Diğer

16 Şubat 2024

Osmanlı bile...

Son yıllarında Osmanlı bile...

Bizim topraklarımızda üretilen altının yüzde 75'ini altını çıkartan yabancılara verirken, evet yüzde 75'ini, kalan yüzde 25'ini kendisi alırken...

Bugün yabancıların bizim topraklarımızda ürettiği altının yüzde 98'ini, evet yüzde 98'ini altını çıkartan yabancı şirketler alıp, götürüyor. Bize yüzde 2 kalıyor.

Yüzyılın sömürüsü!..

Yabancı şirketler bunu ne zaman yapıyor?..

"Yerli ve milli AKP iktidarı döneminde!.."

Dört yüz, beş yüz yıl geriye gidiyoruz, 15. ve 16. yüzyıla. İspanya, Portekiz, İngiltere, Hollanda, Fransa, Belçika Afrika kıtasını, Hindistan'ı, Güneybatı Asya'yı sömürge haline getirdiği yıllara.

Altın, gümüş, bakır, demir gibi çeşitli madenler, tarımsal ürünler ve baharat götürüyorlar ülkelerine, devlet ve özel şirketler eliyle.

Ayrıca, "köle ticareti" yapıyorlar. İnsan devşiriyor, köle pazarlarında satıyorlar.

"Vahşi sömürgeler çağı".

Günümüzde bizdeki altın üretimine gelirsek...

Önceki gün Meclis'te çok garip bir olay yaşanıyor, 22 yıllık AKP iktidarında belki de bir ilk.

İliç'teki felaket üzerine CHP Meclis Araştırma önergesi veriyor.

AKP'li Grup Başkan Vekili Abdülhamit Gül CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın'a geliyor, "CHP'nin önergeyi geri çekmesini" istiyor. Günaydın kabul etmiyor.

Daha sonra Gül sürpriz bir çıkışla:

"Araştırma önergesine biz de katılıyoruz".

Aaaa!..

Muhalefet önerge verecek, AKP bunu kabul edecek!.. Hem de, böyle bir felaketin araştırılması için!.. Görülmüş, duyulmuş değil.

Böylelikle, Meclis'te grubu bulunan bütün partilerin ortak imzasıyla "İliç felaketiyle ilgili Meclis Araştırma Komisyonu kurulması" kabul ediliyor.

AKP bunu neden kabul ediyor?..

AKP'nin şaşkınlık yaratan bu tavrını dün Gökhan Günaydın'la konuştum.

Günaydın, hem o tavrın nedenini, hem de ülkemizde altın üretimiyle ilgili çarpıcı bilgiler verdi.

Günaydın'ın bana verdiği bilgiler, onun Meclis'teki konuşmasında yer alıyor.

Üniversitelerde Osmanlı İktisadı üzerine dersler vermiş biri olarak, çok değerli bilgiler.

Şimdi o bilgileri özetliyorum.

Altın bizde siyanürle aranıyor, insana, kuşa, kurda, suya, çayıra, çimene, olağanüstü zehirli bir madde.

O nedenle...

Altını siyanürle aramak çoktan geride kalmış bir yöntem.

2000 yılında Çekya, 2002'de Almanya, 2009'da Macaristan, 2010'da Avrupa Birliği siyanürle altın aramayı yasaklıyor, yeni teknolojilere geçiliyor.

"Herkesin kıskandığı, şahlanan Türkiye" yabancı şirketlerin siyanürle altın çıkarmalarına sesiz kalıyor.

Çıkardıkları altının yüzde 98'ini yurt dışına götürüyorlar.

Günaydın AKP'lilere:

"39 ton altın çıkardıkları yıl, bunun 38 tonunu buradan götürüyorlar. Bunu ben söylemiyorum, bizim soru önergelerimize verdiğiniz yanıtlarda siz söylüyorsunuz.

Bu ancak bir müstemleke memleketinde olabilir".

Altın yabancı şirketler eliyle dışarıya gidiyor, bize siyanürlü felaketler kalıyor.

Bazı Türk firmaları ortaklığında.

Felaketin yaşandığı gün, Meclis'te Maden Yasası'nın yirmi ikinci kez değiştirilmesiyle ilgili bir yasa önerisi var.

Felaket olunca, AKP yasayı şimdilik geri çekiyor. Neden?..

Gökhan Günaydın Meclis'te:

Yasayı geri çektiniz.

Çünkü...

Bugüne kadar yaptığınız gibi, konuyu daha da liberalize edeceğiniz, işçi sağlığı ve güvenliğini hiç önemsemeyeceğiniz, şirket karlarını maksimize etmeyi amaçlayan bir teklif getiriyordunuz.

