hanayvazadiguzel@gmail.com

“Tanrı’m sana milyon dolarlık bir caminin önünden sesleniyorum!” İşte sana şairin şiirinden bir mısra. Ne dersiniz buna?

Yavrum duan kabul olmuyor mu? Git en lüks bir caminin önünden veya içinden dua et. Senin ne işin var köy camilerinde veya külüstür mescitlerde, dangalak!

Anlamak veya anlayış, bunlar ayrı şeylerdir. Herkesin bir kâinatı var, yani anlayışı. Eğer bir yerde anlayış varsa orada insan vardır. Sen anlıyorsun ama anlayış göstermiyorsun. Aslında sen orada yoksun.

Artık anlama robotlara yüklendi, onlar anlıyor. Senin vücut sıcaklığından, titreşiminden vb. şeylerden anlıyorlar ama anlayış göstermiyorlar; çünkü onlar insan değil.

Bakınız bundan taviz verilmeyebilir. Adaletten! Din adalet üzere kurulmuştur, ille adalet! Adaletten sapma olursa din buna anlayış göstermez. İşte anlama ve anlayış burada birleşmeli.

Tanrı ve onun yeryüzündeki peygamberleri, yalnız adalet için vardır, peki, başka ne için olacak? Sen kalkıp da bu inancı sulandırma. “Peygamberler de hata yapar, ufak yalanlar söyler, buna da zelle denir” gibi bir inancı millete yayama. Git o çıkmaz inancını nerede yayacaksan yay.

Peygamberler de yalan konuşur inancının vereceği kültür, insanı ondurmaz. Hasta, gerici, başıboş bir kültür!

Sosyal bilimlerden tarihi herkes sever. Bizler bir şeyin ilmini değil de masal yanını severiz. Bundandır ki sarılmışız. Eğer tarih ciddiye alınmazsa masla dönüşür. Şevketli padişahımdan başlar, cennet mekân sultanıma dönüşür.

Türkiye tarihçiliği delil ve nakil açısından zayıftır. İnanç sınırları içine hapsolmuş tarihçiler bilgi alanına girmek istemezler. Komplocu tarih anlayışı ülkemizde düşünmeyi önlemiştir.

Ülkemizde ciddi bir tarih anlayışı Atatürk’le başlamıştır. Ölümünden sonra olduğu yerde kaldı. Keşke öyle kalsaydı, masala dönüştü. Bu masal anlayışı bize Araplardan geçmiştir.

“Bu konular konuşulmasın, tarihte kalsın” demek tam bir şuursuzluktur. Burada ıstırabın devamı istenmektedir.

Suyun gözünü tutanlar, tarihin sayfalarıyla oynamayın diyorlar., bizleri masal diyarına çevirmek istiyorlar. Böyle bir tutum ağır ve hasarlı sonuçlar verebilir.

Tarihin yönü ne ile korunur? Direnişle! Bizim direnişimizi çaldılar. Tarihin üç dinamizmi vardır. “Siyaset, ekonomi ve din!” Ülkemizde bu üç unsurun ne başı bellidir ne kıçı!

Yazıma bir şiir girişiyle başlamıştım. Keza bir mısra daha: “Kurumuş dere yatağından susuzluğu, kafesteki kuştan hürriyeti öğrendim ama annemin yüzüne bakınca her şeyi! Şairin sözleridir bunlar.

Abamın yüzüne bakardım, dönüp bir de bakardım. Bana bakıp gülerdi, yüreğimi bilerdi. Şimdi onu anıram, sanıram kanatlanıram, o benim arkamada bir dağ gibiydi.

Ben geç gelende dama çıkardı, hep o yana bakardı, yana yana bakardı. Niye ki ben gelecem diye. Dert basar üzülerdim, gelerdi yanıma; Allah darda koymaz, üzülme ayvaz derdi. Onun dediğine kanardım hemen tezce inanardım. Allah darda koymadı beni.

Abam Kars’ı severdi, o, Arpaçay’ın kızıydı, yerde toprağın, gökte ayın kızıydı. Paramız pulumuz yoktu, hiç zenginlik görmedik. Kuru ekmeyin sade çayın kızıydı. Erken kalkardı yeğin yürüyer suna teki akardı. Elini nereye vursa bismillah derdi. Göye bakar Allah’ı anar, Şeytan’a lanet derdi. Komşudan borç alırdı, atana rahmet derdi.

Ne oldu bilmedim, abam hastalandı, dertleri destelendi. Bana bakıp ağlardı. Sararıp solan abam, boşalıp dolan abam.

Abamı tabibe götürmüşem, ben özümü itirmişem. Dünyam daralıptı, gözüm karalıptı. Ameliyata aldılar, beni derde saldılar. Kapıda beklemişem, vakti vakte eklemişem.

Dediler aban öldü.

Bu ne haberdi ilahi, dünya başıma döndü. Abam ölmez diyordum, dünya dönmez diyordum. İlim doğru diyormuş, meğer dünya dönüyormuş. Dünyanın döndüğünü ben şimdi anlıyorum. İlahi abama rahmeyle, celalin hakkı için.

Yazı Arşivi

QOSHE - Köy camileri veya külüstür mescitler! - Han Ayvaz Adıgüzel
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Köy camileri veya külüstür mescitler!

22 1
13.12.2023

hanayvazadiguzel@gmail.com

“Tanrı’m sana milyon dolarlık bir caminin önünden sesleniyorum!” İşte sana şairin şiirinden bir mısra. Ne dersiniz buna?

Yavrum duan kabul olmuyor mu? Git en lüks bir caminin önünden veya içinden dua et. Senin ne işin var köy camilerinde veya külüstür mescitlerde, dangalak!

Anlamak veya anlayış, bunlar ayrı şeylerdir. Herkesin bir kâinatı var, yani anlayışı. Eğer bir yerde anlayış varsa orada insan vardır. Sen anlıyorsun ama anlayış göstermiyorsun. Aslında sen orada yoksun.

Artık anlama robotlara yüklendi, onlar anlıyor. Senin vücut sıcaklığından, titreşiminden vb. şeylerden anlıyorlar ama anlayış göstermiyorlar; çünkü onlar insan değil.

Bakınız bundan taviz verilmeyebilir. Adaletten! Din adalet üzere kurulmuştur, ille adalet! Adaletten sapma olursa din buna anlayış göstermez. İşte anlama ve anlayış burada birleşmeli.

Tanrı ve onun yeryüzündeki peygamberleri, yalnız adalet için vardır, peki, başka ne için olacak? Sen kalkıp da bu inancı sulandırma. “Peygamberler de hata yapar, ufak yalanlar söyler, buna da zelle denir” gibi bir inancı millete yayama. Git o çıkmaz inancını nerede yayacaksan yay.

Peygamberler de yalan konuşur inancının vereceği kültür, insanı ondurmaz. Hasta, gerici, başıboş bir kültür!

Sosyal bilimlerden........

© Tanyeri Haber


Get it on Google Play