Diğer

15 Aralık 2023

Ustad Shahid Parvez Khan, dünyanın yaşayan en büyük sitar ustalarından biri olarak tanınıyor. Hindistan hükümetinin Padma Shri'si ve Sangeet Natak Akademi Ödülü de dahil çok sayıda prestijli ödülün sahibi olan Parvez'in müziği hem yeni hem de sürekli gelişiyor. Eşsiz tonu ve zekice sanat anlayışı, saygın bir icracı ve besteci olarak onun ayırt edici meziyeti haline geldi.

Müziğinin gücü, sahnede yarattığı yüksek enerjili sesten kaynaklanıyor. Bilgili bir kulağın kolayca tanıyabileceği çok sayıda müzikal etkiden yararlanırken, sitarının benzersiz yeteneklerini sunuyor. Yalnızca geleneği korumakla kalmayıp, aynı zamanda estetik güzelliği modern zamanların daha da yükseklerine taşıma konusunda büyük başarı elde ediyor.

Göksel terimi belki de Parvez Khan'ın müzikal ifadesinin tanımı olabilir. Hem ustalık hem de derin araştırmalardan kaynaklanan belirgin duygusallık, onun düşünce sürecinin dinamiklerine ender görülen estetik bir karmaşıklık katıyor. Cesur bir arayışın ve uygulamada zamanındalığın el ele yolculuğu, onun müziğini heyecan verici kılıyor. Parvez bir mülakatında şunun altını çiziyor:

"3 yaşında vokal ve tabla, 4 yaşında sitar çalıştım ve 8 yaşında da konserler vermeye başladım. Sadece iki şey yapmam gerekiyordu: Sitar çalmak ve ders çalışmak. Hiç dışarıda oynamadım, normal bir çocukluk geçirmedim."

Kendisini tamamen sitara adayan Shahid Parvez, atalarının görkemli geleneklerini onurlandırırken, tüm yerleşik teknik sınırları aşmaya çalışıyor. Hindistan'daki eleştirmenler onu "Hint müziğinin kişileşmiş hâli" tanımıyla onurlandırdılar.

Aldığı zorlu eğitimin ve yeteneğinin de katkısıyla o güçlü geleneği yeniyle mükemmel bir dengeyle yeniden üreterek özgünlüğünü yarattı.

Raga'nın öngörülebilir gidişatı sözsüz bir anlatı hissine sahiptir; çoğunlukla, halk masallarının zaman dışı niteliği geçerlidir. Raga'nın sonu, garantili bir mutlu sondan çok, kişinin normal günlük hayata dönüşünün bir ferahlık ve hatta keyif hissinin eşlik edeceği vaadidir. Raga'da müziğe girme daveti, teskin edici bir sükûnet içinde rahatlamak değil, psikolojik deneyimin fizyolojik ve estetik hissine girmektir. Müzik, bedeni, ruhu, sanatın yapımı ve alımlanmasıyla birleştiren bir kelime dağarcığıdır. Ruh halleri sessizden vahşiye, uysallıktan patlayıcıya, beklemeden coşkuya kadar değişir. Shahid Parvez, işte bu hissi ustalıkla duyumsatıyor ve şu hatırlatmayı yapıyor:

"Herhangi bir sanata yeni fikirler eklenebilir; klasik, kathak veya başka herhangi bir sanata. Bu onları saf yapmaz. Her zaman belirli sınırlar içinde araştırıyorum ama bu sınırların çok geniş olduğunu görüyorum. Büyük bir okyanus gibidir; onu keşfetmek için bir ömür harcayabilirsiniz ve alanınız tükenmez. Okyanusumun dışına çıkmama gerek yok."

İmdad Han, Enayat Han ve Vilayat Han gibi efsaneleri çıkaran kuzey Hindistan'daki Etawah Gharana'nın (sitar ve surbahar ekolü) önde gelen temsilcilerinden Shahid Parvez (1958), yenilikçi parlak tarzıyla tanınıyor. Kesintisiz bir çalgıcı soyunun yedinci kuşağına mensup olan ustad, babası Ustad Aziz Han tarafından çok disiplinli bir anlayışla eğitildi.

Gharana'nın başarıları arasında surbaharın gelişimi, hem sitarda hem de surbaharda önemli yapısal değişiklikler ve Vilayat Khan tarafından gayaki ang (sitarda icra edilen vokal stili) olarak bilinen enstrümantal tarzın yaratılışı ve geliştirilmesi yer alıyor. Bu sitar tarzı artık günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır. Vilayatkhani sitarı olarak da bilinir. Ailenin yaşayan sanatçıları arasındaki Shahid Parvez Khan, Hint klasik müziğinin sitarla eş anlamlısı olarak tabir edilmeyi ve uluslararası düzeyde bir sanatçı olmayı başarmıştır.

