde 6 civarında seyrediyor. Bu oran gelişmekte olan ülkeler için normal sayılsa da, Almanya gibi sanayi devi bir ülke için oldukça yüksek. Almanya yüksek enflasyonun yanı sıra nakit sıkıntısı da çekiyor. Altyapının modernizasyonu için para bulamıyor. Çiftçiler 15 gündür sokaklarda. Demiryolları işçileri Almanya tarihinin en uzun süreli grevine başladı.

Geçen hafta Davos Ekonomik Forumu’na katılan Alman Maliye Bakanı Christian Lindner, Bloomberg’in düzenlediği bir panelde yaptığı konuşmada, Almanya hakkında bazılarınca hasta adam benzetmesi yapıldığına atıfla, 2012’den bu yana yaşadığı çok başarılı bir dönemden sonra Almanya’nın Avrupa’nın hasta değil, yorgun adamı olduğunu dile getirdi.

Peki bir zamanlar istikrarlı büyümesiyle ve gelişmiş sanayisiyle tüm dünyaya örnek gösterilen Alman ekonomisi ne oldu da bu hale geldi? Art arda gelen küresel krizler, pandemi, Çin ekonomisindeki yavaşlamanın Alman ihracatı üzerindeki olumsuz etkileri derken, iki yıl önce patlak veren Rusya-Ukrayna savaşı tüm bu kötü gidişe tuz biber ekti. Alman sanayisi büyük ölçüde Rusya’dan ithal edilen hidro karbonlara bağımlıdır. Rusya’ya uygulanan ambargolar nedeniyle bu olanaktan yoksun kalan Almanya enerji şokunu çabuk atlattı. Çok kısa sürede bir dönüşüme gitti. Ancak bunu yaparken ağır bir bedel ödedi. Enerji fiyatlarındaki artışla üretim maliyetleri hızla yükseldi. Kuzey Amerika ve Asya’da üretim yapmak daha ucuz hale geldiğinden Almanya’da yeni yatırımlar neredeyse durma noktasına geldi.

Öteden beri çevre sorunlarına duyarlı politikalar izleyen Almanya, yeşil dönüşüm çerçevesindeki “sıfır karbon emisyonu” hedefine 2035 yılında ulaşabilmeyi taahhüt etmişti. Bu hedefe ulaşabilmek için geçtiğimiz yıl sonunda Covid fonundan arta kalan 60 milyar avroyu iklim değişikliği projelerini finanse amacıyla kullanmak istedi. Ancak Yüksek mahkeme 15 Kasım’da hükümetin bu kararını anayasaya aykırı bularak iptal etti. Alman hükûmeti yasalar gereği topladığı gelirlerden daha fazla borçlanamıyor.60 milyar avronun nereden ve hangi araçlarla temin edileceği üzerinde koalisyon ortakları arasında fikir birliği sağlanamıyor.

Sosyal Demokratlar 2021 yılında, Gerhard Schroeder’den sonra ilk kez bir seçim kazandı. Ancak parlamentodaki milletvekili sayıları tek başlarına hükûmet kurmaya yeterli olmadığı için Yeşiller ve Liberallerle birlikte üçlü bir koalisyon kurmak zorunda kaldılar. Başbakan Olaf Scholz, 21.y.y’da Alman siyasi yaşamına damgasını vuran Angela Merkel’in karizmasına sahip değil. Sosyal Demokratlar Almanya’da geleneksel olarak NATO’ya pek sıcak bakmazlar, Rusya ile ilişkilere özel bir önem verirler. Hatta gençliğinde NATO karşıtı gösterilere iştirak ettiği söylenen Başbakan Scholz, Rusya-Ukrayna savaşından sonra bugün hararetli bir NATO taraftarı kesildi. Alman hükûmetinin İsrail-Hamas savaşında ateşkese karşı çıkan İsrail yanlısı tutumu eminim savaş karşıtı Yeşiller'in içine sinmiyordur. Gerek ekonomideki kötü gidişat, gerek koalisyon ortakları arasındaki dağınıklık nedeniyle iki sene önceki seçimlerde yüzde 52 oranında oy alan koalisyon hükûmetinin desteği bu kere kamuoyu yoklamalarında yüzde 20’lere kadar düşmüş durumda. Buna karşılık aşırı sağcı “Almanya İçin Alternatif Partisi”, ikinci parti konumuna gelmiş görünüyor. Koalisyonun diğer ortağı Liberaller ise bugün seçim olsa parlamentoya bile giremeyecek.

