hanayvazadiguzel@gmail.com

Defacto diye Türkçeye geçmiş bir sözcük var, yeni geçmiş bir sözcük. “Defacto,” hareket halinde olmak demektir. Mesela: Bazı mağazalar defactodur, dolup taşar. Orası müşteri kaynıyor. Bazı büyük ve yerli mağazalar var, görünümü lükstür ama müşterisi azdır, orada bir hareketsizlik söz konusudur.

Soru şu: Acaba İslam son din olması bakımından defacto bir din midir?

Bakınız, artık kudretli devletler milyonlarca ordu beslemiyorlar, devasa kışlalar yapmıyorlar ama plan ve taktikleriyle, kocaman düşman kuvvetlerini dize getirebiliyorlar. Defacto bir ordu! Şimdi aynın soruyu soruyorum: İslam, bütün kurumlarıyla beraber defacto bir din midir? Devam ediyorum:

Defacto olmayan her şey kokar. Mesela: Neden bir yer bataklıktır? Orada hareket yoktur da ondan. Atatürk orman çiftliği bir bataklıktı. Atatürk orayı harekete geçirdi, çiftliğe çevirdi.

Eğer göl yeni sularla beslenmezse kokar. Aklar su pislik tutmaz sözü de böyle bir gerçeklikten doğmuştur.

Bütün dinler Allah’ındır. Allah, dinini defacto yapmak için o dinlere peygamberler atadı. Öyleyse şöyle diyebiliriz: Defacto insan merkezlidir.

Peygamberler Allah’ın siyasi gücüdür.

Hz. İsa göğe kaldırıldı ama kilise devlete teslim olmadı. Bundandır karşı konulmaz manevi bir gücü vardır. Deli Trump bile kiliseden korkuyordu.

Dünyada devlete bağlı olmayan her zerre defacto halindedir. Defacto olmayan hiçbir şeyin kutsallığı olamaz. Bu ister cami olsun isterse Kâbe!

Çekinmeden söylüyorum. Ülkemizde camiler devlete mahkum, Kâbe ise Suudi ailesine ve Amerika’ya!

Günümüzde devrimci ve asi bir mümin katında caminin ve Kâbe’nin hiçbir önemi yoktur. Gücü de yoktur. Mesele bu kadar açıktır.

Mukavim insan, yani direnişçi! Bu önemli bir vasıftır. Acaba bizim insanımızda böyle bir vasıf var mı? Hayır, biz mutiyiz! Muti; yani itaat eden biatçı! Peki, insanımızın böyle oluşu fıtri midir? Eğer fıtri ise biz bunu eğitimle yok edemez miyiz?

Mukavim insan toplumun temsilcisi, olur. En azından üyesi olur. Eğer direnişimiz, yani mukavemetimiz yoksa, kendimizi sorgulamalıyız. Neden bu hale geldim diye.

Mahiyet, içerik demektir. Her insanın bir karakter mahiyeti vardır. Soralım kendimize, acaba mahiyetimizin bir mukavim yanı var mı? Bunu anlamak istiyorsak, varlığımızın tüm bilgilerini taşımamız lazım.

Varlık bilgisi felsefenin temel konusudur. Batı felsefesi bundan ve “bilgi nedir” meselesinden ibarettir. İslam felsefesinin temel konusu, “hürriyet nedir ve “güzellik nedir” konusudur ama varlık konusu da neredeyse birinci mesele haline gelmiştir. Başa dönüyorum:

İnsan kendi varlığının bilgisini taşır, tıpkı tohumun kendi hakikatini taşıdığı gibi. Peki, eğer kendi varlık bilgimizi taşıyorsak neden mukavim değiliz, yani direnişçi! Buna sebep; anlam ve okuma ikileminde yatıyor.

Kişi kendini okumalı, anlamaya kalkmamalı. İnsan kendisini okur ama karşıdakini anlar, kural budur. Kendisini okuyamayan mukavemetten kesilir.

İslam’ın bir esası var bir de esrarı. Esası uygulanmayan İslam insanı hilekâr yapar. Statik bir tasavvuf felsefesi, İslam’ın Hristiyanlaşması demektir. İlkel bir bilinç düzeyinin İslam’la ilgisi yoktur.

Derin bir İslam’ı bilinci olmayan kimseyi adil olmaya çağırmak, hiç yoktan bir vahşi yaratmaktır.

Yazı Arşivi

QOSHE - Defacto Olmayan! - Neşe Doster
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Defacto Olmayan!

5 4
23.01.2024

hanayvazadiguzel@gmail.com

Defacto diye Türkçeye geçmiş bir sözcük var, yeni geçmiş bir sözcük. “Defacto,” hareket halinde olmak demektir. Mesela: Bazı mağazalar defactodur, dolup taşar. Orası müşteri kaynıyor. Bazı büyük ve yerli mağazalar var, görünümü lükstür ama müşterisi azdır, orada bir hareketsizlik söz konusudur.

Soru şu: Acaba İslam son din olması bakımından defacto bir din midir?

Bakınız, artık kudretli devletler milyonlarca ordu beslemiyorlar, devasa kışlalar yapmıyorlar ama plan ve taktikleriyle, kocaman düşman kuvvetlerini dize getirebiliyorlar. Defacto bir ordu! Şimdi aynın soruyu soruyorum: İslam, bütün kurumlarıyla beraber defacto bir din midir? Devam ediyorum:

Defacto olmayan her şey kokar. Mesela: Neden bir yer bataklıktır? Orada hareket yoktur da ondan. Atatürk orman çiftliği bir bataklıktı. Atatürk orayı harekete geçirdi, çiftliğe çevirdi.

Eğer göl yeni sularla beslenmezse kokar. Aklar su pislik tutmaz sözü de böyle bir gerçeklikten doğmuştur.

Bütün dinler Allah’ındır. Allah, dinini defacto yapmak için o dinlere peygamberler atadı. Öyleyse şöyle........

© Tanyeri Haber


Get it on Google Play