12 yaşına kadar daha çok Khan Mastana adıyla bilinen amcası tarafından sitar ve surbahar dersleri alan Parvez, surbaharı zevki için çalsa da sadece sitara odaklanmayı tercih etmiş. Eğitiminin esası Etawah Gharana kökenlidir, müziği de bu ekolün orijinal çizgisini izler. Ragaya saygılı ama yenilikleri de akıllıca kullanmayı ilke edinen Parvez müziğini düzenli tutmaya hassasiyetle riayet ettiğini sık sık vurgular. Ne yaptığımızın değil, nasıl yaptığımızın önemli olduğuna inanıyorum, diyen Parvez, düet konusu sorulduğunda şunları açık sözlülükle vurguluyor:

"Tarih bize gerçekten harika düet ortaklıklarının nadir olduğunu söylüyor. Bir daha asla Ravi Shankar & Ali Akbar Khan ve Vilayat Khan & Bismillah Khan düetlerinin benzerlerini duymayacağız."

Müzik dinleme tercihlerinde, kendini Hint klasikleriyle sınırlamayan Shahid Parvez şu izahatı yapıyor:

"Keman ve piyano da dahil olmak üzere ilgimi çeken her enstrümandan yararlanacağım ve Batılı müzisyenlerden, Bach'tan ve özellikle Mozart'tan ilham alıyorum. Ama ben aslında bazı şeyleri onlar gibi düşünmüyorum, notaların katmanlar halinde birleşerek akor ve uyum oluşturduğunu düşünmüyorum."

34 yıl oluyor. Ankara'da Hindistan Büyükelçiliğinin bir davetiyesini aldım. Devlet Resim ve Heykel Müzesinde bir Klasik Hint Müziği resitali organize edilmiş. Ravi Shankar'ı, Alla Rakha'yı canlı izlemiş bir mürid olarak, bu tanınmamış müzisyenlerin, hem cumartesi hem de öğlen saat on birdeki resitaline gitmeye değer miydi? Değebilir kararıyla gittim ki bir de ne göreyim; 800 kişilik salonda ancak 15 kişiydik. Üstelik gelenlerin yarısı da elçilik görevlileriydi. Müzisyenlerin üçü de çok gençtiler. Sitarist maestro, akranım intibaı veriyordu, yani 28-30 yaş arasında olmalıydı. Tabla ve Tanpura' yı çalanda öyle.

Çalmaya başladılar ve daha sitarın ilk nağmeleri ve tablanın ilk vuruşlarıyla beraber Binbir Gece Masalları'nın uçan halısında sihirli, kozmik bir yolculuk başladı.

Konser bitti, saygıyla selamladılar o on beş kişiyi ve gittiler. Resital boyunca farklı bir çalış tekniğini hemen fark ettiğim sitariste odaklanmıştım. İyi ki de öyle yapmışım. 20 yıl sonra Pandit ünvanı ile onurlandırılan o genç sanatçının, Amerika'da, Kanada'da, Fransa'da, Yeni Zelanda'da, Güney Asya'da, Avusturalya'da, Arap yarımadasında ve daha birçok yerde verdiği yüzlerce konser ile on binlerce insanı kendisine hayran bırakan o odaklandığım sitaristin, Shahid Parvez Khan olduğunu öğrendim. Şimdi Eyfel Kulesi'nin dibinde verdiği konsere binlerce Fransız akın ediyor.

Tüm meziyetlerine rağmen asla kibirlenmiyor ve şu sözleriyle ayrıca takdir kazanıyor:

"İnsanın yapabileceği iyi şeyleri görmesi gerekiyor. Hiçbir zaman müziğimden taviz vermedim. Büyük bir samimiyetle çalarsanız, müzikten anlamasalar bile dinleyicilerime bunun 'asar'ının (etkisinin) ulaşacağını düşünüyorum. 'Dil ki awaaz har jagah pauhunch hee jayeegi' (kalbin hissettiği müzik hissedilecektir)."

Ravi Shankar'ın vefatından sonra oluşan devasa boşluğu Parvez doldurdu, Alla Rakha'nınkini ise oğlu Zakir Hussain.

Tabla ustası Prithwiraj Bhattacharjee, soruya en doğru yanıtı veriyor:

"Parvez çalarken sitarı sanki bir tablaymış gibi çalıyor gibi görünüyor; tek notalar baya (bas davul) görevi görüyor ve akorlar daya (tiz davul) görevi görüyor. Melodi tellerinde üç ölçü dörtlü çalarken Parvez aynı anda tellerinde üç ölçülü dört ölçü çalışını duydum. Ve her iki parçayı da ses döngüsünün her vuruşunda bir üçlüyle çaldığı için, her şey bir ölçü yavaş renk tonuna mükemmel bir şekilde uyuyordu. Başka hiç kimse bunu bir melodi enstrümanında yapamaz."

