Diğer

31 Ocak 2024

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin yerel seçim beyannamesini açıklarken, "ülkemizi bugünkü gücüne, güvenlik ve refah seviyesine getiren yönetim olarak mevcut sorunların çözüm adresi biziz" dedi.

Erdoğan gibi hayal ettiğim bir gerçeklik içinde yaşamayı isterdim doğrusu.

Ülkemizin bugünkü gücü, güvenlik ve refah seviyesi konusunda bunları söyleyebildiğine göre paralel bir evrende yaşıyor olmalı.

Mevcut sorunları yarattıktan sonra çözüm adresi olarak kendini gösterebiliyor olmasına ise şapka çıkarıyorum.

"Ülkemizin bugünkü gücü" neye yetiyor, bunu bilmiyoruz.

Bu halimizle, daha çok mahallede kendinden küçüklere dayılanan bir tipi andırıyoruz gibi geliyor bana.

Ve Erdoğan bu konuda ne derse sadece lafta kalıyor.

"Teröristi asla serbest bırakmam" diyor, bir de bakmışız "terörist" dediği özel uçakla memleketine gidivermiş.

Gücümüz, o ülkelere yetmiyor, çünkü Erdoğan, o ülkeler için söylemedik sözü bırakmıyor ama ardından bir sabah kalkıyoruz ki ortalık süt liman olmuş, "yapmam" dedikleri yapılmış!

"Güvenlik" deseniz, Türkiye, tarihinde ilk kez kendisine tehdit olarak gördüğü bir ülkeye hava üstünlüğünü kaptırmak üzere.

S-400'lere 2,5 milyar dolar verdik, kasasında duruyor ve durmaya da devam edecek, işe yaramayacak.

Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, ikinci parti S-400'lerin alımının gündemde olduğunu söylediğinde tarih 24 Nisan 2022 idi. Ağzına S-400 sözünü alan bir yetkili görebiliyor musunuz ortalıkta?

Yunanistan, parasını ödediğimiz, üretim ortaklığından da çıkarıldığımız F35'lerden alacak, bize ise F 16 yenileme paketi düşüyor! Ferrari'ye karşı, Doğan görünümlü Şahin ile yarışacağız yani.

Tamam, Yunanistan ile elbette savaşmayacağız, bu amaçla ne bizim ne de Yunanistan'ın paralarımızı silah tüccarlarına kaptırmamıza gerek yok ama önce doğruları konuşmak gerek.

"Refah seviyesini" hiç açmasak daha iyi.

En zenginimiz bile, Erdoğan'ın kendisini iktisatçı zannetmesi yüzünden iki yıl öncesine göre artık daha fakir.

30 Ocak 2022 günü bir ABD Doları, 13 lira 56 kuruştu. Dün 1 ABD Doları 30 lira 36 kuruş olmuştu.

Erdoğan "çözümün adresi biziz" diyor da çözeceğini iddia ettiği sorunları kimin yarattığını söylemeye dili varmıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktisat literatürüne yeni bir teori hediye etme hayalinin doğal sonucu enflasyonun patlaması ve buna bağlı olarak "orta sınıfın" iyice kaybolması oldu.

Enflasyonun 2023 yılında da aynı yıpratıcı etkiyi göstereceğini ve fakirin daha fakir, zenginin daha zengin olacağını da gelecek yıl bu vakitlerde açıklanacak istatistiklerde göreceğiz.

Bu bir falcılık değil, kehanet değil, aritmetik!

Türkiye'nin kişi başı geliri 10 bin 624 ABD Doları.

Ancak bu eşit dağılmıyor.

Nüfusun gelirden en çok pay alan ilk beşte birlik bölümünün milli geliri 26 bin 453 ABD Doları.

Gelirden en düşük payı alan beşte birlik kesim ise kişi başına 3 bin 134 ABD Doları elde ediyor.

Buna göre en zenginlerimizin bile elde ettiği milli gelir Çekya, Portekiz, Slovenya ayarında.

En fakirlerimiz ise Bhutan, Bolivya, Papua Yeni Gine seviyesinde milli gelire sahipler.

Rahmetli Süleyman Demirel, bir grup gazeteci arkadaşla birlikte sohbet ederken Boğaz'ın iki yakası için "Danimarka Türkiye'si" benzetmesi yapmıştı. Milli gelirden aldıkları pay Danimarka seviyesinde diye!

Görüyoruz ki onlar bile eski pozisyonlarını kaybetmişler, Portekiz seviyesine inmişler!

Erdoğan'ın bakınca "refah içindeler" diye gördüğü kesim de bunlar zaten.

Türkiye'de üretilen gelirin yarısını alan nüfusun ilk beşte birlik kısmı, yani 17 milyon kişi refah içinde yaşıyor.

Lokantalarda boş sandalye bırakmayanlar bunlar, lüks otomobilleri evleri alanlar da o evlerin içine lüks eşyaları dolduranlar da kısacası gıda dışında bu ülkede ne tüketiliyorsa onun büyük bölümünü tüketen kesim bu.

