Diğer

20 Şubat 2024

İliç'teki toprak kaymasıyla ortaya çıkan çevre felaketinin ardından, altın madenciliğinin bir bölgede nasıl bir manzara yaratabileceğini fotoğraflardan, internet ve televizyon kanallarındaki videolardan görebildik.

İlk dikkati çeken şey dev bir çukurun varlığı. Gerçeğini görmeden boyutların ne kadar büyük olduğunu tahmin etmek belki zor ama tamamen imkânsız da değil.

Maden alanı 200 futbol sahası büyüklüğünde. Çukurun derinliği ise 1280 metre!

Maden faaliyet alanı 940 hektar. 9 milyon 400 bin metrekare yani!

Burada 1 ton kaya toprak haline dönüştürülüyor, siyanürlü bir sıvı ile yıkanan bu toprağın içinden 1,7 gram altın elde ediliyor.

Bölgedeki bakanların verdikleri bilgileri dinlerken on milyonlarca ton "yıkanmış topraktan" söz edildiğini duyuyoruz.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın açıklamasına göre Sabırlı Deresi'nin olduğu yerde 5 milyon metreküp, maden ocağının olduğu yerde 1,2 milyon metreküp ve yukarıda asılı kalan ama yerinden oynamış 3,5 milyon metreküplük bir toprak kütlesi var.

Şimdi çukurun büyüklüğünü hayalinizde daha iyi canlandırabilirsiniz. Minimum 10 milyon metreküp kaya ve toprağın içinden çıktığı büyüklükte bir çukur bu.

Ve maden faaliyetine devam ederse bu çukur daha da büyüyecek, yanlara doğru genişleyecek, içinden çıkarılıp siyanürlü sıvı ile yıkanan ve her bir tonundan 1,7 gram altın elde edilebilen milyonlarca ton atık toprak çevrede bir yerlerde biriktirilecek.

Sanayi Bakanlığı ve Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı'nın yayınladığı Sektörel Araştırma Raporu'nda MTA'nın İliç ile ilgili verdiği bilgilere göre 71 milyon 600 bin ton içinden 100 ton altın elde edilecek.

Yani iş tamamen bittiğinde geride dev bir çukur ve elde de 70 milyon tondan fazla siyanürle 'yıkanmış' toprak kalacak.

Bölgeye faydası, 2 bin 500 kişiye, maden faaliyette olduğu sürece istihdam sağlamakla sınırlı. Geri kalan her şey ama her şey bölge halkının aleyhine işliyor, bölgeye zarar veriyor.

Madenin faaliyete geçtiği 2011 yılından 2022'ye kadar üretilen altının toplamı 86,9 ton.

2043 yılına kadar 7 milyar 154 milyon dolar değerinde altın elde edilecek ve T.C. Devleti'nin buradan alacağı pay 353 milyon dolar olacak. 173 milyon dolar da Kurumlar Vergisi alınabileceği tahmin ediliyor.

Bu meblağa kötü para diyebilir miyiz? Kuşkusuz ki kötü değil. Toprağın altında bir değer ifade etmeden öylece duruyordu, kazıldı ve çıkarıldı, devletimiz de bundan 500 milyon doların biraz üzerinde para kazanmış olacak.

İlk bakışta çok kârlı bir iş gibi görünüyor.

Bilemiyoruz, belki de değil! Çünkü her işte olduğu gibi bunun da bir alternatif maliyeti var ve o maliyet hesaplanmış değil.

Çünkü o madencilik faaliyeti olmasaydı, bölgede tarım ve hayvancılık açısından nasıl bir gelir yaratılabilirdi, bunu bilmiyoruz.

Maden tükendikten sonra kalan çevre felaketinin yol açacağı ekstra maliyetleri bilmiyoruz. O koca çukur ve işe yaramaz, tarım yapılamaz atık toprak ne olacak?

71 milyon 600 bin ton kaya toprağa dönüştürülüp, siyanürlü sıvı ile yıkanırken bölgenin suyu kullanılacak.

O su, böyle bir amaçla kullanılacağına tarımsal üretimde kullanılabilirdi.

Ve üstelik her şey gösteriyor ki Türkiye, küresel ısınma nedeniyle giderek çölleşecek, suyumuzu böyle tüketmenin ve kalan sularımızı bu işlerle kirletmenin toplumsal bir bedeli yok mu?

Kuşkusuz ki mühendisler bütün bunları kolaylıkla hesaplayabilirler.

İliç'i kaderiyle baş başa bırakıp gittiğimizde, geride kalan yıkım ile elde edilen paraya değdi mi sorusunun yanıtını da almış oluruz.

İş işten geçtikten sonra yani.

Doğası gereği İliç'ten daha ağır tahribata uğrayacak Kaz Dağları'nı, Bergama'yı gözünüzün önüne getirin şimdi.

