cahitkilic54@gmail.com

YAZI ARŞİVİ

Şiî, Sünnî, dinci-dinsiz, din bezirgânı, despotizmin yalakası, yardakçısı, din adamı kisvesi giymiş kuklalar, hurafe papağanları, “Şehinşah sağlığına” diye güzellemeler döktürüp müstebitin yalını yiyen teslimiyetçi sözde aydınlar…
Hak, hukuk, adalet ve halk düşmanları…
Hepsi el ele verip onun üstüne çullandılar…
***
Hapislere attırdılar…
Çıktıktan sonra bir daha hapse atmak istediklerinde saklanınca, yaşlı babasını hapse attılar.
(Bu yöntem, mel’un Stalin’in en çok uyguladığı bir yöntemdi. Zulüm edeceği kişiyi yakalayamazsa, onun aile bireylerine zulmetmek, en yakınlarını hapse doldurarak intikam almak veya teslim olmasını sağlamak!
Bugün de bu yöntemi kullanan despotlar mevcuttur.)
***
Teslim oldu ve bir daha hapse girdi…
Zaten Fransa’da öğrenci iken, Cezayir’in işgalini protesto ettiği için Fransızlar da hapse atmışlardı…
Hapislerde ve sürgünlerde geçen bir ömür…
***
Kısa kesiyorum.
Hapisten sonra başka bir isimle önce Belçika’ya, oradan Fransa’ya ve son olarak da İngiltere’ye gitti.
***
“Sizi rahatsız etmeye geldim” demişti…
Gerçekten de rahatsız oldular ve tarihin her evresinde ve her yerde olduğu gibi, yine aynı aşağılık kuralı işlettiler: “İllegal gücünü kullan ve yok et!”
Dünyaya demokrasi ve insan hakları dersi veren ve dünyanın en kalleş milleti olarak bilinen İngilizler, Şah’ın gizli servisiyle birlikte el ele hareket ederek…
Bu büyük bilgeyi…
Bu büyük sosyoloğu…
Bu yiğit devrimciyi şehit ederek yok ettiler…
***
Dünyanın en önemli beş üniversitesinden biri olan Sorbonne’dan mezun olan ve doktorasını orada yapan, Farsçanın yanı sıra Arapça, Fransızca ve İngilizceyi sular seller gibi bilen bu bilgenin ölümüne, din adamı kisvesi giymiş cehalet timsali, muhteris ve haris yaratıklar sevinç çığlıkları atıyorlardı…

Çünkü o, Allah’a yakarışında “Dindarlarımıza din bahşet” diyordu…
(Aşağıda kendi sesinden o yakarışın videosunu izlemeden geçmeyiniz…)
***
Hatta…
“Eye, bu Eli Şerieti kaferdir (kâfir demiyor, Fars aksanıyla “kafer” diye telaffuz ediyor) diyen hurafe papağanı cahil mollalar, münasip yerlerine kına yaktılar ve zil takıp oynadılar…

Ne zaman ki, Humeyni onun adını Tahran’ın en işlek caddelerinden birine verdi, bu hurafe papağanları 180 derece çark ederek ona “Ey Şehit” diye hitap etmeye başladılar ve mürâîliğin zirvesine ulaştılar…
***
Oysa Cemil Meriç onu “İran’dan yükselen ses! Göller bölgesinde bir ada” diye tanımlıyordu.

“İkimiz de sosyolog, ikimiz de Fransızca biliyoruz. Onu tanımadığım ve yazdıklarını ancak İngilizce tercümeden okumak zorunda kaldığım için çok üzgünüm!” diyordu…
Ve Türkiye veya Türk entelijansiyası Ali Şeriati’yi Cemil Meriç vasıtasıyla tanıyordu…
***
Türkiye’deki Muaviye dincileri onu Şiî olarak suçlarken…
İran’daki mezhep taassubunun esiri fanatikler de onu Sünnîlikle itham ediyordu…
O müttehimlerin hepsi adı sanı bilinmeden geberdi gittiler…
***
Hâlbuki Ali Şeriati adı, ilelebet yaşayacak!
Cemil Meriç’in bir sözünden yola çıkarak ona adapte edersek:
Onun fikirleri ve tespitleri, bir şimşek gibi cehaletin kesif bulutlarını yarmaya devam edecek!
***
Rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum!

12 Nisan 2024

Cahit Kılıç

Not: Cemil Meriç’in Ali Şeriati hakkındaki geniş fikirlerini “Kırk Ambar” adlı eserinden okumak mümkündür.

İkinci Not: Ali Şeriati’nin kitapları, FECR yayınlarınca “cep kitapları” kategorisinde 10 kitap olarak yayınlanmış ve satıştadır.
1- İnsanın Dört Zindanı 2- Bilinç ve Eşekleştirme 3- Çocuklar ve Gençler 4- Kur’an’a Bakış 5- Hangi Şia? 6- Marksizm 7- Aydın 8- Anne Baba Biz Suçluyuz 9- Dine Karşı Din 10- Şehadet

QOSHE - Bir yiğit devrimci: Dr. Ali Şeriati - Cahit Kılıç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bir yiğit devrimci: Dr. Ali Şeriati

21 1
13.04.2024

cahitkilic54@gmail.com

YAZI ARŞİVİ

Şiî, Sünnî, dinci-dinsiz, din bezirgânı, despotizmin yalakası, yardakçısı, din adamı kisvesi giymiş kuklalar, hurafe papağanları, “Şehinşah sağlığına” diye güzellemeler döktürüp müstebitin yalını yiyen teslimiyetçi sözde aydınlar…
Hak, hukuk, adalet ve halk düşmanları…
Hepsi el ele verip onun üstüne çullandılar…
***
Hapislere attırdılar…
Çıktıktan sonra bir daha hapse atmak istediklerinde saklanınca, yaşlı babasını hapse attılar.
(Bu yöntem, mel’un Stalin’in en çok uyguladığı bir yöntemdi. Zulüm edeceği kişiyi yakalayamazsa, onun aile bireylerine zulmetmek, en yakınlarını hapse doldurarak intikam almak veya teslim olmasını sağlamak!
Bugün de bu yöntemi kullanan despotlar mevcuttur.)
***
Teslim oldu ve bir daha hapse girdi…
Zaten Fransa’da öğrenci iken, Cezayir’in işgalini protesto ettiği için Fransızlar da hapse atmışlardı…
Hapislerde ve sürgünlerde geçen bir ömür…
***
Kısa kesiyorum.
Hapisten sonra başka bir isimle önce Belçika’ya, oradan Fransa’ya ve son olarak da İngiltere’ye gitti.
***
“Sizi rahatsız etmeye geldim” demişti…
Gerçekten de rahatsız oldular ve tarihin her evresinde ve her yerde olduğu gibi, yine aynı........

© Tanyeri Haber


Get it on Google Play