Diğer

18 Kasım 2023

Bu yazımda asıl konum CHP'nin kurultayı üzerine bazı düşünceler yazmaktı. Ancak Sanayi Bakanlığından öyle bir müjde geldi ki sizlere bilgi vermeden duramadım: Müjdeli basın bülteni şöyle:

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır: "Araban sarımsağında Avrupa Birliği tescili için son aşamaya gelindi. Yerel üreticilerimizin dünyaya açılmasına imkân sağlayacak."

Ben de çok mutlu oldum tabii. Bildiğiniz gibi, AB'li tüketici sarımsak almadan önce coğrafi tescili var mı diye bakar. Yoksa katiyen almaz. Gerçi daha tescil tamamlanmamış ama Sayın Bakan herhalde üretici ve ihracatçıları şimdiden uyarıyor; ona göre pozisyon alsınlar. Tescil olur olmaz TIR'lar yola çıksın. Ben de heyecan ile Antakya künefesi de bir an önce tescil işlemlerini bitirsin de Avrupalı kardeşlerimiz söyle doya doya künefe yesinler diye bekliyorum… Bol sarımsaklı yoğurtlu mantının üzerine künefe yakışmaz mı yani? Bence; mantı demişken Afyon manda tereyağı için de bir diplomatik çalışma yapılmalı…

Bakanlık iyi ki patent/tescil işi ile de uğraşıyor da, dünyaya yayılmış pek de iş yapamayan ticaret ataşelerimiz daha da zor durumda kalmıyo. Zamanlarını diplomatik vergisiz mallar kataloglarını inceleyerek geçiriyorlar!

Tüm okurlarımın bildiği gibi ben iktidara zaten muhaliftim. 2019'da başlayan "cumhurbaşkanlığı" rejimi sonunda iyice muhalif oldum. Ne denmişti o günlerde: Siyasilerden bakan olmayacak, bakanlıklara o işi en iyi bilenler tayin edilecek, yani iyi profesyoneller yönetecek, böylelikle, açılış programları, kurdele kesme törenleri vs. ile kendilerine siyasi propaganda yapmak için vakit harcamayacaklar.

Şimdi iktidar elini vicdanına koysun da söylesin: Ekonomik büyüklük olarak dünyanın ilk 20'sine giren bir ülkede, bütün dünya 4.0 sanayi, fabrikasız üretim, sanal endüstri, yapay zeka, 3D baskı teknikleri, uzay madenciliği vs. ile uğraşırken "sarımsak tescili yaptık" demek ne derece ciddiye alınabilir?

AKP iktidara geldiği yıl ihracatın ithalatı karşılama oranı ya aynı kalmış ya da düşmüş. Yani iktidarın iddialı bakanları (özellikle sanayi ve tarım) ihracatı arttıramamışlar. Hükümet de dengelemeyi, ithalatı kısmayı düşünmemiş, bugünlere gelmişiz.

Görülüyor ki İktidar yetişmiş insan, yönetici sıkıntısı çekmekte. Bu "tek adam" politikası ile istenen vasıfta yönetici bulamamakta ve ülkeyi yönetememekte. 2022'de imalat sanayinin payı yüzde 93,8 tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3,9 olmuş. Dövizi sadece bu iki bakanlık temin ederken, ithalatı (ben de dahil) her aklına gelen yapıyor. Yani bu iki bakanlık görevlerini layığı ile yapıp, yeterli döviz sağlayamıyor.

Ocak-Aralık 2022 döneminde dış ticaret açığı yüzde 137,0 artarak 46 milyar 211 milyon dolardan, 109 milyar 539 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2021 Ocak-Aralık döneminde yüzde 83,0 iken, 2022 yılının aynı döneminde yüzde 69,9'a geriledi. Hiçkimse, bu sayılara bakarak bana ekonomi biliminden bahsetmesin. Konu beceriksiz bakanlar ve yönetimdir.

Gelelim CEHAPE'ye.

Şaşırtıcı bir şekilde Sayın Kılıçdaroğlu son dakikaya kadar koltuğu bırakmak istemedi. Oysa kendi sözü idi; "Dünya geçirdiğin fırtınalar ile ilgilenmez. Gemiyi limana getirip getirmediğine bakar!" diye.

Sayın başkan sen tam 12 defa seçim kaybetmişsin. Muhalefet partilerinin bir tek görevi olur: İktidara gelmek. Bu kaçıncı mağlubiyetten sonra anlaşılır acaba?

