İsrail saldırganlığını makul ve meşru göstermeye çalışanların ikide bir başvurduğu bir tez var. Buna göre İsrail HAMAS’a karşı bir nefsi müdafaa (öz savunma) yapmakta, saldırgana meşru müdafaa hakkını kullanarak cevap vermekte. Çünkü İsrail durup dururken ve hiç de gereği ve meşruiyeti yok iken ani ve vahşi bir HAMAS saldırısına uğradı. Siviller dahil olmak üzere bin civarında insan bu saldırıda hayatını kaybetti. Doğal olarak, bu saldırıya cevap verme ve saldırganları cezalandırma hakkına sahip. Gazze’de olan bitene ancak bu perspektiften bakmak doğru ve anlamlı. Nefsi müdafaa hakkı ahlakta ve hukukta kabul gören bir yaklaşım. Haksız bir saldırıya uğrayan insanlar saldırgana karşı kendilerini savunma hakkına sahip. Bu hemen hemen tüm ahlak doktrinleri tarafından kabul gören ve uluslararası hukukta da yansımaları olan bir ilke. Ancak, bu, her nefsi müdafaa iddiasının hemen öyle kabul edilmesi gerektiği ve bu hakkın başka hiçbir şarta ve sınıra bağlı olmadan kullanılabileceği anlamına gelmiyor. Hem nefsi müdafaa iddiasının geçerli olmasının hem de bu çerçevede savunma hakkının kullanılabilmesinin şartları ve sınırları var. Nefsi müdafaanın ilk şartı karşı tarafın bir tahrik ve makul bir gerekçe olmadan, durup dururken ve hiçbir haklı sebep yok iken saldırmasıdır. Bu ya ortada bir problem olmadığını veya problemler olsa da bunları çözme yolunda ilerlendiğini gösterir. Oysa Filistin meselesinde karşımıza çıkan durum böyle olmaktan uzak. Ortada bir barış ve işlemekte olan bir çözüm süreci yok. Bu yüzden HAMAS saldırıları başlatan taraf olmaktan ziyade saldırılarını sistematik ve kurumsallaşmış bir biçimde sürdüren İsrail’e cevap veren taraf sayılabilir. Başka bir deyişle nefsi müdafaa ilkesine daha yakın olan, İsrail olmaktan ziyade HAMAS’tır. Zira İsrail on yıllardır Filistinlilere karşı acımasız bir toprak tasfiyesi ve insan eliminasyonu politikası izliyor. Filistinlileri, çocuklar da dâhil olmak üzere, keyfî biçimde göz altına alıyor, adalete aykırı davranacağı kesin olan mahkemelerde güya yargılıyor ve kötü şartlarda yıllarca hapiste tutuyor. HAMAS ile esir takası işine bu kadar kolay girişmesi de bu tespitin doğruluğunu ispatlıyor. Nefsi müdafaa hakkının kullanılmasının bir diğer şartı kullanılan cevabi şiddetin savunmayı yapana karşı kullanılmış olan şiddetle orantılı olması. Aksi takdirde nefsi müdafaa hakkı ortadan kalkar, meşruiyetini kaybeder. Mesela size tokat atan birine normal şartlar altında kurşun sıkamazsınız. Zararı mümkün olan en az şiddetle önlemeye, durdurmaya çalışmanız gerekir. Bu bakımdan da İsrail’in yaptığı nefsi müdafaaya dâhil edilemez. Diyelim ki HAMAS saldırısında bin sivil katledildi. Bunun cevabı iki milyon kişiyi acımasızca bombalamak, evlerini başlarına yıkmak, hastaneleri vurmak, sivilleri ve sivil tesisleri hedef hâline getirmek, insanları oturdukları yerlerden sürmek olamaz. Bunlar oluyorsa yapılana nefsi müdafaa denemez. Bir başka deyişle, nefsi müdafaa ilkesi saldırıyla bağlantısı tespit edilmemiş insanların da cezalandırılmasını ve bu cezalandırmanın ayrımsız bir kolektif cezalandırmaya dönüştürülmesini haklı ve meşru kılmaz. Karşı şiddetin daha çok istihbarat faaliyetleriyle belirlenmiş kişi ve çevrelere karşı nokta operasyonları yapılarak yürütülmesi beklenir. İsrail’in yaptıkları kesinlikle bu şarta da uymuyor... Nefsi müdafaa iddiası İsrail’in yaptıklarını meşru ve makul göstermiyor. İsrail tüm insani ve ahlâkî değerleri ve uluslararası hukuku ihlâl ederek bir katliam hatta soykırım yapıyor.

QOSHE - İsrail nefsi müdafaa mı yapıyor? - Atilla Yayla
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İsrail nefsi müdafaa mı yapıyor?

22 1
02.02.2024

İsrail saldırganlığını makul ve meşru göstermeye çalışanların ikide bir başvurduğu bir tez var. Buna göre İsrail HAMAS’a karşı bir nefsi müdafaa (öz savunma) yapmakta, saldırgana meşru müdafaa hakkını kullanarak cevap vermekte. Çünkü İsrail durup dururken ve hiç de gereği ve meşruiyeti yok iken ani ve vahşi bir HAMAS saldırısına uğradı. Siviller dahil olmak üzere bin civarında insan bu saldırıda hayatını kaybetti. Doğal olarak, bu saldırıya cevap verme ve saldırganları cezalandırma hakkına sahip. Gazze’de olan bitene ancak bu perspektiften bakmak doğru ve anlamlı. Nefsi müdafaa hakkı ahlakta ve hukukta kabul gören bir yaklaşım. Haksız bir saldırıya uğrayan insanlar saldırgana karşı kendilerini savunma hakkına sahip. Bu hemen hemen tüm ahlak doktrinleri tarafından kabul gören ve uluslararası hukukta da yansımaları olan bir ilke. Ancak, bu, her nefsi müdafaa iddiasının hemen öyle kabul edilmesi gerektiği ve bu hakkın başka hiçbir şarta ve sınıra bağlı olmadan kullanılabileceği anlamına gelmiyor. Hem nefsi müdafaa iddiasının geçerli olmasının hem de bu çerçevede savunma hakkının kullanılabilmesinin şartları ve sınırları var. Nefsi müdafaanın ilk........

© Türkiye


Get it on Google Play