Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı gerek kapsülle uzay yolculuğuna başladığında gerekse Uluslararası Uzay İstasyonundaki ilk anlarında M. Kemal’in adını ve ona atfedilen “İstikbal göklerdedir” sözünü tekrarladı. Diğer üç astronot sadece olaya ve hissettiklerine ilişkin şeyler söylerken Gezeravcı’nın bu tavrı ülkemizdeki Kemalist beyin yıkamanın ve insanların ideolojik tahakküm altına alınmasının boyutlarını ve derecesini göstermesi bakımından çok ilginç bir örnek teşkil etti. Başka bir deyişle Gezeravcı ister kendisi öyle istediği için -ki Hava Harp Okulu mezunu olduğu düşünüldüğüne bu olağan- isterse belli çevreleri mutlu etmek için bunu yapmış olsun, çok hazin ve komik. Bu durum, kuşku yok ki, M. Kemal’i "kutsallaştırmış", onun her dediğinde âdeta bir "tılsım" arayan ve onu gelecekten haberler de verebilen bir ulu, yüce, kutsal şahsiyet olarak kabul etmiş olan kesin inançlı Kemalistlerin mutlu olmasını sağladı ama Türkiye’nin bir kere daha dünya ve olağan insani eğilimler ile ters düşmesine sebep oldu... M. Kemal “İstikbal göklerdedir“ sözünü gerçekten sarf etmiş midir? Eldeki bilgiler bu sözün de ona atfedilen diğer bazı sözler gibi uydurma olduğunu gösteriyor. Hangi bağlamda, hangi vesileyle söylendiğine ve kimlerin buna şahit olduğuna ilişkin belge yok elimizde. Üstelik M. Kemal’in yaşadığı dönemde insanların göklerdeki macerasının daha yeni başladığı düşünülürse böyle bir sözün sarf edilmesinin pek muhtemel olmadığı ortaya çıkıyor. Varsayalım ki bu söz M. Kemal tarafından kullanıldı. Bu, onun anlamlı ve doğru olduğu, insanlık için değerli ve dikkate alınmaya değer bir mesaj taşıdığı manasına gelir mi? Her şeyden önce bu söz gerçek olmadığı gibi gerçekçi de değil! Dünyanın ve insanın dünyadaki varlığının ve insani hayatın temel özelliklerinin isabetli bir şekilde okunmasına ve değerlendirilmesine dayanmıyor. Sadece uzaya, göklere ait bilgilerin çok sınırlı olduğu 1920’ler ve 1930’lar için değil, bugün için bile böyle... İnsan dünyada yaşamaya mahkûm ve mecbur bir varlık. Varlığı ve özellikleri bu dünyaya göre "planlanmış" ve oluşturulmuş... Tabiat kanunları insanların tek tek ve toplu hayatının her anında ve yerinde varlık alanında ve uyulmak zorunda. İnsanın başka türlü yapması -istese de- mümkün değil. İnsanın diğer tüm maceraları, sadece göklerde değil, mesela çöllerde, yüksek dağlarda ve deniz diplerinde de, ancak olağan insani hayattan bir kısmi sapma teşkil edebilir. Bu sapmalar bir rutin, bir standart hâline getirilemez ve her sapmadan sonra insan cinsi olağan hayatına ve hayat şartlarına dönmek mecburiyetindedir. Diğer taraftan, göklerdeki faaliyetlerimiz de aslında yerdeki faaliyetlerimize bağlı. Mesela uzay gemilerinin planlanması ve üretilmesi; bu gemilerin üretiminde kullanılan malzemelerin elde edilmesi; gemilerin fırlatılması ve hızla seyahat etmesi için kullanması gereken yakıt; fırlatma ve dönüş istasyonunun yeryüzünde olması bakımlarından bu böyle. Bu gibi özellikler havacılık faaliyetlerinin yeryüzü faaliyetlerine bağlı ve bağımlı olduğunu gösteriyor. Şimdiki bilgi birikimimize göre uzay henüz insanların tek tük oralarda bulunmayı aşıp kitleler halinde yaşamasına elverişli bir yer, mekân, ortam olma özelliğine kavuşmadı. Kavuşabileceği de şüpheli. İnsanın dünyadaki gibi bir yer çekimi ortamına mahkûm olduğu ve yer çekimindeki ciddi sapmaların insanların varlığını sürdürmesine önemli bir engel teşkil edeceği de açık. Dolayısıyla, kim ne demiş olursa olsun, insanlığın istikbalini sadece veya ağırlıklı olarak göklerde görmek saçma!.. İnsanın geleceği göklerde olmaktan ziyade, esas itibarıyla, yeryüzünde, yer altında, denizlerde, dağlarda, çöllerde ve elbette, çok daha az derecede olmak üzere, göklerde...

QOSHE - İstikbal göklerde mi? - Atilla Yayla
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İstikbal göklerde mi?

17 9
24.01.2024

Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı gerek kapsülle uzay yolculuğuna başladığında gerekse Uluslararası Uzay İstasyonundaki ilk anlarında M. Kemal’in adını ve ona atfedilen “İstikbal göklerdedir” sözünü tekrarladı. Diğer üç astronot sadece olaya ve hissettiklerine ilişkin şeyler söylerken Gezeravcı’nın bu tavrı ülkemizdeki Kemalist beyin yıkamanın ve insanların ideolojik tahakküm altına alınmasının boyutlarını ve derecesini göstermesi bakımından çok ilginç bir örnek teşkil etti. Başka bir deyişle Gezeravcı ister kendisi öyle istediği için -ki Hava Harp Okulu mezunu olduğu düşünüldüğüne bu olağan- isterse belli çevreleri mutlu etmek için bunu yapmış olsun, çok hazin ve komik. Bu durum, kuşku yok ki, M. Kemal’i "kutsallaştırmış", onun her dediğinde âdeta bir "tılsım" arayan ve onu gelecekten haberler de verebilen bir ulu, yüce, kutsal şahsiyet olarak kabul etmiş olan kesin inançlı Kemalistlerin mutlu olmasını sağladı ama Türkiye’nin bir kere daha dünya ve olağan insani eğilimler ile ters düşmesine sebep oldu... M. Kemal “İstikbal göklerdedir“ sözünü gerçekten sarf etmiş midir? Eldeki bilgiler bu sözün de ona atfedilen diğer bazı sözler gibi uydurma olduğunu gösteriyor. Hangi bağlamda, hangi vesileyle........

© Türkiye


Get it on Google Play