Diğer

22 Aralık 2023

"Pandit Shiv Kumar Sharmaji'nin vefatı bir devrin sonunu işaret ediyor. Kendisi santurun öncüsüydü ve katkısı benzersizdir. Benim için bu kişisel bir kayıp ve onu sonsuza kadar özleyeceğim. Ruhu huzur içinde yatsın. Müziği sonsuza kadar yaşıyor! Om Shanti." Sarod virtüözü Amjad Ali Khan

"Benim hikâyem diğer klasik Hint müzisyenlerinden farklı. Onlar, cesaretlerini, yeteneklerini, kalibrelerini kanıtlamak zorundayken, ben, enstrümanımın değerini kanıtlamak mecburiyetindeydim. Bunun için savaşmak zorunda kaldım." Pandit Shiv Kumar Sharma

Jammu ve Keşmir'de bir halk enstrümanı olan santurla, Hint klasik müziğini çalan ilk müzisyen Pandit Shiv Kumar Sharma'dır. 84 yaşında hayatını kaybeden Sharma, Hint müziğinin en büyük yenilikçi müzisyenlerinin başında geliyor. Hem Bollywood film müzikleri hem de klasik eserleriyle tanındı.

Görece yeni bir enstrüman olan santuru, virtüöz besteci olarak uluslararası çapta tanıtmayı başarmıştı. Bu çok zor bir şeydi; çünkü bir halk enstrümanı olan santur hakkında klasik tarz çalmaya uygun olmadığına dair yaygın bir ön yargı vardı.

Geleneksel sufi mistik şarkılarının eşlik çalgısı olan 100 telli santur, küçük tokmakların tellere vurulmasıyla çalınır. Klasik Hint müziğinin temel çalgıları sitar, sarod, sarangi, surbahar gibi çalgılardan bu özelliği nedeniyle farklılaşır. Buna rağmen Sharma, santuru, önce Hindistan'da kabul ettirdi ve ünlendi; ardından kıta Avrupası, İngiltere ve ABD'deki konser ve festivallerinde başarıyla icra ederek dikkatleri çekti.

Hindistan'da dağları ve gölleriyle ünlü Jammu'da doğdu. Babası multi enstrümantalist Uma Datt, Sharma'nın santuru klasik müzikle tanıştırma gayret ve arzusunu çok destekledi. Tabla çalmayı öğrettiği Shiv Kumar, 13 yaşında santur öğrenmeye başladı.

17 yaşında yerel radyo istasyonunda tabla ve santur çalmaya başladı. İlk konserini de Bombay (şimdiki Mumbai) şehrinde verdi. Jammu ve Keşmir Üniversitesi'nden ekonomi diplomasını aldıktan sonra profesyonel müzisyen olma kararı aldı. Bu o zamanlar kolay değildi. İş aramak için dolaştı, yiyecek hiçbir şeyinin olmadığı günleri oldu. Tabla çalıp başkalarına eşlik ederek hayatını idame ettirmeye çalışıyordu ama santur olumsuz eleştiri aldığı için konserlere çıkamıyordu.

Kariyerinin başlangıç evresinde, sadelik yanlıları ve eleştirmenler santurun Staccato sesiyle alay ettiler ve kabiliyetli buldukları Sharma'yı başka bir enstrümana geçmeye teşvik ettiler. Buna rağmen farklı bir çalgıya geçmeyi düşünmedi.

Para kazanmak için sinema sektöründe çalışmaya başladı. Santur, ilk kez 1955'te Hintçe dans filmi Jhanak Payal Baaje'de onun sayesinde duyuldu. Sharma, azimle yoğunlaştığı santur aralığını üç oktava çıkarıp, insan sesini mükemmel bir şekilde taklit ederek notalar arasında ilerlemesine ve kaymalar yapabilmesine imkan verecek daha yumuşak bir Glissando yaratan değişiklikler yaptı. Santuru elindeki küçük tokmaklarla tellere vurarak çaldığı gibi teller üzerinde kaydırarak ve tellere sürterek elde ettiği sound onun özgünlüğü oldu.

1967 yılında ABD ve Avrupa'da Summer Of Love yaşanırken, Flower Power, San Fransisko'dan Hint müziği hayranlığını dalga dalga yayarken, Hippi'leri büyüleyen beklenmedik ama tam zamanında bir atak yaptı Sharma.