40 yıldır çeşitli mecralarda yazıyorum, söylüyorum. Bu ülkenin her bakımdan düze çıkması için lazım olan, gerek yönetimde gerek dış ticarette bütçe dengesini sağlamaktır.

AKP iktidara gelirken, hatta her seçim öncesi "bir seçin de bakın görün neler olacak!" diye daha az bilgili vatandaşların oyları ile iktidar oldu, olmaya devam ediyor.

(Daha az derken, matematik bir faktörden bahsediyorum. Gerek eğitim seviyesi, gerek kitap okuma alışkanlığı olarak incelendiği vakit, en baştaki 10 şehir: Muğla, Ankara, İstanbul, İzmir, Eskişehir, Tunceli, Çanakkale, Antalya, Kocaeli, Edirne çıkıyor. Bu şehirlerin yönetimi, Tunceli ve Kocaeli hariç CHP'li yöneticilere verilmiş.)

Tunceli "bireylerin topluma ve ekonomiye verimli bir şekilde katılması için gerekli bilgi, beceri ve yeterlilikleri bulunan topluluk" olarak (eğitim endeksi deniliyor) ülkenin en gelişmiş şehri.

Burada komünist bir aday kazanıyor. İkinci (muhtemelen etnik dayanışma için) HDP, üçüncü ise CHP. AKP ise yüzde 14 ile 4'üncü.

Eğitim endeksinde sonuncu ise Hakkâri. Burada HDP (yine etnik dayanışma) ile yüzde 60 oy alırken, AKP yüzde 33 alıyor. CHP ise bu eğitim seviyesinde pek başarılı değil. Sadece 808 kişiden, (yani yüzde 2.5) oy alıyor.

Kocaeli seçimine ise CHP katılmıyor, seçim için iş birliği yaptığı İyi Parti sadece yüzde 33 alıyor, AKP yüzde 55.

Bu sonuçlar ile, ülkenin "okumuş" kesimini temsil edebilecek ilk 10 ilde CHP yüzde 24 oy alırken, AKP yüzde 15 alabiliyor.

Bu sayıları iyi incelerseniz görülenler şöyle:

Ülkenin okumuşları, yani eğriyi doğrudan daha net ayırt edenler (başta AKP olmak) üzere kapitalist partilere oy vermiyor. Sol bir tavır ile kendilerine, vatandaşa öncelik verilsin istiyor.

Bir ikinci faktör, AKP'li adayların "bireysel kalite olarak" (en azından seçmen gözünde) CHP'li adaylar kadar güven vermiyor olmaları.

CHP bu olguyu yıllarca değerlendiremedi. Hem nalına hem mıhına vurmak istedi. Ancak, böyle bir siyaset daha icat edilmedi. Yani, solcusunuz ama accık da sağcı?

Ben yakın dostlarıma yıllardır söylüyorum. Sayın Kılıçdaroğlu belirli bir hayat hikayesi ile gelip devlete memur oluyor ve tam 30 sene genel müdür olana kadar orada çalışıyor. Bu tip bir kişinin önce "karar" yetileri kaybolur. Çünkü hep bir başkası (makam) kararları vermektedir.

Sakın hiç kimse bu sözlerimi bir küçülme olarak almasın. Son derece beyefendi, geniş tecrübe ve bilgi sahibi bir zat. Ancak bu yetiler "patron, lider" olmaya yetmiyor. Patron olmanın tek bir parametresi var. karar verebilmek. Doğrusu eğrisi önemli değil; siz karar vereceksiniz, yanlışsa düzelteceksiniz. Doğru ise işte bir "doğru karar verdiniz". Kemal Bey'de bu yoktu.

Kurultay bitti. 40'lı yaşlarında özel sektörden gelen, daha önce sivil toplum yönetiminde kendisini ispat etmiş, müspet ilim okumuş, Sayın Özgür Özel CHP Başkanı seçildi.

Karar konusunda tecrübeli olduğu için, bu olguyu mümkün olduğu karar parti hiyerarşisi içine yaymaya çalışıyor.

Gölge Kabine müthiş bir gelişme. Başarıya giden yol bu.

Dünyanın gelişmiş Ddvlet yönetimlerinde "parti başkanı" denmez.

Chairman (bir kurulun yöneticisi) Secretary, şansölye vs. denir. President sözcüğü (preside etmek) bir grubu yönetmek manasına kullanılır.

