Diğer

16 Nisan 2024

Geçen hafta, bayram tatili nedeniyle Ege ve Akdeniz'in çeşitli köylerinde vakit geçirdim. Yerel seçimler taze sonuçlandığı için halk doğal olarak seçim sonuçlarını konuşuyordu.

Fakat ziyaret ettiğim hemen hemen her köyde ortak bir sorunla karşılaştım: Muhtarlık seçimlerinden dolayı kimi adaylar ve destekçileri, köydeki seçmenlerin bazılarıyla -kendilerini desteklediğini söylemesine rağmen oy vermemesinden ötürü- kavgalı veya dargındı.

"Peki ama kimin kime oy kullandığı nereden belli, oy gizli verilmiyor mu?" diye sorduğumda, pek çok köyde gizli oy ilkesinin fiilen anlamını yitirdiğini öğrendim.

Malum, muhtarlık seçimlerinde her aday kendi pusulasını kendi hazırlıyor. İşte bu hazırlık sürecinde aday, pusula tasarımını her bir seçmen için özel olarak tasarlıyor. Örneğin seçimden önce Ahmet kişisinden oy istemeye giden bir muhtar adayı, Ahmet'e özel bir pusula (özgün bir ihtiyar heyeti listesi içeren bir pusula) veriyor. Seçim günü akşamı oylar sayıldığında sandıktan bu münhasır pusula çıkmadığında Ahmet'in o muhtar adayına oy verip vermediği anlaşılıyor.

Birkaç yüz kişiden oluşan bir köyde rahatlıkla uygulanabilen bu usul, bazen Ahmet'in tüm ailesi için üç beş pusula verilerek de gerçekleşebiliyor. Böyle olunca da "açık oy" ve "aile oyu" gibi bir yöntem fiilen hayata geçiriliyor. Anayasa'daki (md. 67/2) "seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır." hükmü de anlamını yitiriyor. Zira bu yolla gizli oy ilkesi rafa kaldırılıyor, eşit oy ilkesi de ailelerin genişliğine göre etkisini kaybediyor.

Benim duyduğum kadarıyla bu yöntem, kimi adayların seçimden önce oy satın almasına dahi neden oluyor. Öyle ya bir kişinin kime oy verip vermediği belli olacak ise bu konuda para karşılığı sözleşme yapmak gayet kolay bir biçim alıyor.

Muhtarlık ödeneğinin aylık en az 17 bin lira ve bir seçim döneminde toplam 1 milyon 20 bin lirayı bulduğu hesaba katıldığında bu riskin hayli yüksek olduğu malum.

Türkiye'de oyunu satmaya hazır yüz binlerin ve belki milyonların olduğu da bir gerçek.

Türkiye'de muhtarlık seçimleri, 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun'da düzenleniyor. Muhtar adaylığı konusu ise bu Kanun'un 31'inci maddesinde yer alıyor. Bu hükme göre bir kişinin muhtar, ihtiyat meclisi ve ihtiyar heyeti üyesi olabilmesi için on sekiz yaşını doldurmuş bir Türk vatandaşı olması, kanunlarda öngörülen diğer seçilme koşullarını taşıması ve esasen en az altı aydan beri o mahallede/köyde oturması yeterli.

Bu hüküm, adaylık konusunu ise şöyle düzenliyor:

"Köy muhtarlığı ve köy ihtiyar meclisi üyeliği, mahalle muhtarlığı ve mahalle ihtiyar heyeti üyeliği seçimlerinde adaylık usulü yoktur."

Yani resmî olarak bir adaylık yok. Fakat uygulamada tabii ki muhtar seçilmek isteyen kişiler var ve bu kişilere fiilen "aday" deniyor. Zaten YSK da seçmenlerin, seçeceği muhtar ve ihtiyar meclisi/ihtiyar heyeti üyelerini bilmesi ve iradesini sağlıklı bir şekilde oluşturabilmesi için, bu seçimlere girecek kişilerin seçime gireceklerini belirtmelerini ve bu amaçla kendilerini tanıtmalarını mümkün sayıyor.

YSK bu konudaki göreli belirsizliği kendi kararıyla dolduruyor. Örneğin son yerel seçimdeki YSK kararında (2023/1567) bu hususu şöyle hükme bağlanmış bulunuyor:

Demek ki muhtarlık seçimlerinde "oy pusula"ları, beyaz kâğıda basılı isim listelerinden ibarettir. Resmî aday usulü olmadığı için de bu "oy pusula"ların üstüne hemen herkesin ismi yazılabiliyor. Hattâ matbu olan kâğıtların üzerindeki isimler çizilip buraya herhangi bir başka kişinin adı da yazılabiliyor. Bu "pusula"ların oy verme yerinde bulunmasına bile gerek yok.

İşte bu geniş marj, yukarıda ifade ettiğim dolanmanın başlıca nedenidir. 200-300 haneden oluşan bir köyde, kimin kime oy verdiği kişi kişi tespit edilebilmektedir.

Duruma göre bu dolanmayı kimi siyasi partiler de yapabilmekte ve bu durum kendileri için getirilen aday gösterme yasağını işlevsizleştirmektedir.

Anayasa'nın eşit ve gizli oy ilkesine yer verdiği yerde bu olasılıklara kapı aralayan bir hüküm kesinlikle kabul edilemez. Anılan hüküm ivedilikle değiştirilmeli, muhtarlık seçiminde de kendine özgü bir resmî adaylık usulü uygulanmalı ve gizli oy ilkesini güvence altına alan bir pusula standardı getirilmelidir.