Bansuri ustası Hariprasad Chaurasia ve slide gitaristi Brij Bhusan Kabra ile bir araya gelerek Kashmir'li bir çobanın yaşamındaki bir günün öyküsünü anlatmak için Raga'lar kullanıp enstrümantal bir çalışma olan " Call of the Valley'' adlı eserini kaydeden Sharma, aniden ışık gibi parladı.

Bu albüm, Beatles'ın Hindistan müziği ve kültüründen etkilendiği ve Ravi Shankar'ın Alla Rakha ile Monterey pop festivalinde çoğunluğu Hippi olan 68'lileri mest ettikleri dönemde hem Hintli hem de Batılı genç izleyicilerin ilgisini çeken hafif klasik formda bestelenmiş spiritüal bir eserdi.

Albüm kısa sürede çok satarak kült haline geldi. Öyle ki; İngiltere'de 2005'te yayınlanan "Ölmeden önce dinlemeniz gereken 1001 albüm'' kitabında da yer aldı. Böylelikle Sharma hedefine ulaştı, çünkü müzik çevrelerinde santur klasik müzik enstrümanı olarak kabul görmeye başladı. Shiv Kumar, Hariprasad Chaurasia ile müzikal işbirliğini sürdürdü. İkili, Shiv & Hari olarak tanındılar.

Bir müddet sonra film yönetmenlerinin artık melodiden ziyade Batı ritimleri ve gürültü istemelerinden şikayet ederek sinema sektöründen çekildi. Ancak, Shiv-Hari olarak canlı performanslarına devam ettiler.

1966'da Manorama Sharma ile kendi deyimiyle, görücü usulü evliliğinden 1972 yılında doğan oğlu Rahul, seçkin bir santur sanatçısı oldu.

Çeşitli turne ve festivallere katıldı, bunlardan en önemlisi, 1974 yılında eski Beatle George Harrison'ın 45 gösterilik "Dark Horse'' konser turnesine katıldı ve sitar virtüözü Pandit Ravi Shankar ile Kuzey Amerika'da sahne aldı. Tur, Hindistan'ın en seçkin müzisyenleriyle birlikte Hint Klasik müziğini Güney Asya'nın ötesindeki izleyicilerle de buluşturdu.

Tabla'da Alla Rakha, sarangide Sultan Khan, kemanda L. Subramaniam, mridangam ve vokalde Gopalakrishnan, bansuri'de Hariprasad Chaurasia, vichhitra veena'da Gopal Krishan ve vokalde Lakshmi Shankar, turneye katılan, Klasik Hint müziğinin dev sanatçıları olarak konserleri büyüleyici kıldılar.

Neredeyse üzerinden 50 yıl geçmiş olan bu yenilikçi füzyon ve emprovizasyona dayalı müziklerin ustalıkla icra edildiği konserlerin görüntülü kayıtları ve Cd'si hâlâ ilgi görüyor, arşivlerde baş köşede yer alıyor.

Sharma, 1998'de İngiltere'deyken Raga Janasammohini isimli uzun bir yeni besteden oluşan Sampradya albümünü kaydetti. Alternatif rock grubu Radiohead'in prodüktörü John Leckie, Shiv Kumar için şunları söyledi:

''O bir beyefendiydi. Küçük çekiçleri tellere vurur ve çaldığı iki nota arasında bir tür armoni yaratırdı.''

Yine George Harrison tarafından organize edilen Ravi Shankar onuruna düzenlenen son derece seçkin müzisyenlerin performans sergilediği konserde de performans sergiledi.

Etkileyici virtüözitesinin yanı sıra sahnedeki ağırbaşlılığı ve sakinliği, ayrıca takdir topladı.

Yıllar içerisinde çok başarılı albümler kaydetti. Yüzlerce resital verdi.

Böbrek rahatsızlığı nedeniyle diyaliz tedavisi görürken bile çalmaya, performans sergilemeye devam etti. Santuru Klasik Hint müziği çalgısı seviyesine yükseltmek olan hayatının en büyük amacını gerçekleştirdi.

Pandit ünvanı ile onurlandırıldı. Dünyada adı santur ile özdeşleşti.

