Bir bilgeye “zehir nedir?” diye sormuşlar.

Bilge de, “İhtiyacımızdan fazlası zehirdir. Zehri belirleyen dozdur. Suyu bile çok içerseniz, sizi öldürür. Her şeyi kararında bırakmalı” sözleriyle cevap veriyor.

Ülkemizde de bu zehrin tadına bakanların sayıca fazla olduğundan hiç şüphem yok. Son zamanlarda gündemimizi sıkça meşgul eden daha fazla para, daha fazla güç, daha fazla servet, daha fazla kazanmak gibi hırsların getirdiği bir “aşırılık bağımlılığı” var.

Bu bağımlılıktan siyaset dünyası, akademik camia, spor ve sanatın da dâhil olduğu birçok alan nasibini aldı.

İktidarı ele geçirmek için terör örgütünün siyasi uzantılarıyla iş birliği yapacak kadar zehirlenenler…

Bilimin ışığıyla aydınlanmak yerine çeşitli çıkar gruplarının kölesi haline gelen akademisyenler…

Ülkemizin kurucu değerlerini spora alet ederek taraftarın öfkesini kabartmaya yeltenen kulüpler…

Sanatını toplum için değil, günübirlik kaygı ve menfaatlerine göre icra eden sanatçı görünümlü fenomenler…

İbadetini başkaları görsün, dinini kirli işleri örtülsün diye abartılı yaşadıkları sahte hayatları servis edenler…

Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e düşman olanlarla kol kola pozlar verip, arkasına astıkları Atatürk portresiyle “izindeyiz” notunu düşerek Atatürk’ü bile kandırmaya yeltenenler…

Aşırılığın, ikiyüzlülüğün, fırsatçılığın, maskeli hayatların çevremizde birçok örneğini görüyoruz. Bu örneklerin kimi gençlere rol modeli olduğu için de artık birilerinin sahte yaşamları bir başkanın gerçek hayatına dönüşebiliyor. Rol modellerin yaptığı roller, gelecek neslimizi kötü yönde etkiliyor.

Filistin’e destek için yapılan mitingde üzerinde “La İlahe İllallah Muhammeden Resulullah” yazılı bayrak taşıyanlara “Arap seviciliği” yaftasıyla yumruklar savruluyor. “Hilafet geliyor” yaygarasıyla İslam’a cephe alınıyor.

Suudi Arabistan’da oynanması planlanan Fenerbahçe-Galatasaray maçının iptali üzerinden “Atatürkçülük” açık artırmaya çıkarılıyor.

Terörle mücadele art arda 12 şehit verdiğimiz günlerde “iktidara güç verir” düşüncesiyle ortak kınama mesajına imza atmayanlar koşa koşa şehit cenazesine gidiyor.

Milli iradenin tecelli ettiği Gazi meclis sıralarında terör seviciler oturuyor, milletin gözünün içine baka baka bölücü nutuklar atılıyor. Bazı partiler ise milletvekili sıralarını parayla satıyor. Milletin iradesi 3 kuruşa peşkeş çekiliyor.

Kafamızı çevirdiğimiz her yerde gördüğümüz bu dengesizlikler kantarın topuzunun kaçtığını gösteriyor.

Denge üzerine yaşaması gereken insanlar, aşırılığın girdabına kapılıyor.

Denge üzerine kurulu dünya bile dengesizliğin esaretinde çırpınıyor. Bir yanda obezlikten hayatını kaybedenler, diğer yanda açlıktan ölenler var. Bir tarafta zırhlı yaşamlar, diğer tarafta katledilen binlerce çocuk var.

Demokrasinin çemberi, özgürlüğün sınırı, insan haklarının değeri örseleniyor.

Bazen incir çekirdeğini doldurmayacak meseleler abartılarak Türkiye’nin ana gündemi haline getiriliyor. Bazen de çok büyük meselelere iğne ucu kadar kafa yorulmuyor.

Her şeyin azı mahcubiyet, fazlası ize zafiyet doğuruyor.

Bazen insanlar “çok fazla” oluyor…

QOSHE - Kantarın topuzu - Kadir Yıldız
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kantarın topuzu

9 4
03.01.2024

Bir bilgeye “zehir nedir?” diye sormuşlar.

Bilge de, “İhtiyacımızdan fazlası zehirdir. Zehri belirleyen dozdur. Suyu bile çok içerseniz, sizi öldürür. Her şeyi kararında bırakmalı” sözleriyle cevap veriyor.

Ülkemizde de bu zehrin tadına bakanların sayıca fazla olduğundan hiç şüphem yok. Son zamanlarda gündemimizi sıkça meşgul eden daha fazla para, daha fazla güç, daha fazla servet, daha fazla kazanmak gibi hırsların getirdiği bir “aşırılık bağımlılığı” var.

Bu bağımlılıktan siyaset dünyası, akademik camia, spor ve sanatın da dâhil olduğu birçok alan nasibini aldı.

İktidarı ele geçirmek için terör örgütünün siyasi uzantılarıyla iş birliği yapacak kadar zehirlenenler…

Bilimin ışığıyla aydınlanmak yerine çeşitli çıkar gruplarının kölesi haline gelen akademisyenler…

Ülkemizin kurucu değerlerini spora alet ederek taraftarın öfkesini kabartmaya yeltenen kulüpler…

Sanatını toplum için değil, günübirlik kaygı ve menfaatlerine göre icra eden sanatçı görünümlü fenomenler…

İbadetini başkaları görsün, dinini kirli işleri........

© Türkgün


Get it on Google Play