Almanya, Osmanlı'nın son dönemlerinden bu yana Türkiye için çok önemli bir müttefik ülke olmuştur. 1.Dünya savaşında Hans’lar ve Mehmet’ler aynı cephede savaştı. Alman generaller, Osmanlı ordusunda genelkurmay ikinci başkanlığı, ordu komutanlıkları gibi üst düzey görevlerde bulundu.

1960’lı yıllarda başlayan Türkiye’den Almanya’ya iş gücü akını, iki ülke arasında dostluk köprüsü olması gerekirken, ne yazık ki tam tersine, Türkiye ile Almanya’nın arasını açtı. Kriz ortamındaki Almanya son aylarda Türkleri sevindirecek iki önemli karar kabul etti. Nazi Almanyası'ndan kalan kan bağı esasına dayalı vatandaşlık yasasında yapılan değişiklikle, çifte vatandaşlığın önü açıldı. Üç aşamada yürürlüğe girecek yeni göç yasası ile de, AB dışı ülkelerden nitelikli iş gücünün Almanya’ya girmesi kolaylaştırıldı.

Türk-Alman ilişkilerinin iyileştirilmesi en fazla Almanya’da yaşayan Türk toplumunu sevindirecektir. Aynı şekilde, Türkiye’nin de yurt dışındaki Türkleri ayrıştırmadan bulundukları ülkelerin izlediği entegrasyon politikalarını desteklemesi, siyasi ilişkilerin geliştirilmesine katkı sağlayacaktır.

Hasan Göğüş kimdir?

Hasan Göğüş, 1953 yılında Gaziantep'te doğdu. 1976'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.

Diplomatik kariyerine 28 Nisan 1977'de başladı. Yurtdışında sırasıyla Yeni Delhi Büyükelçiliği'nde ikinci kâtip, BM Cenevre Ofisi nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği'nde başkâtip, Londra Büyükelçiliği'nde müsteşar, AGİT'te Daimi Temsilci Yardımcısı olarak çalıştı.

Dışişleri Bakanlığı merkezde; Müşterek Güvenlik İşleri, Savunma Anlaşmaları ve Uygulama dairelerinde ikinci kâtiplik, müsteşar özel kalem müdürlüğü, Bağımsız Devletler Topluluğu Genel Müdürlüğü'nde Orta Asya Daire Başkanlığı, AGİT Silahların Kontrolü ve Silahsızlanma Genel Müdür Yardımcılığı, Çok Taraflı Siyasi İşler Genel Müdürlüğü ve Avrupa Birliği ve Avrupa ülkeleriyle ikili ilişkilerden sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Merkezdeki son görevi sırasında Türkiye-Hollanda ilişkilerine katkılarından dolayı Hollanda Kraliçesi Beatrix tarafından "Oranje- Nassau" nişanı ile ödüllendirildi.

Büyükelçi olarak Türkiye'yi sırasıyla Yeni Delhi, Atina, Viyana ve Lizbon'da temsil etti. 23 Ekim 2018'de Dışişleri Bakanlığı'ndan emekliye ayrılan Hasan Göğüş, Uluslararası Kalkınma Hukuku Örgütü Danışma Kurulu ve Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeliklerini sürdürüyor, T24'te dış politika konusunda yazılar yazıyor.

Hasan Göğüş'ün ayrıca 42 yıllık meslek anılarını derlediği, Doğan Kitap'tan yayımlanmış "Zor Başkentlerde Diplomasi" ve köşe yazılarını topladığı İdeal Kitap'tan yayımlanmış "Diplomasi Yazıları" isimli iki kitabı bulunmaktadır.

Bu yıl içerisinde Kıbrıs sorununun çözüm arayışlarında yeniden bir hareketlenme olacağa benziyor. Anlaşılan Genel Sekreter Guterres, New York’taki son BM Genel Kurulu sırasında tarafları yeni bir temsilci atanmasını kabul etmeye ikna etmiş. Beklenen temsilcinin Holguin Cuellar olduğu 5 Ocak’da BM tarafından resmen açıklandı...