Maden Mühendisleri Odası'nın Çalışma Grubu, Kaz Dağları'ndaki altın madeniyle ilgili yaptığı çalışmada şirketin 472 milyon 495 bin dolar kâr edeceğini, devletin ise 52 milyon 980 bin dolar pay ile 22 milyon 287 bin dolar Kurumlar Vergisi alabileceğini hesaplamıştı.

Bölgede açık ocaklarda altın ve gümüş çıkarılacak.

Kazılıp siyanürlü sıvı ile yıkanacak toprak toplam 25 milyon 600 bin metreküp olacak. Yaklaşık 100 metre yüksekliğinde bir tepe yaratacak bu yığın.

Bunun için bölgenin su kaynakları kullanılacak. 1200 kişiye kadar istihdam sağlanabileceği öngörülüyor.

Altın madeninin işletmesi tamamlandığında 20 bin dönümlük bir alan, İliç'te fotoğraflarını gördüğümüz alana benzeyecek.

Çıkarılacak altından elde edeceğimiz kâr buna değecek mi?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevini Kara Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı.

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

Bu durumda madene çalışma iznini veren, üç kez kapasite arttırmasını onaylayan, ÇED raporunun “olumlu” çıkmasını sağlayan “idare” de üçüncü derecede kusurlu oluyor sanırım

Altında su sızdırmaz örtü bulunmayan 9 – 10 milyon tona varan siyanürle yıkanmış toprak, 100 ile 300 dönüm arasındaki bir araziye yayılmış durumda ve Çevre Bakanlığı bu topraklarda "kirlilik tespit edilemediğini" söylüyor

Bu tür büyük işlerde siyasi bir ayak mutlaka bulunuyor ve o ayak şirketin devlet kurumlarındaki işlerini, sorunlarını çözüyor

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - İliç'e bak, Kazdağları'nı hayal et - Mehmet Y. Yılmaz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İliç'e bak, Kazdağları'nı hayal et

124 5
20.02.2024

Diğer

20 Şubat 2024

İliç'teki toprak kaymasıyla ortaya çıkan çevre felaketinin ardından, altın madenciliğinin bir bölgede nasıl bir manzara yaratabileceğini fotoğraflardan, internet ve televizyon kanallarındaki videolardan görebildik.

İlk dikkati çeken şey dev bir çukurun varlığı. Gerçeğini görmeden boyutların ne kadar büyük olduğunu tahmin etmek belki zor ama tamamen imkânsız da değil.

Maden alanı 200 futbol sahası büyüklüğünde. Çukurun derinliği ise 1280 metre!

Maden faaliyet alanı 940 hektar. 9 milyon 400 bin metrekare yani!

Burada 1 ton kaya toprak haline dönüştürülüyor, siyanürlü bir sıvı ile yıkanan bu toprağın içinden 1,7 gram altın elde ediliyor.

Bölgedeki bakanların verdikleri bilgileri dinlerken on milyonlarca ton "yıkanmış topraktan" söz edildiğini duyuyoruz.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın açıklamasına göre Sabırlı Deresi'nin olduğu yerde 5 milyon metreküp, maden ocağının olduğu yerde 1,2 milyon metreküp ve yukarıda asılı kalan ama yerinden oynamış 3,5 milyon metreküplük bir toprak kütlesi var.

Şimdi çukurun büyüklüğünü hayalinizde daha iyi canlandırabilirsiniz. Minimum 10 milyon metreküp kaya ve toprağın içinden çıktığı büyüklükte bir çukur bu.

Ve maden faaliyetine devam ederse bu çukur daha da büyüyecek, yanlara doğru genişleyecek, içinden çıkarılıp siyanürlü sıvı ile yıkanan ve her bir tonundan 1,7 gram altın elde edilebilen milyonlarca ton atık toprak çevrede bir yerlerde biriktirilecek.

Sanayi Bakanlığı ve Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı'nın yayınladığı Sektörel Araştırma Raporu'nda MTA'nın İliç ile ilgili verdiği bilgilere göre 71 milyon 600 bin ton içinden 100 ton altın elde edilecek.

Yani iş tamamen bittiğinde geride dev bir çukur ve elde de 70 milyon tondan fazla siyanürle 'yıkanmış' toprak kalacak.

Bölgeye faydası, 2 bin 500 kişiye, maden faaliyette olduğu sürece istihdam sağlamakla sınırlı. Geri kalan her şey ama her şey bölge halkının aleyhine işliyor, bölgeye zarar veriyor.

Madenin faaliyete geçtiği 2011 yılından 2022'ye kadar üretilen altının toplamı 86,9 ton.

2043 yılına kadar 7 milyar 154 milyon dolar değerinde altın elde edilecek ve T.C. Devleti'nin buradan alacağı pay 353 milyon dolar olacak. 173 milyon dolar da Kurumlar Vergisi alınabileceği tahmin ediliyor.

Bu meblağa kötü para diyebilir miyiz? Kuşkusuz ki kötü değil. Toprağın altında bir değer ifade etmeden öylece duruyordu, kazıldı ve çıkarıldı, devletimiz de bundan 500 milyon doların........

© T24


Get it on Google Play