Aksi durum, Anayasa'nın 2'nci maddesinde yer alan "toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı"na ters olduğu gibi köylerdeki barışın seçimler yoluyla bozulmasına neden olmaktadır.

Tolga Şirin, İzmir'de doğdu. İstanbul Barosu'na kayıtlı avukat ve Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı'nda doçent olarak çalışmaktadır.

Hukuk alanındaki lisans ve lisansüstü eğitimini Marmara Üniversitesi'nde tamamladı. Lisans eğitimi sonrasında Londra Birkbeck Üniversitesi'nde insan hakları hukuku eğitimi aldı; doktora ve doktora sonrası aşamalarda Köln Üniversitesi Doğu Hukuku Enstitüsü'nde araştırmacı olarak görev yaptı.

TÜBİTAK Sosyal Bilimler Programı ve Raoul Wallenberg Enstitüsü bursiyeridir.

Aybay Vakfı (2010) makale yarışması ödülünün sahibidir.

2006-2008 yılları arasında İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi yürütme kurulu üyeliği yaptı.

Ondan fazla kitap ve çok sayıda makalesi olan Şirin, İngilizce ve Almanca bilmektedir.

Geçmişte Radikal ve BirGün gazeteleri ile Güncel Hukuk dergisinde güncel yazılar yazan Şirin, haftalık yazılarını 2020'den beri T24'te yayımlamaktadır.

Böyle bir pratik, laiklik ilkesine aykırılığın odağı olduğu geçmişte Anayasa Mahkemesince saptanan Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri veya belediye başkanları tarafından dahi gerçekleşmemişti. Bu adımı atmak, bir Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) üyesine nasip (!) oldu

Savaş koşullarında dört dörtlük biçimde gerçekleşmese de sancaklarda seçimler yapıldı. Yani ülkede işgal yaşanırken dahi yeni Türkiye'yi kuracak olan meclis, meşruluk temelini sandığa dayandırmak istemişti

Bölünmüş yönetimin yıkıcı sonuçlar doğurmamasının panzehiri, yetkilerin dengeli dağıtımından geçer. Türkiye'de merkez-yerel yönetimler arasında böylesi bir denge kesinlikle yoktur. Türkiye yerinden yönetime göz kırpan bir üniter devlettir ama idari vesayet yetkisi çok fazladır. Yani son sözü hep merkez söyler. Yerel yönetimlere bırakılmış münhasır hiçbir alan yoktur

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Köylerde küslük yaratan muhtarlık seçimleri: Eşit ve gizli oy ilkelerinin ihlali - Tolga Şirin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Köylerde küslük yaratan muhtarlık seçimleri: Eşit ve gizli oy ilkelerinin ihlali

10 2
16.04.2024

Diğer

16 Nisan 2024

Geçen hafta, bayram tatili nedeniyle Ege ve Akdeniz'in çeşitli köylerinde vakit geçirdim. Yerel seçimler taze sonuçlandığı için halk doğal olarak seçim sonuçlarını konuşuyordu.

Fakat ziyaret ettiğim hemen hemen her köyde ortak bir sorunla karşılaştım: Muhtarlık seçimlerinden dolayı kimi adaylar ve destekçileri, köydeki seçmenlerin bazılarıyla -kendilerini desteklediğini söylemesine rağmen oy vermemesinden ötürü- kavgalı veya dargındı.

"Peki ama kimin kime oy kullandığı nereden belli, oy gizli verilmiyor mu?" diye sorduğumda, pek çok köyde gizli oy ilkesinin fiilen anlamını yitirdiğini öğrendim.

Malum, muhtarlık seçimlerinde her aday kendi pusulasını kendi hazırlıyor. İşte bu hazırlık sürecinde aday, pusula tasarımını her bir seçmen için özel olarak tasarlıyor. Örneğin seçimden önce Ahmet kişisinden oy istemeye giden bir muhtar adayı, Ahmet'e özel bir pusula (özgün bir ihtiyar heyeti listesi içeren bir pusula) veriyor. Seçim günü akşamı oylar sayıldığında sandıktan bu münhasır pusula çıkmadığında Ahmet'in o muhtar adayına oy verip vermediği anlaşılıyor.

Birkaç yüz kişiden oluşan bir köyde rahatlıkla uygulanabilen bu usul, bazen Ahmet'in tüm ailesi için üç beş pusula verilerek de gerçekleşebiliyor. Böyle olunca da "açık oy" ve "aile oyu" gibi bir yöntem fiilen hayata geçiriliyor. Anayasa'daki (md. 67/2) "seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır." hükmü de anlamını yitiriyor. Zira bu yolla gizli oy ilkesi rafa kaldırılıyor, eşit oy ilkesi de ailelerin genişliğine göre etkisini kaybediyor.

Benim duyduğum kadarıyla bu yöntem, kimi adayların seçimden önce oy satın almasına dahi neden oluyor. Öyle ya bir kişinin kime oy verip vermediği belli olacak ise bu konuda para karşılığı sözleşme yapmak gayet kolay bir biçim alıyor.

Muhtarlık ödeneğinin aylık en az 17 bin lira ve bir seçim döneminde toplam 1 milyon 20 bin lirayı bulduğu hesaba katıldığında bu riskin hayli yüksek olduğu malum.

Türkiye'de oyunu satmaya hazır yüz binlerin ve belki milyonların olduğu da bir........

© T24


Get it on Google Play