Kamu oyunda duyarlık yükselmişken, yeni yasanın görüşülmesinden korktunuz".

Öyle ya, milyonlarca ton toprak kaymış, işçiler altında kalmış, siyanürün Fırat'a karışma ihtimali gibi, olağanüstü korkutucu bir tehlike var, yabancı şirketlerin kârını artırmanın sırası mı?..

Peki, ne yapmak gerek?..

Gökhan Günaydın:

"Bu yasa teklifini geri çekin.

Avrupa'da on beş yıl önce yapıldığı gibi, siyanürle altın aramayı yasaklıyoruz, deyin.

Ve altın madenciliğini kamusal hale getirelim.

Bilime, çevreye, işçi sağlığına uygun biçimde Türkiye'de çıkarttığımız altın kendi malımız olsun, yabancıların olmasın".

"Yerli ve milli" AKP köşeye sıkışıyor.

Korkunç bir felaket beraberinde öyle vahşi bir sömürünün kapısını aralıyor ki...

Osmanlı'ya taş çıkartıyor.

Bir tek "köle ticareti" eksik.

Onun da yerini, ucuz emek ve ölümler alıyor.

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yıllardır her türlü kazada, faciada olduğu gibi, AKP bu uyarıları hiçbir biçimde dikkate almıyor. Hala yasa değişikliği peşinde koşuyor!..

Parti içi iktidar savaşları ve hırsı ülkeye, hele de CHP'ye hiç yaramıyor

Bir seçimden diğerine kaybettiği belediye sayısı arttığı için... "Ancak bana oy verirseniz, hizmet alırsınız" lafı Erdoğan'ın son kozu

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Altın vahşeti: Bir tek "köle ticareti" eksik - Yalçın Doğan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Altın vahşeti: Bir tek "köle ticareti" eksik

50 15
16.02.2024

Diğer

16 Şubat 2024

Osmanlı bile...

Son yıllarında Osmanlı bile...

Bizim topraklarımızda üretilen altının yüzde 75'ini altını çıkartan yabancılara verirken, evet yüzde 75'ini, kalan yüzde 25'ini kendisi alırken...

Bugün yabancıların bizim topraklarımızda ürettiği altının yüzde 98'ini, evet yüzde 98'ini altını çıkartan yabancı şirketler alıp, götürüyor. Bize yüzde 2 kalıyor.

Yüzyılın sömürüsü!..

Yabancı şirketler bunu ne zaman yapıyor?..

"Yerli ve milli AKP iktidarı döneminde!.."

Dört yüz, beş yüz yıl geriye gidiyoruz, 15. ve 16. yüzyıla. İspanya, Portekiz, İngiltere, Hollanda, Fransa, Belçika Afrika kıtasını, Hindistan'ı, Güneybatı Asya'yı sömürge haline getirdiği yıllara.

Altın, gümüş, bakır, demir gibi çeşitli madenler, tarımsal ürünler ve baharat götürüyorlar ülkelerine, devlet ve özel şirketler eliyle.

Ayrıca, "köle ticareti" yapıyorlar. İnsan devşiriyor, köle pazarlarında satıyorlar.

"Vahşi sömürgeler çağı".

Günümüzde bizdeki altın üretimine gelirsek...

Önceki gün Meclis'te çok garip bir olay yaşanıyor, 22 yıllık AKP iktidarında belki de bir ilk.

İliç'teki felaket üzerine CHP Meclis Araştırma önergesi veriyor.

AKP'li Grup Başkan Vekili Abdülhamit Gül CHP Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın'a geliyor, "CHP'nin önergeyi geri çekmesini" istiyor. Günaydın kabul etmiyor.

Daha sonra Gül sürpriz bir çıkışla:

"Araştırma önergesine biz de katılıyoruz".

Aaaa!..

Muhalefet önerge verecek, AKP bunu kabul edecek!.. Hem de, böyle bir felaketin araştırılması için!.. Görülmüş, duyulmuş değil.

Böylelikle, Meclis'te grubu bulunan bütün partilerin ortak imzasıyla "İliç felaketiyle ilgili Meclis Araştırma Komisyonu kurulması" kabul ediliyor.

AKP bunu neden kabul ediyor?..

AKP'nin şaşkınlık yaratan bu tavrını dün Gökhan Günaydın'la konuştum.

Günaydın, hem o tavrın nedenini, hem de ülkemizde altın........

© T24


Get it on Google Play