Shahid Parvez, mensubu olduğu Gharana ve sitarist aile büyüklerinin Baba Allauddin Khan'ın rahle-i tedrisatından geçerken edindikleri seçkin mirası; kendini sanatına ve öğrencilerine adama, egosunu alt etme, kibirden arınma, mütevazı ve alçak gönüllü olma, üreterek paylaşmayı şiar edinme erdemlerini içkinleştirmiş.

Mükemmel müzisyenliğinin yanı sıra sahip olduğu bu meziyetiyle de saygı ve hayranlık kazanıyor.

Yolu açık olsun.

Şimdi biri çıkıyor, beş kurşun yer yemez yere yığılan John Lennon için "Önümden vuruldum diyerek koşarak geçti," diyebiliyor

Yazarlara tarz, üslup, yaklaşım tarzı empoze edilmedi. Sadece, yazıların 6 bin vuruşu geçmemesi istendi. Zor işti ama ustalıkla kotarılmış

Sıkı çalışmanın, azmin, nezaketin, tevazunun ve değerlerine bağlılığın ışığında, saroduyla müzik dünyasını değiştirdi

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - "Gökkuşağının yedi teli" ünvanlı sitar virtüözü Shahid Parvez Khan​​​​​​​ - Murat Bjeduğ
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

"Gökkuşağının yedi teli" ünvanlı sitar virtüözü Shahid Parvez Khan​​​​​​​

19 1
15.12.2023

Diğer

15 Aralık 2023

Ustad Shahid Parvez Khan, dünyanın yaşayan en büyük sitar ustalarından biri olarak tanınıyor. Hindistan hükümetinin Padma Shri'si ve Sangeet Natak Akademi Ödülü de dahil çok sayıda prestijli ödülün sahibi olan Parvez'in müziği hem yeni hem de sürekli gelişiyor. Eşsiz tonu ve zekice sanat anlayışı, saygın bir icracı ve besteci olarak onun ayırt edici meziyeti haline geldi.

Müziğinin gücü, sahnede yarattığı yüksek enerjili sesten kaynaklanıyor. Bilgili bir kulağın kolayca tanıyabileceği çok sayıda müzikal etkiden yararlanırken, sitarının benzersiz yeteneklerini sunuyor. Yalnızca geleneği korumakla kalmayıp, aynı zamanda estetik güzelliği modern zamanların daha da yükseklerine taşıma konusunda büyük başarı elde ediyor.

Göksel terimi belki de Parvez Khan'ın müzikal ifadesinin tanımı olabilir. Hem ustalık hem de derin araştırmalardan kaynaklanan belirgin duygusallık, onun düşünce sürecinin dinamiklerine ender görülen estetik bir karmaşıklık katıyor. Cesur bir arayışın ve uygulamada zamanındalığın el ele yolculuğu, onun müziğini heyecan verici kılıyor. Parvez bir mülakatında şunun altını çiziyor:

"3 yaşında vokal ve tabla, 4 yaşında sitar çalıştım ve 8 yaşında da konserler vermeye başladım. Sadece iki şey yapmam gerekiyordu: Sitar çalmak ve ders çalışmak. Hiç dışarıda oynamadım, normal bir çocukluk geçirmedim."

Kendisini tamamen sitara adayan Shahid Parvez, atalarının görkemli geleneklerini onurlandırırken, tüm yerleşik teknik sınırları aşmaya çalışıyor. Hindistan'daki eleştirmenler onu "Hint müziğinin kişileşmiş hâli" tanımıyla onurlandırdılar.

Aldığı zorlu eğitimin ve yeteneğinin de katkısıyla o güçlü geleneği yeniyle mükemmel bir dengeyle yeniden üreterek özgünlüğünü yarattı.

Raga'nın öngörülebilir gidişatı sözsüz bir anlatı hissine sahiptir; çoğunlukla, halk masallarının zaman dışı niteliği geçerlidir. Raga'nın sonu, garantili bir mutlu sondan çok, kişinin normal günlük hayata dönüşünün bir ferahlık ve hatta keyif hissinin eşlik edeceği vaadidir. Raga'da müziğe girme daveti, teskin edici bir sükûnet içinde rahatlamak değil, psikolojik deneyimin fizyolojik ve estetik hissine girmektir. Müzik, bedeni, ruhu, sanatın yapımı ve alımlanmasıyla birleştiren bir kelime dağarcığıdır. Ruh halleri sessizden vahşiye, uysallıktan patlayıcıya, beklemeden coşkuya kadar değişir. Shahid Parvez, işte bu hissi ustalıkla duyumsatıyor ve şu hatırlatmayı yapıyor:

"Herhangi bir sanata yeni fikirler eklenebilir; klasik, kathak veya başka herhangi bir sanata. Bu onları saf yapmaz. Her zaman belirli sınırlar içinde araştırıyorum ama bu sınırların çok geniş olduğunu görüyorum. Büyük bir okyanus gibidir; onu keşfetmek için bir ömür........

© T24


Get it on Google Play