Diğer

23 Şubat 2024

AKP'nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday gösterdiği Hamza Dağ'ın seçim kampanyasına "zeytin ağacı konseptiyle" başladığını okuduğumda, gülmekten oturduğum koltuktan düşecektim.

Hamza Bey kardeşimizin "ağaç sevgisini" geçmişten hatırlıyorum çünkü.

O tarihte (8 Eylül 2020) AKP Genel Başkan Yardımcısı olan Dağ, Seferihisar'daki orman yangınının ardından şunu söylemişti:

"Yangının gerçekleştiği alanda zarar gören ağaçlar, sonbaharda kesilecek ve mangal kömürü olarak kullanılması için ekonomimize kazandırılacak."

Nagehan Alçı'nın olay yerinde izleyip HaberTürk'te yazdığına göre Dağ'ın kampanyasını tanıttığı toplantıda her sandalyeye bir küçük zeytin ağacı bırakılmış.

Alçı şöyle anlatıyor: "Konsept zeytin ağacı idi. Her sandalyenin üzerine birer küçük ağaç bırakılmış. Ancak davetlilerin tamamına yakını ya başka şehirden gelmiş ya da günün geri kalanında başka yerlere yetişecek oldukları için o canım ağaçların çoğu yerlerde kaldı. Düşünce hoş olabilir fakat bence yazık oldu bitkilere."

Hamza Bey, sahneye büyük bir zeytin ağacı fotoğrafının önünde çıkmış.

O sırada fonda şu sözler yankılanıyormuş:

"Bir zeytin ağacı gibiydi İzmirli, her zaman yeşildi, karamsarlığa hiç düşmedi.

Bir zeytin ağacı gibiydi İzmirli, dalları tüm güzelliklere yeterdi.

Bir zeytin ağacı gibiydi İzmirli. Hiç yaprak dökmedi, umudu hep tazeydi.

Bir zeytin ağacı gibiydi İzmirli, kökleri bilgeliğe, berekete uzanmak için yola çıkar, eninde sonunda başarabileceğini bilirdi…"

Bu partinin "zeytin ağacı sevgisi" dillere destan.

Hatırlarsınız belki 2017 yılında "üretim reform paketi" gibi süslü bir isimle zeytinlik alanların da imara açılabilmesine olanak sağlayan tasarı, muhalefetin yoğun itirazları üzerine gri çekilmişti.

Ama AKP bu, durmuyor, bir fırsatını hep kolluyor: Nitekim 2019'da bu kez Maden Yönetmeliği'nde yaptıkları bir değişiklikle zeytinlikleri kesmeye kalkıştılar.

Zeytinlik alanların madencilik faaliyetine açılması ile ilgili değişiklik Danıştay'a açılan davayla engellenebildi.

En son 2022'nin Aralık ayında bir kez daha kanunla zeytinlikleri yok etmeye kalkıştılar, TBMM'de muhalefetin tepkileri üzerine teklifi geri çektiler.

Yani diyeceğim o ki İzmir'i bir zeytin ağacına benzetenin AKP'li başkan adayı olması, hepimizde endişe uyandırmalı.

Çünkü internetten sıkı bir arama yaptım, Hamza Dağ Bey'in, zeytinlikleri yok edecek tasarılar ve yönetmelik değişikliklerine karşı çıkan tek bir cümlesini bulamadım.

Bu arkadaşlar zeytin ağaçlarını nedense pek sevmiyorlar. Sanırım bir zeytin ağacı görünce akıllarına ilk gelen şey "balta nerede" diye sormak oluyor.

Baksanıza kendilerine armağan edilen zeytin fidelerini bile almaya üşenip, oracıkta bırakmışlar, kurusun ve çöp olsunlar diye sanırım.

Oysa odun kömürü yapıp, mangal yakarken kullanabilirlerdi!


Show TV'de ikinci bölümü yayımlanan "Bahar: Uyanmaya hazır mısın?" isimli televizyon dizisi dikkat çekici bir başarı elde etti.

Dikkat çekici dememin nedeni, dizinin ABC1 20+'da 9.53 izlenme oranı ile 22.30 izlenme payı alması. AB grubunda 9.00 izlenme oranı, 24.26 izlenme payı alan dizi, Total'de ise 7.56 izlenme oranı 18.22 izlenme payı elde etmesi.

