hanayvazadiguzel@gmail.com

Kanaat ve ikna; bu iki kelime ile kişinin iç dünyasını satın alabilirler. Kişiyi ikna ederler ve kişi buna kanaat getir. Bunlar “beyin yıkama teknikleri” konularındandır. Bu meselede ülkemiz bir laboratuvardır, burada bütün teoriler denenmiştir.

Nurculuk hareketini tahlil ettiğimizde bunları görürüz. Acaba orada kimler ikna edildi, kimler kanaat getirdi?

Yarı aydın ülkelerde emperyalistlerin hedefi şudur: “Bütün değerlerin yarım kavranılması!” Dinini yarım kavra, mezhebini yarım kavra, kültürünü yarım kavara vb. vb. Cemaatlerin ana sebeplerinden birisi de budur. Özellikle kendi toplumuna dinini yarım kavratmak.

Acaba ülkemizde sol hareketin ideolojileri yarım mı idi? Peki, ülkücülük yarım bir ideoloji mi idi, yani milliyetçi düşünceyi önlemek için!

Acaba Kürtçülük neden var, hangi bütünün yarısıdır? Keza, son kurulan partiler hangi bütünün yarılarıdır. Peki, emperyalistler bunu nasıl başarıyorlar?

Hemen devreye ikna ve kanaat metodunu sokuyorlar. Halk kanaat ediyor, işi yürüten de ikna oluyor.

Hedef ve muhatap; bu iki unsur hep gündemde tutulur. Hedef ve muhatabı yitirme köklü bir meseledir, yön kaybıdır bu. Peki, toplum bu hale neden düşüyor?

Bu mesele, tevhidi anlayamama meselesiyle ilgilidir. Tevhide inanan bir insanın zihninde oluşan nedir? Bu oluşum onun eylemine nasıl etki ediyor, hele ki toplumsal ilişkilerine?

Eğer bu mesele bilinmezse, insan dayanaksız ve ümitsiz kalır. O, başka güçler tarafından oyuncak durumuna düşürülür. Onun inancını belaya çevirirler ve buna da alın yazısı derler. Gah kader, gah kaybı güçler diyerek, onu, oradan oraya sürükleyip dururlar. Korkuya dayalı bir perişanlığın içinde helak olup gider. Artık o boğulan bir insandır.

Tevhidi anlayan milletlerin kültürleri yönlendirme gücüne sahiptir.

Türkler; Çin, Arap, Rus ve Fars toplumu içinde kahir bir oranda eriyip gitmiştir. Buna sebep; belirtildiği gibi, tevhidi anlayamama konusudur.

Diyanet ve ilahiyat fakülteleri, yakasını cemaatlerin elinden kurtaramazsa lağıv edilmeli. İnsanımızın tevhit inancı, peygamber merkezli olarak ayağa kaldırılmalı. Buna, tevhidi anlamada kıyam derler.

Yukarıda yazılanlar iletişim fikirleridir. İletişimde kaynak sizsiniz. Peki, neyiniz var o kaynakta; çünkü kaynakta olan paylaşılır. İletişim biraz da paylaşma eylemidir. İstiyoruz ki sözlerimiz anlaşılsın. Monoton cümle kurmak dile ihanettir. Monotonluk orijini bozar, yazık olur o fikre.

Tuner diye bir düşünür şöyle demiş: “Ya bir yol aç ya bir yol göster ya da yoldan çekil,” meseleyi yaz ortaya koy, şikâyet edip durma. Şikâyet edeceğine kendini değiştir, başarılı davetler yap. Başarılı davetler bir tefekkürün getirdiğidir.

Filozof Farabi: “Uzun konuşanı kısa dinlemek gerek” diyor.

Şimdi şöyle bir benzetme yapmak istiyorum. “Uzun yazıları kısa okumak gerek!” Acaba böyle bir kıyas ne kadar doğru olur? Tepeden tırnağa hata. Hatalı bir kıyas!

Kıyasın yapısı zaten bilimsel değil. Hani şöyle bir söz var: “Dinde kıyas olursa, o din bozulur gider!”

Müslümanlar kıyası Aristo’dan aldılar. Meşhur; “Aristo mantığı” denilen şeydir bu. Avrupa, Aristo mantığını bırakalı 400 yıl oldu, biz de ise “edille-i şeriye”nin hala bir parçasıdır.

Başa dönelim şöyle diyelim: “Uzun konuşmaları kısa dinleyelim ama uzun yazılara hürmet gösterelim. O uzun yazı yazanlara da bir uyarımız olsun. Yazınıza gereksiz cümleleri yüklemeyin.

Yazı Arşivi

QOSHE - Kanaat ve ikna… - Han Ayvaz Adıgüzel
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kanaat ve ikna…

6 1
30.01.2024

hanayvazadiguzel@gmail.com

Kanaat ve ikna; bu iki kelime ile kişinin iç dünyasını satın alabilirler. Kişiyi ikna ederler ve kişi buna kanaat getir. Bunlar “beyin yıkama teknikleri” konularındandır. Bu meselede ülkemiz bir laboratuvardır, burada bütün teoriler denenmiştir.

Nurculuk hareketini tahlil ettiğimizde bunları görürüz. Acaba orada kimler ikna edildi, kimler kanaat getirdi?

Yarı aydın ülkelerde emperyalistlerin hedefi şudur: “Bütün değerlerin yarım kavranılması!” Dinini yarım kavra, mezhebini yarım kavra, kültürünü yarım kavara vb. vb. Cemaatlerin ana sebeplerinden birisi de budur. Özellikle kendi toplumuna dinini yarım kavratmak.

Acaba ülkemizde sol hareketin ideolojileri yarım mı idi? Peki, ülkücülük yarım bir ideoloji mi idi, yani milliyetçi düşünceyi önlemek için!

Acaba Kürtçülük neden var, hangi bütünün yarısıdır? Keza, son kurulan partiler hangi bütünün yarılarıdır. Peki, emperyalistler bunu nasıl başarıyorlar?

Hemen devreye ikna ve kanaat metodunu sokuyorlar. Halk kanaat ediyor, işi yürüten de ikna oluyor.

Hedef ve muhatap; bu iki unsur hep gündemde tutulur. Hedef ve muhatabı yitirme köklü bir........

© Tanyeri Haber


Get it on Google Play