KEÇEYİ SUYA ATANLAR

“Bölücülüğün TBMM’de ne işi var!?” cümlesi cevabı aranan bir soru değil, serzeniştir.

Türk milletinin birlik ve beraberliğini, vatanın bölünmez bütünlüğünü temsil eden Gazi Meclis çatısı altında, bölücülük uğraşı veren çapulcular boy gösteriyor.

Mili mücadele dönemlerinden itibaren mukavemet gösterdiğimiz, devlet ve millet için “zararlı” cemiyetler arasında nitelediğimiz yapıların bugünkü uzantıları aynı faaliyetlerine Meclis çatısı altında devam ediyor.

TBMM’de ayrılıkçı bir dil kullanan, provakatif amaçlı “kürtçe” konuşan, “kürdistan” hayalini gizlemeyen yaratıkların kanser hücresi gibi yayıldıklarına şahit oluyoruz. Adına demokrasi dedikleri, ifade özgürlüğü olarak savundukları, hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu masallarıyla göz boyamaya çalıştıkları bir ihanet silsilesinin tesirlerini görüyoruz.

Yargıtay’ın HDP’ye yönelik açtığı kapatma davasının Anayasa Mahkemesi tarafından sürüncemede bırakılmasından, HDP ve türevlerine ödenen hazine yardımına; terörsitbaşı Öcalan ve terörist Selahattin Demirtaş‘a yönelik verilen hak ihlali kararlarından tazminat ödenmesi hükmüne kadar birçok konuda yalpalayan AYM bu yapının “çelik zırhı” haline dönüştü.

Askerimizi, polisimizi şehit eden, Türk vatanını bölmek isteyen PKK terör örgütünü “terör örgütü olarak görmeyen” zavallıların TBMM’de vekil sıfatıyla bulunması şehitlerimizin kemiklerini sızlatıyor, ailelerinin ve milletimizin öfkesini kabartıyor. HDP/YSP/HEDEP/DEM ve türevlerinin varlığını korumaya yönelik kimi tavır ve politikaların olması da bu zehrin canlı kalmasını kolaylaştırıyor.

Atatürk’ün partisi olduğunu iddia eden ve bölücülerin ağzıyla “Kürtlerin daha az eşit olduğunu” söyleyebilen CHP’nin, terörün siyasi uzantılarını koruma ve ittifak etme yoluyla can suyu verme çabaları da TBMM’nin ruhunu incitiyor. AYM’den, CHP’den, kimi STK’lardan ve sözde demokrasi savunucularından bölücülere verilen destek onları daha hırçın ve hırslı hale getiriyor. Daha pervasız açıklamalar yapmalarına, bölücülüğün dilini daha da sivriltmelerine olanak tanıyor.

Geçtiğimiz gün TBMM bütçe görüşmelerinde açılış söz hakkını, görüşmeleri provake etmek için kürtçe yapan DEM Partili Tuncer Bakırhan’ın pervasızlığı ve buna karşın TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un “Türkçe tercüme” talebi de aynı kapıya çıkıyor. Bu tavır, konuşmasını başka dillerde yapmak isteyenler için açık kapı bırakmak anlamına geliyor. Genel Kurula hitabın dili Türkçe’dir. Resmi dilimizi yok sayanın konuşma hakkı da yok sayılmalı ve mikrofonu kapatılmalıdır. Konuşmasının sonrasında “Türkçe tercüme” talebi müsamahanın da ötesinde bir istektir. Bölücülerin, ülkemizi ihanet ağıyla örmesinin önüne geçmek için düzeltme yapmasını beklemek, hoş karşılamak, müsamahakâr davranmak ya da “hatasını anlar” umuduyla susmak daha çok şımarmalarına çanak tutmaktır. Devletin ve yönetenlerin görevi beklemek değil, gereğini yapmaktır.

Şehitlerimizin intikamı kahraman Mehmetçiklerimizin yaptığı operasyonlarla alınıyor. Polisimiz gecesini gündüze katıp teröristleri ve arkasındaki yapıları etkisiz hale getiriyor. Ülkemize yönelik tehditleri kaynağında kurutmak için askerlerimiz sınır dışında görev yapıyor.

Dağlarda başını ezdiğimiz bölücü unsurların uzantıları TBMM’den meydan okumaya yelteniyor. Türkiye ve Türk milletinin bölünmez bütünlüğünü tehdit ediyor.

Cumhuriyetimizin 100 yılını geride bıraktık. Ama terörü ve propagandasını hala tartışmaya devam ediyoruz. Türk milleti böyle bir gündemi ne kadar hak ediyor?

Bu bakımdan MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin, TBMM bütçe görüşmeleri sonrası AYM ve TBMM Başkanını kastederek yaptığı konuşmayı bir eleştiri değil, uyarı olarak değerlendirmek gerekiyor. MHP Lideri Bahçeli’nin ifade ettiği gibi;

Keçeyi suya atmayın!

Türkiye’ye sahip çıkın!

QOSHE - Keçeyi suya atanlar - Kadir Yıldız
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Keçeyi suya atanlar

22 17
13.12.2023

KEÇEYİ SUYA ATANLAR

“Bölücülüğün TBMM’de ne işi var!?” cümlesi cevabı aranan bir soru değil, serzeniştir.

Türk milletinin birlik ve beraberliğini, vatanın bölünmez bütünlüğünü temsil eden Gazi Meclis çatısı altında, bölücülük uğraşı veren çapulcular boy gösteriyor.

Mili mücadele dönemlerinden itibaren mukavemet gösterdiğimiz, devlet ve millet için “zararlı” cemiyetler arasında nitelediğimiz yapıların bugünkü uzantıları aynı faaliyetlerine Meclis çatısı altında devam ediyor.

TBMM’de ayrılıkçı bir dil kullanan, provakatif amaçlı “kürtçe” konuşan, “kürdistan” hayalini gizlemeyen yaratıkların kanser hücresi gibi yayıldıklarına şahit oluyoruz. Adına demokrasi dedikleri, ifade özgürlüğü olarak savundukları, hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu masallarıyla göz boyamaya çalıştıkları bir ihanet silsilesinin tesirlerini görüyoruz.

Yargıtay’ın HDP’ye yönelik açtığı kapatma davasının Anayasa Mahkemesi tarafından sürüncemede bırakılmasından, HDP ve türevlerine ödenen hazine yardımına; terörsitbaşı Öcalan ve terörist Selahattin Demirtaş‘a yönelik verilen hak ihlali kararlarından tazminat ödenmesi hükmüne kadar birçok konuda yalpalayan AYM bu yapının “çelik zırhı” haline dönüştü.

Askerimizi, polisimizi şehit eden,........

© Türkgün


Get it on Google Play