İçinde bulunduğumuz 2024 yılının en belirgin özelliği, demokrasi tarihinde emsali görülmemiş bir seçim yılı olması.100 bin nüfuslu ada devleti Tuvalu’dan tutun,1.5 milyar nüfusa sahip Hindistan’a kadar dünyanın dört bir yanında seçim var...

Koca bir yıl da tekerlemedeki gibi," yandı bitti, kül oldu"...

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Almanya: Avrupa'nın hasta adamı mı, yorgun adamı mı? - Hasan Öztürk (2)
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Almanya: Avrupa'nın hasta adamı mı, yorgun adamı mı?

16 0
27.01.2024

Diğer

27 Ocak 2024

Düne kadar, ”Avrupa’nın en güçlü ekonomisi hangisi?” diye kime soracak olsanız, tereddütsüz Almanya cevabı alırdınız. İki Almanya’nın yeniden birleşmesinden bu yana istikrarlı bir şekilde büyüyerek Avrupa Birliği’nin lokomotifi haline gelen Alman ekonomisi, 2022 yılının son çeyreğinden bu yana S.O.S veriyor. Bir zamanların panzerleri için şimdilerde “Avrupa’nın hasta adamı” benzetmesi yapılıyor. Son beş çeyrektir büyüme hızının düşüşe geçtiği Alman ekonomisi, 2023 yılında ilk kez küçülmeyle tanıştı. Uluslararası Para Fonu'nun tahminlerine göre de 2024 yılında Avrupa’da ekonomisi küçülecek tek ülke Almanya olacak.

Almanya’da enflasyon son dört yıldır yüzde 6 civarında seyrediyor. Bu oran gelişmekte olan ülkeler için normal sayılsa da, Almanya gibi sanayi devi bir ülke için oldukça yüksek. Almanya yüksek enflasyonun yanı sıra nakit sıkıntısı da çekiyor. Altyapının modernizasyonu için para bulamıyor. Çiftçiler 15 gündür sokaklarda. Demiryolları işçileri Almanya tarihinin en uzun süreli grevine başladı.

Geçen hafta Davos Ekonomik Forumu’na katılan Alman Maliye Bakanı Christian Lindner, Bloomberg’in düzenlediği bir panelde yaptığı konuşmada, Almanya hakkında bazılarınca hasta adam benzetmesi yapıldığına atıfla, 2012’den bu yana yaşadığı çok başarılı bir dönemden sonra Almanya’nın Avrupa’nın hasta değil, yorgun adamı olduğunu dile getirdi.

Peki bir zamanlar istikrarlı büyümesiyle ve gelişmiş sanayisiyle tüm dünyaya örnek gösterilen Alman ekonomisi ne oldu da bu hale geldi? Art arda gelen küresel krizler, pandemi, Çin ekonomisindeki yavaşlamanın Alman ihracatı üzerindeki olumsuz etkileri derken, iki yıl önce patlak veren Rusya-Ukrayna savaşı tüm bu kötü gidişe tuz biber ekti. Alman sanayisi büyük ölçüde Rusya’dan ithal edilen hidro karbonlara bağımlıdır. Rusya’ya uygulanan ambargolar nedeniyle bu olanaktan yoksun kalan Almanya enerji şokunu çabuk atlattı. Çok kısa sürede bir dönüşüme gitti. Ancak bunu yaparken ağır bir bedel ödedi. Enerji fiyatlarındaki artışla üretim maliyetleri hızla yükseldi. Kuzey Amerika ve Asya’da üretim yapmak daha ucuz hale geldiğinden Almanya’da yeni yatırımlar neredeyse durma noktasına geldi.

Öteden beri çevre sorunlarına duyarlı politikalar izleyen Almanya, yeşil dönüşüm çerçevesindeki “sıfır karbon emisyonu” hedefine 2035 yılında ulaşabilmeyi taahhüt etmişti. Bu hedefe ulaşabilmek için geçtiğimiz yıl sonunda Covid fonundan arta kalan 60 milyar avroyu iklim değişikliği projelerini........

© T24


Get it on Google Play