Birinci bölümünün YouTube'da tekrarlanan yayınını bir haftada 2 milyon 500 bin kişi izlemiş.

Bu izlenme payları o saatte açık olan her altı televizyondan birinde dizinin izlendiğini gösteriyor. Küsuratı da var ama "yarım televizyon" olmadığı için rakamı bire indirgedim.

Demet Evgar ve Hatice Arslan her zamanki gibi olağanüstü.

Asena Bülbüloğlu'nun yapımcı, Neslihan Yeşilyurt'un yönetmen olduğu dizi, bir kadın hikâyesini anlatıyor. Baskılanan, kendi değerinin farkına varması engellenmiş bir kadın hekimin, kendi değerinin yeniden farkına varması üzerine kurulmuş bir öykü bu.

Televizyonlarımızda kadın kahramanları öne çıkan dizilerin daha çok izlendiğinin farkında mısınız?

Ben sosyolog değilim ama bunun bir anlamı olmalı.

Siyasal İslamcı bir azınlık bir süredir 6284 Sayılı "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi ile ilgili" Kanun'da değişiklikler yapılmasını istiyor.

Küçük yaştaki kız çocuklarının evlendirilmesinin serbest bırakılmasından tutun da boşanan kadınların nafaka haklarının sınırlandırılmasına kadar bir dizi itirazları var.

Amaçları kadını kocasının esiri haline getirmek, uğrayacağı haksızlıklar ve şiddete ses çıkarmasını engellemek.

Dizinin kahramanı Bahar, tam da böyle bir ortamda sesini yükselten bir rol modeli olarak karşımıza çıkıyor.

Kadınları baskıyla sindirebileceğini zannedenlere de bir mesajı var:

"Bütün çiçekleri koparsanız da baharın gelişini engelleyemezsiniz."

Ahmet Güneştekin'in, Venedik'te satın aldığı tarihi Palazzo Gradenigo'nun devir teslimi geçtiğimiz hafta sonunda yapıldı.

Oralarda böyle tarihi binaların bedelini ödeyip satın almak bizdeki kadar kolay değil. Bir de yenileme projesi sunmanız, o mekânı Venedik'in tarihi mirasının bir parçası olarak değerlendirerek yaşatmanız da bekleniyor.

Güneştekin de bu binayı "Art Rafinery Venice" ismiyle plastik sanatlar için bir sergi mekânı olarak değerlendirecek.

Bununla ilgili haberi okurken, eski bir haberi hatırladım.

Ahmet Güneştekin'in, memleketi olan Batman'da kuracağı büyük müze ile ilgili bir gelişme oldu mu diye sordum.

Batman'da 1700 dönümlük bir arazi üzerinde kurulacak olan "Güneştekin Art Rafinery Batman" önde gelen mimarlarımızdan Emre Arolat tarafından tasarlanmıştı.

Bu ilginç proje, sanat ve tarımın bir arada ve iç içe yaşanabileceği bir zemin yaratacaktı.

Bir yandan hayvancılığın ve tarımın yapılacağı, açık ve kapalı alanlarında sanat üretiminin süreceği, sergilerin, konferansların ve atölye çalışmalarının yürütüleceği dev bir kompleks olacaktı.

Cümleleri geçmiş zamanda yazdım çünkü "hemen tahsis edileceği" sözü verilen arazi aradan geçen yıllara rağmen tahsis işlemi yapılmadı.

Bu yüzden de proje hayata geçirilemedi.

O koca çorak arazi öylece orada duruyor, Batman'a büyük zenginlik katacak çok ilginç bir proje raflarda tozlanıyor.

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevini Kara Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı.

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

Allah kime sabır versin tam olarak bilemiyorum ama ateistlerin, dindarlara, kitapta yazılanları ve hadisleri hatırlattığı tek ülke olarak sanırım "uniq" bir pozisyonumuz var

Kura çekim töreninde Cumhurbaşkanı'nın talimatlarını dinleyerek göreve başlayan hâkimlerin ve savcıların yargı organlarının bağımsızlığı konusunu ne kadar içselleştirmiş olabileceklerini tahmin edebiliriz

Kaz Dağları'nda altın madeninin işletmesi tamamlandığında 20 bin dönümlük bir alan, İliç'te fotoğraflarını gördüğümüz alana benzeyecek. Çıkarılacak altından elde edeceğimiz kâr buna değecek mi?