Ve sayıları da az değil, 17 milyon kişi. Düşünün ki Hollanda nüfusu kadarlar, Yunanistan'dan daha kalabalıklar. Bu nüfus üç Danimarka nüfusuna denk.

Dolu lokantalara, eğlence yerlerine, kadınların kollarındaki Hermes çantalara vs. filan bakıp Türkiye'de işlerin tıkırında olduğunu düşünenleri yanıltan da bu kalabalık nüfus zaten.

Ama onlar bile son iki yılda ABD Doları cinsinden servetlerinin yarıya yakınını kaybettiler.

Erdoğan'ın iktisat teorilerinin Türkiye'yi getirdiği yer burası işte.

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevini Kara Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı.

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

Nüfusun yüzde 80'i gelirin yarısına talim ederken, nüfusun yüzde kırkı gelirin yüzde 15'ini bile rüyasında göremezken siyasal mücadele kültürel değerler üzerinden yürütülüyor ve muhalefet partisi ortaya bu dengesizliği bozacak bir program ve vaatler dizisi koyamıyor

“Ahlak bekçilerinin” internet sitelerine baktım, tarikat yurdunda tecavüze uğrayan çocuklarla ilgili bir kınama mesajı bile yok. Denetimden uzak yatılı kuran kursunda yanarak ölen çocuklar için bir göz yaşı damlası aradım, bulamadım

Frida Kahlo'nun Türkiye'de popüler bir kültür ikonuna nasıl dönüştüğü bir gizem. Frida'nın Meksika'daki evini gezerken de "Yeni Türkiye'nin itilmiş ve ötekileştirilmiş kentli Türkleri, Frida'nın şahsında kendi acılarını mı ifade ediyorlar" diye düşünmeden edemedim

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Erdoğan'ın hayal ülkesi - Mehmet Y. Yılmaz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Erdoğan'ın hayal ülkesi

296 41
31.01.2024

Diğer

31 Ocak 2024

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin yerel seçim beyannamesini açıklarken, "ülkemizi bugünkü gücüne, güvenlik ve refah seviyesine getiren yönetim olarak mevcut sorunların çözüm adresi biziz" dedi.

Erdoğan gibi hayal ettiğim bir gerçeklik içinde yaşamayı isterdim doğrusu.

Ülkemizin bugünkü gücü, güvenlik ve refah seviyesi konusunda bunları söyleyebildiğine göre paralel bir evrende yaşıyor olmalı.

Mevcut sorunları yarattıktan sonra çözüm adresi olarak kendini gösterebiliyor olmasına ise şapka çıkarıyorum.

"Ülkemizin bugünkü gücü" neye yetiyor, bunu bilmiyoruz.

Bu halimizle, daha çok mahallede kendinden küçüklere dayılanan bir tipi andırıyoruz gibi geliyor bana.

Ve Erdoğan bu konuda ne derse sadece lafta kalıyor.

"Teröristi asla serbest bırakmam" diyor, bir de bakmışız "terörist" dediği özel uçakla memleketine gidivermiş.

Gücümüz, o ülkelere yetmiyor, çünkü Erdoğan, o ülkeler için söylemedik sözü bırakmıyor ama ardından bir sabah kalkıyoruz ki ortalık süt liman olmuş, "yapmam" dedikleri yapılmış!

"Güvenlik" deseniz, Türkiye, tarihinde ilk kez kendisine tehdit olarak gördüğü bir ülkeye hava üstünlüğünü kaptırmak üzere.

S-400'lere 2,5 milyar dolar verdik, kasasında duruyor ve durmaya da devam edecek, işe yaramayacak.

Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, ikinci parti S-400'lerin alımının gündemde olduğunu söylediğinde tarih 24 Nisan 2022 idi. Ağzına S-400 sözünü alan bir yetkili görebiliyor musunuz ortalıkta?

Yunanistan, parasını ödediğimiz, üretim ortaklığından da çıkarıldığımız F35'lerden alacak, bize ise F 16 yenileme paketi düşüyor! Ferrari'ye karşı, Doğan görünümlü Şahin ile yarışacağız yani.

Tamam, Yunanistan ile elbette savaşmayacağız, bu amaçla ne bizim ne de Yunanistan'ın paralarımızı silah tüccarlarına kaptırmamıza gerek yok ama önce doğruları konuşmak gerek.

"Refah seviyesini" hiç açmasak daha iyi.

En zenginimiz bile, Erdoğan'ın kendisini iktisatçı zannetmesi yüzünden iki yıl öncesine göre artık daha fakir.

30 Ocak 2022 günü bir ABD Doları, 13 lira 56 kuruştu. Dün 1 ABD Doları 30 lira 36 kuruş olmuştu.

Erdoğan "çözümün adresi biziz" diyor da çözeceğini iddia ettiği sorunları kimin yarattığını söylemeye dili varmıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktisat literatürüne yeni bir teori hediye etme hayalinin doğal sonucu enflasyonun patlaması ve buna bağlı olarak "orta sınıfın" iyice kaybolması oldu.

Enflasyonun 2023........

© T24


Get it on Google Play