13 Ocak 1938'de doğan virtüöz, müzisyen ve besteci Pandit Shiv Kumar Sharma, çalgısındaki ustalığıyla, yaptığı müziklerin kalıcı kalitesi kadar beyefendiliği ile de iz bırakarak 10 Mayıs 2022'de kalp durması nedeniyle hayata veda etti.

Önemli albümlerinden bazıları şunlar: Vadinin Çağrısı, Sampradaya, Elementler, Dağların Müziği, Megh Malhar.

Sarangi virtüözü Pandit Ram Narayan ve Bansuri ustası Hariprasad Chaurasia ile birlikte yaptıkları, Moods Of The Day – Night Raga albümü pırlanta kıratındadır.

Çeşitli ve çok değerli ödüller alan Pandit Shiv Kumar Sharma'ya Jammu Üniversite'sinden fahri doktora ünvanı verildi. Ayrıca ABD'nin Baltimore şehrinin fahri vatandaşlığıyla da onurlandırıldı.

İna Puri, "Yüz Telli Yolculuk" adıyla Sharma'nın biyografisini kitaplaştırdı.

Klasik Hint müziğinin en çok kullanılan sitar, sarod, surbahar, sarangi gibi çalgıları Türkiye'de müzisyenler arasında pek ilgi görmezken, santur, 90'larda özellikle de Beyoğlu, İstiklal caddesinde ve Ankara – Kızılay, Karanfil sokakta çalan müzik topluluklarında kullanılan bir çalgı olarak dikkat çekiyordu. Bu ilginç tercihte, Pandit Shiv Kumar Sharma'nın da rolü ve etkisi olsa gerek.

Burada bir Sedat Anar ara başlığı açmak kaçınılmazdır. Şayet bu yazı okunduktan sonra, santur hakkında daha etraflı bilgiye erişmek istenilir, bu nev-i şahsına münhasır çalgının Türkiye'deki serencamı merak edilirse santur virtüözü, besteci ve yazar Sedat Anar yetkin bir kılavuzdur.

Solo santur albümü yapmış ve 9 albüm üretmiş olan Sedat Anar, "Santurname – Geçmişten Günümüze Santurun Hikâyesi" adlı tek kaynak kitabın da yazarıdır.

Adeta bir santur Bibliyografyası niteliğindeki, Beykoz Kitaplığı Kültür Yayınları'nca yayınlanmış bu kitabında çeşitli ülkelerde yayımlanmış santur albümlerini de içeren kapsamlı ve ayrıntılı bilgilerin yanı sıra Türk Musikisinde yüzlerce eser vermiş olan Santuri Ethem Efendi ve başka santurilerin hikâyelerini de anlatmış Sedat Anar.

Ayrıca aynı kitapta bu çalgının yapısına dair teknik bilgileri, Osmanlı ve geç Cumhuriyet dönemine kadar ki süreçte, müzik kültürümüzdeki yerine dikkat çeken Sedat Anar, "Türk Edebiyatında Santur" bölümündeyse Divan edebiyatından, çağdaş Türk şiiri ve öykücülüğüne kadar santurun yerini tafsilatlı örneklerle anlatmış. Shiv Kumar Sharma Hindistan'da müstesna bir konumda görülüyor. Sedat Anar'ın da kendi ülkesinde, kıymetinin hak ettiği için daha fazla takdir edilmesi gerekiyor

Müziğinin gücü, sahnede yarattığı yüksek enerjili sesten kaynaklanıyor. Bilgili bir kulağın kolayca tanıyabileceği çok sayıda müzikal etkiden yararlanırken, sitarının benzersiz yeteneklerini sunuyor

Şimdi biri çıkıyor, beş kurşun yer yemez yere yığılan John Lennon için "Önümden vuruldum diyerek koşarak geçti," diyebiliyor

Yazarlara tarz, üslup, yaklaşım tarzı empoze edilmedi. Sadece, yazıların 6 bin vuruşu geçmemesi istendi. Zor işti ama ustalıkla kotarılmış

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Hint klasik müziğinde santurun büyüsü ve Pandit Shiv Kumar Sharma - Murat Bjeduğ
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hint klasik müziğinde santurun büyüsü ve Pandit Shiv Kumar Sharma