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Konsept mazbut lakin seçilen ağaç yanlış olmuş! - Mehmet Y. Yılmaz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Konsept mazbut lakin seçilen ağaç yanlış olmuş!

170 8
23.02.2024

Diğer

23 Şubat 2024

AKP'nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday gösterdiği Hamza Dağ'ın seçim kampanyasına "zeytin ağacı konseptiyle" başladığını okuduğumda, gülmekten oturduğum koltuktan düşecektim.

Hamza Bey kardeşimizin "ağaç sevgisini" geçmişten hatırlıyorum çünkü.

O tarihte (8 Eylül 2020) AKP Genel Başkan Yardımcısı olan Dağ, Seferihisar'daki orman yangınının ardından şunu söylemişti:

"Yangının gerçekleştiği alanda zarar gören ağaçlar, sonbaharda kesilecek ve mangal kömürü olarak kullanılması için ekonomimize kazandırılacak."

Nagehan Alçı'nın olay yerinde izleyip HaberTürk'te yazdığına göre Dağ'ın kampanyasını tanıttığı toplantıda her sandalyeye bir küçük zeytin ağacı bırakılmış.

Alçı şöyle anlatıyor: "Konsept zeytin ağacı idi. Her sandalyenin üzerine birer küçük ağaç bırakılmış. Ancak davetlilerin tamamına yakını ya başka şehirden gelmiş ya da günün geri kalanında başka yerlere yetişecek oldukları için o canım ağaçların çoğu yerlerde kaldı. Düşünce hoş olabilir fakat bence yazık oldu bitkilere."

Hamza Bey, sahneye büyük bir zeytin ağacı fotoğrafının önünde çıkmış.

O sırada fonda şu sözler yankılanıyormuş:

"Bir zeytin ağacı gibiydi İzmirli, her zaman yeşildi, karamsarlığa hiç düşmedi.

Bir zeytin ağacı gibiydi İzmirli, dalları tüm güzelliklere yeterdi.

Bir zeytin ağacı gibiydi İzmirli. Hiç yaprak dökmedi, umudu hep tazeydi.

Bir zeytin ağacı gibiydi İzmirli, kökleri bilgeliğe, berekete uzanmak için yola çıkar, eninde sonunda başarabileceğini bilirdi…"

Bu partinin "zeytin ağacı sevgisi" dillere destan.

Hatırlarsınız belki 2017 yılında "üretim reform paketi" gibi süslü bir isimle zeytinlik alanların da imara açılabilmesine olanak sağlayan tasarı, muhalefetin yoğun itirazları üzerine gri çekilmişti.

Ama AKP bu, durmuyor, bir fırsatını hep kolluyor: Nitekim 2019'da bu kez Maden Yönetmeliği'nde yaptıkları bir değişiklikle zeytinlikleri kesmeye kalkıştılar.

Zeytinlik alanların madencilik faaliyetine açılması ile ilgili değişiklik Danıştay'a açılan davayla engellenebildi.

En son 2022'nin Aralık ayında bir kez daha kanunla zeytinlikleri yok etmeye kalkıştılar, TBMM'de muhalefetin tepkileri üzerine teklifi geri çektiler.

Yani diyeceğim o ki İzmir'i bir zeytin ağacına benzetenin AKP'li başkan adayı olması, hepimizde endişe uyandırmalı.

Çünkü internetten sıkı bir arama yaptım, Hamza Dağ Bey'in, zeytinlikleri yok edecek tasarılar ve yönetmelik değişikliklerine karşı çıkan tek bir cümlesini bulamadım.

Bu arkadaşlar zeytin ağaçlarını nedense pek sevmiyorlar. Sanırım bir zeytin ağacı görünce akıllarına ilk gelen şey "balta nerede" diye sormak oluyor.

Baksanıza kendilerine armağan edilen zeytin fidelerini bile almaya üşenip, oracıkta bırakmışlar, kurusun ve çöp olsunlar diye sanırım.

Oysa odun kömürü yapıp, mangal yakarken kullanabilirlerdi!


Show TV'de ikinci bölümü yayımlanan "Bahar: Uyanmaya hazır mısın?" isimli........

© T24


Get it on Google Play