Sayın Özel de bunu yapmaya çalışıyor. Ancak umarım fazla abartmaz, çünkü bizim milletimiz biraz da "yönetilmek" sever.

Her ne yaparlarsa yapsınlar, önce şu yerel seçimleri açık ara kazansınlar. Ancak bunun için önce "bir "şeyler yapmaları" gerekiyor.

Ülkenin "aydınlarını" bırakın, onlar zaten size oy veriyor.

Unutmayınız, halkımız CHP için "bunlar sadece konuşur, bir şey yapmaz" demektedir. Kolay gelsin, gazanız mübarek olsun.

Bir şey yapın...

.

Günümüzün iktidar sahipleri maalesef her konuda bilimsellikten uzak duruyor veya sadece işlerine gelecek açıdan bilimsel olabiliyorlar

Sayın Bakan, eğer senden öncekiler sanayi üretimini yeter noktaya getiremedi ise, aynı usul ile sen nasıl getireceksin?

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Sanayi Bakanlığından müjde! CE HA PE... - İskender Aruoba
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sanayi Bakanlığından müjde! CE HA PE...

24 0
18.11.2023

Diğer

18 Kasım 2023

Bu yazımda asıl konum CHP'nin kurultayı üzerine bazı düşünceler yazmaktı. Ancak Sanayi Bakanlığından öyle bir müjde geldi ki sizlere bilgi vermeden duramadım: Müjdeli basın bülteni şöyle:

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır: "Araban sarımsağında Avrupa Birliği tescili için son aşamaya gelindi. Yerel üreticilerimizin dünyaya açılmasına imkân sağlayacak."

Ben de çok mutlu oldum tabii. Bildiğiniz gibi, AB'li tüketici sarımsak almadan önce coğrafi tescili var mı diye bakar. Yoksa katiyen almaz. Gerçi daha tescil tamamlanmamış ama Sayın Bakan herhalde üretici ve ihracatçıları şimdiden uyarıyor; ona göre pozisyon alsınlar. Tescil olur olmaz TIR'lar yola çıksın. Ben de heyecan ile Antakya künefesi de bir an önce tescil işlemlerini bitirsin de Avrupalı kardeşlerimiz söyle doya doya künefe yesinler diye bekliyorum… Bol sarımsaklı yoğurtlu mantının üzerine künefe yakışmaz mı yani? Bence; mantı demişken Afyon manda tereyağı için de bir diplomatik çalışma yapılmalı…

Bakanlık iyi ki patent/tescil işi ile de uğraşıyor da, dünyaya yayılmış pek de iş yapamayan ticaret ataşelerimiz daha da zor durumda kalmıyo. Zamanlarını diplomatik vergisiz mallar kataloglarını inceleyerek geçiriyorlar!

Tüm okurlarımın bildiği gibi ben iktidara zaten muhaliftim. 2019'da başlayan "cumhurbaşkanlığı" rejimi sonunda iyice muhalif oldum. Ne denmişti o günlerde: Siyasilerden bakan olmayacak, bakanlıklara o işi en iyi bilenler tayin edilecek, yani iyi profesyoneller yönetecek, böylelikle, açılış programları, kurdele kesme törenleri vs. ile kendilerine siyasi propaganda yapmak için vakit harcamayacaklar.

Şimdi iktidar elini vicdanına koysun da söylesin: Ekonomik büyüklük olarak dünyanın ilk 20'sine giren bir ülkede, bütün dünya 4.0 sanayi, fabrikasız üretim, sanal endüstri, yapay zeka, 3D baskı teknikleri, uzay madenciliği vs. ile uğraşırken "sarımsak tescili yaptık" demek ne derece ciddiye alınabilir?

AKP iktidara geldiği yıl ihracatın ithalatı karşılama oranı ya aynı kalmış ya da düşmüş. Yani iktidarın iddialı bakanları (özellikle sanayi ve tarım) ihracatı arttıramamışlar. Hükümet de dengelemeyi, ithalatı kısmayı düşünmemiş, bugünlere gelmişiz.

Görülüyor ki İktidar yetişmiş insan, yönetici sıkıntısı çekmekte. Bu "tek adam" politikası ile istenen vasıfta yönetici bulamamakta ve ülkeyi yönetememekte. 2022'de imalat sanayinin payı yüzde 93,8 tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı........

© T24


Get it on Google Play