15 6
22.12.2023

Diğer

22 Aralık 2023

"Pandit Shiv Kumar Sharmaji'nin vefatı bir devrin sonunu işaret ediyor. Kendisi santurun öncüsüydü ve katkısı benzersizdir. Benim için bu kişisel bir kayıp ve onu sonsuza kadar özleyeceğim. Ruhu huzur içinde yatsın. Müziği sonsuza kadar yaşıyor! Om Shanti." Sarod virtüözü Amjad Ali Khan

"Benim hikâyem diğer klasik Hint müzisyenlerinden farklı. Onlar, cesaretlerini, yeteneklerini, kalibrelerini kanıtlamak zorundayken, ben, enstrümanımın değerini kanıtlamak mecburiyetindeydim. Bunun için savaşmak zorunda kaldım." Pandit Shiv Kumar Sharma

Jammu ve Keşmir'de bir halk enstrümanı olan santurla, Hint klasik müziğini çalan ilk müzisyen Pandit Shiv Kumar Sharma'dır. 84 yaşında hayatını kaybeden Sharma, Hint müziğinin en büyük yenilikçi müzisyenlerinin başında geliyor. Hem Bollywood film müzikleri hem de klasik eserleriyle tanındı.

Görece yeni bir enstrüman olan santuru, virtüöz besteci olarak uluslararası çapta tanıtmayı başarmıştı. Bu çok zor bir şeydi; çünkü bir halk enstrümanı olan santur hakkında klasik tarz çalmaya uygun olmadığına dair yaygın bir ön yargı vardı.

Geleneksel sufi mistik şarkılarının eşlik çalgısı olan 100 telli santur, küçük tokmakların tellere vurulmasıyla çalınır. Klasik Hint müziğinin temel çalgıları sitar, sarod, sarangi, surbahar gibi çalgılardan bu özelliği nedeniyle farklılaşır. Buna rağmen Sharma, santuru, önce Hindistan'da kabul ettirdi ve ünlendi; ardından kıta Avrupası, İngiltere ve ABD'deki konser ve festivallerinde başarıyla icra ederek dikkatleri çekti.

Hindistan'da dağları ve gölleriyle ünlü Jammu'da doğdu. Babası multi enstrümantalist Uma Datt, Sharma'nın santuru klasik müzikle tanıştırma gayret ve arzusunu çok destekledi. Tabla çalmayı öğrettiği Shiv Kumar, 13 yaşında santur öğrenmeye başladı.

17 yaşında yerel radyo istasyonunda tabla ve santur çalmaya başladı. İlk konserini de Bombay (şimdiki Mumbai) şehrinde verdi. Jammu ve Keşmir Üniversitesi'nden ekonomi diplomasını aldıktan sonra profesyonel müzisyen olma kararı aldı. Bu o zamanlar kolay değildi. İş aramak için dolaştı, yiyecek hiçbir şeyinin olmadığı günleri oldu. Tabla çalıp başkalarına eşlik ederek hayatını idame ettirmeye çalışıyordu ama santur olumsuz eleştiri aldığı için konserlere çıkamıyordu.

Kariyerinin başlangıç evresinde, sadelik yanlıları ve eleştirmenler santurun Staccato sesiyle alay ettiler ve kabiliyetli buldukları Sharma'yı başka bir enstrümana geçmeye teşvik ettiler. Buna rağmen farklı bir çalgıya geçmeyi düşünmedi.

Para kazanmak için sinema sektöründe çalışmaya başladı. Santur, ilk kez 1955'te Hintçe dans filmi Jhanak Payal Baaje'de onun sayesinde duyuldu. Sharma, azimle yoğunlaştığı santur aralığını üç oktava çıkarıp, insan sesini mükemmel bir şekilde taklit ederek notalar arasında ilerlemesine ve kaymalar yapabilmesine imkan verecek daha yumuşak bir Glissando yaratan değişiklikler yaptı. Santuru elindeki küçük tokmaklarla tellere vurarak çaldığı gibi teller üzerinde kaydırarak ve tellere sürterek elde ettiği sound onun özgünlüğü oldu.

1967 yılında ABD ve Avrupa'da Summer Of Love........

© T24


Get it on Google Play